Gündem

'Ne Çarşı'ymış be! Hee, böldük ülkeyi, rahat edin hadi şimdi'

35 Çarşı grubu üyesine, haklarında istenen ağırlaştırılmış müebbet hapis talebine karşı Beşiktaşlılar'dan ve Fenerbahçe'nin Sol Açık grubundan destek geldi

09 Eylül 2014 10:44

Gezi Parkı olaylarına ilişkin aralarında Beşiktaş taraftar grubu Çarşı'nın mensuplarının da bulunduğu 35 kişi hakkında, “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Çarşı’nın liderlerinden Cem Yakışkan açıklama yapmazken, kişisel Facebook hesabı üzerinden Beşiktaş taraftarlarının mesajlarını paylaştı.

Hürriyet'teki habere göre, paylaşılan ilk mesajda “Eğer Çarşı bir örgütse ve Cem Yakışkan bu örgütün lideriyse, biz de bu örgütün militanlarıyız” denildi.

İkinci mesajda ise Yakışkan’ın 2009 yılında İnönü Stadyumu önünde polisle yaşanan bir çatışmada TOMA’ya karşı tek başına durduğu fotoğraflarıyla birlikte, “Biz Cem Yakışkan’ı böyle biliriz. Yerin dibine batsın iddianameleriniz” ifadesi yer aldı.

Yakışkan’ın paylaştığı Onur Encür'ün mesajında ise Çarşı’nın öncü olduğu sosyal sorumluluk projeleri hatırlatılarak şöyle denildi:

“Cem Yakışkan’ı silahlı örgüte sokmaya çalışan, Deve Erol’u sırf pankart yapıyor diye kitleyi eylemlere sürüklemekle suçlayan, Koray telefonda kız arkadaşıyla TOMA geyiği yaptı diye ‘TOMA’yı ele geçirdiler, hükümeti yıkacaklar’a durumu bağlayan adalet timsali bir savcı... Biz sadece takımımızı ve insanlarımızı sevdik, bu ülkede yaşayan tüm insanları, hepsi buydu... ‘Nükleersiz Türkiye’ dedik, ‘kan bağışı hayat kurtarır’ dedik, Van’da deprem oldu yardıma koşup gittik, LÖSEV yeni binalara başladı, başı biz çektik. Köy okulları dedik, evlatlarımız dedik, en önde yine biz vardık. Soma faciasında otobüsler dolusu arkadaşımız gitti belki bir işe yararız diye. Çocuk işçiler için, çekin pis ellerinizi çocuklarımızın üzerinden dedik. Takipçisi olduk. Bedensel engelli vatandaşlarımız için hâlâ kampanyalarımız, diğer birçok kampanyamız gibi devam etmekte. Hayvan barınakları için yaptıklarımız ortada. Biz bunları Uganda’da yaptık, Türkiye’de silahlı örgütüz... Bi gidin arkadaş ya... Ne Çarşı’ymış be! Hee, böldük ülkeyi, rahat edin hadi şimdi.”

 

Sol Açık’tan: Faşizme karşı kardeşimsin çArşı

 

Gezi’ye katıldığı için darbe girişimiyle yargılanacak çArşı’ya en anlamlı destek Fenerbahçe’nin taraftar grubu Sol Açık’tan “Faşizme karşı kardeşimsin çArşı” başlığıyla geldi. Sol Açık grubu “Akıl tutulması yaşamak dedikleri bu olsa gerek. İleri demokrasi şimdi de buradan saldırıyor” dedi.

Cumhuriyet’ten Erk Acarer’in haberine göre, “Akıl tutulması” meselesi için Çarşı’nın abileri “Türkiye isyan etti ihale bize kaldı” sözleriyle açıkladı:

“Bu kitlesel bir hareketti. Çarşı vicdan sahibi bir gruptur. Biz büyük iş yapmadık aslında. Toplum ‘mute’ tuşunda olduğu zamanlarda da biz ‘titreşimdeydik’. Üşüyen çocuklara atkı gönderdiğimiz, haksıza karşı haklının yanında olduğumuz ağaçlara dokunma dediğimiz için zaten yıllarca çıban başı olarak görüldük. Söylemlerimiz sistemi rahatsız etti. Hiçbir demokratik ülkede protestocular darbe girişimiye yargılanmazlar. Kasti yapıyorlar. Esma’ya ağlayıp Berkin’e ağlamayanlardan değiliz. Çifte standarta karşıyız.”

