Gündem

Kılıçdaroğlu: Darbe sonrası siyasete fatura yok, asıl fail cezalandırılmıyor

"Suriye’nin iç işlerine karışıp daha da güneye inilmesine karşıyız"

24 Eylül 2016 14:20

Kamuoyundaki “TSK, darbeyle yıpranan imajını Fırat Kalkanı operasyonu ile düzeltmeye çalışıyor” yorumlarını değerlendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “TSK’nın imajını düzeltmenin yolu Suriye değil. Ordunun imaj kaybı, Balyoz, Ergenekon gibi süreçlerin sonucudur. Ancak sorumlusu siyaset kurumunun kendisidir” dedi. "Darbe sonrası fatura siyasete değil, barış bildirisini imzalayan akademisyenlere, sendikalı öğretmenlere, er ve erbaşlara, iş dünyasına çıktı" diyen Kılıçdaroğlu, "Bakınca, bunlara altyapıyı sağlayan asıl sorumluyu bırakmışız. Asıl fail cezalandırılmıyor. Temel sorun bu" ifadesini kullandı.

Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek'in aktardığına göre, Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

 

 

"Güneye inilmesine karşıyız"

 

TSK’nın IŞİD ile mücadele etmesini ve sınırlarını korumasını desteklediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “Ancak, Suriye’nin iç işlerine karışıp daha da güneye inilmesine karşıyız. Zaten, ordumuzun Suriye’deki şu andaki pozisyonundan bile çıkması 7 - 8 yılı bulur. Daha aşağı inerse, daha vahim bir tablo çıkar. Biz buna karşıyız” dedi. Kılıçdaroğlu, Suriye operasyonunda TSK’nın ne düşündüğünü, nereye kadar gitmek istediğini bilmediklerini belirterek şöyle devam etti:

 

"Ordunun anlatması gerek"

 

“Nereye kadar gitmeli, nerede durmalı, bunu askeri uzmanların belirlemesi, seçenek sunması, siyasi iradenin seçeneklerden tercih yapması gerekir. Ancak bu yapı böyle işlemiyor. Şu anda siyaset belirliyor, ordu da bunun artısını eksisini önemsemiyor. Evetson kararı siyasi irade verir, ama ordunun da bu işin artılarını eksilerini siyaset kurumuna anlatması gerekir. Bu süreçte pek anlatıldığını düşünmüyorum.”

Kılıçdaroğlu, Fırat Kalkanı operasyonunun TSK’nın 15 Temmuz’da bozulan imajını düzeltmesini sağladığı yorumlarını değerlendirirken de “TSK’nın imajını düzeltmenin yolu Suriye değil. Ordunun imaj kaybı yaşadığı doğrudur. Balyoz, Ergenekon gibi süreçlerin sonucudur. Ancak bunun sorumlusu da siyaset kurumunun kendisidir” dedi.

OHAL sürecinde yaratılan mağduriyetleri Başbakan Yıldırım ile görüşen Kılıçdaroğlu, sorunların çözümü konusunda umutlu olmadığını vurguladı. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu hakkında Başbakan Yıldırım’a bilgi veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Başvurumuz ağırlıklı olarak KHK’nın OHAL sonrasını düzenleyen hükümlerini için gidiyoruz. AYM’nin bu konuda içtihatları var. Mağduriyetler yaratılıyor ve KHK’lar nedeniyle OHAL bittikten sonra da o mağduriyetler devam edecek. Zaten bu KHK’ların neden Anayasa’ya aykırı olduğunu anlatan bir mektup ve AYM kararlarını göndermiştim sayın Başbakan’a."

 

"Siyasete fatura yok"

 

Darbe sonrası fatura siyasete değil, barış bildirisini imzalayan akademisyenlere, sendikalı öğretmenlere, er ve erbaşlara, iş dünyasına çıktı. Ancak bütün bu olayların temel sorumlusu siyaset kurumu ve onlara çıkan bir fatura yok. FETÖ’nün en büyük kaynağı şehir rantları ve bu rantları sağlayan belediye başkanlarına hiçbir şey yapılmıyor. Memuru işten atıyorsunuz, sanayicinin işadamının malvarlığına el koyuyorsunuz, bunlara dokunmuyorsunuz. Bakınca, bunlara altyapıyı sağlayan asıl sorumluyu bırakmışız. Asıl fail cezalandırılmıyor. Temel sorun bu.”

 

"Okullar ilk kez bu kadar siyasallaştı"

 

Türkiye’nin iyi yönetilmediğini artık Mısır’daki sağır sultan da duymuştur. Sadece siyaset açısından değil, ekonomi, terörle mücadele, toplumsal olaylar açısından da Türkiye iyi yönetilmiyor. Türkiye’nin iyi yönetildiği tek alan, ünlem işareti koyarak söylüyorum, siyaset kurumunun sağladığı çıkarlardır. İşsizlik, gelir dağılımındaki dengesizlik, eğitim, sağlık, hemen hemen her alanda sorunlar derinleşiyor. Cumhuriyettarihinde eğitimin bu kadar sorunlu başladığı başka bir yıl olmamış. Binlerceöğretmen atılmış, binlerce öğretmen açığa alınmış, veli çocuğunu hangi okula göndereceğini bilemiyor. Lise öğrencileri okullarına sahip çıkmak için eylem yapmaya başladı. Ben Yenikapı’da camiye kışlaya ve adliyeye siyaseti sokmayalım demiştim.Kadın kollarımız bunu imzaya açmış, en çok gelen talep ‘Okullara da siyaset sokmayın’ olmuş.. Okullar ilk kez bu kadar siyasallaştı. Öğrencileri iktidarın bakış açısına göre yetiştirmek istiyorlar.”