05 Ekim 2014 20:48
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e 19 Ocak 2007’de düzenlenen suikast ile ilgili yıllar sonra bilgisine başvurulan eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in 16 sayfalık ifadesine T24 ulaştı. Ramazan Akyürek sorulan sorular arasında Emniyet İstihbarat Elemanı olarak görev yapan Erhan Tuncel ve İstihbaratta görevli polis memuru Muhittin Zenit arasında cinayet sonrası yaşanan diyalogun tapeleri yer aldı. Öte yandan, cinayet öncesi elde edilen istihbari bilgi notunun içeriği de soru olarak Akyürek’e yöneltildi. Cinayetten sonra Ramazan Akyürek’in Muhittin Zenit’e ulaşılmasını istediği, Ali Fuat Yılmazer’in Zenit’e ulaşarak cinayete dair Erhan Tuncel’e ulaşarak bilgi almasını istediği soru olarak yöneltildi.
Polis memuru Muhittin Zenit ve Erhan Tuncel arasında geçen söz konusu diyalog şöyle:
Erhan Tuncel: Zeynel diye bir çocuk vardı. Sonra bir tane daha çıktı. Zannetmiyorum yani vurulacak şekil belliydi. Eğer öyleyse bunlarla alakalıdır da zannetmiyorum.
Muhittin Zenit: Ne oğlum direk kafaya sıkmışlar
Erhan Tuncel: Öldü mü?
Muhittin Zenit: Tabi canım tek farklılık kaçmayacaktı ama bu kaçtı
Erhan Tuncel: Yakalandı mı peki?
Muhittin Zenit: Yok canım.
Erhan Tuncel: Yok abi yok kesinlikle, eğer bizle alakalıysa araştırırım, ederim, getiririm, uygun bir şekilde de size de teslim ederim.
Muhittin Zenit: Ulan oğlum ne getiriyorsun getirmenin ne gereği var
Ramazan Akyürek’in savcılığa verdiği ifadenin tam metni şöyle:
“Ben 2003 Aralık ayında Trabzon Emniyet Müdürlüğüne atandım ve 2006 yılı ortalarına kadar da emniyet müdürü olarak görev yaptım. Sonra Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında göreve başladım. Bu görevim 16 Ekim 2009 tarihine kadar devam etti.
Ben bunun dışında daha önce Adıyaman ve Kocaeli İstihbarat Şube Müdürlüğü yaptım. Yine İstihbarat Daire Başkanlığında 1988-1991 yılları arasında başkomiser olarak görev aldım.
Soruldu: Hrant Dink’in 19.01.2007 tarihinde Agos Gazetesi önünde öldürülmesi ile ilgili olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007\115 numarası üzerinden soruşturma yürüttüğü, soruşturma sonucunda failler hakkında İstanbul 4.ACM’de dava açıldığı,
Hrant Dink’in öldürülmesi olayında, bir kısım kamu görevlilerinin haberdar olduğu, görev ve yetki konumları gereği cinayeti önleme hükümlülüğü bulunan kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirmedikleri, bu nedenle cinayetten sorumlu tutulmaları gerektiği iddiasıyla, müşteki Rakel Dink’in avukatları aracılığıyla verdiği dilekçeler üzerine kamu görevlileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ‘nın 2007\972 sayılı soruşturma başlandığı ve sonrasında TMK 10.Maddesiyle görevli mahkemelerin kapatılması nedeniyle soruşturmanın 2014\40810 numaralı dosya üzerinden yürütüldüğü kendisine soruldu.
“Ben bu konuda bana sorulacak soruları Ankara Barosu Avukatlarından Adnan Şeker aracılığıyla cevaplayacağım. Yine tarafımdan hazırlanan savunmamı içeriğini 02.10.2014 tarihli beyanlarımı size yazılı olarak veriyorum. Dosyaya konulmasını istiyorum.”
Soruldu: Kendisine Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde 17.02.2006 tarihinde 027248 sayılı Hrant Dink cinayeti ile ilgili olarak Trabzon Emniyet Müdürlüğünden İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderilen yazının içeriğinde,
“İliniz Atatürk Havaalanı karşısında faaliyet gösteren MC Donald isimli iş yerine 14.10.2004 günü saat 13.30 sıralarında el yapımı, parça tesirli bomba atmaktan ve 6 şahısın yaralanmasına neden olmaktan tutuklanarak cezaevine gönderilen ve 13.09.2005 tarihinde cezaevinden tahliye olan Yasin Hayal ( İDP: 3248124) isimli şahısla ilgili olarak devam eden çalışmalarda;
YİE’den alınan bilgilerden ‘bahse konu şahsın çevresinde bulunan arkadaşlarına Ermenilere karşı büyük bir kin beslediğini ve önümüzdeki günlerde İstanbul’da ses getirecek bir eylem yapmayı planladığını , hedef olarak da Türkleri ve Türkiye Cumhuriyetini karalayıcı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink (idp: 3248124) isimli şahsı seçtiğini, maddi imkan sağladığı takdirde bahse konu eylemi gerçekleştirmek için İstanbul’a gideceğini ve Sarıgazi İlçesinde bir fırında çalıştığı bilinen abisi Osman Hayal’in yanında kalacağını söylediği’ bildirilmiştir.
Ayrıca bahse konu şahsın MC Donald isimli iş yerinde yapmış olduğu eylem öncesinde de yine benzer söylemlerde bulunduğu göz önüne alınarak şahsın söz konusu eylemi yapabilecek bir yapıya sahip olduğu değerlendirilmekte olup 0538 719 31 81 numarasını kullanan şahsa yönelik çalışmalarımız devam etmektedir.”
Şeklindeki yazı içeriğinden bilginiz var mı? Bu rapor size sunuldu mu?
“Bana sorduğunuz ve göstermiş olduğunuz Hrant Dink cinayeti ile ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderilen yazı o dönemde istihbarattan sorumlu olan emniyet müdürüm Engin Dinç tarafından bana sunulmuştur. Bu nedenle bilgi sahibiyim. Yani Engin Dinç tarafından bana arz edildiği için bilgi sahibiyim.”
Soruldu: istihbarat uzmanı olması nedeniyle kendisine “Dink”e karşı ses getirilecek bir eylemde bulunacağı söyleniyor şeklinde bilgi istihbarat açısından ne anlama gelir?
