Gündem

Erdoğan: Başkomutanlık görevimi yerine getirmenin gayreti içindeyim, çözüm süreci buzdolabındadır

'Silahlar bırakılıp gömülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz'

11 Ağustos 2015 20:53

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Silahlar bırakılıp gömülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz" dedi. 

"Cumhurbaşkanlığı ile birlikte taşıdığım başkomutanlık görevimi yerine getirmenin gayreti içerisindeyim" ifadelerini kullanan Erdoğan "Bunlar ne yazık ki, çözüm sürecini filan anlamadılar, anlamak istemediler. Öyleyse, şu anda bu buzdolabındadır" diye konuştu.

Ankara'da emekliye ayrılan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel adına düzenlenen madalya törenine katılan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: 

Bu vesileyle kendisini başarılı çalışmalar sebebiyle, şahsım milletim ve devletimiz adına bir kez daha tebrik ediyorum. TSK’nın çeşitli kademelerinde yürüttüğü görevini son 4 yıldır genelkurmay başkanı olarak sürdüren orgeneral Necdet Özel ile gerek başbakanlığım, gerekse cumhurbaşkanlığım döneminde yakın mesai içinde olduk.

Bu süreçte ülkemiz bakımından hem içerde hem de dışarda son derece kritik gelişmeleri hep birlikte yaşadık. Kendisiyle gerçekten uyumlu ve verimli çalışma imkanı bulduğumu özellikle belirtmek isterim.

Sayın Özel’e TSK’mızın anayasa ve hukuk devleti içerisinde görevini yürütmesi hususunda gösterdiği hassasiyet sebebiyle ayrıca teşekkür ediyorum. 

TSK’mızın her türlü kısır tartışma ve haksız ithamdan uzak bir şekilde görevini yürütebilmesine önem veriyoruz. Son dönemde yaşadığımız hadiseler, ülkemizin güçlü bir orduya olan ihtiyacını bir kez daha göstermiştir. Geçtiğimiz 12 yılda savunma sanayiimizi geliştirmek için sarf ettiğimiz çabaların, bu konudaki hassasiyetimizin en büyük şahidi TSK mensuplardır.

Genelkurmay başkanımızın gösterdiği duyarlılığı da yakından biliyorum. Türkiye’ye ve milletimize yönelik saldırılar, çok farklı kaynaklardan ve çok farklı biçimler altında gelebiliyor. Bunların bir kısmı en başından tespit edilebiliyorken, bir kısmını ancak daha sonra fark edebilmek mümkün oluyordu. Paralel Devlet yapılanması adını verdiğimiz örgüt bunun son örneğidir. Paralel devlet yapılanmasının, TSK içinde yol açtığı sıkıntıların çözümü için de genelkurmay başkanımızla işbirliği içinde olduk. İnşallah TSK’nın tüm unsurlarıyla görevini en iyi şekilde yerine getirebilmesi konusundaki çalışmalarımızı yeni Genelkurmay Başkanımızla da birlikte sürdüreceğiz.

Cumhurbaşkanlığı ile birlikte taşıdığım başkomutanlık görevimi yerine getirmenin gayreti içerisindeyim. İki önemli görevi şahsıma bahşettiği için rabbime hamd ediyorum.

Suruç’un ardından, yeni bir terör dalgasına maruz kaldık. Suruç’taki terör eyleminde 33 kişi hayatını kaybetti. DAEŞ astsubayımızı şehit etti. Terör örgütleri polislerimizi, askerlerimizi, resmi kurumlarımızı ve sivilleri hedef alan saldırılar düzenledi.

Maalesef hemen her gün ülkemizin değişik illerinden yüreğimizi dağlayan ve sabrımızı zorlayan hain ve kalleş saldırıların acı haberlerini almaya devam ediyoruz. Dün İstanbul’da cenaze törenine katıldık. Şırnak’ta 4 askerimiz ve bir polisimiz şehit edildi.

Terörün amacını, hedeflerini oluşturmak istediği korku iklimini gayet iyi biliyoruz. Türkiye’yi çekmek istedikleri tuzağın farkındayız. Ve biz bu tuzağa asla düşmeyeceğiz.