 

Para aldılar yalanı

 

Çarşı’nın yürüyüş yapmak ve protesto gösterilerine katılmak için 24 bin TL para aldığı, tapelerde geçen ve yandaş medyanın sık sık kullandığı ifadelerden biri üzerinde duruyoruz. Çarşı’nın tam damarından olanlar bu iddialar konusunda çok net yanıtlar verip işin aslını özetliyorlar:

“Yıllar önce Spor Asayiş Şube Müdürü olan, Lokman Yanık isimli ‘kirli bir polis’ vardı. Futbol taraftarından, camiasından ve yöneticilerinden menfaat sızdırıyordu. Bilet ve forma temin ediyor, bunları polis müdürlerine jest yapmak için dağıtıyordu. Beşiktaş tribünleri ona biat etmedi, istediklerini yapmadı. Bu, Lokman Yanık’da kişisel bir hırs yarattı. İşadamlarını da tehdit etmeye başlamıştı. Sonunda görevi kötüye kullanmaktan hakkında bir sürü dava açıldı ve Diyarbakır’a sürüldü. Ancak Beşiktaş tribünlerine hırsı geçmedi. Bizim içimizden çıkan ama kişisel husumeti yüzünden aramızdan ayrılan eski bir arkadaşımızla yakınlaştı. Onu Çarşı, para aldı diye araması işin içyüzüdür. Bu arkadaşımız da kirli polisin iftirasını yaymıştır. Rahatsız mıyız? Bilakis çok rahatız. Trilyonları da önümüze serseler, içimize sinmeyecek işi yapmayız!”

Avukat Derviş Yıldız, Çarşı grubundaki 35 kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiği savcılık iddianamesini değerlendiriyor:

“Savcılık polis fezlekesini alıp iddianame olarak kopyalamış. Ne kamu araçlarına zarar verildi ne de taş atıldı. Sosyal medyayı sıkça kullandıkları söylenenler bu mecraların yanından bile geçmedi. Resimler var, diyorlar. Kayseri’de 2009 yılında çekilen bir fotoğrafı iddianameye koymuşlar. Dosya bizim lehimize çünkü somut delillerimiz var. Türkiye’de savcılık lehte soruşturma yürütmez zaten. Bu olağanüstü bir durum değil. Süreci bekliyoruz.”

Bir diğer Çarşı avukatı İnan Kaya da iddianameye ilişkin bilgiler veriyor:

“İddia edilen şey çok ağır ve komik! En saçma olan da eşzamanlı Ankara ve İstanbul’daki Başbakanlık ofisini basma girişimleri. Aktif rol oynadıkları söylenen 23 kişi a telefonla bile konuşmamış. Nasıl örgüt olsunlar! Ceza alacaklarını düşünmüyorum. Ama... Yine de burası Türkiye belli mi olur diyelim!”

 

Tanrıkulu’ndan tepki

 

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Gezi Parkı protestoları ile ilgili Beşiktaş Çarşı grubuna yönelik “hükümeti yıkmaya teşebbüs” suçlamasıyla hazırlanan iddianameye “Bir darbeden söz edilecekse darbeyi AKP hükümeti yapmıştır. İddianamenin, hükümetin Gezi sürecinde yaptığı darbenin üstünün örtülmesi için işleme konduğu açıktır” tepkisini gösterdi.

 

'Taviz yok'

 

Çarşı duyarlığından ödün vermediğini ve korkuya teslim olmadığını Torunlar Center’daki iş cinayetini kınayarak gösteriyor. Çarşı’nın abileri anlatıyor:

“Dünyada sistem korkunç işliyor. Tayland, Malezya, Singapur gibi Uzakdoğu ülkelerinde, plazaların altı mezarlıktır. Büyük gökdelenler inşa edebilmek için insanları 18 saat çalıştırmanın formülünü düşünmüşler ve Ekstazi’yi bulmuşlardır. Uzakdoğu’daki ya da buradaki işçiler fark etmiyor. İnsana kıyan düşünce ve sistemi eleştiriyoruz. İşte bu nedenle problemli çocuklar olarak görülüyoruz!”

İlgili Haberler