Magazin

Joss Stone: Konser sırasında kendimi turistlerin fotoğrafladığı Big Ben gibi hissediyorum!

"İyi parçanın bedeli bir kadeh şaraptır"

09 Temmuz 2016 12:57

Beş yıl önce İstanbul Caz Festivali'nin kapanışında ilk kez konser veren Joss Stone, bu yıl bir kez daha Türkiye'ye geldi. "Şehrinizi çok seviyorum, bence İstanbul’un ara sokaklarında yürümek çok güzel" diyen Joss Stone, "Konser sırasında size doğrultulan telefonlardan rahatsız oluyor musunuz?" sorusuna "Hem de nasıl! Çoğu zaman kendimi, turistlerin fotoğraflamaya bayıldığı Big Ben gibi hissediyorum. Beni dinlemeye gelenleri görmek istiyorum..." yanıtını verdi.

Habertürk'ten Ece Ulusum'a konuşan Joss Stone'un açıklamaları şöyle:

 

-Brexit hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce de İngiltere ayrılmalı mı AB’den? Malum sanat piyasasını anında etkiledi, müzik piyasasını da etkiler mi? 

Aslında konuya çok hâkim değilim. Bir fikir beyan etmek de şimdilik istemiyorum. Tek yapabildiğim herşeyin iyi olmasını umut etmek. Hem müzik için hem de dünya için... 

- Konser sırasında size doğrultulan telefonlardan rahatsız oluyor musunuz? 

Hem de nasıl! Çoğu zaman kendimi, turistlerin fotoğraflamaya bayıldığı Big Ben gibi hissediyorum. Beni dinlemeye gelenleri görmek istiyorum... 

-Şu aralar, dünyada iyi hit parçaların çıkmadığı konuşuluyor. Üretken birisiniz, sizin fikriniz nedir? 

Aslında bunun bir problem olduğunu düşünmüyorum. Müzik güzel bir şey, problemleri olamaz sadece insanların zamana ihtiyacı var.

-Spotify ve Apple Music’e Taylor Swift gibi baş kaldıran şarkıcılar var. Siz kimden yanasınız? 

Müzik endüstrisi hiç umurumda değil. Tek umursadığım şey müzik. Yeter ki yaptığım müzik insanlara ulaşsın. Bunu önceden de söylemiştim, bu endüstri kim parıltılıysa onu alıyor ve sadece o şarkıcıların ne kadar para ettiğiyle ilgileniyorlar. Ben sadece müzik yapmak istiyorum, diğer hiçbir şey beni ilgilendirmiyor.
 

"Müzik türleri zihnimizi açar"



- İlk albümünüzdeki o genç kız ruhunu hâlâ taşıyor musunuz? 

Kesinlikle, aynı hissediyorum. Sadece farklı şarklılar söyleyip farklı tarzlar deniyorum. 

-Reggae de seviyorsunuz. Caz ile arasındaki bağı nasıl yorumlarsınız? Müzikte türün önemi var mı sizce? 

Türler önemlidir çünkü her biri, bir zamanı ve kültürü temsil ediyor. Hatta müzik türleri bize yaşamı ve iletişimi de öğretir, zihnimizi açar. Reggae ve cazı seviyorum ama arasındaki ilişkiyi anlatabilecek kadar müzik tarihi bilgim yok. Ama iyi hissettirdikleri kesin. Bu sorunuzu en iyi Damian Marley ya da Dennis Bovell yanıtlayabilirdi, keşke burada olsalardı!

- Mars’a gitseniz yanınıza alacağınız 3 albüm hangisi olurdu? 

Düşüneyim... The Missducation of Lauren Hill, Some Kind of Soul Greatest Hits, Bholoja. 

- Sizin hakkınızda en sık okuduğum şeylerden biri de “eğitimsiz yetenekli” oldu.

Biliyorum.. Evet müzik okuyamam ya da bir enstrüman çalamam. Bunlarla ilgili hiçbir eğitim almadım. Hatta böyle bilgiler, isimler, yıllar, şarkı detayları gibi şeylerle ilgilenmiyorum, sıkılıyorum. 16 yaşımda okulu da bırakmıştım zaten. Ben sadece müzik dinlemek ve şarkı söylemek istiyorum. Şarkıyı kafamda duyunca onu söyleyebileceğime inanıyorum. Şimdilik beni yanıltmadı... 

- Disleksi olduğunuzdan bırakmıştınız okulu... 

Evet, bir de sanatçı yönüm ağır bastığından. Kısıtlı bir dünyadan kaçtım. 

- İngiltere’nin bir köyünde hayata başladınız ve 16 yaşında patladınız. Ne gibi şeylerle başa çıkmak zorunda kaldınız? 

O zamanlar hayata ve ünlü olmaya karşı farklı bir bakış açım vardı. Hatırlıyorum, sürekli meşguldüm, röportajlar, toplantılar, diğer şeyler... Bu kadar röportaj vermeme rağmen ne okurdum ne de televizyon izlerdim. İngiltere’ye döndükten sonra farklı bir hayata başladım. Dönüm noktamın tam olarak ne olduğunu bilmiyorum. Belki korkularım. Boş verin, şimdiki halimle seviyorum hayatımı. 

-İyi bir parçanın bedeli nedir? 

Bir kadeh şarap... 

 

"İstanbul'u daha çok keşfetmek istiyorum"

 

-İstanbul’a ikinci gelişiniz olacak. Şehir hakkına neler düşünüyorsunuz? Sizi etkileyen yanı neler oldu? 

Şehrinizi çok seviyorum, bence İstanbul’un ara sokaklarında yürümek çok güzel. İnsanlarınızı da seviyorum... Özellikle sevdiğim yerse Kapalıçarşı. Umarım yine gidebilirim ve başka yerleri keşfedebilirim. Düşündüm de harika olacak! 

Şarkıcı Stone topluma karşı duyarlı olmasıyla da tanınıyor. En son timsah derisinden yapılan çantalar için Peta’ya poz vermişti.

-Konsere, gelenleri neler bekliyor? 

Bu sefer büyük ihtimalle duymadıkları şarkıları dinleyecekler. Çoğu yeni albümden olacak. Umarım beğenirsiniz... 

BİR DAKİKA YERİMİZDE DURAMAYACAĞIZ 

Stone’dan önce sahnede, New York’tan çıkan blues rock grubu Vintage Trouble ve çok yakından tanıdığımız Türk filmlerinden müzik ve sesleri hip-hop ile bir nevi cover’layan Grup Ses Beats olacak. Vintage Trouble’ın ana vokali Ty Taylor’ın sesi ve enerjisi harika, 2011’de Jools Holland’ın programına çıktıkları zaman kimse yerinde duramamıştı. O gün bugündür sağlam işlerle yollarına devam ediyorlar. 1999’dan bu yana plak toplayan Grup Ses Beats, başta tadımlık şarkılar paylaşıyordu fakat şimdilerde işleri büyüttüler. Nostalji, funk ve hip-hop nasıl bir arada oluyor görmeniz gerek.