Gündem

'Kaçak sarayda biri bir odaya, biri bir odaya otursa 20 yılda buluşurlar'

Kılıçdaroğlu: Daha bu sarayın içini adamla, mobilyayla dolduracaksınız

11 Kasım 2014 15:49

Manisa'nın Soma ilçesinin Yırca Köyü'nde Kolin Holding'in termik santral yapmak amacıyla 6 bin zeytin ağacını köklemesiyle ilgili konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "7 Kasım’da 6 bin zeytin ağacı kesiliyor. 6 bin zeytin ağacı onlarca ailenin gelir kaynağını yok etmek demek. Onların nimeti o. Geçim kaynağı o. Onu bizim elimizden almayın diyorlar. Onu alacaksın elinden, ne olacak? Baltalı çetelerle 6 bin ağaç katledildi" dedi.

"Ak Saray" denilen yeni Cumhurbaşkanlığı konutuna yönelik eleştirilerini de sürdüren Kılıçdaroğlu, "Kaçak sarayda biri bir odaya, biri bir odaya otursa 20 yılda buluşurlar. Daha bunun içini adamla, mobilyayla dolduracaksınız" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Dün Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 76. yıldönümüydü. 76 yıldır onu özlemle anıyoruz.

Cumhuriyete sahip çıkmak Mustafa Kemal Atatürk'e sahip çıkmaktır. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.

Atatürk'ün büyüklüğünü anlamak için kısa bir mukayese yapmak yeter. Bir Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete bakın bir de Atatürk'ün olmadığı İslam coğrafyasına bakın.

Düşmanları bile ona saygı gösteriyor. Düşmanları bile onu Nobel'e aday gösterirler. 100 yılda bir çıkar böyle lider, o da Türklere nasip oldu diyor Churchill.

1921'de daha Cumhuriyeti kurmadan önce Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurdu.

1923'te İzmir İktisat Kongresi'ni topladı. Hiçbirisi ekonomi eğitim görmemişti... 1925 17 Aralık'ında köylülerin en çok şikayet ettiği aşar vergisini kaldırdı.

Herhangi bir tehlikeyle Türkiye Cumhuriyeti karşı karşıya geldiğinde kendi silahlarımızla kendi kendimizi savunmalıydık. 1925'te Kayseri'de uçak fabrikasının temelleri atıldı. O hayattayken uçak ihraç eden bir ülkeydik. 1930'da merkez bankasını kurdu. İlk kez kendi parasını basan bir devlet olduk.

Aramızda Yırca köyünün mağdurları da var. Mustafa Kemal Atatürk, köylüleri “Köylü milletin efendisidir” diye tanımlamıştı.

Onları korumak hepimizin ortak görevidir. Yırca sakinleri de kendi topraklarını korumak istediler. Size bu olayın öyküsünü anlatacağım.

Yırca sakinleri arazilerine, zeytin bahçelerine nasıl göz koyulduğunu anlatacağım.

10 Mayıs 2014. Bakanlar Kurulu, Yırca köyünün arazileri ivedi kamulaştırılacak diyor. Yasaları var. Bir, yurt savunmasını gerektiren bir olay olabilir. Savaş halidir veya kanunlarda olağanüstü haller nedeniyle acele kamulaştırma kararı alırsınız. Deprem olmuştur. Üç Bakanlar Kurulu kararı ne diye alacak? Kamu yararı varsa alacak. Bunlar kararı aldılar.  Havuz medyası için çalışan işadamı lehine karar aldılar. Olmazsa olmaz, bu adama bu işi vereceğiz dediler. 1 Eylül’de iptal kararı için Danıştay’a gidildi. Dendi ki, “bizim ağaçlarımızı elimizden zorla alamazsınız. Adalet arıyoruz” dediler.

Firma köylülere 19 Eylül’e kadar süre verdi. Boşaltmazsanız zorla boşaltırız dedi. 17 Eylül gecesi baskın yaptılar. Ama baskında başarılı olamadılar çünkü orada CHP’li milletvekilleri vardı. 16 Ekim’de Yırca köylüleri adalet arıyoruz dediler, Manisa Valisi’ne gittiler.

70 yaşında bir amcanın söylediği ilginçtir: “Askere çağırdınız geldik, vergi istediniz verdik. Elektriği üç gün geç ödesem kesiyorsunuz, madem siz devletsiniz, şimdi sahip çıkmayacaksınız da ne zaman çıkacaksınız?”

İktidarın derdi başka, Yırca köylülerini nasıl dışarı atarım? 7 Kasım’da 6 bin zeytin ağacı kesiliyor. 6 bin zeytin ağacı onlarca ailenin gelir kaynağını yok etmek demek. Onların nimeti o. Geçim kaynağı o. Onu bizim elimizden almayın diyorlar. Onu alacaksın elinden, ne olacak? Baltalı çetelerle 6 bin ağaç katledildi.

Kaçak sarayda biri bir odaya, biri bir odaya otursa 20 yılda buluşurlar. Daha bunun içini adamla, mobilyayla dolduracaksınız.