Gündem

'Birileri buna 'sen halifesin' diye gazı vermiş, o da yürüyor, halifelik diyemiyor da başkanlık sistemi diyor'

Selahattin Demirtaş: İlkokul çocuğu gibi başkan olacağım diye tutturdu

03 Şubat 2015 14:30

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Birleşik Metal-İş grevinin "milli güvenliği bozucu olduğu" gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelenmesini eleştirerek, "Milli güvenliği bozucuymuş. 15 bin emekçi grev yapacak. Üretimden gelen anayasal hakkını, ILO sözleşmelerinin verdiği hakkı kullanacaklar. Padişah ve şehzadeler milli güvenliğe aykırı bulacak. Bu işçiler hangi millete aittir, milli güvenliği nasıl bozacak tek bir cümle yok" dedi.

Demirtaş, "Milli dedikleri milletse, milletin yüzde 85’i bunlardır. Kendi kendilerinin güvenliğini bozacak değildir. Milli güvenlik dedikleri sarayın güvenliğidir. Sarayın güvenliğinin bozulmasından korktukları için, bir özel kalem müdürünün dosyayı makamdan makama gezdirerek alınan bir karadır. İddia ediyorum, bakanlar okumamıştır bile. Padişahın emri var imzalanacak denmiştir, onlar tıpış tıpış imzalamıştır. Sözleşmeli 4-B Başbakan da imzalamıştır" diye konuştu.

Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Demirtaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştirerek "Halifelik meselesine inanmış gerçekten. Birileri onu inandırmış, sen halifesin diye gazı vermişler o da yürümek istiyor. Halifelik demek istiyor da diyemiyor. Bunun karşılığı da yok yani. Anayasada başkanlık sistemini yaz desen yazamazlar" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin grup toplantısında konuştu.

Demirtaş'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Açılışta da Grup Başkanvekilimizin ifade ettiği gibi Birleşik Metal İş Sendikası’nın grev kararı hukuka aykırı şekilde yasaklanan işçi arkadaşlarımız aramızda. Bu dayanışma emekçi, işçi, yoksul, köylü, çiftçi arasındaki dayanışma Türkiye’nin bütün ezilenleri için partimiz için çok elzemdir. İşçi emekçi kardeşlerime tekrar hoşgeldiniz demek istiyorum.

29 Ocak’ta 10 şehirde 22 fabrikada Birleşik Metal İş grev kararı aldı. Kolay kolay grev kararı alınamayan, direniş konusunda son derece ısrarlı bir tutumla bu noktaya geldikleri için sendikayı ve üye işçileri kutlamak istiyorum. Bu iktidarın emekçiye nasıl bir baskı, zulüm ve engellemeyle yaklaştıklarını iyi biliyoruz.

İşçilerin örgütlü güçlerini kullanarak bu kararı almaları son derece önemliydi. Karar yasaklanmamış olsa, 19 Şubat’a kadar 15 bin metal işçisi greve girmiş olacaktı. Şimdi arkadaşlarımızın grev kararı kanun dışı bir şekilde anayasaya, yasalara aykırı bir şekilde 60 gün ertelendi. Aslında 60 gün ertelemek demek grevin yasaklanması demek. 60 gün sonra yeniden grev yapmanın politik ve sosyolojik koşulları ortadan kalkmış olabilir. Tekrar bir 60 gün erteleyebilirler. Böyle böyle seçimleri atlatabilme düşüncesi içindedirler.

Kararı okuyorum: “Milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu görüldüğünden 60 gün süreyle ertelenmesine…” Ne Bakanlar Kurulu toplanmış, ne bakanların tamam Ankara’da. Korsan bir şekilde. Ama ne hikmetse toplantı yapılmış gibi bakanlar oturmuş, bu işi istişare etmişler gibi ve milli güvenliği bozucu olduğunda hemfikir olmuşlar gibi grevin ertelenmesine karar vermişler. Bu açık bir anayasa suçudur. Zaten yürürlükte değil, zaten ayanaasa bütünüyle ortadan kaldırılmış durumda. Anayasayı zaten takan yok, grev ortaya çıkınca bir kez daha ortaya çıktı ki, bu ülke hukukla falan yönetilmiyor.

 

Sözleşmeli 4-B Başbakan.:.

