Gündem

Karayılan: Sürece muhtaç değiliz, PKK 2011'dekinden daha güçlü

‘AKP hükümeti şimdiye kadar sürece ve bize hep böyle yaklaştı. 2011'de böyle yaklaştığı gibi 2014'te de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de hep çıkar peşine düştü’

19 Kasım 2014 19:40

PKK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan, “Bülent Arınç ‘biz çözüme muhtaç değiliz’ diyor. Eğer sen muhtaç değilsen Kürt halkı hiç muhtaç değildir. AKP yetkililerinin egemen, üstten yaklaşan, şoven ve Kürt toplumu ile özgürlük hareketini küçük gören üslubu terk etmesi gerekiyor. Yanlış yaklaşmamalıdırlar” dedi.

Karayılan, “PKK 2011’deki PKK değildir; PKK şimdi daha da güçlüdür. Aynı zamanda 6-8 Ekim olaylarında da görüldüğü gibi Kürt halkı da büyük bir serhildan kabiliyetine sahiptir. Dolayısıyla kimse yanlış hesaplara dayanarak hareket etmemeli ve olası bir savaşın eskisi gibi olacağını düşünmemelidir” diye konuştu.

Murat Karayılan, “AKP’nin Kürt sorununun çözüm süreçlerine hep seçim hesaplarıyla yaklaştığını, bugün ise 2015 genel seçimlerine giden süreçte aynı yaklaşımı kabul etmeyeceklerine dikkat çeken Karayılan, “Gerekli adımların atılması için seçim döneminin geçmesini beklemek çözüme karşı samimi olunmadığını gösterir. AKP hükümeti şimdiye kadar sürece ve bize hep böyle yaklaştı. 2011 seçimlerinde böyle yaklaştığı gibi 2014 yerel seçimlerinde de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de hep çıkar peşine düştü” ifadelerini kullandı.

PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan,  Şengal hamlesi ve Kobanê direnişi başta olmak üzere süreci doğru okumayanların kaybedeceğini belirterek, “AKP bir kez daha tasfiye planları yaparsa köprüler tamamen yıkılır“ dedi. IŞİD’e karşı müşterek bir savunma gücünün olması gerektiğini söyleyen Karayılan, Kürtlerin pasif değil aktif savunma savaşını yürütmesi gerektiğini kaydetti.

Çatışmasızlığın yaşam bulması için AKP’nin ateşkes ihlalinden vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Karayılan, “Hükümet yetkililerinden birisi 0kendileri için önemli olanın sadece dağda değil, her yerde yani genel bir çatışmasızlık sürecinin olduğunu belirtti. İyi, o zaman önce sen gel eylemsizliğe uy. Buyur, karakolların yapımını durdur, askeri amaçlı yol ve barajların yapımını durdur, polisin sokaklarda halka karşı uyguladığı şiddeti ve vahşeti durdur, ondan sonra da genel bir ateşkes yaşamsallaşsın. Eğer bugün çatışmasızlık yaşamsallaşmıyorsa, bunun nedeni AKP’nin siyasetidir. Karakol ve askeri amaçlı yol ve baraj yapımı zaten ateşkesin ortadan kaldırılması demektir. Bu nedenle öncelikle AKP’nin siyasetini değiştirmesi gerekiyor. AKP, ateşkesin gerektirdiği gibi hareket ederse, bizim açımızdan da bunu yaşamsallaştırmak konusunda tabii ki bir sorun olmaz. Ancak mevcut pratiklerine bakıyorsun, bir yandan genel çatışmasızlığa davet ediyor, diğer yandan yeni askeri üsler yaparak kendisini savaşa hazırlıyor. Tamam da bu ateşkes değil ki’’ dedi.

AKP’nin ateşkesi ihlal ettiğini, sözünde durmadığını, halk üzerindeki baskıların arttığını, polisin sokakta cinayet işlediği vurgulayan Karayılan, ‘’Öncelikle kendileri ateşkesi doğru uygulasınlar. Onların uymaması sonucu zorunlu olarak bizim de engelleme pratiklerimiz gündeme girmektedir” şeklinde konuştu.

