Çevre

Kazananı olmayan oyunda ödül almak: Fosil Yakıt Teşvikleri Ödülü, kömür kullanımını arttıran EÜAŞ’ın oldu

Türkiye’nin de üyesi olduğu G20 ülkeleri, 2009 yılında fosil yakıt teşviklerini sonlandıracaklarını taahhüt etmişti

30 Mayıs 2017 20:50

Elif Gündüzyeli[i], Maeve McLynn[ii]

Çeviri: Ayşe Bereket

Hamburg’da yapılacak G20 zirvesine yalnızca birkaç ay kala, bazı Avrupa ülkeleri ısrarla fosil yakıt yatırımlarına destek vermeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Brüksel’de, Fosil Yakıt Teşvik Ödülleri töreninde ülkelerin şaibeli teşvikleri ifşa edildi. Adaylar, Nisan ayı itibariyle Ölümcül Fonlama Ödülü, Kirli Vergi Hediyesi Ödülü, Sinsice Verilen Özel İmtiyazlar Ödülü kategorilerinde halk oylamasına sunulmuştu. Halkın seçtiği fosil sever ülkeler, STK’lar tarafından düzenlenen törende kırmızı halıda boy gösterdiler. Türkiye’den Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) başka türlü piyasada ilgi görmeyen yeni kömür madenleri ile termik santrallerine sağladığı önemli miktarda kamu finansman ve desteği yüzünden Sinsice Verilen Özel İmtiyazlar kategorisinde bronz madalyaya layık görülürken aynı kategoride İrlanda, ülkenin Amazonları olarak bilinen turbalık alanın buradan çıkan bataklık kömürü için devlet eliyle tahrip edilmesi ile bunun elektrik faturalarında artışa neden olmasından dolayı altın madalya aldı.  

Türkiye’nin de üyesi olduğu G20 ülkeleri, 2009 yılında fosil yakıt teşviklerini sonlandıracaklarını taahhüt etmişti. Bu taahhüdün ardından 2015 yılında, iklim değişikliğinin geri dönüşü olmayan etkilerine maruz kalınmaması için tüm fosil yakıtların toprağın altında bırakılmasına karar verildi; 190 ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması ortaya çıktı. İklim değişikliğine karşı harekete geçme ve fosil yakıtlara yapılan finansmanı durdurma gerekliliği bu denli açık ve acilken ülkeler kamu bütçelerinden fosil yakıtlara hatırı sayılır miktarlarda para aktarmaya devam ediyor.

Sağlanan finansmanın boyutunu anlayabilmek için rakamlara bakmak yeterli. Her yıl G20 ülkeleri, fosil yakıt teşviklerine yaklaşık 444 milyar ABD doları, yani yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan küresel yatırım miktarının dört mislini harcıyor. Ne yazık ki, Türkiye de bu ülkelerden biri olarak kazananı olmayacak bu oyunun şampiyonlarından.

 

Türkiye’nin yeni kömür ısrarında EÜAŞ’ın rolü

 

2023 resmi hedeflerine göre Türkiye, kömüre dayalı enerji üretimini ikiye katlayacak. Ancak, kısa süre önce yayınlanan bir rapora göre, Türkiye’de bundan çok daha fazla kömüre dayalı enerji üretim santrali planlanıyor. Bu kömür rezervlerinin önemli bir kısmı, ihale usulüyle ve kömürlü termik santral projeleriyle özelleştirilmek üzere EÜAŞ’ın elinde beklemede[1].

EÜAŞ kısa süre önce yerel kömür rezervlerinin sondajı için yeni finansman ve iş modelleri geliştirme konularında başrolü üstlenerek, rezervleri 2005 yılındaki 8 milyar tondan 2016 yılında 15 milyar tona çıkardı ve kâr getirmeyen kömür projelerini yatırımcılar ile finansörlerin gözünde değerli hale getirmeye baş koydu. Bunun arkasındaki anlayış, Paris Anlaşması ertesinde kömüre verilen özel finansmanın suyunu çekmesine karşın, kömür rezervlerindeki büyümeyi korumak ve tedarikçiye piyasa ortalamasının çok üstünde elektrik fiyatı garantisi veren ihalelerle yatırımları finansal açıdan güvenilir kılmak. Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın ifadesiyle “kılçıksız” yatırımlar ortaya çıkarmak.

