15 Temmuz Darbe Girişimi

Meral Akşener: FETÖ'ye yataklık yapanlar ne olacak?

“Darbenin arkasında Batı ve ABD var”

01 Ağustos 2016 22:50

MHP Genel Başkan adayı Meral Akşener, "Ben FETÖ/PDY konusunda, üç ay önce, Bolu'da 'iktidar olursak FETÖ VE PKK'ye yardım ve yataklık yapanları da yargılayacağız' demiştim. Şimdi beni linç ediyorlar" dedi.

Akşener, darbe girişimi veya kalkışmanın bastırılmasından sonra Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini "Öncelikle FETÖ/PYD'nin bu darbe girişimini, kalkışmasını veya terörist faaliyetini herkes gibi lanetliyorum. Bu kalkışma sırasında kaybettiğimiz demokrasi şehitlerimizi rahmetle anıyorum, yaralılarımıza acil şifa diliyorum" diye konuştu. 

 

“Darbenin arkasında Batı ve ABD var”

 

Yeni Çağ'a konuşan Akşener, "Arkasında Batı olmadan, ABD olmadan bu tür cunta hareketleri yapılamaz. Ben 37 il gezdim, Hemen hepsinde Türkiye'nin fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini söyledim. Atatürk dönemi ile ilgili iki ayyaş denildiği dönemde ben "Yurtta sulh cihanda sulh" politikasına, cumhuriyetin kuruluş iradesine dönülmesi gerektiğini söyledim. Zamanla Sayın Cumhurbaşkanı da bu meseleleri düzeltme yoluna gitti." dedi.

Akşener'in açıklamalarından satırbaşları şöyle: 

"Sayın Bahçeli'nin kalkışmaya karşı bu tavrı doğrudur. Ben o gece, 23.57'de tavrımı bir mesajla, İnternet üzerinden açıkladım. 23.59'da da bu mesajım internet sayfama düştü. Sayın Başbakan'ın bunun bir kalkışma olduğunu açıklamasından bir dakika sonra.. Ondan sonra da televizyon programlarına katılmaya çalıştım. Bu arada, İstanbul'da MHP üyelerine yönelik "sokağa çıkmayın" mesajları geldi ama herkesin gördüğü gibi darbeye direnenlerin önemli bir kısmı ülkücülerdi. Şimdi esas itibariyle konuşmamız gereken şu; vatanını, milletini seven ülkesini düşünen, aklı başında herkes bu kalkışmaya karşı durdu, fakat fırsattan istifade, birileri siyasi rakiplerini iftiralarla ayak altından çekmek gibi bir yola giderse ben buna pabuç bırakmam... O zaman defterleri açarım! Ben FETÖ/PDY konusunda, üç ay önce Bolu'da gazetecilerin sorusu üzerine dedim ki, "Anlaşılıyor ki böyle bir örgüt var ve gereği yapılmalıdır ama göz ardı edilmemesi gereken bir şey var, bu örgüte yardım ve yataklık yapanlar da var. Aynı şekilde çözüm süreci denilen süreçte PKK'ya yardım ve yataklık yapanlar da var. Dolayısıyla biz iktidar olduğumuz takdirde bunların da yargılanmasını sağlayacağız..."

 

Ekmeleddin Beyi Bahçeli'ye kim önerdi?

 

Ben Ekmeleddin İhsanoğlu'nun şahsı üzerinde olumsuz bir söz söylemek istemem ama aday gösterilmesi ilginçtir. Burada asıl soru işareti şudur: Sayın İhsanoğlu'nu, Sayın Bahçeli'ye öneren kim? Ben bunun üzerinde şu toz duman kalktıktan sonra duracağım. Bir taraftan bir genel başkan aday adayını paralelci diye suçlayacaksınız... "Elinde bilgi belge olup da bunu mahkeme götürmeyen müfteridir, şerefsizdir, ahlaksızdır, korkaktır" dediğim halde kimse bir şey söylemeyecek ama bitmeyen bir isnatta bulunacaklar. Artık dava açılmıştır, bugünden itibaren bu bir iftiradır.

Biliyorsunuz, "Ben başbakan olacağım" demişim. Önce yüzde 25'le başlayacağız sonra hep birlikte çalışırsak ucunu göremediğim büyük bir sonuçla karşılaşabiliriz diye ülküdaşlarıma güvenerek ortaya koyduğum iddianın milletimiz tarafından da büyük kabul görmesi, benim linç edilmemin ana faktörüdür. Yani "altıyı aşma, beşten şaşma" anlayışının, "Bizim iktidar olmamıza gerek yoktur, biz fikir partisiyiz" gibi sinik, pısırık bir tutumun benim tarafımdan, bana inanan insanlar tarafından yıkılması ve milletimizin de bizi desteklemesi yüzünden ben bir linç kampanyasına tabi tutuluyorum.  Nasıl oluyor da bir partinin iç meselesi ülkenin milli güvenlik meselesi haline getiriliyor. Benim "İktidar olalım; PKK'yı 6 ayda bitiririm" sözüm, "6 ayda başbakan olurum"a çevrildiyse gerçekten bundan çok korktular demektir. Genel Merkez, "beşten şaşma, altıyı aşma" modelinin tehdit altında olduğunu gördü. Tarih ve talih, 1919'dan sonra ilk defa Türk Milliyetçileri'ne, ülkücülere "Bu ülkeyi yönetin" diyor. Tarihin ve talihin bize verdiği bu fırsatı değerlendireceğimizi milletimiz de kabul ettiği için bu linç kampanyasını başlattılar.

