Dünya
BBC Türkçe

Kağıttan okuyan robotlar: Putin'in diplomatlarına ne oldu?

03 Eylül 2023 07:49

Sergey Goryashko, Elizaveta Fokht ve Sofiya Samokhina
BBC Rusça

Rus diplomatlar bir zamanlar Devlet Başkanı Vladimir Putin'in dış politika stratejisinin önemli bir parçasıydı. Ancak son yıllarda bu durum tamamen değişti. Rusya'nın Ukrayna'yı topyekun işgaline kadarki süreçte diplomatlar otoritelerini kaybetti ve rolleri sadece Kremlin'in saldırgan söylemini tekrarlamaktan ibaret hale geldi.

BBC Rusça Servisi eski diplomatlar, Kremlin ve Beyaz Saray çalışanlarıyla konuşarak, Rus diplomasisinin nasıl böyle bir krize sürüklendiğini araştırdı.

Uyarı: Bu haber küfürlü ifadeler içeriyor

Ekim 2021'de ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, Moskova'ya bir toplantı için gittiğinde masanın karşısında oturan adam, Nuland'ın onlarca yıldır tanıdığı ve her zaman iyi geçindiği Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ribakovdu.

Ama bu sefer toplantı farklıydı. Riyabkov robot gibi konuşuyor ve elindeki bir kağıttan Moskova'nın resmi tutumunu okuyordu. Ribakov, Nuland'ın tartışma başlatma girişimlerine direniyordu.

Bu duruma şaşıran Nuland, toplantıyı daha sonra anlatırken Riyabkov ve meslektaşlarını "kağıt tutan robotlar" diye niteledi.

Geçmişte Ribakov, iki ülkenin ilişkileri çok iyi değilken bile konuşulabilecek, pratik ve sakin biri olarak görülüyordu.

Ama bu artık değişmişti. Müzakere odalarının dışında da Rus diplomatların kullandığı dil giderek bozuluyordu.

"Afedersiniz ama Batı'nın yaptırımlarına sıçarız!"

"Konuşmama izin ver. Aksi takdirde, Rus Grad füzelerinin neler yapabileceğini gerçekten anlayacaksınız."

"Geri zekalılar." (önünde küfür var)

Bunların hepsi Rusya Dışişleri Bakanlığı'nda yetkili konumdaki kişilerden alıntılar.

Peki bu noktaya nasıl gelindi?

Yeni bir Soğuk Savaş

Putin 2000 yılında BBC'ye, "Rusya, NATO ile işbirliğine hazır... ittifaka katılma noktasına kadar... Ülkemin Avrupa'dan izole olduğunu hayal edemiyorum" demişti.

Bugünlerde, Ukrayna'yı işgalinin ardından Rusya uluslararası baskıyla karşı karşıyayken, Putin'in böyle bir şey söylediğini hayal etmek zor.

BBC'ye konuşan eski bir üst düzey Kremlin yetkilisi, Putin'in başkanlığının ilk yıllarında Batı ile ilişkiler kurmaya istekli olduğunu söyledi.

Ancak yetkili, yönetimin daha liberal olduğu bu zamanlarda bile dışişleri bakanlığında "yaratıcılığın kesinlikle minimum düzeyde olduğunu ve yarı askeri bir örgüte benzediğini" belirtti.

Bu dönemde Rus diplomatlar Putin'in ekibinin önemli bir parçasıydı.

Diplomatlar Çin ve Norveç ile olan toprak anlaşmazlıklarının çözülmesine yardımcı oluyor, Avrupa ülkeleriyle daha derin işbirliğine yönelik görüşmelere öncülük ediyor ve Gürcistan'daki devrimden sonra barışçıl bir geçiş sağlıyordu.

BBC'ye konuşan Carnegie Rusya Avrasya Merkezi'nin müdürü Alexander Gabuev, Putin'in güçlenip tecrübe kazandıkça tüm cevapları bildiğine giderek daha fazla ikna olduğunu söylüyor.