“Ses getirecek eylem bu yazıya mahsus yani Hrant Dink’in o dönemdeki konumunu düşünürsek ağır ve ciddi bir eylemdir.
“Ayrıca bahse konu şahsın MC Donald isimli iş yerinde yapmış olduğu eylem öncesinde de yine benzer söylemlerde olduğu göz önüne alınarak şahsın göz önüne alınarak şahsın söz konusu eylemi yapabilecek bir yapıya sahip olduğu değerlendirilmekte olup 0538 719 31 81 numarasını kullanan şahsa yönelik çalışmalarımız devam etmektedir” şeklindeki ifadeden anlamamız gereken nedir?
“Yani biz Trabzon’dan İstihbarat Şube Müdürlüğüne gönderdiğimiz bu yazıda adı geçen Yasin Hayal cezaevinden yeni çıktığı, bu şahsın daha önce Trabzon’da MC Donald isimli iş yerinde muhtemel mağdurları bilmeden bombalama eylemi gerçekleştirdiği, buarada da Hrant Dink’e yönelik yaralama, bombalama eylemi gerçekleştirebileceğini aktarmak istedik, tabiî ki bu yazı istihbarat şube müdürlüğümüz tarafından yazılıp gönderilen bir yazıdır.ama yukarı da belirttiğim gibi şube müdürümüz bize bilgi vermiştir.”
Soruldu: Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili olarak istihbaratlar iki ili bilgilendiriyor, Trabzon ve İstanbul , bu durumda iki ili ilgilendiren istihbarat söz konusu olduğunda komuta ve kontrol görevini kim yapar?
“Bu yazıya göre istihbarat daire başkanlığı bu yazıyı gördüğünde gereği için İstanbul’a yazıyı göndermiş olsaydı Trabzon’dan bunun gerekçesini de sorarak ya kendisi ya da Trabzon aracılığıyla bu bildirimi yapmak zorundaydı.Trabzon olarak biz İstanbul’a bildirim yaptığımız için Daire Başkanlığı İstanbul için gerekli bildirimin yapıldığını gördüğü anda ayrıca bir işleme gerek görmeye bilir.”
Soruldu: Polis Memuru Muhittin Zenit’i tanıyor musunuz? Muhittin Zenit bahse konuyla ilgili olay öncesi ve sonrasında bir bilgi paylaşımı yaptı mı?
“Muhittin Zenit’i tanıyorum. Trabzon Emniyetinde görev yaptığım dönemde istihbarat şubede görev yapan bir polis memurudur. Bu nedenle tanırım ancak çalışma prensibi olarak bize bilgi sunan kişiler istihbarat şube müdürleri veya yardımcılarıdır. Dolayısıyla Muhittin Zenit’in Hrant Dink cinayetiyle ilgili bana sunduğu herhangi bir bilgi yoktur.”
Soruldu: F-4 “ajanlardan (haber alma elemanları) gelen haber raporu ne anlama gelir?
“F4 raporu esas itibariyle haber alma elemanlarından ( ajanlardan) alınan bilgilerin aktarıldığı bir formatdır.F3-f4 raporları daire başkanlığına üst yazılarını genellikle büyük oranda emniyet müdürleri oradaysa genellikle o imzalar, yani yazı büyük oranda emniyet müdürü imzasıyla gider.”
Soruldu: Trabzon’da Muhittin Zenit tarafından düzenlenen F4 raporunun
-Dink’e karşı büyük bir eylemde bulunulacağı söyleniyor
-2.Paragrafta Dink’in öldürüleceği yazılı
-3.paragrafta eylemciler eyleme giderken baz istasyonlarının takibine takılmamak için cep telefonlarını yanında götürmeyeceklerini, köy de bırakacaklarını
-4.paragrafta silahı köyden temin edecekleri
-5.paragrafta raporu düzenleyen memurun değerlendirme yani “ bu kişiler kafaya koydukları eylemi yaparlar , bu haberin önemsenmesi gerekiyor” diyor. Bu rapor size sunuldu mu?
“bu rapor bana sunuldu. Esasında birinci paragrafta yer alan ses getirici eylem ve son paragrafta bu kişiler kafaya koydukları eylemi yaparlar şeklindeki bilginin İstanbul’a aktarıldığı açıktır.”
SORULDU: neden öldürüleceği bilgisi aktarılmadı?
“Ben esasen bu detayları hatırlamıyorum. Hrant Dink’e yapılacak eylem ile ilgili olarak o dönemde istihbarat müdürü olan Endin Dinç yazıdan yazıdan ayrıca İstanbul istihbarat şube müdürlüğü ile konunun paylaşıldığını söyledi. Biz o yazıda Hrant Dink’i öldürüleceği kelimesi üzerinde durmadık zaten ses getirecek bir eylem denildiğinde aynı şeyi anladık.”
Soruldu: Kendisine Trabzon’dan polis memuru Muhittin Zenit tarafından düzenlenen F4 raporunda “ ses getirilecek eylem, Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisi, eylemi gerçekleştirecek kişilerin tehlikeli kişiler oldukları, baz istasyonundan korunma ve gerekli araçları (silah) teminini sağladıkları” bilgisi içerir bir rapor durumunda bu kişi için yani Hrant Dink için ne gibi tedbirler alınması gerekir?
“Trabzon olarak yazılan bu yazı üzerine konunun takip edilmesi gerekir.Yani Trabzon ayağında yer alan Yasin Hayal ve arkadaşlarının bizim istihbarat şube müdürlüğümüz tarafından takip edilmesi lazım.İstanbul’a gönderilen yazı ulaştığında İstanbul Emniyet Müdürlüğünün yazının içeriği Hrant Dink’in konumu itibariyle bu kişi hakkında gerekli tedbirlerin alınması için İstanbul Koruma Şube Müdürlüğü, Güvenlik Şube Müdürlüğü ve Terör Şube Müdürlüğünün bilgilendirilmesi lazım.Bilgilendirme içerikle ilgili değil Hrant Dink’in hayat bütünlüğünün korunması için gerekli tedbirlerin alınması ile ilgilidir.Ayrıca Hrant Dink’in yaşadığı ilçe ve çalıştığı ilçe emniyet müdürlükleri bilgilendirir, ancak bu bilgilendirmeyi direk kendisi yapar ya da TEM şube Müdürlüğü aracılığıyla yapar.Bu genellikle TEM şube müdürlüğü aracılığıyla yapar.
