Seçim 2024

Özel de Babacan gibi emeklilere "sarı kart" gösterme çağrısında bulundu: Sandıkta hesaplaşırız derseniz vallahi hakkınızı alacağım

“Meral Hanım ittifak kurmamıştı, emekli ittifakında buluştuk”

19 Mart 2024 18:23

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Rize’de halk buluşmasında yaptığı konuşmada, “Çay-Kur emekçileri 6 ay çalışıyor, 6 ay çalışmıyorlar. Bu Çay-Kur emekçisine Rize’nin bütün siyasetçileri, milletvekilleri, bakanlar ve Rize’ye kim geldiyse, Tayyip Erdoğan defalarca kadro sözü verildi. Ancak tutulmadı. İşin kötüsü şöyle bir şeye getiriyorlar; ‘6 ay çalışıyorlar, 6 ay yattıkları yerden para istiyorlar.’ Oysa Çay-Kur işçisi öyle demiyor. ‘İş verin, iş gösterin çalışalım. Çoluğumuz var, çocuğumuz var. 12 ay çalışmak istiyoruz’ diyorlar, Çay-Kur işçisinin yanındayız” dedi.

Özel, Rize’nin Pazar ilçesindeki halk buluşmasına katılan Özel, burada şunları söyledi:

“Rize, CHP açısından geçmiş güzel günlerimizi aradığımız, büyük mücadele verdiğimiz, önümüzdeki dönemlerde gücümüzü gitgide arttıracağımız, Necati Başkanımızın emekleriyle, ilçe yönetimimizin, il başkanımızın emekleriyle mutlaka başarıya ulaşacağımız çok önemli bir belediyemiz. Necati Başkanımıza başarılar diliyoruz.

“Sağ omzunun üzerinde Yavaş’ın sol omzunun üzerinde İmamoğlu’nun eli olacak”

Gelelim Pazar’a. Neşet Çakır’ı seçimde Pazar Belediye Başkanı seçin, Neşet Çakır’ın sağ omzunun üzerinde Mansur Yavaş’ın bir eli olacak. Sol omzunun üzerinde İmamoğlu’nun eli olacak. Özgür Özel tam arkasında olacak Neşet Çakır’ın. Sonuna kadar destek vereceğiz. Siz Neşet Başkana yetkiyi verin, yetki sizden, destek bizden.

"1,5 milyonun geçim kapısı bu Çay-Kur’u büyük sermaye şirketlerinin işçisi haline getirmeye çalıştılar"

Burası, dünyada en çok çay üreten beşinci ülke Türkiye. En çok çay tüketen birinci ülke. Türkiye’deki çay üretiminin yüzde 55-60’nın üretildiği topraklardayız. Geçtiğimiz senelerde AKP, bir çay kanunu getirmeye kalktı. Çay kanunu lazım mı, vallahi lazım. Biz de verdik. Ama AKP’ninki korkunç bir kanun teklifiydi. Zaten güzelim Çay-Kur’u Varlık Fonu'na devrettiler. 1,5 milyonun geçim kapısı bu Çay-Kur’u adeta özelleştirmek, büyük kartellerin eline vermek, çay üreticisini, müstahsili büyük sermaye şirketlerinin işçisi haline getirmeye çalıştılar.

“Karıncanın kardeşi var, onun da adı CHP’dir”

Birileri çay üreticisi 1,5 milyon insanın ekmeğini çıkardığı, ekmeğini kazanmasına vesile Çay-Kur’umuzu dünya kartellerine verip, sizleri ezmek istiyorlar. Sizi karınca gibi ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşi var, onun da adı CHP’dir.

