Gündem

Ömer Faruk Eminağaoğlu: HSYK seçimleri neden yapılıyor ki?

Yargıçlar Sendikası Başkanı'ndan Eminağaoğlu, 12 Ekim'de yapılacak HSYK seçimleriyle ilgili açıklama yaptı

09 Ekim 2014 16:31

Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, 12 Ekim Pazar günü yapılacak olan HSYK adaylık seçimleri öncesinde yazılı bir açıklama yayımladı. Eminağaoğlu açıklamasında " HSYK ile ilgili seçimler devam ederken, AKP Grup Başkanvekili, Başbakan yardımcısı, Başbakan, hatta Cumhurbaşkanı, beklemedikleri bir sonuç ortaya çıkarsa, bunu gayrimeşru sayacaklarını, anayasa değişikliği yoluna gideceklerini, gerekirse B, C planlarını devreye sokacaklarını ifade ettiler. O zaman bu seçimler neden yapılmaktadır ki...Seçim sonuçlarını yok saymak, sürece el koymak demek; el koymak ise, darbe demek değil mi... Evren'in 12 Eylül günkü söyleminin özü de böyle değil miydi?” diye sordu.

Eminağaoğlu, “Geçmişte 12 Mart’ta, yine 12 Eylül’de darbe yönetimlerince ilk el atılan yerlerin başında HSYK gelmiş, darbe yargılamaları, böyle biçimlendirilen bir yargı üzerinden yürütülmüş, bağımsız olması gereken yargı bu nedenle gücün yanında yer almamış mıydı? 2010’da yargıç ve savcılar, kendilerine oy hakkı tanındığında, gidip kürsüde çalışanları değil de, Bakanlık liste ve bürokrasisini HSYK seçmemişler miydi? HSYK'ya, daha sonra 2010’da, onun üzerine şimdi 2014’te el atılması ve bu el atmalar sırasında da 12 Eylül izlerinin silinmeyip pekiştirilmesi ise, başlı başına üzerinde durulması gereken bir konudur" dedi. 

Eminağaoğlu'nun açıklaması şöyle:

HSYK'nın Hali Ne Olacak! Bilen Bir Siyasi Parti Yok! İşte Demokrasinin Hali!

Demokrasinin varlığı için, hukuk devleti kaçınılmaz. Hukuk devleti için, yargı bağımsızlığı olmazsa olmaz. Yargı bağımsızlığı için de, yargıyı tüm etki ve baskılardan koruyacak, yargıyı yönetmeyip vesayet altında tutmayacak, güvence oluşturacak, tarafsız ve bağımsız HSYK gibi bir kurulun gerekliliği tartışılmaz.

HSYK ile ilgili seçimler devam ederken, AKP Grup Başkanvekili, Başbakan yardımcısı, Başbakan, hatta Cumhurbaşkanı, beklemedikleri bir sonuç ortaya çıkarsa, bunu gayrimeşru sayacaklarını, anayasa değişikliği yoluna gideceklerini, gerekirse B, C planlarını devreye sokacaklarını ifade ettiler. O zaman bu seçimler neden yapılmaktadır ki...Seçim sonuçlarını yok saymak, sürece el koymak demek; el koymak ise, darbe demek değil mi... Evren'in 12 Eylül günkü söyleminin özü de böyle değil miydi... 

Geçmişte 12 martta, yine 12 eylülde darbe yönetimlerince ilk el atılan yerlerin başında HSYK gelmiş, darbe yargılamaları, böyle biçimlendirilen bir yargı üzerinden yürütülmüş, bağımsız olması gereken yargı bu nedenle gücün yanında yer almamış mıydı. 2010 da yargıç ve savcılar, kendilerine oy hakkı tanındığında, gidip kürsüde çalışanları değilde, bakanlık liste ve bürokrasisini HSYK seçmemişler miydi. HSYK'ya, daha sonra 2010 da, onun üzerine şimdi 2014 te el atılması ve bu el atmalar sırasında da 12 eylül izlerinin silinmeyip pekiştirilmesi ise, başlıbaşına üzerinde durulması gereken bir konudur.

Anayasa ve evrensel hukuka göre, demokrasi için siyasi partiler olmazsa olmazdır. Peki bizdeki partiler ne durumda... 

Son hükümet programına baktığımızda HSYK için tek bir söz bulamamaktayız. Demek ki, mevcut Anayasa ve bu anayasanın yarattığı HSYK'yı kabullenmişlerdir. Tepkileri yapılacak seçimlerde beklemedikleri bir biçimde HSYK'yı elden kaçırmaya yöneliktir. Öyle bir tabloda da ne yapacakları çok açıkca hükümet programlarında belli değildir. HSYK'yı elde edebilmek için her şeyi dile getirebilmektedirler. Bir bocalama hali söz konusudur.

İktidar partisi programında, yüksek mahkemelere seçim yapacak organların demokratik ülke deneyimleri dikkate alınarak yeniden düzenleneceği ifade edilmiştir. 2010 daki anayasa değişikliğini halka allayıp pullayan sunan kendileri değilmiş gibi, şimdi bu hükmü getirilmişlerdir. Bu şekilde 2010 da getirdikleri hükmün, demokratik olmadığını ise açıkça itiraf etmişler, o demokratik olmayan hükmün yarattıklarını tartışmaktan ve hesabını vermekten de kaçmışlar, kimse de hala o hesabı soramamıştır.

Cumhurbaşkanı ise, bir icra makamı imiş, bir başkanmış gibi, kendisinin, B, C planlarından bahsedebilir olmuştur.

Ana muhalefet partisi programında, HSYK seçimleri sonrası iktidardan gelebilecek bir hamle karşısında, hayır öyle değil, böyle olmalıdır diyerek uygulanmasını isteyeceği tek bir hüküm yoktur. Hatta ana muhalefet partisi, 2010'da HSYK ile ilgili anayasa değişikliği yapıldığının farkında bile değildir. Şöyle ki programlarında HSYK ile ilgili söyledikleri sözler, Anayasa'nın bu konudaki 2010 öncesi metni esas alınarak söylenmiş sözlerdir.

TBMM'de grubu bulunan diğer iki siyasi parti programına baktığımızda ise, tek bir söz bile yer almamaktadır.

İşte, böyle yargıya ve böyle HSYK'ya, yine böyle siyasi partilere ve böyle hukuk devleti ile demokrasiye artık yeter demeli!

Ömer Faruk Eminağaoğlu

Yargıçlar Sendikası Başkanı