Gündem

Önder Çelik'in savunmasından: Niyet okuyup tutuklama yapılamaz

“FETÖ tehlikesini Cumhuriyet anlattı”

26 Temmuz 2017 01:51

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki davada yargılanan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet vakıf seçiminden ötürü Cumhuriyet’e ceza davası açılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek “Vakıfta ele geçirme yok, seçilme var” dedi. İddianamede, 6 yıl önce oto tamir parası olarak 345 TL gönderdiği hesap sahibinin, bundan 8 yıl önce çalıştığı şirket hakkında işlem yapılmış olması nedeniyle kendisinin de şüpheli sayıldığını anlatan Çelik “Bu kadar komiklik olmaz” dedi.

Çelik, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın 2. gününde savunma yaptı. Cumhuriyet gazetesinde 34 yıldır çalıştığını belirten Çelik, 1985-99 arasında İşletme Müdürü olarak görev yaptığını ve 2002 yılından itibaren de “Matbaalar Koordinatörü” olarak çalıştığını anlattı. Gazetede matbaalar ve teknik altyapılarını kurup yönettiğini ifade eden Çelik “Tutuklanmamdan kısa bir süre önce baskı ve dağıtım konusunda Sabah gazetesi baskı ve dağıtım sorumluları ile görüşmelerim devam ediyordum” dedi.

“Seçilmekle ele geçirmek farklı”

İddianamede 2013 yılından sonra Cumhuriyet Vakfı yönetimine seçilmiş olmasının suç sayıldığını ifade eden Çelik, “Vakıf yönetimine seçilmiş olmakla ele geçirmek arasında fark vardır” diyerek şunları anlattı:

“Cumhuriyet Vakfı'nın kuruluşundan beri danışma kurulu üyesiyim, İlhan Selçuk tarafından 2002 yılında yapılan öneriyle vakıf yönetim kurulu üyeliği yaptım. Önceki yıllarda bizzat İlhan Selçuk tarafından önerilerek vakıf yönetim kurulu üyeliğinde bulunmam nedeniyle 2013’de adaylık için başvurdum. Benim dışımda, Arif Kızılyalın, Leyla Tavşanoğlu ve Mustafa Pamukoğlu'nun da aday oldu. Ben seçildim. Vakıflar Genel Müdürlüğü 2 Nisan 2013 ve 7 Ekim 2013 tarihindeki seçimlerin yenilenmesini istedi. Yeniden seçildim. Yeniden itiraz edildi ve 18.02.2014 tarihli seçim sonuçlarının hukuken geçersiz olduğu iddia edildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yeniden görevlendirdiği araştırmacı Sabri Kızıltan seçimin tekrarlanması yönünde rapor verdi. Buna itiraz sonucunda görevlendirilen Vakıflar Başmüfettişi Mustafa Batu ise yapılmış olan seçimlerin hukuka uygun olduğu yönünde rapor verdi. Alev Coşkun ve arkadaşları İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtılar. Yapılan yargılama sonucunda Mahkeme 2 Mayıs’ta seçimlerinin iptaline hükmetti. İstinaf incelemesi halen sürmektedir. Hukuki ihtilaftan yaratılmaya çalışılan “ele geçirme” gibi anlamsız suçlamanın ceza davasında yeri yoktur.

“Kimsenin tapulu malı değil”

Cumhuriyet Vakfı kimsenin tapulu malı değildir. Asıl sorumluluk, Cumhuriyet gazetesinin Vakıf senedi ve yayın ilkeleri ışığında Cumhuriyet gazetesi için yola çıkarak görev almaktır. Görev ve sorumluluklarım hiç kimse tarafından suçmuş gibi ileri sürülemez, reddediyorum. Vakıf seçimleri ile başlayan “ele geçirme” olarak iddiaya dönüştürülen suçlamaları reddediyorum. Bu suçlamaların hukuki dayanağı yoktur ve gerçeklere aykırıdır. Cumhuriyet Vakfı'nın yönetim kuruluna “seçilmiş” olmam; Vakfı ele geçirmek değildir.

Hukuki bir seçimde “hukuka aykırılık” bulunduğu iddialarının “ele geçirme” gibi kriminal bir süslemeyle suçlamaya dönüştürülmesini, bu yolla yaratılmaya çalışılan “algı”ve bu yöndeki suçlamaları şiddetle reddediyorum. Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan haber ve yazılardan sorumlu olduğum iddiası ise hukuki değildir. Bu yaklaşımın hukukumuzda yeri yoktur. Basın Kanununda yer alan cezai sorumluluk yüklenen kişilerden değilim.