"Biz diyoruz ki çayın bir taban fiyatı olsun"

Hemşeriniz Mehmet Bekaroğlu, komşu illerinizin milletvekilleri sevgili Uğur Bayraktutan, bugün Trabzon Ortahisar Belediye Başkan adayımız olan Ahmet Kaya ve o günün Giresun milletvekili Necati Tığlı 20 maddeden oluşan alternatif bir kanun teklifi hazırlamışlardı. Milletvekilimiz sevgili Tahsin Ocaklı o teklifi inceledi, il yönetimimizle birlikte geliştirdi. CHP’nin çay kanun teklifini hazırladılar. Bizim teklifimiz öyle yabancı şirketlerin yüzünü güldürecek teklif değil. Bizim teklifimiz, sizin, Pazar’ın, Rize’nin çay üreticilerinin yüzünü güldürecek bir teklif. Biz diyoruz ki çayın bir taban fiyatı olsun. Çay-Kur’un ilan ettiği fiyat taban fiyat olsun, bu fiyatı altında herhangi işlem yapılamasın. Taban fiyatın altında çay almanın cezası olsun, çay üreticisinin emeğini çalmaya çalışanlar cezasını hem Allah’tan hem de devletten bulsun.

"TÜİK, Tayyip beyi Üzmeyen İstatistik Kurumu demek"

Ayrıca taban fiyattan ne anlıyoruz? Bu sene için söyleyelim. Geçen sene 11 liralık fiyat, 30 kuruşluk prim mana ifade etmiyor. Hayat ateş pahası. Enflasyonu TÜİK’e sorarsan yüzde 68. Ama TÜİK ne demek? Memleketinde söyleyelim. Tayyip beyi üzmeyen istatistik kurumu. Yüzde 120 enflasyonun olduğu yerde ve özellikle benzin ve mazot fiyatları, her şeye, iğneden ipliğe her şeye zam gelmesine sebebiyet veriyor.

Mayıs ayında mazot 19 liraydı, çok pahalı diyorduk. 4 liradan 19 liraya çıktı diyorduk. Deniyordu ki mazotu düşüreceğiz, enflasyonu düşüreceğiz, hayatı ucuzlatacağız. Ama ne oldu? Mazot 43 lira oldu. Benzin 43 lira oldu. Bu şartlar altında 11 lira 30 kuruşluk çay fiyatı bu sene ilan edilirken en az 25 lira olarak ilan edilmelidir.

25 liranın altında çay fiyatını asla kabul etmiyoruz. 25 liranın altındaki her fiyat emek sömürüsüdür. Pazar ve Rize’nin çorbasından eksiltmektir. Aşından eksiltmektir. Borcunu ödeyemez hale getirmektir. Bizim teklifimiz sadece çay üreticisi ile ilgili değil.

"Tayyip Erdoğan defalarca kadro sözü verdi"

Bir de derdi boyunu aşmış Çay-Kur’un emekçileri var. Çay-Kur emekçileri 6 ay çalışıyor, 6 ay çalışmıyorlar. Bu Çay-Kur emekçisine Rize’nin bütün siyasetçileri, milletvekilleri, bakanlar ve Rize’ye kim geldiyse, Tayyip Erdoğan defalarca kadro sözü verdi. Ancak tutulmadı. İşin kötüsü şöyle bir şeye getiriyorlar; ‘6 ay çalışıyorlar, 6 ay yattıkları yerden para istiyorlar.’ Oysa Çay-Kur işçisi öyle demiyor. İş verin, iş gösterin çalışalım. Ama çoluğumuz var, çocuğumuz var. 12 ay çalışmak istiyoruz diyorlar, Çay-Kur işçisinin yanındayız. Taleplerinin arkasındayız. Çay-Kur işçisine artık mevsimlik işçi statüsü istemiyoruz. Kadro istiyoruz. Ayrıca çay üreticisinin haklı talebi var. Çay üreticisi için de promosyon istiyoruz. Banka seçme hakkı istiyoruz.”

