Medya

"Kurucu lideriyle bu kadar didişen bir başka ülke var mı; Atatürk'e vurmak yerine İnönü şeytanlaştırması başladı"

Murat Yetkin: Sanki Atatürk’ü, İnönü’yü kitaplardan silince gönüllerden de siliniyor

16 Ocak 2017 18:40

Hürriyet yazarı Murat Yetkin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) hazırladığı yeni müfredat taslağıyla ilgili olarak "Kurucu lideri ile bu kadar didişen bir başka ülke var mıdır? Bilmiyorum. Atatürk 'azaltılarak', İnönü de kitaplardan çıkartılarak mı 'korunacak'? Gerçi son zamanlarda şöyle bir eğilim başladı" dedi. Yetkin, "Bakıldı ki Atatürk’ün milletin gönlündeki yeri başka. Bakıldı ki Anıtkabir her 29 Ekim’de, her 10 Kasım’da dolup taşıyor. Hem de bir ara olduğu gibi oraya buraya selam çakmak, kendini göstermek için değil, kendini göstermek pahasına. Atatürk’e vurmak yerine İnönü şeytanlaştırması başladı" ifadesini kullandı.

Murat Yetkin'in "Silersin kitaplardan, silemezsin gönlümden" başlığıyla yayımlanan (16 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Milli Eğitim Bakanlığı yeni müfredat taslağını hazırladı, vatandaşların önerisine açtı.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a göre müfredat taslağı 20 Şubat’a dek “önerilere açık”.

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, İstiklal Savaşı kahramanı, Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk hakkında öğrencilere verilen bilgilerin “azaltılması” öngörülüyor; hayatına dair temel bililer verilecekmiş, doğum tarihi, yeri, ölüm tarihi gibi bilgiler.

Yine öyle anlaşılıyor ki, İstiklal Savaşı kahramanı, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adının tarih dersinden çıkarılması öngörülüyor, hem de İkinci Dünya Savaşı anlatılırken.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, gelen eleştiriler üzerine “taslak öğretim programlarının bir ders ya da sınıf seviyesinde değil, bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini” söylemiş. “Başta Atatürk olmak üzere Türkiye ve değerlere sahip çıkıp koruyacak bir konsept” hazırladıklarını söylemiş.

Kurucu lideri ile bu kadar didişen bir başka ülke var mıdır? Bilmiyorum.

Atatürk “azaltılarak”, İnönü de kitaplardan çıkartılarak mı “korunacak”?

Gerçi son zamanlarda şöyle bir eğilim başladı.

Bakıldı ki Atatürk’ün milletin gönlündeki yeri başka…

Bakıldı ki Anıtkabir her 29 Ekim’de, her 10 Kasım’da dolup taşıyor…

Hem de bir ara olduğu gibi oraya buraya selam çakmak, kendini göstermek için değil, kendini göstermek pahasına…

Atatürk’e vurmak yerine İnönü şeytanlaştırması başladı.

Bir yandan çocuklara daha az Atatürk göster ki büyüyünce akıllarında, gönüllerinde o kadar yer etmesin, diğer yandan İnönü’yü bütün kötülüklerin anası göster ki, Cumhuriyetin kurumsal kazanımları görülmesin. Bu mudur?

O İnönü ki, İkinci Dünya Savaşının kıtlık yıllarında, ekmek karneye bağlanmışken “Bizi ekmeksiz bıraktın paşam” diye karşısına çıkartılan minik kıza “Ama babasız bırakmadım” diyebilmiş bir devlet adamıdır.

Ordusu, insan kaynakları, hazinesi daha toparlanamamış bir ülkeyi İkinci Dünya Savaşının ateşinden sakınmış olmak bugün dahi Türk diplomasisinin en büyük başarısıdır.

Tarih kitaplarından çıkarmayın lütfen İnönü’yü, çünkü dünyanın saygın tarihçileri İnönü’yü hala yazar. “Savaşlar Arasında Diplomasi – Beş Diplomat ve Modern Dünyanın Şekillenişi” çalışmasında tarihçi George Liebmann’a göre İnönü o beş diplomattan birisidir mesela.

Ve hayır, 1923 Lozan bir başarısızlık değildir, bir kuruluş ve tanınma belgesidir.                   Eksikleri olabilir, ama kuruluşumuzun tapu senedidir.

Hatalar olmadı mı kuruluşumuzda.

Din ve kültür ile bu kadar oynanmayabilirmiş mesela.

Sovyetler Birliği dini yasakladı, kilise çanlarını eritip saban, top filan yaptı da ne oldu? Sovyetler yıkıldı, kilise 80 yıl yasaklanan o değilmiş gibi ortaya çıktı.

Türkçe ezan hata olmuş, İngiliz güdümündeki hilafet yanlılarına kızıp dindarlar dışlanmamalıymış, kabul.

Halk türküleri, Türk sanat müziği yasaklanmamalıymış, insanlar o yüzden klasik batı müziğinden de soğutulmuş, kabul.

Ama iyi ki din işleri, devlet işlerinden ayrılmış; sonradan yozlaştırılıp cumhuriyet düşmanlığına silah yapılsa da laikliğin özü budur.

Tek parti iktidarı kötü bir yönetim şeklidir. Ama kendi içinde denge denetimi vardır, İnönü istifayı basıp gidebilmiştir mesela.

Atatürk’ün 1938’deki vefatı ardından İnönü tek parti yönetimini abartmıştır, doğru. Gerçi dünya da Hitler’in, Musollini’nin, Stalin’in, Stalin’in, Roosevelt’in dünyasıdır; pek demokratik bir dünya değildir yani o dönemde.

Ama o dönem İkinci Dünya Savaşıyla son bulur bulmaz, çok partili rejime geçişe öncülük eden de beğenmedikleri İnönü olmuştur.

Hatalarıyla sevaplarıyla Türkiye’nin önderleridir, ders kitaplarından çıkarılmamalıdır.

Bugün Atatürk ve İnönü’yü kitaplardan çıkarmaya başlarsanız, yarın bunu diğer cumhurbaşkanları da izleyebilir, vefasızlık da bulaşıcıdır.

Bir de iyi ki hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir demiş ve ona göre müfredat hazırlamış Atatürk ve kadrosu.

Müfredat deyince, Milli Eğitim deyince…

 Hafta sonu Gezegen Sahaf müzayedesinde çok değerli bir kitap aldım.

Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in 1939’da kendi yazdığı Lise üçüncü sınıf Mantık ders kitabı.

İçinde her şey var, mesela Charles Darwin ve Evrim Teorisi de var.

Eğitim Bir-Sen teklifiyle çıkarılacakmış ya kitaplardan, sanki kitaptan çıkarınca evrim duruyor.

Sanki Ortaçağ İtalya’sında Engizisyon rahipleri Galileo’ya zorla “Dünya dönmüyor” dedirttiği için dünya duruyor.

Sanki Atatürk’ü, İnönü’yü kitaplardan silince gönüllerden de siliniyor.

Yapmayın lütfen, doğru bir iş değil bu yaptığınız.