“FETÖ tehlikesini Cumhuriyet anlattı”

İlhan Selçuk ile birlikte uzunca yıllar görev almış çalışma arkadaşlarım ve bana yöneltilen “yayın politikasında değişiklik” yaptığımız yönündeki iddiayı reddediyorum. Cumhuriyet gazetesi haberleri ve yazılar siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen, kendisine aykırı olan haber ve yazılardır. İddia makamı kendince seçtiği Cumhuriyet gazetesi haberlerini istediği gibi yorumlamış“örgüte yardım ve destek” olunduğunu ileri sürerek ve niyet okumak suretiyle suçlamalar yaratmaya çalışmıştır. Cumhuriyet gazetesinde çalıştığım süre içerisinde FETÖ’nün Türkiye için nasıl bir tehlike olduğunu herkese ve bütün dünyaya anlatmaya çalıştığımız halde herkes kulaklarını tıkadı. Bu dönemde hiçbir yayın organı FETÖ ile mücadele konusunda yayın yapmıyordu. Cumhuriyet gazetesi sarsılmaz bir gazetecilik anlayışı ile laik demokratik hukuk devletini hiçe sayan bu örgütü anlatmaya devam ediyordu.

“Alev Coşkun ceza istiyor”

Gazete tirajında düşüş meydana geldiği iddiası gerçeğe aykırıdır. Başkalarının kişisel dünya görüşleri ve politik düşüncelerini yansıtan görüş, yorum ve düşmanlıkları üzerinden kimse için suçlama yaratılamaz. İnan Kıraç’ın ifadesinde eleştirdiği dönemde beraber çalıştığı Genel Yayın Müdürü İbrahim Yıldız’dı. Alev Coşkun, Vakıf meselesini hukuki mecrada yürütmek yerine, buradan çıkarıp, ceza soruşturmasına konu etmek amacıyla beyanlarda bulunuyor.

Bylock kullanıcısı olduğu tespit edildiği ileri sürülen 3 şüpheli, hakkında soruşturma yapılan 1 şüpheli ve şu anda tutuklu bulunan bir kişi ile irtibatta olduğum iddia edilmektedir. Cumhuriyet gazetesi muhasebe finans sorumlusu olan Emre İper ile irtibatlı olmak kadar doğal bir şey olamaz. Kaldı ki Emre İper telefonunda Bylock bulunmadığı bilirkişi raporuyla ispatlandığı halde tutuklanmıştır.

“Niyet okuyup tutuklama yapılamaz”

Muhalif bir gazetede çalışmak ve yönetici pozisyonunda bulunmanın, ülkemizde dün de bu günde risk taşıdığını bilmekteyim. Laik, demokratik, özgürlüklerden ve adaletten yana olmak, Atatürk ilkelerine bağlı olmak benim için vazgeçilmez bir dünya görüşüdür. Niyet okuyup gazete yöneticisi tutuklamak, hoşa gitmeyen yazı ve haberleri toplayıp “örgüte yardım ve destek” gibi niyetler okuyarak suçlar çıkartılamaz.”

Oto tamir parası gönderdiği kişinin çalıştığı şirket…

Yasemin Mutlu’ya, 2011 yılında 345 TL göndermişim. Bu havale şüpheli bulunmuş. Evet gönderdim. O hesap oto tamir bedeli karşılığında, arabamı tamir eden Nadir Mutlu’nun bildirdiği bir hesaptı. Tamir karşılığı bildirdiği hesaptır. 2011 yılında. Bana verdiği bu hesap çok büyük olasılıkla soyadı benzerliğinden ötürü eşine ya da bir akrabasına aittir. Ama mesele burada bitmiyor. 2011 yılında oto tamir bedeli olarak gönderdiğim hesap sahibinin, 2009 yılında çalıştığı şirket nedeniyle şüpheli bulunmuştur. Yani benim oto tamir bedeli için bundan 6 yol önce gönderdiğim hesabın sahibinin bundan 8 yıl önce çalıştığı şirketin işlem görmüş olması nedeniyle ben şüpheli hale gelmişim. Bu kadar komiklik olmaz.”