“AKP’nin somut adım atmaması durumunda, Kürt halkının kendi yolunu kendisi belirleyeceğini” söyleyen Karayılan, şöyle konuştu: “Önder Apo, Kürt sorununun barışçıl-demokratik yollarla çözümü için gerçekten çok büyük emekler verdi. Hareketimiz bu uğurda ciddi çabalar geliştirdi. Ama bunların hepsi tek yönlü olarak kaldı. Eğer Türk devleti gerçekten çözümün gelişmesini istiyorsa, o zaman sürecin ruhuna uygun olan pratik adımlar atmalıdır. Ama şimdiye kadar sorunun çözümüne dönük olarak atılan herhangi bir somut adım yoktur.’’

Çerçeve Yasası’nın kağıt üzerinde kaldığını, pratikte gereklerinin yapılmadığını kaydeden Karayılan, ‘Tamilvari Porejeler’le PKK’yi tasfiye hesaplarının kırılacağını ifade etti. Karayılan şunları söyledi: “2011 yılındaki gibi seçim sonrası Tamilvari projelerle PKK’yi tasfiye etme planları yaparsa, herkes bilsin ki AKP bu kez tamamen kırılacak ve yenilecektir. Böylesi bir durum, arada var olan köprülerin de yıkılması anlamına gelecektir. İşte o zaman Kürt halkı da kendi yolunu kendisi belirleyecektir. PKK 2011’deki PKK değildir; PKK şimdi daha da güçlüdür. Aynı zamanda 6-8 Ekim olaylarında da görüldüğü gibi Kürt halkı da büyük bir serhildan kabiliyetine sahiptir. Dolayısıyla kimse yanlış hesaplara dayanarak hareket etmemeli ve olası bir savaşın eskisi gibi olacağını düşünmemelidir.’’

‘Süreci doğru okumayanlar kaybeder’

“Bölgesel ve uluslararası şartlar ile DAİŞ’in ilerlemesine karşı sürdürülen mücadeleyi, Şengal hamlesini, Kobanê direnişini ve yükselen ulusal ruh temelinde sürece bakarsa, konjonktürel durumun olmazsa olmaz bir şekilde Kürt sorununun çözümünü dayattığını görecektir’’ diyen Karayılan, bunu doğru okumayanların zorlanacağını ve kaybedeceğini ifade etti.

 

“AKP Hükümeti‘nin egemenlikçi-şoven üsluptan vazgeçip çözüme dair pratik adımlar atması durumunda çözüme açık olduklarını” söyleyen Karayılan şunları belirtti: “Bülent Arınç ‘biz çözüme muhtaç değiliz’ diyor. Eğer sen muhtaç değilsen Kürt halkı hiç muhtaç değildir. AKP yetkililerinin egemen, üstten yaklaşan, şoven ve Kürt toplumu ile özgürlük hareketini küçük gören üslubu terk etmesi gerekiyor. Yanlış yaklaşmamalıdırlar. Hele hele Önder Apo’ya asla yanlış yaklaşım olmamalıdır. Bugün Kürt halkı ve Kürdistan devrimi çok daha güçlüdür ve türlü seçenekleri vardır. Ama buna rağmen tercihimiz çözüm seçeneğidir ve kalıcı bir çözüme açığız. Önder Apo’nun 2013 Newrozu’nda çizdiği çerçeveye bugün de bağlıyız. Eğer karşımızdakiler samimi-pratik adım atarlarsa, biz de bunun karşısında üzerimize düşeni yerine getiririz. Ama bunu yapmazlarsa biz artık kendi yolumuzu açarız ve oradan gideriz. Bunu herkesin bilmesi gerekiyor.’’

Atılacak somut adımlar

Karayılan, Kürt meselesinin çözümü için atılması gereken pratik adımları da şöyle sıraladı:

“Öncelikle Önderliğimizin sunduğu çerçeveyi yaşamsallaştırmalıdırlar. Sekretarya pratikleşmeli. Ciddi bir müzakere süreci başlamalı. Müzakere heyetleri netleşmeli ve gözlemci bir heyet oluşturulmalı. Önderliğin koşulları da değişmelidir.

