Gündem

MHP'den çocuğa istismarda üç ayrı kanun teklifi önerisi: Çocuk evliliklere aracılık edenler cezalandırılsın

"18 yaşından küçük olan bütün bireylerin çocuk olarak kanun önünde kabul edilmesi amaçlanmaktadır"

20 Ocak 2018 16:26

MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, İstanbul’daki 115 çocukla ilgili çıkan skandalın ardından Türk Ceza Kanunu, Medeni Kanun ve Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen ‘resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası'nı öngören maddeden doğan boşluk olmak üzere üç ayrı kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu.

“Çocuk evliliklere aracılık edenlere ceza önerisi”

Deniz Depboylu

 Aydın, çocuk aleyhine kullanılan hükümlere karşı güçlü önlemleri getiren kanun teklifinde,  Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103.maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinde yer alan  onbeş yaş ibaresi onsekiz yaş olarak düzenlendi. 18 yaş altı işlenen kabahatlerde çocukların değil ebeveynlerin veya çocuklara bakmakla yükümlü olan erişkinlerin sorumlu tutulması gerektiğine dikkat çekildi. Türk Medeni Kanunu’nun 15 yaşındaki bir çocuğun evlendirilmesinin önünü açan maddeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca, 18 yaş esası getirildi. Ayrıca, “18 yaşından küçük olan bütün bireylerin çocuk olarak kanun önünde kabul edilmesi amaçlanmaktadır” denildi.  
MHP’li Aydın, Anayasa Mahkemesi’nin 2015 yılında iptal ettiği Türk Ceza Kanunu’nda    iptal ettiği ‘resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren’ düzenlemeden doğan boşluk için çocuk evliliklere aracılık edenlere ceza önerisinde bulunuldu. Aydın, “Çocuk evliliklerde Türk Ceza Kanunumuza göre nikahlananlar ve ebeveynlerine bile ceza verilebilirken olayı gerçekleştiren aracı kişilerin yani gayriresmi olarak söz konusu ilişkiyi tahsis edenlerin cezasız kalması hiç de adaletli bir durum değildir. Bu sebeple bu kişilerin cezalandırılması gerekmektedir” dedi.
MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, yasalardaki boşluklar nedeniyle erken yaş evliliklerini önlemek için Meclis Başkanlığı’na sunduğu üç ayrı kanun teklifi şöyle.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve gerekçesi şöyle:

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Türkiye’nin de dahil olduğu 197 ülkenin taraf olduğu en fazla ülke tarafından onaylanan insan hakları belgesidir. Türkiye, sözleşmeyi 14 Ekim 1990'da imzaladı ve sözleşme 27 Ocak 1995'te Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Sözleşmenin 1. Maddesi “Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” der. Bir kişinin bedensel gelişimi daha erken yaşlarda yetişkin boyutlarına ulaşsa da kişinin yetişkin olgunluğuna erişimi psiko-sosyal gelişimini tamamlaması 18 yaşında olmaktadır. Ülkemizde reşit olma kıstası olarak belirtilen 18 yaşını doldurmayanlar bireyler oy kullanamaz ve de ehliyet alamazken aile kurma ve ebeveyn olma sorumluluğunun çocuklara yüklenmesi doğru değildir.


“ TCK’daki 15 yaşını tamamlamamış ibaresi çocuk gelinlerin önünü açmaktadır”  


Türk Ceza Kanunu’nun Çocukların cinsel istismarı başlıklı (Madde 103 - (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden; a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,) 103 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (a) bendinde ise 15 yaş ibaresi bulunmaktadır. Tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşmelerde ve anayasamızda reşit olmayan bir çocuğun kanunen reşit sayılarak hakları ve uğradığı mağduriyetler sebebiyle faillerinin durumunda düzeltmeler ve hatta affedici unsurlar teşkil etmektedir.

“ TCK’da 103. Maddedeki 15 yaş 18 yaş olmalıdır”

Maddede geçen 15 yaşını tamamlamamış ibaresi failler açısından maalesef suç indirimi ve hatta çocuk gelin olarak zorunlu evliliklerin önünü açarak mağdurun ömür boyu sürecek sıkıntılarının ilk adımı olmaktadır. Yaşadığı mağduriyet sonucu dünyaya getireceği bir bebekle de sıkıntıları kat be kat artmaktadır.

Maddede geçen 15 yaşını tamamlamış ama fiilin her türlü anlam ve sonuçlarını anlayamayacak olan çocuklar ile tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşmelerde ve anayasamızda reşit kabul edilen 18 yaşını doldurmuş kişiler arasında kalan yaş grubunun gerçekten de yaşadıkları olayların gelecekte kendilerine neler getireceklerini ve ne ile karşı karşıya olduklarının farkında olan bir grup olarak adlandırılması doğru bir tanımlama değildir.

Taraf olarak imzalanan uluslar arası sözleşmelerde kabul edilen ve ülkemizde yürürlükte olan kanunlarımız arasında farklı olarak belirtilen çocuk yaşı tanımları toplumumuzda algı yanılmasına ve farklı uygulamalar sebep olmaktadır. Bu belirsizlik ve karmaşanın da önüne geçilmesi için Türk Ceza Kanunu’nun 103 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinde yer alan onbeş yaş ibaresinin onsekiz yaş olarak düzenlenmesi gerekmektedir. 18 yaş altı işlenen kabahatlerde çocukların değil ebeveynlerin veya çocuklara bakmakla yükümlü olan erişkinlerin sorumlu tutulması gerekmektedir.

