Gündem

6 köylünün öldürülmesi davası haziran ayına ertelendi

20 yıl önce askerler tarafından gözaltına alınıp kaybedilen 6 köylüye ilişkin dava haziran ayına ertelendi

04 Nisan 2014 18:22

Arzu Yıldız/ ANKARA

Şırnak'ın Silopi İlçesi'ne bağlı Görümlü Beldesi'nde 14 Haziran 1993 tarihinde 6 köylünün öldürülmesi olayı ile ilgili eski Şırnak 23'üncü Jandarma Sınır Tümen eski Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın yargılanmasına başlandı. İfadeleri alınan sanıklar, suçlamaları kabul etmedi. 6 köylünün 20 yıldır cesetleri bulunamadığından “maktül” olarak iddianamede sıralanmazken, sanıklardan  Mete Sayar, suçlamaları kabul etmeyerek köylülerin  nüfus kayıtlarında hala yaşıyor gözüktüğünü belirtti. Görevini yasalar çerçevesinde yerine getirdiğini belirten Sayar, “Benim bulunduğum bölgedeki halka ihanet etmedim” şeklinde savunma yaptı.

Şırnak Cumhuriyet Savcısı Tayyip Eroğlu tarafından hazırlanan iddianamede, dönemin Şırnak Tugay Komutanı Mete Sayar, 3. Bölük Tim Komutanı üsteğmen İbrahim Kıraç, yüzbaşı Murat Ali Yıldız,  1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı Hasan Basri Vural, Kayseri Hava İndirme Tugayından Teğmen Serdar Tekin, 2. Komando Tabur Komutanlığı’dan Tansel Erok hakkında  “Birden ziyade kimseyi öldürmek suçundan dava açıldı.  Güvenlik gerekçesiyle Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davanın ilk duruşması görüldü.

 

Suçlamaları kabul etmedi

 

Dönemin Şırnak 23.Jandarma Sınır Komutanı Mete Sayar, 11 sayfalık yazılı savunmasını mahkemeye verdi ve savunmasında şu ifade etti: “Ben bu olayı bana gülümseyerek posta getiren memur kızın , bir gün bana benden korkarak baktığını hissettiğim memur kızın getirdiği davetiye ile öğrendim.” 6 köylünün kaybolmasıyla ilgili savunmasında şunları aktardı: “ 19 yıl sonra bulunan 8 tanık, yalan ve iftiralarla düzmece ifadeler vermeye zorlanmıştır.

Şırnak Cumhuriyet Savcısı Tayyip Eroğlu tarafından hazırlanan iddianamede, dönemin Şırnak Tugay Komutanı Mete Sayar, 3. Bölük Tim Komutanı üsteğmen İbrahim Kıraç, yüzbaşı Murat Ali Yıldız,  1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı Hasan Basri Vural, Kayseri Hava İndirme Tugayından Teğmen Serdar Tekin, 2. Komando Tabur Komutanlığı’dan Tansel Erok hakkında  “Birden ziyade kimseyi öldürmek suçundan dava açıldı.  Güvenlik gerekçesiyle Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davanın ilk duruşması görüldü.

 

Kayıplar için kayıp ilanı verilmedi

 

23 Mart 2004’de 6 kayıp kişinin nüfus kayıt örnekleri istenmiş. Bu kayıtlarda, Silopi’de kaybolanlar arasında yer alan Görümlü köyü imamının olaydan 4 Eylül 1992’de yaklaşık 10 ay önce öldüğü nüfus kayıtlara geçmiştir.” Sayar, diğer 5 kişinin de kayıp olmasına rağmen hiçbir kayıp ilanı verilmediği, nüfus müdürlüğü kayıtlarında da hayatta olduklarının göründüğünü ifade etti.

 “Kayıp yakınlarından biri 7 ay diğerleri 9 veya 10 yıl sonra biz kayıp verdik diye suç duyurusunda bulunmuştur” diye konuşmasına devam eden Sayar, anne ve babasını Şırnak’ta görev yaptığı dönemde kaybettiğini anlattı. Kayıp yakınlarının yıllar sonra kayıp başvurusunda bulunmasını eleştiren Sayar, ifadelerdeki çelişkileri açıkladı.

 

'Bayrağımıza göz diken PKK’lılara şefaat etmedim'

 

Sayar, “PKK ile savaşırken, bayrağımıza göz dikenlere şefaat göstermedim. Bana verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştım. Ama benim bulunduğum bölgedeki halka ihanet etmedim” dedi. Sayar, savunmasını şöyle sürdürdü: “14 Haziran 1993’de ben helikopterime binerek şehitlerimizin bulunduğu bölgeye hareket ettim. Yaralarını sarmaya koşa koşa gittim.” Sayar, “görevimi yasalar çerçevesinde yerine getirdiğimi bilmenizi istiyorum, beraatımı talep ediyorum” sözleriyle savunmasına son verdi.

Mağdur avukatlarının “olayı duyduğunuz da ne yaptınız” , “o dönemde köylüler katlediliyor ve köyler boşaltılıyor iddialarına ilişkin ne söyleyeceksiniz” sorusuna Sayar, “Moral motivasyon için olay yerine gittim. Generallikten öte onbaşı gibi çalıştım. PKK’lı Nizamettin Botan ile 72 saat aralıksız kafa kaldırmadan çatıştık, onlar taburu ele geçirip, PKK bayrağı dikmek istiyorlardı.”

 

Eşref Bitlis, “seni divan-ı harbe veririm” dedi

 

Avukat Öztürk Türkdoğan’ın “köylerin boşaltılması emrini verdiniz mi” sorusuna Sayar, “Karakollar çukura monte etmişlerdi o dönemde köylerin boşaltılması değil, bu sebeple karakolun boşaltılmasını istedim. Rahmetli Eşref Bitlis, “seni divan-ı harbe veririm” diyerek karşı çıktı.

 

PKK’lılar bizden daha eğitimli

 

Sayar görevde olduğu sürece, “köylülerle ve hatta teröristlerle çay ikram ederek insani bir ilişki içerisindeydim. Ancak çatışma ortamında acımam söz konusu olamaz” dedi.  Sayar, o dönemde yaşanan çatışmalarla ilgili “PKK’lılar bizden daha eğitimli, askerlerimiz onlar gibi eğitim almıyor, biz vuran kıran bir millet değiliz. Hain değiliz.”

 

Olay tarihinde hastanedeydim

 

Sayar’ın ifadesinin ardından emekli subay Serdar Tekin, savunması alındı. Tekin,  dönemde girdiği bir çatışmada birden çok yerinden vurularak yaralandığını anlatarak savunmasına başladı. Olay sırasında da bu nedenle Şırnak Askeri Hastanesinde tedavi görüyordum. İsminin bu olaya kastılı olarak eklendiğini düşünüyorum. 27 yıllık meslek hayatımda NATO, Genelkurmay Genel sekreterliği gibi birçok önemli görevlerde yer aldım. Gazi unvanı ve birçok madalya aldım. Bir yıl önce emekliye ayrıldım.”  Emekli asker Hasan Basri Vural ise en kısa savunmayı yapan isim oldu. Vural, “iddianamede suçlamaları kabul etmiyorum. İddiaların tamamı yalandır. Benim bir alakam ve bilgim yoktur. Çatışma esnasında orada görevli değildim. Beraatımı istiyorum” şeklinde konuştu.

Silopi Davası'nda müşteki avukatları sanıkların tutuklanmasını talep etti. Mahkeme reddetti. Dava Haziran ayına ertelendi.