Çevre

Şehir şebekelerinde su kaybı yüzde 50

"İstanbul'da barajlar dolsun diye yağmur duasına çıktığımız günleri unutmadık"

12 Mayıs 2017 14:21

Ankara'da "Su Kayıp ve Kaçakları Türkiye Forumu" etkinliğini düzenleyecek olan Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği (AKATED) Başkanı Yasin Torun, şebekelerdeki su kaybının Türkiye ortalamasının yüzde 43'ü değil, yüzde 50'si olduğunu tahmin ettiklerini söyledi.

Gila Benmayor'un Hürriyet gazetesinin bugünkü (12 Mayıs 2017) nüshasında yayımlanan "Şehir şebekelerinde su kaybı yüzde 50" başlıklı yazısı şöyle:

Türkiye su zengini bir ülke değil.

WWF-Türkiye’ye göre, yarı kurak iklim kuşağında yer alan Türkiye “su stresi”çeken bir ülke olarak kabul ediliyor.

WWF-Türkiye, bugün kişi başı 1519 metreküp su düşerken, 2030 yılında 100 milyonluk nüfusla 1100 metreküp düşeceğinin altını çiziyor.

Geçtiğimiz 50 yılda 3 Van Gölü büyüklüğünde 1.3 milyon hektar su kaybı yaşanmış.

Tatlı su kaynaklarımızın yüzde 74’ünün kullanıldığı tarımda büyük su kayıpları var.

Başka büyük bir kayıp da şehir şebekelerinde.

TUİK’in 2012 verilerine göre, Türkiye genelinde şehir şebekelerinde ortalama kayıp oranı yüzde 43.

Batman, Hakkari, Van gibi illerimizde kayıp oranı yüzde 70’lerin üstünde. En düşük oran yüzde 19.4 ile Bursa.
İstanbul’un kayıp oranı yüzde 38.8.

81 ilimizi kapsayan “TUİK Belediye Su İstatistikleri” listesini paylaşan kişi Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği (AKATED) Başkanı Yasin Torun.

Su kaçakları forumu

25-26 Mayıs tarihlerinde Ankara’da "Su Kayıp ve Kaçakları Türkiye Forumu" etkinliğini düzenleyecek olan Torun, şebekelerdeki su kaybının Türkiye ortalamasının yüzde 43 değil yüzde 50 olduğunu tahmin ettiklerini söylüyor.

“Şebekelerden su kayıpları Türkiye’de ciddi bir sorun ve buna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Forum kamu yararına bir etkinlik” diyor Torun.

Su kaynaklarının kıt olduğu ülkemizde, şehir şebekelerinde başta sağlıksız borular olmak üzere çeşitli sorunlardan ötürü hem su kaybımız var hem yılda 6 milyar lira havaya uçup gidiyor.

İstanbul’da barajlar dolsun diye yağmur duasına çıktığımız günleri unutmadık.

Barajlar dolunca da suyun yarısı evlere gelinceye kadar yolda kayıp.

Ortadoğu ülkelerinin deniz suyunu tatlı suya çevirmek için harcadığı uçuk paralar kulağımıza küpe olmalı.

2025 yılına kadar yüzde 25

Bu yıl “Su Kayıp ve Kaçakları Forumu”nun üçüncüsünü düzenleyen Torun’un başında olduğu derneğin “kazısız teknolojiler” kısmını mutlaka merak etmişsinizdir.

Bu iki sözcüğün anlamı şu: Alt yapıda bir sorun olduğu zaman yola kazma atmayıp işinizi robotla hallediyorsunuz.

Bizde malum İSKİ’sinden İGDAŞ’ına sadece İstanbul’da çok sayıda alt yapı kazısı yapan kurum var ve aralarında bir koordinasyon olmadığı için biri açar kapar ardından diğeri aynı işlemi aynı yerde tekrarlar.

Meğer Türkiye’de robotlarla işleri halleden belediyeler varmış.

Ankara’daki forum belediyeleri, akademi dünyasını ve alt yapıyla ilgili Ar-Ge çalışmaları yapan özel sektörü bir araya getiriyormuş.

Bu arada Türkiye’ye genelinde şebeke kayıplarının 2025’e kadar yüzde 25’e düşürülmesine yönelik yönetmelik 2014 yılında yayınlanmış.

Kadınlar aileye erkeklerden 5 kat daha fazla zaman harcıyor

DÜN Hürriyet’in ekonomi sayfalarında  yer alan Türkiye’nin en etkin 50 CFO ‘ChiefFinancial Officer) listesinde 12 kadın saydım.

Buradan listeye giren başarılı hemcinslerimi kutluyorum ve kadınlarla ilgili başka bir konuya atlıyorum.

Dün bazı gazeteler TUİK’in 2016 yılı Aile İstatistikleri’ne yer vermişti.

Türkiye’deki bireylerin yüzde 22’sinin yoksulluk sınırının altında olduğunu, oranın ailedeki birey sayısı arttıkça yüzde 46’ya ulaştığını ortaya koyan araştırmada kadınları da yakından ilgilendiren bir veri de vardı.

Şöyle ki: Erkekler hane halkı ve aile bakımına günde ortalama 53 dakikaharcarken, kadınlar 4 saat 35 dakika harcıyor.

Yani kadınlar aileye erkeklere göre 5.2 kat daha fazla zaman harcıyorlar.

Buradan şuna geliyorum.

Kadınlar hangi sektörde, hangi düzeyde olurlarsa olsunlar ve hatta CFO da olsalar dahi sahaya eşit koşullarda çıkmıyorlar.

Düzeltme: Dikkatli okurların gözünden kaçmamış. Geçen yazıda ele aldığım Kandıra’daki manda çiftliği 55 bin değil, 55 dönüm olacak.