Medya

Milat yazarı: AKP'li fırıldaklar Erdoğan'ı yıpratmak için Salih Tuna, Hilal Kaplan gibi yazarları linç ediyor!

"AK Parti'den İslamcıları tasfiye etmek istiyorlar şeklinde üretilen algılara itibar etmeyin"

24 Nisan 2017 14:02

Milat yazarı Ufuk Coşkun,gazeteci Cem Küçük'ün “Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani bu Mavi Marmara’daki manyak tipler, yani kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı, kafadan her şeye düşman tipler var, bunlarla da yolların ayrılması lazım" ifadesinin ardından başlayan tartışmalarla ilgili olarak "Salih Tuna, Hilal Kaplan ve âcizane benim de kaleme aldığım AK Parti içindeki omurgasız, Erdoğan karşıtı AKP'lilere dikkat çektiğimiz yazılardan sonra bir yerden düğmeye basılmış gibi Erdoğan'ı destekleyen yazarlara dönük organizeli bir linç kampanyası başlatıldı" dedi. 

Coşkun, "AK Parti'den İslamcıları tasfiye etmek istiyorlar şeklinde üretilen algılara da itibar etmeyiniz" ifadesini kullandı.

Ufuk Coşkun'un "AKP’li fırıldakların isyanı!" başlığıyla yayımlanan (24 Nisan 2017) yazısı şöyle:

51.4 “evet” oy oranıyla millet lehine neticelenen referandum sonrası muhafazakâr dünyanın önde gelen mütefekkirlerinden bir hanım kızımız siyaset tarihine geçecek mühim bir tespit yaptı. “Şehirli muhafazakârlar rahatsız” dedi. Yaşını başını almış siyaset profesörleri şimdi bu mevzuyu tartışıyor. 

Onlara göre şehirli dindar, beyaz muhafazakârların yani CHP diliyle söylersek yüksek eğitimli kitlelerin “hayır” okumamış, cahil Anadolu insanın da “evet” dediği bir referandumdu bu. En başından beri Erdoğan'la birlikte mücadele eden dindar insanların eğitim hakları ellerinden alınırken sessiz kalan şehirli, beyaz muhafazakârlar şimdi de onlara cahil diyor! 

Ah bu cahil(!) Anadolu insanı, Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde, 15 Temmuz'da en ön sıralarda şehit olmayı göze alarak vatan müdafaası yapar, seksen yıldır baskılara, zorbalığa, yasaklara, sefalete direnerek özgürlük mücadelesi verir ancak iş seçimlere geldi mi bir türlü kafası basmaz! CHP bunu yıllardır söylüyor da anlayan kim! 

Şehirli muhafazakârlardan eğitimli Mehmet Ocaktan'ın da tespitiyle mesela evet oranı ilkokul düzeyinde yüzde 70 iken bu oran kendisinin de dâhil olduğu üniversite düzeyinde ise yüzde 39'a kadar düşmüş. Tehlikenin farkında mısınız? Demek ki Erdoğan bu eğitimli(!) zümreye göre cahil, köylü, taşralı, ilkokul düzeyinde olan insanların lideri konumunda! Oysa öyle mi olmalıydı? Bu ülkeye stratejik derinliği olan, profesör, mürekkep yalamış, aydın bir lider yakışırdı. Gel de isyan etme! 

Kaldı ki bir diğer eğitimli, şehirli delikanlı da “bu böyle olmaz” diyerek isyan etti. Buna bir çare bulmalıyız. 2019'da çantada keklik olmadığı görüldü. Yeni bir parti olmalı. “Daha demokratik bir siyaset” “daha hür bir basın” “daha şık bir iktidar dili ve üslubu” “daha rafine uluslararası ilişkiler” “daha verimli bir ekonomi” diyerek formüle ettiği yeni kabinenin de tüyolarını vermiş oldu. Demek ki; Akşenerciler, HDP, CHP ve AKP'liler bir çatı adayı çıkaracak. Hür basın dediği hocasının reisçi yazarları bitirin dediği, FETÖ diliyle “hür basın susturulamaz” türünden bir basın. Daha verimli bir ekonomi dediği Babacan'a emanet edilecek bir ekonomi. Daha rafine bir uluslararası ilişkiler dediği de Feridun Sinirlioğlu'nun himayesinde bir dış politika. Hukuku Bülent Arınç'a, eğitimi de Hüseyin Çelik'e devrettik mi tamamdır! 