Gözlemci heyet taraflı değil, tarafsız insanlardan oluşmalıdır. Hepsinin Türkiyeli olması da şart değildir. Çok değerli ve ulusal sorunların çözümünde tecrübe sahibi olan uluslararası tarafsız şahsiyetler de vardır. Bu gözlemci heyette tarafsız Türk ve Kürt şahsiyetlerin yer alması gerektiği gibi, böylesi uluslararası etkisi olan tarafsız kişiler de yer almalı. Bu gözlemci heyet, kim görevini yerine getirmiyorsa, tereddütsüz bir şekilde onu uyarabilmeli ve ‘sen görevini yerine getirmedin’ diyebilmeli. Aksi takdirde bugüne kadar yaşadıklarımız, AKP’nin hileleri karşısında sürece olan inancımızı da azaltmış bulunuyor.’’

“AKP’nin ciddi ve tutarlı bir çözüm siyasetinden ziyade seçim taktikleriyle oyalama yaptığını düşünmekteyiz’’ şeklinde konuşan Karayılan, eğer böyle değilse somut, ciddi ve güven verici pratik adımların atılmasını istedi.

Seçimler beklenmeli

AKP’nin Kürt sorununun çözüm süreçlerine hep seçim hesaplarıyla yaklaştığını, bugün ise 2015 genel seçimlerine giden süreçte aynı yaklaşımı kabul etmeyeceklerine dikkat çeken Karayılan, “Gerekli adımların atılması için seçim döneminin geçmesini beklemek çözüme karşı samimi olunmadığını gösterir. AKP hükümeti şimdiye kadar sürece ve bize hep böyle yaklaştı. 2011 seçimlerinde böyle yaklaştığı gibi 2014 yerel seçimlerinde de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de hep çıkar peşine düştü. Bunun için biz ‘seçimlerden sonraya erteliyoruz’ yaklaşımını kabul etmiyoruz. Eğer gerçekten AKP ve devlet, sorununun çözümünde samimiyse hemen şimdi adım atmalıdır. Hatta Newroz’a kadar en temel konularda adım atıp sorunun çözümünün temellerini atabilir. Eğer gerçekte ciddiyseler, atılacak adımları ertelemeye gerek yoktur. Bunun için atılacak adımları seçimlerin ardına erteleme yaklaşımı doğru bir tutum olmayacağı gibi, böyle bir tutum, sürece karşı hilekar bir yaklaşımın da olduğunu ortaya koyar. Bu yüzden böyle bir tutumun kabul edilmesi söz konusu olamaz. Çünkü böyle bir tutumun geliştirilmesi, seçim sonrası savaşla ve imha etmeyle sonuç almayı planladıklarını gösterir’’ dedi.

 

Pasif değil aktif savunma

IŞİD’in saldırılarına karşı Kürt halkının savunması için müşterek bir savunma gücünün olması gerektiğine dikkat çeken Karayılan, Kürtlerin pasif değil aktif savunma savaşını yürütmesi gerektiğini belirtti.

Karayılan şunları ifade etti: “Derin sömürgecilik, DAİŞ çetelerinin eliyle Kürt halkının kazanımlarına karşı saldırı yürütmektedir. Ancak bu saldırılara karşı gerilla, YPG ve pêşmerge şu an direniştedir. Biz bu direnişçilerin hepsini sahipleniyoruz.

Halkımızın Güney Kürdistan’da ve Rojava’da yürüttüğü mücadele, Kürdistan özgürlük mücadelesi açısından yeni imkanlar yaratmıştır. Öyle görünüyor ki, Kürdistan özgürlük devrimi de bu imkanlardan yararlanacak ve başarı aşamasına girecektir. Kimse tarihin akışı karşısında duramaz. Tarih akışını sürdürecek ve Kürt halkı artık özgürleşecektir. Bunun önüne geçme çabaları beyhudedir. Çünkü tarih böyle emrediyor.

Kürt halkı 91 yıldır inkar siyasetine karşı direnmektedir. Tabii ki bu direnişe rağmen eksiklikleri de vardır. Örneğin ulusal bir platformun geliştirilmesi gerekmektedir. Esasen Ulusal Kongre çalışmaları 2013 yılında belli bir düzeye ulaştı. Şimdi onun kaldığı yerden devam etmesi gerekmektedir.