Suriye’deki ateşi Irak’taki istikrarsızlığı ülkemizi taşımak isteyenlere geçit vermedik vermeyeceğiz. Teröre rağmen, terörün tahriklerine, terör destekçilerinin provokatif açıklamalarına rağmen, dirayetli duruşumuzu koruduk koruyoruz.

'Silahlar bırakılıp gömülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz'

Terör örgütünün çok ciddi kayıplar yaşadığını biliyoruz. Güvenliğimiz için tehdit teşkil eden DAEŞ için etkili operasyonlar gerçekleştirdik. Bizim için terör örgütleri arasında hiçbir fark yoktur. Amacı söylemi ne olursa olsun, bizim için Terör örgütü, terör örgütüdür. Bir taraftan terörle ve arkasındaki kirli odaklarla mücadelemizi sürdürüyor, diğer taraftan hukuk devletinden demokrasiden asla taviz vermiyoruz.

Terör örgütleri ülkemiz için tehdit olmaktan çıkarılana kadar, devletimize milletimize doğrultulan silahlar bırakılıp, gömülünceye kadar… Silahların susması değil, silahların bırakılıp gömülmesi… Bunu ısrarla söylüyorum. Üzerine beton dökülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Elde ettiğimiz başarılar, milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanırken, bu durumun birilerini de ciddi olarak rahatsız ettiğini biliyoruz. Türkiye’nin büyümesinden, gelişmesinden en büyük rahatsızlığı terör örgütü duydu. Türkiye kazanırken onlar kaybediyordu. Etnik dini hassasiyetleri kaşıyarak siyaset yapan istismarcılar bunun için harekete geçtiler.

'Çözüm Süreci'ni anlamadılar'

Geçtiğimiz bir ayda yaşananlar, bu ülkede kimlerin demokrasiden özgürlükten yana olduğunu kimlerin de bu kavramları istismar ettiğini bir kez daha gösterdi.

Bugün terör örgütünü aklamak için nasıl ellerinden geleni yaptıklarını ibretle takip ediyoruz. Terör örgütlerinin üstlendiği eylemleri bile, devletin, hükümetin hatta şahsımın üstüne yıkmaya çalışacak kadar haysiyetini kaybedenler olduğunu görüyoruz. Uyurken, sokakta yürürken, pazarda eşiyle alışveriş yaparken şehit edilenleri görmezden gelerek, teröristlere güzellemeler yapanlar benim nezdimde işlenen suça ortaktır.

Bakıyorsunuz silahı bırakmayan terör örgütüne bir kere bile şiddetin çözümün yolu olmadığını söylemeyi cesaret edemeyenler, bugün operasyonlara karşı çıkıyorlar.

Biz çözüm sürecini hiçbir zaman teröre meşruiyet kazandırma, teröre alan açma süreci olarak düşünmedik. Biz demokratik açılım derken, düşüncelerimiz sadece temel hak ve özgürlükler ve demokrasiydi. Biz milli birlik ve kardeşlik projesi derken milletçe bir olalım, iri olalım, kardeş olalım diye bunları söyledik.

Ve çözüm süreciyle de bunu taçlandıralım dedik. Ama bunlar ne yazık ki, çözüm sürecini filan anlamadılar, anlamak istemediler. Öyleyse, şu anda bu buzdolabındadır. Çünkü yapılanlar açıkça ortadadır. Bu süreci, sorunları siyasetin meşru araçlarıyla çözmek isteyenlere, fırsat tanıma vesilesi olarak gördük. Hem terör örgütü, hem onun siyasi uzantısı olan parti bu imkanı değerlendiremedi.

Hiçbir devlet toprakları üzerinde kendi meşru otoritesi dışında, paralel yapının oluşmasına vatandaşlarına musallat olmasına izin veremez.

Türkiye’yi eleştirenler, bu yapılanların hiçbir batı ülkesinde örneğini bize gösteremez. Terörle mücadele, demokrasi ve hukukun en başta gelen şartıdır. Çünkü terörün olduğu yerde bu kavramların esamesi okunmaz.