Berlin'de sürgünde yaşayan Gabuev, "Bu kişiler (diplomatlar) onun için gereksiz hale geldi" diyor.

Yeni bir Soğuk Savaş'ın başladığının ilk işareti, 2007'de Putin'in Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşma sırasındaydı.

30 dakikalık bir eleştirisi sırasında Putin, Batılı ülkeleri agresif bir şekilde tek kutuplu bir dünya inşa etmeye çalışmakla suçladı.

Rus diplomatlar da hızla Putin'in bu yaklaşımını takip etti.

Bir yıl sonra, Rusya Gürcistan'ı işgal ettiğinde, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İngiliz mevkidaşı David Miliband'a küfür ederek, "Sen kimsin ki bana ders veriyorsun?" dedi.

Bu sırada Batılı yetkililer yine de Rusya ile ilişkilere devam etmenin faydalı olduğunu düşünüyordu.

2009'da Sergey Lavrov ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ilişkilerde dev bir kırmızı "sıfırlama düğmesine" bastı ve iki ülke, özellikle güvenlik konularında işbirliği inşa ediyor gibi görünüyordu.

Ancak eski ABD Başkanı Barack Obama'nın ulusal güvenlik danışman yardımcısı Ben Rhodes'a göre zaman geçtikçe ABD'li yetkililer, Rus meslektaşlarının Putin'in giderek büyüyen Batı karşıtı görüşlerini tekrarladığını anlamaya başladı.

Rhodes, Obama'nın 2009'da Putin'le bir halk orkestrası eşliğinde "Rus tarzı" kahvaltı yaptığını hatırlıyor.

Putin'in görüşmede işbirliğini tartışmaktan ziyade kendi dünya görüşünü sunmaya çalıştığını söyleyen Rhodes, Rus liderin aynı zamanda eski ABD Devlet Başkanı George Bush'u Rusya'ya ihanet etmekle suçladığını belirtiyor.

2010'lu yıllarda Putin, uluslararası politikaya daha fazla odaklanıyor ve kendi dışişleri bakanlığından tavsiye almaya isteksiz görünüyordu.

Rhodes'a göre 2011 ve 2012'de Arap Baharı, ABD'nin Libya'ya müdahalesi ve Rusya'nın sokak protestoları sırasında Putin, diplomasiyle istediği yere varamayacağına karar verdi.

2017'de Beyaz Saray'dan ayrılan Rhodes, "Bence onlar (Rus diplomatlar) Putin'in umursamadığı bazı konular üzerinde çalışıyordu ama başta Ukrayna olmak üzere bazı konularda hiç etkileri olduğuna inanmıyorum" diyor.

Diplomatlara yönelik bu eğilimi gösteren iyi bir örnek Dışişleri Bakanı Lavrov'un kendisi.

BBC'ye konuşan eski bir üst düzey Kremlin yetkilisi, yaklaşık 20 yıl önce görevine atandığında Lavrov'un "uluslararası bir perspektife ve kendine ait bir konuma" sahip olduğunu anlatıyor.

Carnegie Rusya Avrasya Merkezi'nden Alexander Gabuev, başlarda Kremlin'in, Putin'den farklı görüşleri olduğunda bile Lavrov'a danıştığını belirtiyor.

Ancak Financial Times'ın yaptığı bir habere göre, 2022'de Ukrayna'ya asker gönderildiğini Lavrov birkaç saat öncesinde öğrendi.

Öte yandan Moskova'nın İngiltere Büyükelçisi Andrei Kelin, Rus diplomatların etkilerini kaybettiği fikrine karşı çıkıyor.

BBC'ye verdiği röportaj sırasında diplomatik kariyeri boyunca Batılı ülkelerle ilişkiler üzerinde çalıştığını ifade eden Kelin, Batı ile ilişkilerin çöküşünde ne Moskova'nın ne de bireysel diplomatların herhangi bir sorumluluk taşıdığını kabul etmeyi reddetti.