 

"Verdiğim karardan dönmem"

 

Aşmaz mıyız? Şimdi bana soruyorlar;  "FETÖ demiyorsun"  diye. Üç ay önce dedim. Yine söylüyorum Ahanda FETÖ... FETÖ... Bunu söylemelerinin asıl sebebi şu. İstiyorlar ki, "Özür dilerim. Ben yanlış yaptım. Ülkücüler, beşten şaşma, altıyı aşma modeline devam etsin, koltuk değneği olmaya devam etsin. 16 yaşımızdan beri savunageldiğimiz Türk Milliyetçiliği'nin fikir babalarının bugün de geçerli olan projeleri, tasavvurlarımız hayata geçmesin. Ben hadsizlik ettim. Evime dönüyorum. Hacıanne, babaanne olacağım" diyeyim. Bunu dediğim gün bu iftiralar bıçak gibi kesilmezse ben namerdim. Bunu bana söyletebilirler mi? Mümkün değil. Ben çok zor karar veren bir insanım. Ama verdiğim karardan da tek başıma da kalsam, Meral olarak ne ödeyeceksem ödeyeyim, dönmem.  Çünkü bu ülkenin kuruluş iradesini Türk Milliyetçileri koydu. Fabrika ayarları dediğim kurucu değerler budur. Kurucu değerlere dönmeyi yalnız biz sağlayabiliriz. Dediğim budur. Bir kardeşlik hukuku ortada iken, siyasal İslamcılar, kurucu değerleri tek tek yıkıyor. FETÖ'nün yapmaya çalıştığı şey nedir? O da kurucu değerlerle ve cumhuriyetle mücadele ediyor. Dolayısıyla bir terör örgütünün şaşırtma yapma amacı ile kullandığı Yurtta Sulh Konseyi laflarını Türk Milliyetçileri yemez. Şimdi bize ihtiyaç var. Bende 734 delegenin kaydı var. Bu delege aynen yerinde duruyor. Beni ister öldürsünler, ister hapsetsinler, ülkücüler artık beşten şaşma, altıyı aşma modelini yıkacak. Tabandan gelen bu hareketi, ister iktidarın desteğiyle isterse başka şekilde engellemeleri mümkün değildir. Ben bu hareketin sözcüsüyüm. Meral gider, başkası gelir...

 

Bir şey daha var; biz "sokaktan çekilmiş ülkücü" çerçevesine hapsedilmemeliyiz, Rakiplerimizin tanımladığı o çerçevede Sayın Bahçeli ülkücüleri terbiye eden bir kişi olarak alkışı alırken, psikolojik olarak sopayı yiyen biz olduk. Bunu yıktığım ve Başbakan olacağım dediğim, millet de bize güvendiği için bu hareketi durdurmaya çalışıyorlar ama biz başaracağız.

Şimdi ben oluşturduğu havuz medyasındaki iftiracılara şu soruları sormak isterim:

- Türkçe olimpiyatları için örtülü ödenekten paraları FETÖ'ye ben mi verdim? (Ben 19 yıldır devletin dışındayım..)

-Sayın Cumhurbaşkanı'nın etrafındaki beş yaverin dördü FETÖ'cü çıktı. Bu insanların referansı kimdir?

-Adalet ve Kalkınma Partisi çevrelerinde tartışılanlara göre, Ankara'da bu FETÖ'nün sermaye yapısı 17 kat büyüdü. Geçenden iki akçe geçmeyenden beş akçe aldıkları bir dönem yaşandı. FETÖ'nün her işadamından, her ihaleden pay almasının önünü açan ben miyim?

-2011'de istifa eden Işık Koşaner Paşa ve diğer komutanların yaptıkları önemli açıklamalar var. Bu açıklamalara rağmen, ordu içinde FETÖ'cüleri üst düzey komutanlıklara terfi ettiren ben miyim?

-Yüksek Askeri Şura'larda  "bunlar irticacıdır"  denilip ordudan atılmak istenenlerle ilgili kararlara şerh koyan ben miyim?*Üniversite sınav soruları, KPSS sınav soruları FETÖ tarafından çalındığı zaman ÖSYM Başkanı Ali Demir,  "böyle bir şey yoktur"  dediğinde o devrin bütün bakanları buna inandığını il‰n etmişti. Bunları yapan ben miyim? Güya MHP'yi savunup bana iftira atanlara gelince:

-1 Kasım seçimlerinden önce 28 Ekim'de Akın İpek'e ait Bugün TV'ye bir baskın yapıldı. Orada MHP'nin bir genel başkan yardımcısı, il başkanı, Nazlı Ilıcak, televizyonun genel yayın müdürü ve İstanbul'un bütün milletvekili adayları ve kanalın bir finansörünün içinde bulunduğu bir fotoğraf var! Orada bulunan ben miyim?

-2014 yerel seçimlerinde sadece İstanbul'da Cihan Haber ajansı üzerinden cemaate MHP'nin 25 bin müşahit kartı dağıtıldı. Türkiye genelinde ne kadar dağıtıldı bilmiyorum. Bunları dağıtan ben miyim?

-1 Kasım seçimlerine giderken bir genel başkan yardımcısı  "paralel denilen yapı iktidarın uydurmasıdır"  dedi. Bunu söyleyen ben miyim? Psikolojik savaşta, bazı insanlar kendi suçlarını başkalarının üzerinden perdeler. Bana yönelik iftiraları buna benzetiyorum. At izi it izine karışmışken fırsattan istifade böyle bir yola başvururlar."


Bu haber Yeni Çağ'da yayımlanmıştır