 

Milli güvenliği bozucuymuş. 15 bin emekçi grev yapacak. Üretimden gelen anayasal hakkını, ILO sözleşmelerinin verdiği hakkı kullanacaklar. Padişah ve şehzadeler milli güvenliğe aykırı bulacak. Bu işçiler hangi millete aittir, milli güvenliği nasıl bozacak tek bir cümle yok. Milli dedikleri milletse, milletin yüzde 85’i bunlardır. Kendi kendilerinin güvenliğini bozacak değildir. Milli güvenlik dedikleri sarayın güvenliğidir. Sarayın güvenliğinin bozulmasından korktukları için, bir özel kalem müdürünün dosyayı makamdan makama gezdirerek alınan bir karadır. İddia ediyorum, bakanlar okumamıştır bile. Padişahın emri var imzalanacak denmiştir, onlar tıpış tıpış imzalamıştır. Sözleşmeli 4-B Başbakan da imzalamıştır.

 

İlkokul çocuğu gibi...

 

Yaptıkları değişikliklerle okulu zamanında bitiremeyen öğrenciler binlerce liralık harçlarla karşı karşıya kaldılar. Şimdi binlerce öğrenci nasıl bu harçları ödeyeceklerini kara kara  düşünüyorlar? 866 TL veriyorsun, babasına annesine, çocuğundan yıllık 1000 TL harç istiyorsun, bitiremeyince 5 bin TL’ye kadar cezalı harç ödesin diyorsun. Annesi babası grev yapınca yasaklıyorsun. Öğrenci sokakta protesto edince gazlıyorsun, copluyorsun.

Bununla yetinseler iyi, şükrederiz belki. Doymuyorlar ki. Şimdi başkan olacağım diyor. İlkokul birinci sınıftakiler gibi. Olamayacaksın. Asla kabul etmeyeceğiz. Senin rüyalarında, hülyalarında kalacak. Asla olamayacaksın. Bütün ülke onun ama yetmiyor. Başkan olacağım diyor. İlla başkanlığı kabul ettirecek çünkü bırakın ülkede 2 adamı 1,5 adamı bile kabul etmiyor. İlla tek adam olacak ve bunu şimdi bunu seçim propagandasına dönüştürecek. Ne değişecek anlatamıyor. Ne yapmak istedin de birileri sana engel oldu. Bütün devletin olanakları senin emrinde, parlamento senin emrinde. Neyi yapmak istedin de yapamadın. Allah aşkına soruyorum. Neredeyse bütün rektörler sana bağlı. Savcıları hakimler sana bağlı. Medyanın büyük kısmı sana bağlı. Parayla manşet attırıyorsun.

Halifelik meselesine inanmış gerçekten. Birileri onu inandırmış, sen halifesin diye gazı vermişler o da yürümek istiyor. Halifelik demek istiyor da diyemiyor. Bunun karşılığı da yok yani. Anayasada başkanlık sistemini yaz desen yazamazlar.

 

Sayın Kılıçdaroğlu, aramızda 20 metre var

 

Sayın Kılıçdaroğlu Meclis’te sizinle benim odam arasında 20 metre var. Buyurun gelin bir çayımızı için. Size düşüncemizi anlatalım. Bu dedikodulara inanmak yerine buyurun gelin konuşalım. Anlatalım. Dedikoduyla siyaset yapılmaz. Yakışmaz. Bir dedikodudan yola çıkılarak ana muhalefete siyaseti yapılamaz. Buyurun gelin anlatalım. Kim kimi satmış anlatalım. Yerel seçimde cumhurbaşkanlığı seçiminde kim kiminle pazarlık yaptı anlatalım. Bunu alenen yapmış bir parti şimdi dedikoduyla bizi AKP’yle işbirliği yapmış olarak gösteriyor. Siz gericilerle ırkçılarla açık açık işbirliği yaptınız.

 

Sanırsınız kendisi Che Guevara'ya benziyor

 

Ayıptır. Bu yaptığınız da AKP’ye yarıyor. Bakın hiçbir AKP’li çıkıp itiraz etmiyor. Çünkü işlerine yarıyor. CHP bizim barajı aşmamızı mı, altında kalmamızı mı istiyor. Çıkıp söylesinler. Barajı aşmamız sadece AKP’yi değil görülüyor ki CHP’yi de korkutuyor. Ya siz değişeceksiniz ya da siz de AKP gibi gideceksiniz. Tsipras kim o kim diyorlar. Biz kimseye benzemeyiz. Biz bu toprakların asıl damarlarıyız. Sanırsın kendisi Che Guevara’ya benziyor.