Kelin, "Bu ilişkileri yok eden biz değiliz. Bizim Kiev rejimiyle sorunlarımız var. Yapabileceğimiz bir şey yok" dedi.

Rusya'nın Ukrayna'yla müzakere yerine askeri müdahaleyi tercih etmesini başarısızlık olarak değerlendirmeyen Kelin, "Savaş, diplomasinin başka yollarla devamı" ifadelerini kullandı.

Yeni bir dil

Giderek güçsüz hale gelen dış politika yetkilileri, faaliyetlerini tekrar Rusya'ya çevirmeye başladı.

Moskova'nın dış politikasındaki bu yeni dönemin en belirgin sembollerinden biri, 2015 yılında bakanlık sözcüsü olan Maria Zakharova.

Ukrayna savaşı nedeniyle görevinden istifa eden diplomat Boris Bondarev, "Ondan önceki diplomatlar, diplomat gibi davranıyor, ifadelerini dikkatli bir şekilde seçerek konuşuyordu" diyor.

Zaharova'nın gelişiyle dışişleri bakanlığının brifingleri adeta gösteriye dönüştü.

Zakharova, kendisine zor sorular soran gazetecilere sık sık bağırıyor, diğer ülkelerden gelen eleştirilere hakaretle yanıt veriliyordu.

Zakharova'nın meslektaşları da aynı yönde ilerliyordu.

Moskova'nın Cenevre'deki Birleşmiş Milletler misyonunda çalışan Boris Bondarev, bir toplantıda Rus delegasyonunun tüm önerileri engellediğini ve İsviçre'deki meslektaşlarının bu yüzden şikayette bulunduğunu hatırlıyor.

Bodarev, "Biz de onlara yanıt olarak, 'Peki sorun nedir? Biz büyük bir gücüz, siz ise sadece İsviçresiniz!' dedik. İşte bu Rus diplomasisi" diyor.

Dış politika analisti Gabuev, bu renkli dilin Rusya'nın yabancı ortaklarından ziyade, içeriye yönelik olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:

"(Zakharova'nın) görevi seçmenler arasında Rusya'nın dış politikasına dair gurur uyandırmak. Bu, diplomasinin nasıl değiştiğinin bir göstergesi. Diplomasi artık dış dünyayla iletişim için bir arayüz değil."

Bondarev'e göre Rus diplomatların sert söylemlerinin en önemli hedef kitlesi kendi patronları.

Uluslararası görüşmelerin ardından katılımcılar Moskova'ya toplantıları özetleyen resmi telgraflar gönderiyor.

Bondarev, bu mesajların temel odağının gerçek başarılar ve uzlaşmalar hakkında bilgi vermek değil, diplomatların ülkenin çıkarlarını ne kadar tutkuyla savunduklarını göstermek olduğunu söylüyor.

Örneğin mesajlarda, "Onlara gerçekten zor anlar yaşattık! Ses bile çıkaramadılar! Biz Rus çıkarlarını kahramanca savunduk, Batılılar ise hiçbir şey yapamadı ve geri adım attı" gibi ifadeler kullanılıyor.

Bondarev, "Herkes Batılıları olması gerektiğe yere koymak hakkında yazıyor ve siz fikir birliğine vardığınızı söylüyorsanız küçümsenirsiniz. Onların anlamasını sağlamak için masaya vurmalısınız" diyor.

Bondarev, Ocak 2022'de Cenevre'de dışişleri bakanlığından Ribakov'un ABD'li yetkililerle buluştuğu bir akşam yemeğini anlatıyor.

Toplantıya son dakikada müzakere yoluyla Ukrayna'nın işgalini engellemeyi ümit eden Dışişleri Bakanı Yardımcısı Wendy Sherman katılıyordu.

Bondarev, "Korkunçtu. Amerikalılar 'hadi konuşalım' diyordu. Ribakov ise 'Bizim Ukrayna'ya ihtiyacımız var. Ukrayna olmadan hiçbir yere gitmeyiz. Siz 1997 (NATO) sınırlarına geri dönün!' diye bağırıyordu. Sherman bir demir leydi ama sanırım bunun karşısında onun bile ağzı açık kaldı" diyor.