EÜAŞ, emekliliği yaklaşan eski ve çok kirli kömürlü termik santralleri de kapsayan tüm kömür varlıklarının ve başlıca linyit rezervlerinin özelleştirilmesi yoluyla finansal kaynaklara, altyapıya ve toprağa sıkıntısız erişimin yolunu açıyor. Üstüne üstlük özelleştirmeler, ruhsat ve çevre etki değerlendirme süreçlerinden bazı muafiyetler de sağlıyor. 2016 yılı toptan elektrik fiyatı ortalaması megavat saat başına 140 TL iken, Türkiye devleti yerel kömürden üretilen elektrik fiyatını birim saat başına 186 TL olarak belirledi ve yerli kömürlü termik santral işleten özel şirketlerden yılda 6 milyar kilovat saat elektrik satın almayı da taahhüt etti. Yani piyasanın üstünde fiyattan, sabit miktarda satın alacağını garantileyerek bu projelere hatrı sayılır ayrıcalıklar sundu.

 

Ayrıcalıklı muamelenin insani maliyetleri

 

Kömüre verilen bu teşviklerin neticesinde, kamuoyu EÜAŞ’ı Sinsice Verilen Özel İmtiyazlar kategorisinde ödül vererek kınadı. Ancak, EÜAŞ’ın kömüre verdiği ayrıcalıklı muamelenin sonuçları düşünüldüğünde, bunlar sadece buzdağının görünen ucu olarak kalıyor.

Türkiye, iklim değişikliğinden etkilenebilirliği yüksek ama aynı zamanda güneşten bireysel elektrik üretimi için çok yüksek potansiyel barındıran Akdeniz Havzası’nda yer alıyor. Kömür yatırımlarına verilen teşvik ve imtiyazlar, sürdürülebilir, yenilenebilir enerji kaynakları (mesela çatı üstü fotovoltaik güneş sistemleri) yerine karbon yoğunluğu yüksek, iklim değişikliğini tetikleyen altyapı projelerine özendiriyor ve piyasa şartlarında kâr getirmeyen kömür projelerini yatırımcı ile finansörler açısından değerlileştiriyor. Bunun ötesinde, bu kömürlü termik santrallerin faaliyet göstereceği bölgelerde tarım, balıkçılık, arıcılık gibi sürdürülebilir ekonomik faaliyetler sürdürülemeyeceği gibi, projelerin kümülatif bölgesel etkileri hesaplandığında da ortaya muazzam büyüklükte sağlık ve kirlilik maliyetleri çıkıyor. Kümülatif etkileri bölgeselden ulusala taşıdığımızda, gözlemlemeye başladığımız ve önümüzdeki yıllarda artış gösterecek, iklim değişikliğinin yerel etkileri ve iklim felaketleri risklerini de eklersek astarı yüzünden pahalıya çıkacak dışsal maliyetleri tahmin etmek çok da zor değil. Bir taraftan milyonlarca ton karbondioksit emisyonunu atmosfere salarak iklim değişikliğini tetiklemek, diğer taraftan bu etkilerle mücadele etmeye çalışmak pek de akla yatkın gelmiyor.

EÜAŞ’ın kömür varlıkları kömürlü termik santral projelerine dönüştürüldüğü takdirde, milyonlarca ton karbondioksit emisyonu salmakla kalmayacak, yerel topluluklar ile ekosistemleri de derinden etkileyecek. EÜAŞ, kısa bir süre önce Nallıhan Kuş Cenneti’ne komşu, Çayırhan B adında 720 MW üretim kapasitesine sahip yeni bir kömürlü termik santral projesi geliştirdi. Projenin ihalesini üç özel şirketten oluşan konsorsiyum kazandı. Bu kömürlü termik santral yılda 3 milyon 850 bin ton kömür yakacak ve her yıl başkent Ankara ve en büyük gelir kaynağı tarım olan civar köylerine 1 milyon ton kömür külü saçacak. Kömürlü termik santralin yayacağı toz, emisyonlar ve uçucu külün 276,000 dekar tarım arazisine etki etmesi bekleniyor.

