Bilim / Teknoloji

Silikon Mahallesi'nin ilk milyarderi

Kurduğu bir fotoğraf depolama sitesiyle, ünlenen ve servete kavuşan Jon Baringer, Shutterstock internet sitesini nasıl kurduğunu anlattı

13 Ağustos 2013 21:34

Jon Oringer, Shutterstock isimili fotoğraf depolama sitesinin kurucusu ve ABD'deki New York şehrinin ünlü teknoloji merkezi Silikon Mahallesi'nin de ilk milyarderi.

Orginer, Shutterstock projesiyle milyarder olmadan önce 10 şirket daha kurduğunu söyledi. Shutterstock'u kurmadan önce fotoğrafçılık ve fotoğraf konusunda hiç bilgisi olmadığını ifade eden Oringer, 'daha önce defalarca başarısız olmuştum, bu sefer de başarısız olmaya hazırdım' diye konuştu.

BBCTürkçe'de yayımlanan hare göre, Oringer'in Ekim 2012'de borsaya açılan şirketi Shutterstock şu an 28 milyon fotoğraf, video ve çizim ile devasa bir veritabanına ve paylaşıma sahip.

Tahminen şirketin %55'ten fazla hissesine sahip olduğundan yıllık geliri 1 milyar doları geçen Oringer, New York'un teknoloji piyasası Silikon Mahallesi'nden çıkan ilk milyarder sıfatını kazanmış durumda.

 

Sipariş fotoğraf

 

Oringer'in aktardığına göre Shutterstock fikri aklına gelmeden evvel internet sayfalarını açmakta kullanılan tarayıcılarda (Firefox, Chrome gibi) istenmeyen pencerelerin açılmasını önleyici bir uygulama üzerinde çalışıyormuş.

Oringer 2003'te Shutterstock fikrinin aklına nasıl geldiğini şöyle anlatıyor: "O dönemde yazılım geliştiriyor ve insanlara aboneliklerini yeniletmeye çalışıyordum. E-postalarım için genel amaçlı görsellere ihtiyacım vardı ve bu tarz görselleri toplamanın ne kadar zor olduğunu farkettim."

O zamanlar, mekanlar ve objeleri gösteren genel amaçlı görseller üreten yalnızca birkaç şirket varmış.

Bu şirketler de, örneğin Getty Fotoğraf, genelde haber ajanslarına uygun malzeme üretiyormuş. Daha küçük şirketler içinse, mesela elma veya gökyüzü gibi basit bir fotoğraf ısmarlamak oldukça pahalıya mal oluyormuş.

Fotoğraf geçmişi olmamasına rağmen Oringer bir kaç bin dolara bir fotoğraf makinesi satın almış ve Craigslist gibi ilan sitelerine konu mankenleri için ilan vermiş.

 

Sermayesi, bir fotoğraf makinesi

 

Ve New York sokaklarını arşınlayıp, turistlerin ilgisini çeken karelerin tam tersini aramaya başlamış: En sıradan, en genelgeçer fotoğraflar.

İlk yıl içinde 30 binin üzerinde fotoğraf çekerek bunları Shutterstock sitesine yükleyen Oringer, müşteri çekmek için Google Reklamlar gibi ucuz platformlara ilan vermiş.

Oringer dönüm noktasının ise artık fotoğraf taleplerine yetişemediği zaman geldiğini ifade ediyor.

Oringer bütün bunları New York'ta, Manhattan'da yapmış. Kaliforniya'daki ünlü Silikon Vadisi'ne neden gitmediğini şöyle açıklıyor:

"İnsanlar neden hala Silikon Vadisi'ne giderek Shutterstock'u girişimci bir modele çevirmediğimi sormaya başlamışlardı. Sebeplerden biri, sermayeye ihtiyacım olmamasıydı."

Bir çok teknoloji şirketinin aksine Shutterstock dış yatırımla kurulmamış. Oringer'in yapması gereken tek şey bir kaç bin dolara bir kamera satın almak ve küçük bir ofis kiralamak olmuş.

Başlarda fotoğraf çekmekten, internet sitelerini tasarlamaya, hatta gelen telefonlara cevap vermeye kadar her işe o bakıyormuş.

İşi büyüteceği zaman da ilk aldığı elemanlar fotoğrafçı değil, mühendis olmuş.

Dış yatırımcılardan destek almadığı için hem kontrolün tamamen kendisinde kaldığını, hem de daha baştan kâr amaçlı bir strateji geliştirebildiğini söylüyor.

 

Sanatçılar da kazanıyor

 

Shutterstock şu anda 150'den fazla ülkede 750 bin kullanıcıya fotoğraf satıyor.

Shutterstock geçtiğimiz yıl kârını %117 artırarak, 47,5 milyon dolar elde etti.

Gelecek de parlak gözüküyor. Şu anda yolda 4 milyon dolar ciro yapan şirket, 2016'da bu rakamı 6 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.

40 binden fazla sanatçı, fotoğraf ve videolarını Shutterstock sitesine yüklüyor. Kullanıcıların ne tür dijital ürünler aradığına bakarak, talebe anında yanıt verebiliyorlar.

Şirket bu sanatçılara 150 milyon dolardan fazla ödeme yaptıklarını, öyle ki bazıları için bunun tam zamanlı bir işe dönüştüğünü söylüyor.

Bunca başarıya rağmen Jon Oringer servetinden bahsetmekten hoşlanmıyor, konuyu değiştirmeye çalışıyor.

Oringer üniversitede yazın yaptığı staj dışında hiç geleneksel bir işe girmemiş. Ama itiraf da ediyor: "Galiba artık gerçek bir işim var."