Gündem

Prof. Dr. Görür, T24 Konferansı'nda konuştu: Beklenen Marmara depremi 7,2 ile 7,6 büyüklüğü civarında olacak, İstanbul'un Avrupa yakasında 9 şiddetinde hissedilecek!

24 Ekim 2023 15:10

T24 Haber Merkezi

Jeolog Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi'nde ''muhakkak'' 7 büyüklüğünün üzerinde bir deprem meydana geleceğini, bu konuda kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini ifade etti. Görür, ''Marmara'da depremin olacağı matematiksel olarak olması gereken bir zorunluluk'' dedi.

Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Kamil Yılmaz, Hilton İstanbul Bosphorus Conference Center'de yapılan T24 Yıllık Buluşmaları'nın Dördüncü Paneli'nde, beklenen Marmara depreminin olası sonuçlarını ve ekonomiye olası etkilerini konuştu.  

Görür, Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolunun her 250 senede bir, ortalama olarak 7 ve üzeri deprem ürettiğini belirtti. Görür, ''Bugün tekerrür periyodu doğmuştur'' diye devam etti ve ''Marmara denizinde artık deprem olacak mı olmayacak mı bunu bırakalım. Bilimsel gerçek, bu depremin olacağı yönünde''  ifadelerini kullandı. Görür, depremin İstanbul'un Avrupa yakasında 9 şiddetinde hissedileceğini belirtti.

Marmara Denizi'nin bir deprem denizi olduğunu ifade eden Görür, ''Deprem olduğu için, Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolu o bölgede aktif olduğu için bu deniz oluşmuştur. Denizin oluşum nedeni bu bölgedeki fay hareketi ve depremlerdir. Kuzey Anadolu Fayı'nın bir özelliği var, yüzyıllardır böyle devam ediyor. Depremlerin doğudan batıya doğru taşıyor. Biz buna depremlerin göçü adını veririz'' dedi.

Görür, şu hatırlatmada bulundu:

'' 20. yüzyılda 1939 Erzincan depreminden sonra olan depremler: 42, 43, 57, 67, 99'de 2 tane... Bu depremler Erzincan'dan başlayıp Marmara'ya kadar geliyor. Bu depremlerin her biri yedi civarında ya da daha büyük. Doğudan başlıyor 39'da, 99'da İstanbul'un kapılarına dayanıyor. 99 depremleri olduğu zaman biz alarm verdik, İstanbul'u depreme hazırlayın diye. 99'da Kocaeli depremi oldu, onun batısında Marmara Denizi var. Kuzey Anadolu Fayı nerede bir deprem yapıyorsa, bir sonraki deprem onun batısındaki bir alan. Yani stresi transfer ederek kıra kıra geliyor. Marmara Denizi'ne dayandı şimdi ve Marmara Denizinin kırılmasını bekliyoruz.'' 

''Marmara'daki depremin büyüklüğü 7,6'ya ulaşabilir!''

Görür, yukarıdaki haritaya işaret ederek, Marmara'da meydana gelmesi beklenen depremle ilgili şu öngörüleri sürdü:

''Adalar'ın güneyindeki fay kilitli faydır. Kırılmasını beklediğimiz faydır. Kumburgaz Fayı var bir de, o da kilitlidir. Marmara'nın batısında olan fay ise, Tekirdağ Fayı; 1912 yılında Şarköy depreminde kırılmıştır. Deprem beklediğimiz iki fay kolu var: biri Kumburgaz Fay Kolu, ve Adalar Fay Kolu. Bu faylar kırıldığı takdirde Marmara'da minimum 7,2; maksimum 7,6'ya varacak deprem oluşacaktır. 

''Avrupa yakası her yönüyle Asya yakasından daha fazla etkilenecektir''

Avrupa yakasında, sarı-kahverengi zemin hakimdir. genç zemin, göreceli olarak çökenlerdir, fazla dayanıklı değildir. Zemini bu yerler oluşturuyorsa depreme dayanıklı değildir, depremi büyütecek niteliktedir. bunların üstüne yapılan yapıların çok dikkatli yapılması gerekir. çünkü deprem açısından alttaki zemin de sorun çıkartır. 

Asya tarafında, daha eski kayalar vardır. Deprem zararlarını daha azaltabilecek, daha dayanıklı, üzerindeki ve içindeki yapılara daha fazla zarar vermeyecek özelliklere sahiptir. Asya yakası, deprem açısından Avrupa yakasından görece daha iyidir zemin ve jeolojik koşullar bakımından. 

Su depremde son derece sakıncalıdıe. Suyun basıncı, zemin üzerindeki yapıların dengesini bozmaya sebep olur.  

Asya yakasında zemin, Avrupa yakasına göre çok daha farklılık gösteriyor. Avrupa yakasında zemin iyi ölçüde değil. 

Marmara'nın kıyılarında kırmızı renkler egemen. Yer ivmesi deprem sırasında sahile yakın alanları etkileyecek. Avrupa Asya çok fark etmiyor. Marmaradan içeri doğru 10km mesafede zeminin ivmesi çok fazla. bütün yapılara daha fazla yük bindireceği anlamına geliyor bu. 

Depremin şiddetine baktığımız zamna Avrupa yakasında, özellikle sahile yakın yerlerde şiddet 9 seviyesinde. Avrupa yakasında, depremin şiddeti kaçınılmaz olarak çok daha fazla. Asya yakasına bakarsanız, lacivert alan sınırlı, daha az. Avrupa yakası depremden daha fazla etkilenecektir şiddeti açısından. Asya yakası nispeten daha az etkilenecektir. 

