Gündem

Karabat: Suriye'de çözüm için gerekirse Cenevre 5 olacak

Ayşe Karabat: Çok ciddi bir sorun var Suriye’de. Bunu kimse yüksek sesle söylemiyor: Kadına yönelik cinsel şiddet. Her savaşta var bu ama benim anladığım kadarıyla Suriye’deki çok derin... Biz bunları niye tartışmıyoruz?

27 Mayıs 2013 11:42

Ortadoğu üzerine çalışan gazeteci Ayşe Karabat, “Esad bugün gitse, herhalde 10 yıl sürekli karmaşanın ve çatışmanın olduğu bir yerden söz edeceğiz” dedi. Suriye derhal ateşkes ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Karabat, “Bu da çok sağlam bir çözüm değil hatta sağlanması epey bir zaman alacak ama 80 bin 1 kişi ölmesin diyorsan yapılabilecek tek şey diplomasi” diye konuştu. Suriye’deki çatışmaların son bulması için diplomasinin şart olduğunu söyleyen Karabat, Cenevre Konferansı’nı işaret ederek, “Dünya anladı: Çözüm Cenevre 2’de değilse Cenevre 3’te, o da değilse Cenevre 4’te 5’te olacak” dedi.

Taraf gazetesinden Tuğba Tekerek’in “Cenevre’den başka yol yok” başlığıyla yayımlanan (27 Mayıs 2013) söyleşisi şöyle:

 

‘Cenevre’den başka yol yok’

 

Yıllardır Ortadoğu üzerine çalışan gazeteci Ayşe Karabat’ın Suriye Savaşları kitabı geçtiğimiz haftalarda yayımlandı. Karabat “gerçeğin peşindeyken ölen, öldürülen, yaralanan, gözaltına alınan ve kaybolan gazetecilere” adadığı kitabını Suriye’yi anlama çabası olarak nitelendiriyor. Bu arada kitabında Suriye’deki azınlıklardan küresel aktörlere, Selefi gruplardan Sykes Picot anlaşmasından ülkedeki durumun tarafsız bir fotoğrafını çekiyor. Karabat Suriye’de nasıl bu noktaya gelindiğini ve gelecek senaryolarını anlattı:

 

Suriyesiz savaş olmaz

 

Suriye, Ortadoğu’nun beyni kalbi... Birincisi coğrafi olarak Doğu Akdeniz’in merkezi. Ortadoğu’daki bütün etnik ve mezhepsel yapılar orada da var. Öte yandan Suriye özellikle 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Arap dünyasını etkileyen bütün fikirlerin yeşerdiği yer. Bağımsızlığından beri bütün Ortadoğu politikasına bir şekilde yön vermiş, bazen de şeytani bir şekilde yön vermiş. Suriye’de üretilen laf da çok; “Mısırsız barış, Suriyesiz savaş olmaz”. Bunun bir gerçekliği var. Şu anda birçok mücadele Suriye’ye yansıyor ve bu coğrafyanın kaderi buradan belirlenecek. O yüzden de karışanı bu kadar çok.

 

Kat kat mücadele

 

Suriye’de başlangıçta sınıfsal bir mücadele vardı, ben buna intifada (içten sarsılma) diyorum. Çok uzun süre direnildi ama bu artık bir mezhep mücadelesine dönüştü. Dolayısıyla burada öncelikle rejimle siyasi muhalefetin savaşı var. Ama muhalefetin içinde hem politik hem askeri düzlemde birbiriyle savaşlar var. Dışarıda Rusya “bir dakika” diyerek küresel bir güç olduğunu Suriye üzerinden hatırlatıyor. Ayrıca Sünni-Şii rekabetinin, İran- Körfez ülkeleri rekabetinin yansıdığı yer de Suriye ve zavallı Suriye halkı...

 

Tam bir erkek şovenizmi

 

Suriye üzerine çalışan akademisyen Joshua Landis Suriye’yi Ortadoğu’nun kokpitine benzetiyor. Bu öyle bir uçak ki radarı vs. her şeyi bozulmuş. Kokpitin içindekiler zaten birbiriyle kavga ediyor. Kokpiti ele geçirmek için de herkes birbiriyle kavga ediyor. İnsan ciğeri yiyen insanların olduğu bir yer artık Suriye. “Sen sürecektin, ben sürecektim” kavgası devam ederken uçak düşebilir, düştüğü yer geniş bir coğrafya olur ve orayı da yakar yıkar. Büyük savaşlar hep öyledir ama benim incelediğim çatışmalar arasında en çok erkek şovenizmiyle yapılanı bu. Herkes “Benim dediğim olacak” diye bağırıyor ve uzlaşma arayışı yok.