İkinci olarak yazıda geçen adres ile ilgili gerekli çalışmaları yapar, yine o yazıda belirtilen telefon numarası ile ilgili olarak gerekli bağlantılarla ilgili teknik çalışmalar yapar.
Soruldu: Kendisine Erhan Tuncel’in : Muhittin Zenit ve Trabzon istihbarat Şube Müdürünün Engin Dinç’in önerisi, emniyet müdürü Ramazan Akyürek’in teklifi ve emniyet genel müdürlüğü istihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un onayı ile yardımcı istihbarat elemanı yapıldığı kod adının “Mehmet Kurt” olduğu , Erhan Tuncel’in 17.11.2004 tarihinde yardımcı istihbarat elemanı olduğu 23.11.2006 tarihinde Ramazan Akyürek tarafından görevden çıkarıldığı bilgileri doğru mu?
“Bir kere bana sormuş olduğunuz Erhan Tuncel’i birebir tanımam. Ancak Erhan Tuncel’İn yardımcı istihbarat elemanı yapılması ve yardımcı istihbarat elemanlığından çıkarılması doğrudur.Ben Trabzon’da görev yaptığım 2004 yılında MC Donalds adlı iş yeri bombalanmıştı, bu bombalama eylemi ile ilgili olarak ben müdürlerimle yaptığım toplantıda öncelikle faillerin bulunması ve hem de bir daha böyle bir olayın vuku bulmaması için bu çevrede yaşayan ve bilen bir ajanın (yardımcı istihbarat elemanının) temin edilmesinde yarar olacağını söyledim. Arkadaşlarım bir çalışma başlattılar ve Yasin Hayal’i İstanbul’da yakaladılar ve bana bu çerçevede yardımcı olabilecek bir istihbarat elemanı bulduklarını söylediler. İsmini söylemiş olabilirler ama ben hatırlamıyorum.”
Kendisine 2004 yılında Trabzon’da bulunan MC Donalds isimli iş yerinin bombalanması olayını gerçekleştiren kişinin Yasin Hayal olduğu ve atılan bombayı temin eden ve yapan kişinin de Erhan Tuncel olduğu hatırlatılarak soruldu:
“Ben Erhan Tuncel’in MC Donald olayı ile ilgili herhangi bir ilgisinin olduğu ve sizin belirttiğiniz atılan bombayı yapan kişi olduğu hakkında hiçbir bilgiye sahip değilim. Daha doğrusu o zamanda bilgi sahibi değildim. Astlarım tarafından bana bu şekilde verilen bir bilgi kesinlikle yoktur.Zaten orada şube müdürü Engin Dinç’in önerisi İl Müdürü olarak benim teklifim ve Daire Başkanı Sabri Uzun’un onayı teknik bir konudur.Yani prosedürdür. Yani esas itibariyle olay istihbarat şube müdürlüğünün yaptığı bir çalışmadır.Erhan Tuncel’in görevine son verildiği 23.11.2006 tarihinde ben İstihbarat Daire Başkanıydım. Yani eski başkanımız elemanlığına nasıl onay verdiyse ben de teklifini olumlu bulup onayladım. Yani ilin teklifi de yardımcı istihbarat daire başkanlığından çıkarılmasıydı , ben sadece onu onayladım.”
Soruldu: Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanlığına neden son verildi? Cinayete karışacağı yönünde bilgisi olan bir yardımcı istihbarat elemanının işine son verildikten sonra onun üzerindeki hakimiyet kaybedilmez mi? Bu durumda yapılması gereken nedir?
“Yani teknik olarak söylediğiniz doğru. Ancak ilin yani Trabzon İl Emniyet Müdürlüğünün bunu düşünüp gerekli tedbirleri alması gerekir. İstihbarat Daire Başkanının bu konuda yapacağı bir şey yoktur.
Soruldu: Kendisine siz Hrant Dink’e karşı ses getirecek eylem ve öldürüleceği yönündeki F4 raporunun düzenlendiği 15.02.2006 tarihinde Trabzon Emniyet Müdürüydünüz, bu konunun da hassas bir konu olduğunu söylüyorsunuz.Hatta bu konuda azınlıklara ve Ermeni vatandaşlara karşı bir takım eylemlerin yapılacağı yönünde tehdit algısının arttığı bu nedenle tedbirlerin arttırılması yönünde 81 ile yazı da gönderdiğinizi söylüyorsunuz, yani öncesinde ve sonrasında tüm bilgilere sahipsiniz. Bu bilgiler göz önüne alınarak müdahalede bulunulma veya bunu sorgulama noktasında bir şey yaptınız mı?
“Ben bu konuda bir müdahalede bulunmadım. Bu konunun il emniyet müdürlükleri tarafından önemsenmesi ve yerine getirilmesi düşüncesindeyim. Yani bu konuda İstanbul ve Trabzon emniyet müdürlüklerinin gerekli tedbirleri aldığı ve duyarlılık gösterdiği düşüncesindeyim.
Soruldu: Siz yukarıdaki bilgiler ışığında daha önce Trabzon Emniyet Müdürü olmanız nedeniyle ve sonrasında da İstihbarat Daire Başkanı olma sıfatıyla Hrant Dink’in konumunu göz önüne alarak koruma daire başkanlığına neden başvurmadınız?
“İller idaresi kanununa göre ilin valisi bütün kolluk kuvvetlerini amiridir.ilindeki tüm vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamakla görevlidir. Bu çerçevede Trabzon emniyetinin yazdığı yazı, İstanbul MİT Bölge Başkanlığının valilik makamında , Hrant Dink’i koruması, İl Emniyet Müdürlüğünün TEM Şubesinin şahsın ölüm tehditleri aldığına dair yaptığı yazışma, 301’den yargılanan Dink’in mahkemelerde sözlü ve fiziki saldırılara uğramaması, istihbarat Daire Başkanlığının Ermeni Vatandaşlarımıza karşı tedbir alınmasına dair yazısına yönelik tedbirlerin il valiliği, MİT Bölge Başkanlığı , İl Emniyet Müdürlüğü birimlerince bilindiğinde koruma tedbirlerinde her vatandaşımızın olduğu gibi Hrant Dink için de alınmasına yönelik tedbirlerinde İstanbul tarafından yapılması gerekir.