Özet olarak, Avrupa yakası her yönüyle Asya yakasından daha fazla etkilenecektir, depremin şiddeti orada daha fazla olacaktır. zeminin yapısı orada daha kötüdür. Asya daha iyi zemin açısından ama sahil bölgesinde iki kıta arasında çok bir ayrım söz konusu değildir.''

''İBB'ye göre İstanbul'da minimum 98 bin bina yerle bir olacak''

Kahramanmaraş merkezli, 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinde 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiğinin açıklandığını, ancak sayıların daha fazla olduğunun düşündüğünü belirten Görür, bu sayının İstanbul'u vuracak bir depremde ölü sayısının ''kat be kat'' fazla olacağını belirtti: 

''Mal kaybında, 37 bin 984 bina yıkılmış 11 ilde. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çalışmasına göre, İstanbul'da yerle bir olacağı düşünülen bina sayısın minimum 98 bindir. Bu da İstanbul'da yapı stoğunun özelliğinden ve yoğunluğundan kaynaklıdır. Yüzde 60'ı gecekondu mentalitesiyle yapılmıştır, iyi malzeme kullanılmamıştır, malzemeden yasadışı olarak çalma çırpma yoluyla dayanıksız yapı stoğu ortaya çıkmıştır. 

İstanbul'da bu depremin diğer önemli sonuçlarından biri de ekosistem ve çevre kirliliğidir. Bununla baş etmek için daha şimdiden çok yoğun hazırlanmak lazım. 100 milyon ton atık, bugünkü deprem bölgesinden çıktı. Bu molozu bertaraf edemedik, kentlere yakın yerlere yığdık, gömdük, güya hallettik! Moloz gömüldüğünde içindeki bileşenler, asbest de dahil fiziko kimyasal biyolojik olaylar bu bölgedeki bütün istenmeyen zehirli kanserojen maddeler toprağa sızar ve akarsular vs. üzerinden besin zinciri üzerinden vatandaşın masasına gelir. depremin öldürmediği insanlar, bu sebepten etkilenecektir. 

İstanbulda değil 100 milyon ton çok daha fazla çıkacak. İstanbul'da yetkililer çıkacak molozu nasıl bertaraf edeceklerini asla bilmiyorlar. 100'lerce milyon ton malzemeyi siz istanbulda uluslararası yöntemler dışında bertaraf ederseniz oluşturacağınız çevre kirliliği + Marmara, bizim bu bölgede yaşamızı zorlaştıracaktır.''

''Deprem sonucunda Türkiye, siyasi bağımsızlığını kaybedebilir''

Depremin ekonomik olarak da çok ağır etkileri olacağını vurgulayan Görür, yıkımın Türkiye'nin siyasi bağımsızlığını yitirmesine dahi sebep olabileceğini belirtti.

Görür, ''Ekonomik felaket dediğimiz zaman, Marmara bölgesi, Türkiye'nin can damarı bir bölge. Türkiye'yi besleyen bir bölge. Marmara depremi gerçekleşirse İstanbul'da iş dünyasının, ekonomi çarklarının duracağı kesindir'' dedi.

''Ne iş dünyası ne sanayi dünyası depreme hazır'' diyen Görür, ''Öyle olmadığı için de bizim deprem sırasında ekip, ekipman, fabrika, tesisler, tesislerin alt yapısı, sevkiyat, müşteri, pazar vb. kaybedeceğiz. Marmara bölgesinde ekonomik çarklar durursa, kendisi de çökecektir. Marmara bölgesinin çökmesiyle ekonomik bağımsızlığımızı yitireceğiz'' diye devam etti. 

Görür, ''Ekonomik bağımsızlığımızı yitirmekle kalmayacağız, korkarım ki siyasi bağımsızlığımız da tehlikeye girecektir. Çünkü, 'borç alan talimat alır'...'' dedi.

''İstanbul'da nüfus yoğunluğu artmamalı, insanlar teşvik edilerek Anadolu'ya gönderilmeli''

Görür, moderatör Şirin Payzın'ın "Marmara depremi için bir hazırlık yapılıyor mu, acilen ne yapılması gerekiyor?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Depreme hazırlık yeterince yapılmıyor ama uğraşılıyor. Yeni yasalar çıkardılar. Hazırlık çalışmaları için yöneticilerin önünü kesen birtakım şeyleri düzelttiler, daha hızlı hazırlık olsun diye o yasayı yaptılar. Fakat bu hükûmet depreme hazırlığın ya ne olduğunu bilmiyorlar ya da hazırlamak istemiyorlar. Depreme hazırlığı sadece bir inşaat projesi olarak göremezsiniz. Arsaları satmak, yeni yerleşim alanları, binalar yapmak olarak göremezsiniz. Bütüncül ele almalısınız. Depreme hazırlayacaksınız, bir paket olarak depreme hazırlayacaksınız. İstanbul'un nüfusu artırmaması, bina yoğunluğunu artırmaması lazım. İnsanları teşvik ederek Anadolu'ya göndermesi lazım. Sanayi tesislerini anadoluya yayması lazım. Uzun dönem politikası bu olmayı aksi halde çok zor durumda kalırız."