 

Aranıyor: Paris sonrası enerji dönüşümü

 

Fosil yakıtlara verilen kamu finansmanı ve desteği, kazananı olmayan bir oyundan ibaret; fosil yakıt teşvik ödülüne layık görülenlerin her biri de talihsiz kaybedenler kulübünün üyesi. Devletler yeni kömür rezervleri peşinde koşadursun, mevcut karbon yoğun kaynaklarla dahi enerji üretmeye devam etme lüksümüzün olmadığı artık çok açık. Paris Anlaşması bunu çok net biçimde ortaya koydu, bilhassa geri dönüşü olmayacak, tehlikeli iklim değişikliğini engellemek istiyorsak. Bunun için de, “Business As Usual (Olağan İşleyiş)”ın küresel sürdürülebilir enerji dönüşümüne acilen adapte olması şart.

İyi haber ise küresel yatırımcı ve bankaların bu durumun kendi işleri açısından ne anlama geldiğini halihazırda idrak etmiş olmaları. 2015 yılından bu yana, çok sayıda varlık kuruluşu ve sigorta şirketi portföylerinden kömür şirketlerini çıkarma planlarını ilan etti. Şubat ayında, 2,8 trilyon ABD dolarının üzerinde varlık yöneten yatırımcı ve sigortacılar G20 ülkelerine fosil yakıt teşviklerini aşamalı olarak bırakmaları çağrısı yaptı. Ayrıca, kömür projelerinin finansmanının durdurulmasına yönelik Paris Vaadi’ne katılan banka sayısı her geçen gün artmakta. Bazı bankalar kömür projelerine yatırım yapan şirketlere kredi vermeyi durduracaklarını bile açıkladı. Ancak, tüm bankaların vaatlerini tutmak için somut adımlar atması da gerekiyor.

Kısa bir süre önce Hollandalı ING Bank’ın yıllık genel kurul toplantısı sırasında iklim kampanyacıları bankanın Paris Vaadi’ni tutmasını, EÜAŞ ile Polonyalı PGE ve ENEA şirketlerine kredi vermeyi durdurmasını talep etti. Yakın zamanda yapılan bir araştırmayla ING’nin 2010-2016 yılları arasında 133 milyon ABD dolarlık kredi ve aracılık yüklenim hizmetleriyle EÜAŞ’ın en büyük yatırımcısı olduğunun ortaya çıkmasının ardından, o hafta İstanbul’da aktivistler ING Türkiye İstanbul merkez binasının önünde gerçekleştirdikleri eylemle aynı talebi dile getirdiler.

Bir yandan piyasanın kömür yatırımına olan iştahının kapanması, diğer yandan iklim kampanyacıları ve yerel halkların güçlü muhalefeti sonucunda kömürün artık mahallenin havalı çocuğu olmadığı aşikâr. Mesaj çok net: devletlerin sağladıkları teşvikler, muafiyetler ve ayrıcalıklar ne olursa olsun, kömür hiçbir zaman eski gücüne kavuşmayacak. Devlet destekleri, kömürün önlenemez sona erişini yavaşlatarak süreci daha acılı bir hale getirmekten başka bir şeye yaramayacak. Oysa ki düşük karbonlu bir patikaya geçilerek bu risklerin tamamı olduğu gibi ortadan kaldırılabilir.


[1] Bu büyük yerli kömür projelerinden bazıları: Afşin-Elbistan C, D,E, Konya Karapınar, Tekirdağ Çerkezköy, İstanbul Çatalca.

[i] CAN Europe (Avrupa İklim Eylem Ağı), Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü

[ii] CAN Europe (Avrupa İklim Eylem Ağı), Teşvikler ve Finans Politikaları Koordinatörü