Atanamayan öğretmenler

Bundan 22 sene önce iktidar değiştiğinde 80 bin öğretmen vardı, atanmamış. Bu öğretmenler çok bulunuyordu, deniyordu ki yahu madem öğrenci ile buluşturmayacaksın, neden mezun ediyorsun? Şimdi o sayı 1 milyon oldu, 1 milyon öğretmen atanmıyor. 1 milyon öğretmen ya başka işlerde çalışıyor ya evde annesinin, babasının eline bakıyor. Sokağa çıkmaya, ailesinden harçlık almaya utanıyor. Evden dışarı çıkamıyor. Geçen seçimden önce öğretmenlere mülakatsız atama sözü verildi. Bütün mülakatların kaldırılacağının sözü verildi. Öğretmenlerimiz bu sene için ilk aşamada 80 bin mülakatsız atama bekliyorlardı, Mehmet Şimşek açıkladı, bu sene yok diyor.

Biz buradan bir öğretmen çocuğu olarak, 10 yaşında yatılı okula gitmiş. Devletin parası ile öğretmenlerin elinde büyümüş birisi olarak, başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin Genel Başkanı olarak, bütün öğretmenlerimizin haklı taleplerinin arkasındayız. Öğretmenlerimizden emekli olmuş, hatta aramızdan ayrılanları Allah gani gani rahmet eylesin. Emeklilerin ellerinden öperiz. Mevcut öğretmenlere minnetlerimizi sunarız. Ama atanamayan öğretmen diye bir şey kabul etmeyiz. Ne suçu var? O çalışmış, okumuş, kazanmış, mezun olmuş, sen atamamışsın. Atanamayan öğretmen. Sanki bir kusuru varmış gibi. Öğretmenlerimizin arkasındayız, atama taleplerinin arkasındayız.

“Meral Hanım ittifak kurmamıştı, emekli ittifakında buluştuk”

Hesap ortada, emeklinin çilesi ortada. Önceden tek başına ben söylüyordum. Biz kalabalıklaştık, arttık. Siz geldiniz, ses yükselttiniz, herkes emekliyi söylemeye başladı. Gazeteler emekliyi yazıyor. Televizyonlar emekliyi söylüyor. Siyasi partiler konuşuyor. En son ben çok uğraştım, Meral Hanım ittifak kurmamıştı. En son ittifakta buluştuk, emekli ittifakında buluştuk. Herkes emekliyi konuşuyor. Hakkınızı alacağız hep beraber.

"Vallahi de billahi de hakkınızı alacağım"

Bana geçen gün diyor ki hatta Tayyip Bey şöyle söylemiş. Gidiyor meydanlarda emekliyi kışkırtıyor. Tayyip Bey benimle kavga yapmak istiyor, ben onunla kavga yapmak istemiyorum. Ben onunla emeklinin sorununu konuşmak, emeklinin ekmek kavgasını yapmak istiyorum. Eğer emekliler 31 Mart’ta sarı kartı gösterirse, emekliler güçlerini gösterirse, emekliler bizi görmeyeni biz de görmeyiz, bizi unutanı biz de unuturuz, bizi hesap etmeyenle sandıkta hesaplaşırız derse vallahi de billahi de hakkınızı alacağım.

"AKP ile MHP, 'Bekar kadınları sokak hayvanları gibi sahiplendirelim' diyenlerle bir oluyor"

Gelelim işin ittifak tarafına. Bir tarafta AKP ve MHP kurdular bir ittifakı, yanlarına aldılar Hüda-Par’ı. O Hüda-Par’a bir şey demeyim, Ramazan mübarek gün. Kadınlarımızı üzüyorlar. Geçmişte o domuz bağcıların avukatlığını yaptılar. İçlerinden bazılarını affettiler, belediye başkan adayı yaptılar. Yok efendim bekar kadınları sokak hayvanları gibi sahiplendirelim diyorlar. AKP ile MHP de bunlarla bir oluyorlar. Birisi ayrıldı, Yeniden Refah. Ona da demediğini bırakmıyorlar. İp cambazı diyorlar, zübük diyorlar. Hocanın oğludur demiyorlar, ağır konuşuyorlar. Biz ne diyoruz, eski dosttan düşman olmaz diyoruz."