Gündem

Nevşin Mengü: İktidarın "Bu uygulama Batı'da da var" söylemi, agresif şoförün koltuğunun altındaki kriko gibi…

"İktidar kendisini yeri gelince Batı'ya karşı mücadele eden malumların temsilcisi 'yiğit' olarak göstermeyi çok seviyor"

16 Ocak 2018 13:40

Birgün yazarı Nevşin Mengü bugünkü köşesinde, Türkiye'de 6. kez ilan edilmesi beklenen olağanüstü hali (OHAL) yazdı. İktidarın Fransa'da 2 yıl devam eden OHAL sürecini örnek göstererek, Türkiye'de meşrulaştırılmaya çalıştığını kaydeden Mengü, "İktidar yeri gelince üçüncü dünyacı söylemlere sarılıp Batı’yı şeytanlaştırmayı ve kendisini bu şeytan Batı’ya karşı mücadele eden malumların temsilcisi “yiğit” olarak göstermeyi çok seviyor. Ama yeri gelince de referans noktası hâlâ Batı. “Bakın bu uygulama onlarda da var” agresif şoförün koltuğunun altındaki kriko gibi…" dedi.

Mengü'nün, "Tek fikir tek ses" başlığıyla yayımlanan (16 Ocak 2018) yazısı şöyle: 

“Tek millet, tek vatan, tek bayrak…” ve bu sloganın şimdi kuyruğuna eklenen yerli ve milli. Teklik ne var ki sadece vatan, bayrak ve millet ile sınırlı değil. “Tek fikir, tek ses” diye devam etmek gerekir.

15 Temmuz ve sonrasındaki süreç Türkiye için her anlamda bir dönüm noktası. İktidara göre 15 Temmuz ile beraber yeni bir “istiklal” mücadelesi başladı. Ve bu yeni “mücadelede” en kısık halinde de olsa farklı bir sese yer yok.

Neyin yanlış neyin doğru olduğuna, neyin söylenip neyin söylenemeyeceğine tek bir kişi karar veriyor. O tek kişi herhangi bir konuda konuşmadıkça kimse fikir beyan etmek istemiyor. Etrafındakiler açığa düşmekten korkuyor. Ya bir şey söylerlerse ve Reis aynı fikirde değilse…

Herkes susuyor, tek bir kişinin konuşması bekleniyor. Tek kişi konuştuktan sonra konuşanlar, ya tek kişinin söylediklerinin tamı tamına aynısını söylüyor ya da o tek kişiyi övüyor.

Türkiye şu anda aslında konuşmuyor, susuyor. Tek bir kişi konuşuyor, yanındakiler o tek kişiyi doğruluyor, her şeyin en doğrusunu en iyisini o biliyor. Bundan şüphe duymaya izin bile verilmiyor.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, fısıltıyla “Son KHK’da muğlaklık var” diyecek oldu, muhalefet bayrağı açmış muamelesi gördü. Çünkü muğlaklık mevcut mu değil mi tek bir kişi karar verebilir. O var demedikçe, var demek kimseye düşmez.

Bu “teklik” ilkesi o kadar ısrarla ve her kademede uygulanıyor ki; Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın da katıldığı AKP Yalova Gençlik Kolları Olağan Kongresi’nde, 2 adayın yarışması bekleniyordu, ancak Emre Baykal’ın listesi divan tarafından kabul edilmedi. Seçimi genel merkezin istediği isim kazandı.

OHAL var OHAL var

Malumunuz, Olağanüstü Hal devam etmekte ve görünen o ki bir daha hiç kalkmayacak. Türkiye’nin “normali” artık bu. İktidar OHAL’i Fransa örneğini vererek meşrulaştırmayı pek seviyor. Malum, Batı bu iktidarın işine gelince iyi, işine gelmeyince kötü.

İktidar yeri gelince üçüncü dünyacı söylemlere sarılıp Batı’yı şeytanlaştırmayı ve kendisini bu şeytan Batı’ya karşı mücadele eden malumların temsilcisi “yiğit” olarak göstermeyi çok seviyor. Ama yeri gelince de referans noktası hâlâ Batı. “Bakın bu uygulama onlarda da var” agresif şoförün koltuğunun altındaki kriko gibi…

Evet OHAL Fransa’da da var, ama OHAL var OHAL var. CHP’nin OHAL’de Yeter Çalıştayı’nda konuşan Duygu Köksal bir Fransa Türkiye karşılaştırması yaptı. Çok temel bir şeyi anlattı. Fransa’da KHK’ler Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabi. AYM şu ana kadar OHAL’de çıkan 9 yasadan 6’sını Anayasa’ya aykırı bulmuş ve iptal etmiş. Duygu Köksal Anayasa Mahkemesi’nin Fransa’da şu anda hâlâ hakların garantisi olarak var olduğunun altını çiziyor.

Türkiye’de bırakalım KHK’lerin Anayasa Mahkemesi denetimine tabi olmamasını, Anayasa Mahkemesi zaten işlevsiz konuma düşmüş durumda.