Savunma güçlerinde bir ortaklaşmanın oluşması açısından böyle bir platformun kurulması çok önemlidir. Şu an üst düzeyde herhangi bir ortaklık yok ama Kerkük’te, Maxmur’da, Kobanê’de, yani alt düzeylerde birlikte hareket edilmesi durumu söz konusudur. Daha önce ortak bir komutanlığın oluşması yönünde önerilerimiz olmuştu ancak kimseden net bir yanıt gelmedi ve böyle bir şey gelişmedi. Savunma alanı açısından güçlerin ortak bir kurumlaşmaya gitmesi gerçeği pratikte kendisini dayatıyor. Adının ne olduğu çok önemli değildir. Önemli olan Kürt halkının kazanımlarını ve özgürlük güçlerini savunacak bir savunma kurumunun oluşmasıdır. Mesela pêşmerge de gerilla da YPG de yerinde kalabilir ama aynı zamanda bu güçler uzman askerlerden oluşan ulusal bir kuvvet de kurabilirler. Eğer Ulusal Kongre gerçekleşirse bu kuvvetler Kongre’ye de bağlanabilirler. Yani bu güçler ulusal ihtiyaçlara ve çıkarlara göre hareket ederler. Böyle müşterek bir güç ve ortak bir kurumlaşma gereklidir. Bütün güçlerin hepsini kapsamasa da müşterek anlamda kurulacak olan bir yapılanma, halkımızın savunulması konusunda önemli bir rol oynayabilir.

Diğer bir eksik nokta ise savaş stratejisinde ve taktikte Kürt halkının kazanımlarını daha etkili koruyabilecek olan daha aktif ve sonuç alıcı yöntemlerin uygulanması gerektiğidir. Mevcut durumda pasif bir savunma savaşı stratejisi izleniyor. Bu stratejiyle nihai bir sonuç ve başarı elde edilemez. Pasif savunma değil, düşmanı yenecek ve kesin sonucu alabilecek olan aktif savunma stratejisiyle savaşmak daha doğru olacaktır. Yani daha aktif çeşitli sonuç alıcı eylemsel taktiklerle savaş sahasında inisiyatifi ve hakimiyeti sağlayan bir yeni stratejiye ihtiyaç vardır. Açık ki sen üzerine gitmez ve saldırı yapmazsan inisiyatif karşı tarafın eline geçer. İşte o zaman şimdi yaptığı gibi, canı isterse Kobanê’ye, isterse Şengal’e veya Kerkük’e yönelerek Kürt güçlerini darbelemek ister. Bu yüzden inisiyatifi ele alan taktiksel çıkışlara ihtiyaç vardır. Bu eksiklik tamamlanırsa arkasında hangi derin güç olursa olsun verilen mücadele DAİŞ çetelerine karşı başarıyı yakalayacaktır. Çeteci güruhların saldırılarının karşısında ancak bu şekilde kalıcı bir başarıya ulaşmak mümkündür.”

‘Gençler gerillaya katılsın!’

Karayılan, “Kürt halkının mücadelesi, Şengal ve Kobanê direnişiyle yeni bir aşamaya girmiştir. Artık Kürt sorununun çözüm aşamasına geldiğini görmek gerekiyor. Kürt gençleri bunu fark ettiler ve bu yüzden de akın akın gerilla saflarına katılıyorlar. Buradan tüm Kürt kızlarına ve oğullarına sesleniyorum: Dönem zafer dönemidir; gelin siz de zaferin birer militanı olun ve bu tarihsel akışta yerinizi alın. Gelin gerillaya katılın. Gelin, savunma güçlerini kuvvetlendirin ve zaferi kesinleştirelim. Eğer bu tarihi dönemde Kürt gençleri gerilla saflarına katılımını sürdürürse, bu, zaferi garanti altına alacaktır. İçinde bulunduğumuz dönem Kürt halkının zaferi kazanacağı dönemdir. Bu nedenle yüreği özgürlükle çarpan tüm Kürdistanlı gençler gerilla saflarına katılmalı ve bu ülkenin şerefli bir evladı olarak tarihi zafer döneminin inşasında yer almalıdır” dedi.