Gündem

Öneş: ABD basınında Fidan eleştirilerinin hedefi, Türkiye'ye güveni zedelemek

Cevat Öneş, İsrail'in Türkiye'nin izlediği dış politikadan rahatsız olduğunu söyleyerek, 'Özellikle de Suriye’de El Kaide’ye destek verdiği şeklinde oluşan güçlü algıyı kullanmak istiyorlar' dedi

21 Ekim 2013 11:52

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, ABD basınında MİT Müsteşarı Hakan Fidan aleyhinde çıkan haberlerin hedefinin Ankara olmadığını belirterek, “Batı kurumları, başkentleri ve karar vericileri. NATO, Brüksel, Washington, Londra, Berlin ve diğerleri. Onların gözünde Türk hükümeti ve istihbarat teşkilatının güvenini zedelemek istiyorlar. Böylece AKP hükümeti üzerinde baskı sağlamaya çalışıyorlar” dedi.

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’e konuşan Cevat Öneş, Washington Post, New York Times, Wall Street Journal’da çıkan ve Hakan Fidan’ı eleştiren haberlere ilişkin konuştu.

Çakırözer’in Öneş röportajı şöyle:

 

Fidan Tartışmalarına ‘İstihbaratçı’ Yorumu

 

Saygın Amerikan gazetelerinde art arda yayımlanan ve ortak noktaları MİT Müsteşarı Hakan Fidan eleştirileri olan haber ve makaleler kim tarafından, kime, hangi mesajı verme niyetiyle ortaya çıkıyor?

 

4 yıllık mesele

 

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e bu yayınlara “istihbaratçı” gözüyle nasıl baktığını sorduk. Öncelikle bu yazıların arkasında kim olabilir?

“Daha Sayın Fidan MİT Müsteşarı olmadan, 2009 yılında İran ile yapılan nükleer müzakereler sırasında üstlendiği kritik görevden bu yana İsrail basını ve hatta Ehud Barak gibi bazı üst düzey yetkilileri isim vererek kendisini hedef aldı, ‘İrancılıkla’ suçladı. Mavi Marmara sonrasında da sık sık bu tür yayınlar ortaya çıktı. Bazen bu tür iddialar için Amerikan yayın organlarını da kullanıyorlar. Hakan Fidan’ın ismini kullanarak bunları yapmaları hiç etik değil aslında.”

 

İsrail bölgede yalnızlaşıyor

 

İsrail’in Fidan ile uğraşmak istemesinin nedeni ne?

“Birbiriyle ilişkili birkaç sebep sayabiliriz: 

1. İsrail bölgesinde giderek yalnızlaşıyor. Suriye’de çatışma halinin bitirilmesine yönelik ABD ve Rusya’nın çabaları var. Şimdi ABD ile İran arasındaki da tarihi bir yakınlaşma başladı.

2. Böyle bir dönemde MİT-MOSSAD arasında ilişki tarihinin en kötü noktasında. Bu, İsrail’in etkin istihbarat yetersizliği yaşamasına neden oluyor.

3. Türkiye’nin izlediği dış politikadan rahatsızlar. Özellikle de Suriye’de El Kaide’ye destek verdiği şeklinde oluşan güçlü algıyı kullanmak istiyorlar.”

 

Amaç Batı’yı etkilemek

 

Bu tür yayınlar yoluyla AKP hükümetini politika değişikliğine itebileceklerini mi sanıyorlar? 

“Hayır. Tam tersine içeride Başbakan ve hükümet bu tür yayınları milliyetçi bir politikanın malzemesi yapıyor ve yapacak. Ben kısa vadede İsrail ile ilişkilerin de düzelmesini beklemiyorum. Ama bu tür yayınların asıl hedefi zaten Ankara değil. Neresi? Batı kurumları, başkentleri ve karar vericileri. NATO, Brüksel, Washington, Londra, Berlin ve diğerleri. Onların gözünde Türk hükümeti ve istihbarat teşkilatının güvenini zedelemek istiyorlar. Böylece AKP hükümeti üzerinde baskı sağlamaya çalışıyorlar.”

 

ABD doğrudan uyarıyor

 

ABD’nin bu yayınlarda parmağı var mı? 

“Açıklamalara bakılırsa Amerikan yönetimi bu işin tamamen dışında. Ancak söz konusu yayınlarda dile getirilen El Kaide kaygısı tabii ki Amerikan yönetiminin ve CIA’nın öteden beri taşıdığı bir kaygı. Ama onlar bunu kişiselleştirmek yerine hükümete iletiyordur. Nitekim Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinden bu yana Suriye politikamız ve özellikle de El Kaide unsurlarına bakışımıza ilişkin değişim sinyalleri geliyor.”

 

İmralı ve Kandil mesajı alır

 

MİT Müsteşarı Fidan, önce PKK ile yürütülen Oslo müzakerelerinin şimdi de İmralı’da Abdullah Öcalan ile yürütülen “çözüm sürecinin” kilit ismi. Yayınların bu sürece yönelik bir amacı da olabilir mi acaba?

“Olabilir tabii ki. Bölgedeki değişim ve dönüşümde en önemli aktörlerin başında Kürtler geliyor. Türkiye’deki sürecin bir tarafında Öcalan varsa diğer tarafında Kandil’de elinde silahıyla örgüt var. Ve örgüt her türlü bölgesel, küresel etkilenmeye oldukça müsait konumda. Eğer İsrail Türkiye’nin bölgede Batı’dan daha bağımsız politikalar izlemesine neden olacağı gerekçesiyle, Ankara’nın bu süreçten başarıyla çıkmasını istemiyorsa, bunun için Kandil ideal bir araç olabilir. Dolaylı olarak Öcalan’ın da bu tür yayınlardan alacağı mesajlar olabilir. Sonuçta bunların ne anlam ifade ettiğini bilecek kadar siyaset deneyimine sahip biri Öcalan.” 

 

Seçim hesapları, süreci riske sokuyor 

 

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş, PKK sorununun “demokratikleşme” ile çözülmesini savunan kanadın önemli isimlerinden biri. Görüşmemiz sırasında hükümetin Öcalan ile yürütmekte olduğu “çözüm süreci”nin gidişatına ilişkin değerlendirmelerini de aktardı:

“Etnik meselelerin çözümü sadece Kürt meselesinde bir barış sağlanması ile mümkün olmaz. Türkiye’nin kapsamlı bir demokratikleşmeye ihtiyacı var. En başta da çok nitelikli bir yeni anayasaya. Ama yapılan açıklamalar ve atılan adımlara baktığımda gördüğüm tablo şu: Başbakan’ın önceliği seçimler... Sadece 2014 de değil. 2015’teki genel seçimleri de düşünerek hareket ediyor. Olası milliyetçi refleksler nedeniyle oy kaybetmek istemiyor. Konjonktüre göre yavaş yavaş gitmek istiyor. Bugüne kadar da böyle yaptı. Ama bundan sonra da böyle yaparak çözüm sürecini iki yıla yaymış oluyor. Çok büyük bir risk üstleniyor. Evet Öcalan kararlılığını sürdürüyor olabilir. Ama elinde silah olan örgütü iki yıl nasıl bekleteceksiniz? Hele de dengelerin böyle kaygan olduğu bir bölgede. İşte bakın İsrail faktörü ortada...”