Bunun için evvela 51.4'ün faturasının pelikan kisvesi altında Erdoğan'ı destekleyen kesimlere kesilmesi gerekiyordu. Kestiler. Referandum sonrası Salih Tuna, Hilal Kaplan ve âcizane benim de kaleme aldığım AK Parti içindeki omurgasız, Erdoğan karşıtı AKP'lilere dikkat çektiğimiz yazılardan sonra bir yerden düğmeye basılmış gibi Erdoğan'ı destekleyen yazarlara dönük organizeli bir linç kampanyası başlatıldı. 

Cem Küçük'ün de yanlış anlaşılmaya son derece açık, malum hatalı konuşmasından sonra -özür dilemesine rağmen- zaten tetikte bekleyen profesyoneller bunu fırsata çevirerek doğrudan Erdoğan'ı yıpratmaya dönük algı kampanyası yürütmeye başlattı. Bugünlerde kendisine sıkı İslamcı muamelesi yapılan ve onların akıl hocası konumundaki Etyen Mahçupyan'ın bir ara” İslami kesim içinden Gezi çıkabilir” açıklamasını da buraya not edelim. 

Cem Küçük'ün açıklaması hangi maksatla olursa olsun İslami geleneğe mensup sıradan biri için bile çok incitici. Lakin sorun şu ki; iş artık “ Mesele Cem Küçük değil arkadaş sen hala anlamadın mı?” noktasına evirilmiştir. İHH bu konuda açıklama yapmış olmasına rağmen birinin eline tutuşturulan pankartta Salih Tuna ve Hilal Kaplan için “Müslümanlara hesap verecekler” yazısı beni çok ürküttü.  Bu aynı zamanda bilhassa İslami camiada sesleri gür çıkan, en zor zamanlarda Müslümanların hak ve hukukunu savunan bu iki insanı tekfir etmek anlamına geliyor. 

Demek istediğim ve önemsediğim husus şudur; Mahçupyan'ın İslami kesim içinden Gezi çıkabilir sözünden işaretle “mesele Cem Küçük meselesi değil arkadaş sen hala anlamadın mı” noktasına doğru gitmektedir. Bu sebeple dalga dalga büyüyecek/büyütülecek bir isyan mı planlanıyor acaba? Bu günlerde pelikanı diline dolayan tiplere iyi bakınız. Bunların operasyon gazetelerinde yazan Erdoğan karşıtı, gizli hayırcı, AB'ci, CHP ile koalisyonu, PKK ile yeniden masa kurulmasını savunan, ülke 28 Şubat'tan beter halde diyerek FETÖ propagandası yapan en önemlisi de ülkenin en zor anlarında ortalıkta görünmeyen, 17-25 Aralık'ı aklamaya çalışarak yüce divan kumpasının önünü açan şehirli beyaz muhafazakârlar olmaları dikkatinizi çekiyor mu? 

Bunlardan biri geçenlerde pelikanın hedefinde olan yazarlar listesi hazırlamış. Öyle bir liste ki içinde sadece Can Dündar, Ekrem Dumanlı ve F.Gülen yoktu. Biraz cesareti olsa onları da ekleyecek! Pelikan kisvesi altında doğrudan Erdoğan'ı hedef alıyorlar bu açık. Fakat benim için en tehlikelisi, Erdoğan'ı devirip ülkeyi küresel çeteye pazarlama planlarını devreye sokmalarıdır. Anında organize olan, çapulcu şahsiyetsiz kişilikleri, ihanetleri, kirlilikleri, iftiraları ile FETÖ'yü andıran bu tayfaya karşı uyanık olmalıyız.  

AK Parti'den İslamcıları tasfiye etmek istiyorlar şeklinde üretilen algılara da itibar etmeyiniz. Bu algı tamamen davayı kremalı pasta gibi gören zevatın taşıdığı bir endişeden ibaret. Velhasılıkelam yeni Türkiye'nin inşasını gündemimize almamız gereken şöyle bir zamanda bizi engellemelerine müsaade etmeyelim.