 

En az 10 yıl daha çatışma

 

Esad’ın gitmesinin neyi ne kadar değiştireceği konusunda şüphelerim var. Çünkü Suriye’nin geleceği konusunda muhalif gruplar arasında uzlaşma yok. Esad bugün gitse, herhalde 10 yıl sürekli karmaşanın ve çatışmanın olduğu bir yerden söz edeceğiz.

 

Selefiler kaybolmayacak

 

“Radikal unsurlar Suriye’nin dokusunda yok. Esad gidince bunlar kaybolacak” deniyor. Yok öyle şey. Suriye’nin dokusunda radikal unsurlar yok ama her geçen gün kalıcı hâle geliyorlar. Başlangıçtaki barışçıl intifada rejimin politikalarıyla militarize oldu. Bu militarizasyon içinde savaş deneyimi daha fazla olan Selefi ve cihatçı gruplar öne çıktı. Ele geçirdikleri yerler için, “Burası bizim alanımız” demeye başladılar. Çeşitli silahlı gruplar belli alanları kontrol ediyor şu an Suriye’de. Ben bunlardan kurtulmanın kolay olacağını hiç sanmıyorum. Ülkenin dokusunda olmayabilirler ama radikal gruplar Suriye’de savaştılar ve bazı dertleri var. Ayrıca Suriye’nin kendi ürünü olan radikal gruplar da var. “Sihirli değnekle dokun ‘pat’ diye kaybolacaklar!” Böyle bir şey yok.

 

Alevi devleti

 

Senaryolardan birisi Suriye’den bir Alevi devleti çıkması. Bu devlet ne kadar yaşayabilir, benim şüphelerim var ama Esad son noktada, köşeye sıkıştığında bir Alevi devleti çıkarmaya çalışabilir. Bunun birçok emaresi var. Bir Fransız jeopolitik uzmanı “İntifadanın başladığı ve izlediği yol o Alevi devletinin sınırlarını çizer” diyor. Bence doğru bir tespit. Bir Alevi devleti olacaksa, bugün yoğun çatışmaların olduğu Kuseyr de son derece önemli bir nokta.

 

Askeri müdahale kan getirir

 

Hangi askeri yöntem olursa olsun ben bir çözüm yolu görmüyorum. Uçuşa yasak bölge ilan etsen nereyi edeceksin, ne kadar uygulayabileceksin. Bir müdahale durumunda Nusayri Aleviler Lübnan’a kaçacak. Bu, Lübnan’ın zaten çok kırılgan olan dengelerini altüst edecek. Her tür askeri çözüm daha fazla kan getirecek. Muhaliflerden bir gruba silah versen, başkası öbür gruba verecek. Suriye Ulusal Konseyi bile raporlarında askeri müdahalenin sonuçlarının çok parlak olmayabileceğini söylüyor. Suriye’de hemen şimdi acil ateşkes lazım. Hemen ateşkes! Bu da çok sağlam bir çözüm değil hatta sağlanması epey bir zaman alacak ama 80 bin 1 kişi ölmesin diyorsan yapılabilecek tek şey diplomasi.

 

Cenevre’den başka yol yok

 

Suriye kokpitini ele geçirmek için mücadele edenlerin nihayet anladığı bir şey var: Biz kendi aramızda kavgadan vazgeçmezsek hiçbir şey hiç birimizin kontrolünde olmayabilir. İç savaş Lübnan’a uğrayabilir. Ürdün yıkılabilir. Filistin meselesi içinden çıkılmayacak bir boyut alır. Irak parçalanabilir. Nihayet bu görüldüğü için “Acaba Cenevre Konferansı’nda bir şey yapabilir miyiz” deniyor şimdi. Herkes pozisyonunu koruyor. Ama dünya anladı: Çözüm Cenevre 2’de değilse Cenevre 3’te, o da değilse Cenevre 4’te 5’te olacak.

 

Kadına cinsel şiddet

 

Türkiye’deki Suriye tartışmaları beni çok üzüyor. Futbol takımı tutarmış gibi; “Vay Esadçı” “Vay Selefi”... Sürekli bir yaftalama. Bir de neyi ne kadar anladık da tartışıyoruz. Mesela çok ciddi bir sorun var Suriye’de. Bunu kimse yüksek sesle söylemiyor: Kadına yönelik cinsel şiddet. Her savaşta var bu ama benim anladığım kadarıyla Suriye’deki çok derin... Biz bunları niye tartışmıyoruz? Ya da Suriye, Türkiye’nin mülteci politikasını tartışması bir fırsat. Birbirimizi yaftalamak yerine biraz böyle bakabilsek keşke, insan odaklı tartışmalar yapabilsek...

İlgili Haberler