Soruldu: Erhan Tuncel sizin tarafınızda 23.11.2006 tarihinde görevden ayrıldı. Erhan Tuncel çıkarıldıktan sonra Yasin Hayal ve arkadaşlarının Hrant Dink cinayeti ile ilgili takip edilmesi konusunda başka yardımcı istihbarat elemanı görevlendirildi mi?
“Bu konuda bilgi sahibi değilim. 23.11.2006 tarihinde ben İstihbarat Daire Başkanıydım. Erhan Tuncel’in ajanlıktan çıkarılması ile ilgili yazı geldiği dönemde Erhan Tuncel’in yerine bir ikame yapılıp yapılmadığı, ya da teknik takip yapılıp yapılmadığı konusunda bana bir bilgi verilmedi. Bilgi sahibi değilim.
Soruldu: Yasin Hayal’in iletişiminin denetlendiği ancak Yasin Hayal’in iletişim tespitinde yapılan başvuruda Hrant Dink ile ilgili bir tespit ve bağlantı bulunmadığı göz önüne alınarak neden bu konuda Hrant Dink cinayeti ile ilgili tespit edilen nokta ve doğru istihbari bilgileri önleme dinlemesi isterken kullanmadınız?
“İstihbarat Şube Müdürlüğü kendi içerisinde bu bilgileri takip ediyor. Dolayısıyla bana bir takım bilgiler de aktarılıyordu.Yasin Hayal hakkında teknik takip kararı alındığına dair bir bilgi sunulduğunu hatırlamıyorum.Ancak şunu söylüyorum yazıda zaten Yasin Hayal’in takip edildiği yazıyor. Bu konuda istihbarat şube müdürlüğü kendi arasında gerekli çalışmaları yapar uygun gördüğü tedbirleri uygular ve makama bilgi verir. Yani ben Yasin Hayal hakkında alınan teknik takip kararının içeriğini bilmiyorum. Zaten benden önceki il müdürü de benden sonraki de bilmez.
Soruldu: Ben Hrant Dink hakkındaki yazışmalardan sonra daha doğrusu 2 ay sonra istihbarat Daire Başkanlığına atandım. Yani kendi elemanlarıma Hrant Dink hakkında bu tespitlerden sonra Yasin Hayal hakkında önleme dinleme kararı alın şeklinde bir beyanda bulunmadım. Onlar zaten bu olayla ilgili çalışıyorlardı. Ben de bu çalışmayı biliyordum.
Soruldu: Bu durumda Trabzon Emniyet Müdürlüğünün yapması gerekenler neydi?
“Bu yazıdan sonra İstihbarat Şube Müdürlüğüne ve İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen yazılardan sonra Trabzon’un yazışmasında belirttiği gibi takip ve çalışmalarına devam etmesi gerekir.İstanbul’dan konuyla ilgili gelen bir takım bilgiler var ise bunların da değerlendirilmesi gerekir.”
Soruldu: Hrant Dink cinayeti işlendiğinde Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı yaptığınız doğru mudur?
“Hrant Dink’in öldürüldüğü 19.01.2007 tarihinde ben İstihbarat Daire başkanı olarak görev yapmaktaydım.”
Soruldu: Yasin Hayal ve diğer örgüt üyelerine yönelik fikri ve teknik takip yapıldı mı?
“Ben Trabzon Emniyet Müdürü iken Yasin Hayal ve diğerlerine yönelik bir teknik takip yapıldığını biliyorum. Böyle bir çalışmadan haberdardım ama içeriğini bilmiyorum. İstihbarat Daire başkanı iken birçok ilimizde kiliselere ve papazlara yönelik saldırı olabileceği bilgileri tarafıma arz ediliyordu ve bununla ilgili çalışmalardan bilgi veriliyordu”
Soruldu: Yasin Hayal hakkında yapılan teknik takip (istihbari dinleme) sonuçları çözümlemesi cinayetten önce yapıldı mı?
“Ben bu konunun detayını bilmiyorum.Yani Trabzon’da iken yapılan teknik takip yani önleme dinlemesi sonucunda elde edilen görüşmelerin çözülüp çözülmediği konusunda bilgi sahibi değilim.”
Soruldu: Kendisine (Ramazan Akyürek) TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonunda Hrant Dink cinayeti ile ilgili olarak 27 Şubat 2008 tarihinde verdiği bir ifadesinde “Aman şu Yasin Hayal’i bulun, orada mıdır değil midir, Hrant Dink vurulduğuna göre o da vurulmuştur” şeklindeki beyana sizi sevk eden ve tereddüt göstermeden Yasin Hayal’i cinayet sanığı olarak düşünmenizin sebebi nedir?
“19.01.2007 tarihinde Hrant Dink’in öldürüldüğünde ben İstihbarat Daire Başkanıydım. Olayın önemi itibariyle kendi müdürlerimle toplantı yaptım ve faillerin bulunması amacıyla neler yapılması gerektiğini konuştuk. O zaman ben Trabzon da sahip olduğum bilgileri mi de değerlendirerek başka bir ilde görev yapan Muhittin Zenit’e ya kendim ya da mahiyetimde ki müdürlere ifadede belirttiğim şekilde “Aman şu Yasin Hayal’i bulun, orada mıdır değil midir, Hrant Dink vurulduğuna göre o da vurulmuştur” şeklinde beyanda bulunduğum doğrudur. Çünkü o toplantıda tekrar bilgilerim güncellendi ve bu eylemin Yasin Hayal tarafından yapılabileceğini düşündüm. Bundan dolayı ilk önce Yasin Hayal’in bulunmasını istedim.”
Soruldu: Bana sorduğunuz Ali Fuat Yılmazer o dönemde C şube müdürlüğündeydi. Esas bu işlerden sorumlu şubenin başındaydı.
Soruldu: Hrant Dink cinayetinden hemen sonra Ali Fuat Yılmazer ile birlikte cinayetin kimin tarafından işlendiği konusunda tespit yapılması amacıyla Muhittin Zenit’e Erhan Tuncel ile temasa geçmesi yönünde talimatınızın olduğu, Ali Fuat Yılmazer’İn Muhittin Zenit’i bu konuda görevlendirmesi üzerine Muhittin Zenit’in Erhan Tuncel ile görüşme sağladığı, nitekim bu konuda yaptıkları ve yasal kayıt altına alınan
Kendisine görüşmenin içeriğinde;
Erhan Tuncel: Zeynel diye bir çocuk vardı. Sonra bir tane daha çıktı. Zannetmiyorum yani vurulacak şekil belliydi. Eğer öyleyse bunlarla alakalıdır da zannetmiyorum.