Son yıllarda bazı diğer ülkelerde de üslubun, daha küçük ölçekte de olsa değiştiğini belirtmek önemli.

Birkaç yıl önce, Japonya'nın BM'deki insan hakları temsilcisi Hideaki Ueda, yabancı meslektaşlarının bir toplantıda "seslerini kesmelerini" söylemişti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Gavin Williamson da aynı sözleri Rusya'ya karşı kullandı.

Ukrayna'nın Almanya Büyükelçisi Andriy Melnyk de geçen yıl Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un "gücenmiş bir ciğer sosisi" olduğunu söyledi.

Diplomasi Ukrayna'daki savaşı sonlandırabilir mi?

Peki bir buçuk yıldır süren savaş diplomatik yollarla sonlandırılabilir miy?

BBC'nin bu haber için görüştüğü kişilerin çoğu bunun pek muhtemel olmadığını düşünüyor.

Eski diplomat Bondarev, diplomatların çalışmalarının yüzde 95'inin kayıt dışı gerçekleştiğini söylüyor.

Bondarev, artık konuşulacak pek bir şey kalmadığı için bu tür temasların büyük ölçüde azaldığını belirtiyor.

Geçen yıl Büyükelçi Kelin'in İngiltere Parlamentosu'na girişi yasaklandı.

Bir noktada Londra'daki Rusya Büyükelçiliği'nin neredeyse tamamen doğal gaz ve elektrikten mahrum kaldığını söyleyen Bondarev, sigorta şirketlerinin yetkili araçları sigortalamayı reddettiğini belirtiyor.

Ancak RAND analisti Samuel Charap, er ya da geç diyaloğun gerçekleşmesi gerekeceğini söylüyor.

Müzakerelerin tek alternatifinin "mutlak zafer" olduğunu söyleyen Charap, ne Kiev'in ne de Moskova'nın savaş alanında bunu başarmasının pek mümkün olmadığını savunuyor.

Ancak Charap bunun yakın zamanda gerçekleşmesini beklemiyor ve şöyle konuşuyor:

"Putin, iktidardaki dönemi boyunca oldukça dramatik bir şekilde değişti. Açıkçası onun müzakerelere katılmaya istekli olup olmayacağını bilmiyorum."

Ukraynalı yetkililer, Rusya'nın bir kez daha Ukrayna'nın işgal altındaki toprakların ilhakını kabul etmesi gibi uzlaşma yerine ültimatom teklif ettiğinden şikayetçi.

Kiev'in bu koşullar altında müzakere yapma niyeti yok ve Batılı müttefikleri de bu kararda açıkça onları destekliyor.

Ağustos 2023 itibarıyla Rusya, diplomasi yerine askeri gücüne, istihbaratına ve jeoekonomik gücüne güvenmeye kararlı görünüyor.

Peki Rus diplomatlar bu değişimin karşısında neden istifa etmiyor?

BBC'ye konuşan eski bir Kremlin çalışanı, "Bu, 10 ila 20 yıldır aynı pozisyonda sıkışıp kalan herkes için bir sorun. Bu kişiler için başka bir hayat yok. Bu çok korkutucu" diyor.

Eski diplomat Boris Bondarev ise, "Çok ilkeli bir insan olduğumu söylemiyorum. Savaş olmasaydı, muhtemelen kalıp olanlara katlanırdım. İş o kadar da kötü değil. Oturursun, biraz acı çekersin ve akşam dışarı çıkarsın... Çoğu insan aynı şekilde düşünüyor" ifadelerini kullanıyor.

Bir BBC kaynağı, Sergey Lavrov'la şans eseri bir karşılaşmasını şöyle anlatıyor:

"Yorgun, biraz dağınık bir adam. Savaş onun işi değil ama emeklilikten başka gidecek yeri yok. Çok uzun süre orada kaldı. O yüzden oturup sandalyesini koruyor."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir