Medya

Sabah yazarından 'Anne' dizisinin yapımcılarına: Konunuz bıçak sırtı, reytingler gözünüzü kamaştırmasın!

"Sosyal fayda ile sosyal yıkım arasındaki gri noktada dolaşıyorsunuz"

08 Aralık 2016 13:05

Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, Star TV'de yayınlanan 'Anne' dizisinin yapımcıları Faruk Bayhan ve Fatih Aksoy'a yönelik olarak "Aman ha sevgili dostlar, son derece bıçak sırtı bir konuyu işliyorsunuz. Sosyal fayda ile sosyal yıkım arasındaki gri noktada dolaşıyorsunuz. Dizinin reyting başarısı sakın ola ki gözünüzü kamaştırmasın. O keskin yamaçta dolaşırken, bastığınız yere dikkat edin. Aman diyeyim" dedi.

Yüksel Aytuğ'un "Anne dizisindeki tehlikeli sınır" başlığıyla yayımlanan (8 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Star'ın dizisi Anne'nin son bölümünü pek çok izleyici gibi ben de içim kıyılarak, büyük bir hüzün ve öfkeye kapılarak izledim. Eminim, ekran başındaki çoğu seyirci o bölüm sırasında gözyaşlarına boğulmuş, hatta hıçkıra hıçkıra ağlamıştır.
Dizide dehşet ve ibretle izlenen bir sahne vardı. Annesinin sevgilisinden sürekli şiddet gören minik Melek, bir akşam annesine dedi ki, 'Benim tuvalete gitmem lazım. Bana yardım et anne...' Annesi önce ne olduğunu anlamadı. Çünkü çocuğu kendi tuvalet ihtiyacını giderecek yaştaydı. Ardından onunla birlikte tuvalete girdi. Sonra.... Sonraki sahnede annesiyle kızını evin tuvaletinde gördük. Gaz tüpünün hortumu boştaydı. İçeriye gaz yayılıyordu. İkisi yere oturmuş, ölümü bekliyordu. Anladık ki o sapık sevgili, minik kıza tecavüz etmiş... Neyse ki anne, birlikte intihar teşebbüsünden son anda vazgeçti.
Son zamanlarda ekran karşısında böyle iliklerime kadar titrediğim, bana ciddi bir psikolojik travma yaşatan bu denli sert bir sahne izlememiştim. O anda ertesi gün ne yazacağımı düşünmeye başladım. Kalbim, vicdanım tam ortadan ikiye bölünmüştü. Bir tarafım isyan ediyor, böyle bir sahnenin bu kadar erken bir saatte televizyon ekranında yayınlanmasına karşı çıkıyordu. Çocuk istismarını reytinge tahvil etme ihtimali kurt gibi beynimi kemiriyor, kıymık gibi yüreğime batıyordu. Öte yanım ise 'Hayır' diyordu, 'Bu bir memleket gerçeği. Bazı evlerde belki çok daha fazlası yaşanıyor ama haberimiz olmuyor. Bazen insanları sorunlara odaklamak, akıllarını başlarına getirmek için böyle sertçe dürtmek gerekir...' İçimdeki Polyanna da bas bas bağırıp, duruyordu: 'Bu diziyi izledikten sonra anneler, babalar evlatlarına daha bir sıkı sarılacak...'
Bu yazıyı işte böyle çelişkili duygular içinde yazıyorum. Ama kaygılarım daha ağır basıyor. Biliyorum ki, sempatik ve başarılı küçük oyuncu Beren yüzünden bu diziyi izleyen çok sayıda çocuk var. Böyle bir dizinin çocuklar tarafından izlenmesinin sakıncalı olduğunu bilip önlem alacak ebeveyn sayısı ise sandığınız kadar çok değil. Geçenlerde bir arkadaşım anlattı. Bu diziyi izleyen 9 yaşındaki kızı sormuş: 'Bu kadın nasıl hamile kaldı baba? Nişanlıların çocuğu olmaz ki...' Zira dizide bir nişanlı çift, evlenmeden önce çocuk bekliyordu. Şimdi siz o yavrulara; ailesi tarafından istenmeyen bir çocuğun çöp torbasına konularak sokağa terk edilmesini, bir adamın evdeki minicik kızla adam asmaca oynarken onun boğazını sıkıp, morartmasını, o kızın annesinin onu ölüme sürüklemesini nasıl anlatabilirsiniz ki? Dizi başlamadan önce RTÜK'ün akıllı işaretlerinde yaş barajı +7 olarak veriliyor. Peki 8-9-10 yaşındaki çocukların böyle bir diziyi izlemesinin sakıncası yok mu?
Dizinin yapımcıları Faruk Bayhan ve Fatih Aksoy değer verdiğim, iyi dostlarım. Televizyon konusundaki deneyimleri ise tartışılmaz. İhtiyaçları olmadığını biliyorum ama uyarmak da görevim. Aman ha sevgili dostlar, son derece bıçak sırtı bir konuyu işliyorsunuz. Sosyal fayda ile sosyal yıkım arasındaki gri noktada dolaşıyorsunuz. Dizinin reyting başarısı sakın ola ki gözünüzü kamaştırmasın. O keskin yamaçta dolaşırken, bastığınız yere dikkat edin. Aman diyeyim!...