Muhittin Zenit: Ne oğlum direk kafaya sıkmışlar
Erhan Tuncel: Öldü mü?
Muhittin Zenit: tabi canım tek farklılık kaçmayacaktı ama bu kaçtı
Erhan Tuncel: yakalandı mı peki
Muhittin Zenit: Yok canım
Erhan Tuncel: yok abi yok kesinlikle, eğer bizle alakalıysa arartırırım, ederim, getiririm, uygun bir şekilde de size de teslim ederim.
Muhittin Zenit: ulan oğlum ne getiriyorsun getirmenin ne gereği var
Şeklindeki görüşme içeriği de kendisine okundu. Burada Muhittin Zenit’İn “tek farklılık kaçmayacaktı ama bu kaçtı” şeklindeki beyanı ile kendisinin Ogün Samast Trabzon’a götürülecekti şeklindeki beyanları arasında çelişki bulunduğu, zira Erhan Tuncel’in “getirip teslim ederim” şeklindeki beyanına karşılık Muhittin Zenit’in “oğlum ne getiriyorsun getirmenin ne gereği var” şeklindeki beyanda bulunduğu , yine bu görüşmenin içerisinde haber elamanı ile istihbarat görevlisinin iletişiminin devam ettiği, bu görüşmenin Erhan Tuncel’in halen istihbarat elemanı olarak kullanılıp kullanılmadığı anlamına gelip gelmediği ve bu konuşmanın içeriği normal mi soruldu?
“Bu sorunun öncelikle bana değil, Muhittin Zenit’e sorulması gerekir. Çünkü doğru bir şekilde onun cevaplandıracağını düşünüyorum.Ben Muhittin Zenit’in bu konuşmaların mahiyeti ile ilgili söyleyeceği şeyler vardır derken , belki kendisine göre söyleyeceği değerlendirmeler olabilir.Yani istihbarat memurları ile ajan arasında anlaşma iletişim farklılıkları vardır.Yani birbirlerine küfürlü konuşur. Biri camiye götürüp iletişim kurar yani farklı yöntemler kullanılabilir. Ben Muhittin Zenit ile Erhan Tuncel’in arasındaki ilişkinin devam edip etmediğini bilmiyorum.”
Kendisine bu konuşmada cinayetin işlenme yöntemi ( ne oğlum kafaya sıkmışlar) ve cinayetin sonunda yapılması gereken ( tek farklılık kaçmayacaktı ama bu kaçtı) şeklindeki beyanları cinayeti işleme yöntemi dışında cinayetten sonra yapılması gerekenler konusunda da daha önce sanki bir kararlaştırılmanın ve irade birliğinin olduğu yönünde bilgiler içerdiği hatırlatılarak soruldu.
“Esasen ben il emniyet müdürüyken MC Donalds bombalanmasının aydınlatılması ve Hrant Dink’e düzenlenecek ses getirici eylemle ilgili İstihbarat Başkanları İstanbul’a bilgi veren, İstihbarat Daire Başkanı iken de İstanbul da dahil 81 ile Ermeni vatandaşlarımıza karşı tedbir alınmasını isteyen bir kişiyim. Bu konuşmanın muhtevatı ile ilgili bilgi sahibi değilim. Ancak bu olay olduktan sonra adli makamlara katkı amacıyla olayın aydınlatılması adına yaptığımız çalışmalar içinde faile ulaşabilecek konumda olduğunu düşündüğümüz Muhittin Zenit’e böyle bir görev verilmiştir.”
Soruldu: Yasin Hayal’in Hrant Dink’i vurmaya yönelik tasarlaması ve bu eylemdeki konuşmaların yine bu yönde gerek kolluk görevlileri ve gerekse yardımcı istihbarat elemanları tarafından tespit edilen bilgileri dönemin Trabzon Valisi Hüseyin Yavuz Demir ve Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz ile paylaştınız mı?
“Ben bu konuda bir bilgi paylaşımı olduğunu düşünmüyorum. Ancak burada kasti bir hareket söz konusu değildir.”
Soruldu: Bu bilgileri Trabzon İl Emniyet ve Asayiş toplantısında dile getirdiniz mi?
“Özel de Hrant Dink’e karşı yapılacak olan eyleme yönelik vali ve jandarma komutanına resmi ve gayriresmi bir bilgilendirme yaptığımı hatırlamıyorum. Ancak İstanbul valiliğimizin, MİT bölge başkanlığımızın, İl Emniyet Müdürlüğümüzün cinayetten önce Hrant Dink mahkemelerinde Trabzon’un yazısı olmaksızın bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum.”
SORULDU: Dönemin Trabzon Valisi Hüseyin YAVUZDEMİR’in gazete ve çeşitli yayın kuruluşlarına verdiği beyanlarında “Yasin HAYAL emniyetin tanıdığı bir çocuk, ama olağan Asayiş toplantılarımızda Yasin HAYAL’in ismi hiç geçmedi, öncesinde hiç haberim yoktu, Trabzon’un genel güveliğini ilgilendirecek konularda istihbarat şube müdürü kendi ile emniyet müdürünü bilgilendirmez mi? Bilgilendirmesi lazım, il emniyet müdürünün bunu gelip bana söylemesi lazım, bilgi olarak, bana söylenilmedi, bunun bilinçli yapılıp yapılmadığı sorusunun muhatabı Cumhuriyet Savcısıdır, onlar sorması lazım, Hrant DİNK ile ilgili elde edilen bilgiler ve Yasin HAYAL ile ilgili bilgileri Trabzon alisi ile neden paylaşmadınız?
Anılan bilgiyi paylaşmamakta hiç bir kastım yoktur, yani Hrant DİNK ile ilgili bilgileri paylaşmama konusunda bir kastım olması mümkün değildir, ancak Hrant DİNK Trabzon’da yaşıyor olsaydı ve yukarıdaki tespitlerimiz bilinseydi, diğer ilden gelen istihbari bilgiyi istihbarat müdürü benimle paylaşır, diğer bilgiler çerçevesinde birleştirip Hrant DİNK’i yakın korumaya aldırdım, valimin de bu konuda bilgisi olurdu.