Bu durumda yaptırımlar çocukların yanı sıra çocuklardan sorumlu olan yetişkinlere de uygulanmalıdır. Ceza kapsamına daha çok çocukların alınması doğrudur. Çocuklara verilecek olan yaptırımların çocukların iyileşmesi, güzel ve sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmesi için rehabilitasyon ağırlıklı olmalıdır.
Madde 1- 5237 sayılı türk ceza kanunda değiştirilen bu madde ile uluslar arası kanunlarda kabul edilen 18 yaşından küçük olan bütün bireylerin çocuk olarak kanun önünde kabul edilmesi amaçlanmaktadır.

Madde 2- yürürlük maddesidir.

Madde 3- Yürütme maddesidir

 “ Medeni Kanunda, 18 yaş kriteri”

4721 sayılı Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve gerekçesi şöyle:

Türk Medeni Kanunu’nun (Ergin Kılınma Madde 12 – Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.) 12 inci maddesinde ise 15 yaşındaki bir çocuğun evlendirilmesinin önünü açmaktadır. Halbuki günümüzde bu evlendirme prosedürü sebebiyle çocuklarımızın geleceği ellerinden alınmaktadır.
Maddede geçen ‘kendi isteği ve velisinin rızasıyla’ ibaresi maalesef çocuk üzerindeki toplumsal ve ailevi baskı sebebiyle yaşadığı travmanın da etkisiyle çocuğu istemediği bir gelecekle yüz yüze bırakmaktadır. Özellikle toplumumuzdaki psikolojik baskı sebebiyle ebeveynler de gönülden razı olmadıkları halde kanunun verdiği izne istinaden bir kaçış olarak gördükleri rızayı vermekte ve çocuklarına da baskı uygulayarak çocuğun kendi isteğiyle bu evlendirme olayına razı olmasıyla tek çıkış yolu olarak gördükleri evlenme seçilmektedir.

Taraf olarak imzalanan uluslar arası sözleşmelerde kabul edilen ve ülkemizde yürürlükte olan kanunlarımız arasında farklı olarak belirtilen çocuk yaşı tanımları toplumumuzda algı yanılmasına ve farklı uygulamalar sebep olmaktadır. Bu belirsizlik ve karmaşanın da önüne geçilmesi adına konu edilen maddenin yürürlükten kaldırılması elzemdir. 18 yaş altı işlenen kabahatlerde çocukların değil ebeveynlerin veya çocuklara bakmakla yükümlü olan erişkinlerin sorumlu tutulması gerekmektedir. Bu durumda yaptırımlar çocukların yanı sıra çocuklardan sorumlu olan yetişkinlere de uygulanmalıdır. Ceza kapsamına daha çok çocukların alınması doğrudur. Çocuklara verilecek olan yaptırımların çocukların iyileşmesi, güzel ve sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmesi için rehabilitasyon ağırlıklı olmalıdır.

Madde 1- 4721 sayılı Türk medeni kanunda yürürlükten kaldırılan bu madde ile uluslar arası kanunlarda kabul edilen 18 yaşından küçük olan bütün bireylerin çocuk olarak kanun önünde kabul edilmesi amaçlanmaktadır.

Madde 2- yürürlük maddesidir.

Madde 3- Yürütme maddesidir.

“Anayasa Mahkemesi’nin iptalinden sonra doğan boşluk”


Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklif ve gerekçesi şöyle:

2015 yılında Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu’nun “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6.ncı fıkralarındaki resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren maddeyi iptal etti.

Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, kararın ardından, çocukların dinsel törenle evlendirilmelerine karşı hemen çalışma başlatacaklarını söyledi.

Yine dönemin TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, bu kararın doğuracağı sonuçlar açısından duyduğu şüphe ve kadınlar açısından da ciddi mağduriyetler yaratacağını belirterek iki eşli evliliklerin artabileceğini dile getirmiş ve yasaların bu karara göre düzenlenmesini de doğru bulmadığını söylemiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin resmi nikâhsız dinsel tören yapanlara hapis cezasının iptal kararını almasındaki gerekçe, “birlikte yaşama hukuk düzenince cezalandırılmazken imam nikâhının suç olması ölçüsüz, orantısız müdahaledir” şeklinde olmuştur.
Keza dinimizde dinsel törenle nikah kıyacak kişi için bazı kıstaslar olmakla beraber herhangi bir memuriyet şartı da aranmamaktadır. Bu da maalesef çocuk evliliklerin önünü açan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çocuk evliliklerde Türk Ceza Kanunumuza göre nikahlanana ve ebeveynlerine bile ceza verilebilirken olayı gerçekleştiren aracı kişilerin yani gayri resmi olarak söz konusu ilişkiyi tahsis edenlerin cezasız kalması hiç de adaletli bir durum değildir. Bu sebeple bu kişilerin cezalandırılması gerekmektedir.

Madde 1- 5237 sayılı Türk ceza kanuna yapılan bu ekleme ile dinsel tören vasıtası ile çocuk evliliklerinin ve çocuk istismarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Madde 2- yürürlük maddesidir.

Madde 3- Yürütme maddesidir