Gündem

'Namazdan sonra 1 Mayıs'a gidilir mi?'

"Zamanında Ertuğrul Özkök, Mısır’da camiden çıkıp Tahrir’e devrim yapmaya gidenleri eleştirip, 'Camiden demokrasi çıkar mı' diye sormuştu"

01 Mayıs 2012 11:28

Koray Çalışkan

(Radikal, 1 Mayıs 2012)

Yıl 1999.. New York’ta yaşıyorum. Yakın olduğum bir Marksist hocam var. ABD’nin en ünlü sosyalist siyaset dergisi Monthly Review’in 50. kuruluş yıldönümü kutlanacak. Ona çağırıyor. Önce seviniyorum. Sonra içim sıkılıyor.

Çünkü toplantı bir kilisede. “Kilisede sosyalist dergi toplantısı yaparsan tabii buralarda sosyalizm bir başka bahara” diye söyleniyorum. Gencim, çok okuyan ve cahil.
Camiden Taksim’e 1 Mayıs kutlamasına gideceklerin haberini ilk Radikal’de gördüm. İki gün önce de T24’te Hazal Özvarış bir mülakat yapmış. Kendilerine Anti-kapitalist Müslümanlar diyorlar. Gençler. Çok okuyorlar, mütevazı ve aydınlar.

Bugün sabah 09.00’da iş kazalarında hayatını kaybeden emekçiler için Fatih Camii’nde gıyabi namaz kılıp, Taksim Meydanı’na yürüyor olacaklar. Kortejlerinin adı ‘Kapitalizmle Mücadele’. Şiar edindikleri sure Necm 39: “Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ”. 

 

Çalışma mı emek mi?

 

Surenin onlarca meali var. Her tercüme binbir çıkarsama ve çıkara dayanıyor. Örneğin Diyanet “İnsan için ancak çalıştığı vardır” diyor. Meallerin neredeyse tamamı ‘sea’yı ‘çalışma’ olarak görüyor. Anti-kapitalist Müslümanların kullandığı meal net: “İnsan için emeğinden başkası yoktur.”
Bu örnek durdukları yeri gayet net anlatıyor. Kuran’ın mesajı yoruma açıktır. İçinden kadınlara karşı olduğu, özgürlükçü olmadığı, solun değerlerine karşı olduğu vs. mesajları çıkar ama onlar Kuran’ın değil onu yorumlayanların mesajıdır. ‘Sea’yı korporatist saikle ‘çalışma’ diye de yorumlarsınız, sosyalist saikle ‘emek’ diye de.

Anti-kapitalist Müslümanlar Kuran’ın ana mesajının adalet olduğunu anlatıyor. Egemen İslamcıların kapitalizmle yaptığı barışın İslamiyet’le çeliştiğini, solun pozitivizme savrulup bu toprağın yerli sol renklerini görmediğini, İslamcıların komünizm düşmanlığı yaparken adaletsizliği anlamak için solun ürettiklerine sırt çevirdiğini anlatıyorlar. Muhafazakârlar ve karşıtları aynı yanlış dine sarılıyor ya da mesafe alıyor diyorlar.

Twitter hesaplarından (@kapitalizmmp) Che Guevera videoları yolluyor, Marx’a ve Muhammed’e referanslarla adaletsizliği tarif ediyor, Ermenice, Kürtçe, Türkçe, Arapça, mesajlarla herkesi 1 Mayıs’ta Taksim’e davet ediyorlar. Kula kulluğa ve sömürüye karşı direnişe, “İnşaat ya resulullah!” diyenlerin AVM’lerinde ölenler ve henüz ölmeyenler için örgütlenmeye, işçiye emekçiye memura katılmaya davet ediyorlar. İncil’den, Tevrat’tan, Kuran’dan aynı sonucu çıkarıyorlar: Sınıflı toplumda Müslümanın, Hıristiyanın, Musevinin yanı ezilen emekçiden yana olmalıdır. 

 

Cami ve devrim

 

‘Dinin kitlelerin afyonu olduğu’ lafını bir yana bırakmanın zamanı geldi de geçiyor. Kuran da Kapital de kitlelerin afyonu olabilir. Mesele manası sabit, mesajı kesin metinlerin peşinde koşmak değil, nerede görürsek görelim adaletsizlik coğrafyasının kitabını doğru yazmakta.

Anti-kapitalist Müslümanlar bunu kanıtladı. Taksim’de emekçilerin taksimine izin vermedi. Yerlerini seçtiler, solcu kardeşlerine “Buyrun faşizme ve kapitalizme karşı omuz omuza” dediler.
Dünyada bunu ilk onlar yapmıyor. Latin Amerika solu ve dindarları bunu çok önce başardı. “Dini yorum ve aidiyet farkı kültüreldir, kimliğini sormuyoruz, fikrini anlat” dediler. “Kim olursan gel, yeter ki ezilen ol, ezilenden yana ol” diyorlar.

Zamanında Ertuğrul Özkök, Mısır’da camiden çıkıp Tahrir’e devrim yapmaya gidenleri eleştirip, “Camiden demokrasi çıkar mı” diye sormuştu. Mısır’a kadar gitmeye gerek yok. Burnumuzun dibinde camiden çıkan sosyalistler bugün bir devrim yapıyor. Seneye de beraber olursak, ben de 1 Mayıs’a Fatih Camii’nden çıkıp geleceğim. Nihayetinde yollar ayrı olsa da hedef tek, bir...