SORULDU: Trabzon valisi Hüseyin YAVUZDEMİR’in DİNK VE SANTERO cinayetlerini öncesi bingilerin kendisinden saklandığını iddia ederek “haberim olsa engellerdim, 12 eylül darbesi sonrası cinayetler bitti, paralel yapı deşifre olunca suikastlar bitti” şeklindeki beyanı ve yine kendisinin Trabzon’da görev yaptığı dönemde Santamaria kilisesi rahibi AndreaSantaro ve Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant DİNK cinayetlerinin işlendiği belirtilerek olayın öncesinde paralele yapının kendinde DİNK cinayetini gizlediğini, emniyet ve jandarma tarafından kendisine bilgi verilmediğini eğer böyle bir bilgi verilse idi, İstanbul Valisine özel ve gizli yazı ile durumu bildirirdim, böylece haberi olur, yazı savsaklanmazdı ve cinayet engellenebilirdi, gerek rahibin öldürülmesi ve gerekse Tayat olayları öncesinde de herhangi bir engelleme ve önleme yönünde istihbarat bilgilendirmesi yapılmadı, bilgi ve belgeler bana sunulmadı” şeklindeki beyanları kendisine okundu soruldu:
Sayın Valimin ifadeleri çerçevesinde anılan konularda bilgilendirmeme hususunda hiçbir kastım söz konusu değildir, Rahip Santaro’nun öldürülmesi ve Tayat olayları öncesinde gerek ilimizden gerek ilimiz istihbaratından jandarmasından ve mitinden gerekse İstihbarat Daire Başkanlığı ve diğer illerden herhangi bir istihbarat tarafıma iletilmemiştir, bu olaylarla ilgili il emniyet müdürünün üzerine düşen vazifeyi en ideal şeklinde yaptığına inanıyorum, zira Santaro cinayetini işleten fail çok kısa sürede yakalanmış, sayın Başbakanımızın teşekkürünü de satın valim bize iletmiştir, tayat olaylarında da saldırıya maruz kalan 5 genç en ideal şekilde toplumdan kurtarılarak can güvenlikleri temin edilmiştir.
SORULDU: Kendisine Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonuna verildiği ifadede Trabzon Valisi Hüseyin YAVUZDEMİR ile haftanın 3-4 günü Asayiş toplantısı yaptığınızı ve Yasin HAYAL’i bu toplantıların bir çoğunda gündeme getirildiğini beyan ettiğiniz göz önüne alınarak bu bilgileri ne zaman ve Yasin HAYAL ile ilgili ne tür bilgiler aktardınız?
Benim bilgi vermemem konusunda bir kastım yoktur, ancak yukarıdaki sorulara verdiğim cevapta çelişki olabilir ama ben TBMM İnsan Hakları Alt Komisyonunda ifade verirken bilgilerim daha tazeydi, dolayısıyla oradaki bilgilerim doğrudur, oradaki beyanlarımı kabul ediyorum.
SORULDU: Trabzon İl Jandarma komutanı olan Ali ÖZ tarafından Yasin HAYAL’in faaliyetlerine ilişkin bu toplantıda herhangi bir bilgi aktarımı oldumu?
Ne Ali ÖZ’ün bana ne de benim Ali ÖZ’e bilgi sunumu yapıp yapmadıklarımızı hatırlamıyorum.
SORULDU: Asayiş toplantılarda Yasin HAYAL ile ilgili veya Hrant DİNK ile ilgili sunduğunuz bilgilerden sonra ne tür tedbirler alınması gerektiği konuşuldu mu, bu konuda tedbir alınmasına karar verildi mi?
Bu konuda ne tür tedbirler alınacağına dair konuşulduğunu hatırlamıyorum, Ancak Hrant DİNK ilimizde eğer yaşasaydı bu tedbirlerin tümü konuşulmuş olacaktı, yani yukarıda da belirttiğim gibi Hrant DİNK’e koruma tahsis ederdik.
SORULDU: kendisine Meclis alt komisyonuna verdiği ifadede İstihbarat Daire Başkanı olunca milli hassasiyetlerimizin istismarı konularının gazete gündemlerinde televizyon gündemlerinde işlendiğini, il istihbarat birimlerine bu konuda kendine bilgilerin geldiğini, gelen bu bilgiler arasında Hrant DİNK’in vurulacağı bilgisi gibi başka bilgi ve hususlarında olduğunu beyan ettiğiniz dikkate alınarak:
İstihbarat Daire Başkanı olduğunuz dönemde Hrant DİNK’e yönelik bilgiler geldimi? geldi ise hangi bilgiler aktarıldı?
Hrant DİNK’in medyaya yansıyan özellikle Hrant DİNK ile ilgili davaların görüldüğü adliyelerde veya o bölgelerde uğradığı saldırılar ile ilgili bilgiler dışında özle bir bilgi gelip gelmediğini hatırlamıyorum.
SORULDU: Hrant Dink’in daha önce Türklüğü aşağılama nedeniyle İstanbul’da yargılandığı, gerek adliye içinde gerek adliye dışında bir takım tacizlere maruz bırakıldı, hatta protesto eylemlerine konu olduğu bilindiği, bu durumda Trabzon’dan daire başkanlığına gönderilen F:4 haber raporu da dikkate alındığında Hrant Dink için istese de istemese de koruma tedbileri alınması gerekli mi, değil midir?
Ben İstanbul İl Emniyet müdürü olsaydım mutlaka tedbir alırdım.
Kendisine Trabzon Emniyet müdür olarak tüm bilgilere sahiptiniz, cinayet işlendiği tarihte istihbarat daire başkanıydınız, Hrant DİNK’e yönelik İstanbul’da duruşma öncesi ve sonrası yapılan saldırılara ilişkin medyada yer alan bilgilerden haber olduğunuzu söylüyorsunuz, bu kapsamda:
Hrant Dink hakkındaki Muhittin Zenit tarafından düzenlenen 15/02/2006 tarih ve 09 sayılı F:4 Haber raporu size sunuldu, Hrant Dink’in öldürüleceği olayı size aktarıldı, siz İstihbarat Daire Başkanı olduğunuz zaman Hrant DİNK öldürüldü, neden gerekli koruma tedbirleri alma konusunda harekete geçmediniz?
Yukarıda belirtilen İl Emniyet Müdürü Ramazan AKYÜREK cinayetle ilgili sunulan raporların op tarihte İstihbarat Dairesi Başkanlığına ve İstanbul Emniyet Müdürlüğüne göndermiştir, medya ve diğer kaynaklardan Hrant DİNK ve azınlıklarla ilgili tehditler arttığında da tedbir alınması için 81 ile tamim yapmıştır, herhangi bir vatandaşımızın korunması ile ilgili alınacak tedbirler yerellik ilkesine göre yaşadığı il yerel yöneticilerine aittir, ayrıca korum ile ilgili prasödör Emniyet Genel Müdürlüğü Koruma Daire Başkanlığına sorulabilir.
SORULDU: Hrant Dink olayında öldürüleceği bilgi alındıktan sonra durum, koruma dairesi başkanlığına bildirilmesi gerekiyor muydu?, koruma daire başkanlığı Hrant Dink’i yakın koruma altına alması gerekiyor muydu?, neden yapılmadı?
Yukarıda verdiğim cevabı aynen tekrarlamak istiyorum.
SORULDU: Hrant DİNK ile ilgili ölüm ihbarı bulunmasına rağmen “hedef şahıslar programı (2002 tarihli genelge) kapsamında Hrant DİNK’in koruması ile ilgili ne tür işlem yaptınız?
Şahısların korunması ile ilgili olarak Koruma Daire Başkanlığından bilgi sorulmasında yarar olduğunu düşünüyorum, yani benim İstihbarat Daire Başkanı olarak böyle bir görevim yoktur.
SORULDU: Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili Trabzon İstihbarat Şubesindeki LOG kayıtlarının tutulduğu bilgisayar serverlerinin EGM daire başkanlığına getirilip bu kayıtların silindiği doğru mu? Bu konudaki bilgileriniz?
Trabzon İstihbarat Şubesinin log kayıtlarının tutulduğu bilgisayar serverlerinin daire başkanlığımıza gönderilip gönderilmediğini hatırlamıyorum.
Ben anılan log kayıtlarının silinmesi ile ilgili herhangi bir emir vermedim, ayrıca konu ile ilgili görevlendirilen müfettişleriniz yani mülkiye ve diğer müfettişleriniz tüm log kayıtlarına raporlanın ekinde yer vermiş olmalıdırlar.
SORULDU: LOG kayıtları kimler tarafından silinebilir?
Bu konuda İstihbarat Daire Başkanlığının çalışma görev yönetmeliğine bakılmasında yarar vardır, ben log kayıtlarının kimler tarafından silinebileceği yönünde net bir bilgiye sahip değilim, çünkü böyle bir şey önüme geldiği zaman açar mevzuata bakarım, bu konudaki mevzuatta yukarıda belirttiğim gibi istihbarat daire başkanlığının göre ve çalışma yönetmeliğidir, oraya bakarım, yoksa da genelgeye bakarım.
SORULDU: Trabzondan gönderilen kayıtlar silindi mi?
Trabzon’dan gelen log kayıtlarının silinip silinmediğini bilmiyorum, ben böyle bir emir vermedim, böyle bir olayda benim onayıma sunulmadı.
Eylül 2009 tarihinde benim onayıma sunulan log kayıtların silinmesi konusu personel kullanıcı kontrol işlemleri log kayıtlarına ilişkindir, bununla ilgili olarak benim hakkımda İçişleri Bakanı Mülkiye müfettişliği tarafından soruşturma yapıldı ve buna ilişkin bana gösterdiğiniz 16/04/2014 tarihli rapor düzenlendi. Bana sorduğunuz Trabzondan gönderilen kayıtların silinmesi ile ilgili herhangi bir olay ve soruşturma yoktur.
SORULDU: LOG Kayıtlarının silinmesiyle ne amaçlanmış olabilir? Kayıtların silinmesi olağan bir durum mudur?
Ben Hrant DİNK’e ilişkin log kayıtlarının silindiğinden haberdar olmadığım için eğer silinmiş ise ne amaçla silindiği hakkında bilgi sahibi değilim.
SORULDU: 04/08/2014 tarihinde BUGÜN TV Tarık TOROS ile yaptığınız röportajda LOG kayıtlarının bir örneğinin Devletin arşivinde olduğunuz söylediniz LOG kayıtlarının nerede olduğunu biliyormusunuz?
Benim bugün tv de yaptığım söyleşide bahsettiğim log kayıtları yukarıda size söylediğim personel kullanıcı kontrol işlemleri ile ilgili yani hangi personelin ne işlem yaptığı yani teknik olarak ne sorgulamalar yaptığına ilişkin kayıtlardır, orada bu kayıtların devletin arşivindedir, sözüyle söylemek istediğim medyada sanki istihbarat daire başkanlığının dijital arşivinin yok edildiği silindiği yönünde bir algı vardı bende bunun düzeltilmesi amacıyla böyle bir beyanda bulundum. Yani dijital arşivimiz hem bilgi işlem şube müdürlüğünde hem de ayrı bir bina ve birimde bu kayıtların yedeklenmesi vardır, bunu ifade etmek istedim.
SORULDU; Ancak ben hiçbir zaman Trabzon Emniyet Müdürlüğünde İstihbarat Daire Başkanlığına gönderildiği iddia edilen log kayıtlarının silinip silinmediğine yönelik beyanda bulunmadım, ben bu log kayıtlarının silinip silinmediği konusunda bilgiye de sahip değilim, böyle bir talimatım yoktur, onayımda yoktur. Dink konusu ile ilgili silindiği iddia edilen log kayıtları varsa bu benim emrimle olduğu iddiası da göz önüne alınarak yukarıda benim log kayıtlarının silime onayımın tarihi Eylül 2009’dur, o tarihe kadar DİNK ile ilgili bütün soruşturmalar bitmiştir, o soruşturmalar eklerinde bu kayıtlar mevcuttur, olmalıdır, Başbakanlık Teftiş Kurulunun, İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu, Emniyet Genel Müdürlüğü, Devlet Denetleme kurulu raporlarında bu hususlar irdelenmiştir, eklerinde de bunlar mevcut olması gerekir.
SORULDU; Müfettiş Akif İLKBAL’in düzenlediği raporda “İstanbul’a geleceği söylenen Yasin HAYAL’in kullanacağı Osman HAYAL’e ait telefon numarası ile ilgili teknik araştırmanın yapıldığı, oysa ki mülkiye başmüfettişleri (Şükrü YILDIZ, Mehmet ALİ ÖZKILIÇ) düzenledikleri raporda emniyet genel müdürlüğüne araştırma yapılıp yapılmadığını ilişkin bir yazı yazdıkları, bu yazıya bizzat Ramazan AKYÜREK(siz) cevap verildiği ve 06/03/2008 tarihli yazının bir paragrafında “Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğünün 17/02/2006 tarihli yazısında belirtilen Osman HAYAL’in kullandığı 0538 719 31 81 nolu telefon hakkında 12/02/2006 tarihi ile cinayetin işlendiği 19/01/2007 tarihleri arasında İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafında herhangi bir teknik çalışma yapılamadığı ekteki log kayıtlarından anlaşılmaktadır” şeklindeki ibare olduğu, oysaki kayıt araştırmasının yapıldığı tespit edildiği, log kayıtlarında araştırma yapıldığı halde neden bu bilgiyi sakladınız?
Ben bu konuyu hatırlamıyorum, sadece şunu söyleyebilirim, ben ozaman İstihbarat Daire Başkanıydım, bizim bu işlerle ilgili bir şubemiz vardı, bu şube yaptığımız resmi işlem neyse onu hazırladı, biz de onu imzalardık.
SORULDU: Peki Ergenekon soruşturması 12/062007’de başladı, Hrant Dink ise 19/01/2007 tarihinde öldürüldü, neden Hrant Dink soruşturması Ergenekon soruşturmasına bağlanmadı ve bu gurubun eylemi olarak görülmedi?
Ben bu konuda bir fikir beyan etmek istemiyorum, zira tüm bu konular adli makamlara intikal ettirilmiştir.
SORULDU:Kendisine Tanık olarak dinlenen Nedim ŞENER’in konu ile ilgili olarak verdiği ifade ayrıntılı olarak okundu ve anlatıldı. Bu anlatımda Mehmet AKIN ve Ayşegül Genç’in Başkanlık makamına 28/04/2009 tarih ve saat 16,30’da çağrıldıklarını, …..tehlikede olduğu uyarısının yapıldığını, Ramazan AKYÜREK’in Teftiş Kurulu Başkanı (Mütalip ÜNAL) aradığını, bu uyarılarının Ramazan AKYÜREK’in telefonu üzerine yapıldığını, hatta Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı “Mütalip ÜNAL Ramazan AKYÜREK ile yaptığı bu telefon görüşmesinin ilerde sorulduğu taktirde sunmak üzere görüşmeyi kaydettiğini müfettişlere söyleyerek “Arkadaşlar beni Ramazan bey aradı, detaylarını söylemeyeceğim, duyduklarıma ben bile inanmıyorum inanamıyorum, hepsini not ettim …. Gelir konuşulur diye kendinize dikkat edin” şeklindeki beyanlarda hatırlatılarak Ramazan AKYÜREK’in de kendisin arayarak bu raporla ilgili olarak raporu hazırlayan müfettişleri tehdit edip etmediği soruldu;
Ben Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri tarafından hazırlandığı iddia edilen ve bizimle ilgili olduğu söylenen rapor milliyet gazetesinin internet sitesinde yayınlandıktan birkaç gün sonra haberdar oldum, bunun üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Mütalip ÜNAL’dan randevu istedim, kendisi ile görüşmeye gittim, yanımda da daire başkanı yardımcısı Coşun ÇAKAR da vardı, ben başkana bizim aleyhimize düzenlendiği belirtilen rapordan bir suretini yasal haklarımız kullanmak için istedim, başkan bana sitede yayınlanan rapor doğru değil, henüz rapor tamamlanıp imzalanmış da değildir, dedi. Ayrıca ben herhangi bir şekilde Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı aracılığıyla müfettişleri tehdittir etmedim, söylenen sözleri de söylemedim, eğer böyle bir tehdit olayı olmuş ise Başbakanlık müfettişlerini geçen 6 aylık süre içerisinde bir yasal müracaatları da yoktur, varsa bilmek isterim.
Kendisine Başbakanlık müfettişlerinden birisinin kendilerinin Ergenekon soruşturmasına monte edilip haksız yere bir suçlamalara maruz kalacakları korkusu ile yasak haklarını bile kullanamadıklarını beyan ettikleri hatırlatılarak soruldu:
Ben bu konuda bilgi sahibi değilim, Ayşegül DİNÇ ve Mehmet AKIN’ı da tanırım, kendileri bu soruşturma konusunda bilgi almak için benle görüştüler, nezaket konusunda hiçbir olumsuzluk yaşanmadı.
SORU: Başbakanlık müfettişlerinin düzenlediği raporun değişilmesi konusunda Başbakanlık teftiş kurulu başkanı Mütalip ÜNAL aracılığı ile soruşturma yapan müfettişleri tehdit ve müdahale ettinizmi?
Ben herhangi bir şekilde Mütalip ÜNAL aracılığıyla raporu hazırlayan müfettişleri dolaylı da olsa tehdit etmedim, ayrıca müfettişlerin benim ve Ali Fuat YILMAZER’in hakkında 4483 sayılı yasa hükümlerine göre soruşturma yapılması görüşlerinin sonradan teftiş kurlu başkanlığı tarafından değiştirildiği yönündeki hiçbir bilgiye sahip değilim, bu konuyu da ilk kez burada duyuyorum.
SORULDU: Kendisine 06/12/2013 tarihinde Türkiye gazetesi, Aydınlık Gazetesi ve Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan haberde, kendisinin ağzından “Uzun, Türkiye gazetesinde “Hrant Dink’i vuracaklar” yazılı raporu kendisniden sakladıklarını ileri sürdü” hepsinin benim bilgim dahilinde olduğunu düşünen Erhan Tuncel; “Sabri UZUN suçludur” diyor. Çok doğru söylüyor, Erhan Tuncel’in 17/02/2006 tarihinde istihbarat daire başkanlığına gelen raporunda Hrant Dink’in vurulacağı, silahın nereden alınacağı, bunların kafaya koydukları eylemi mutlaka yapacakları yazılıydı, bu raporu yazan Muhittin Zenit’in değerlendirmesinde “bu konunun önemsenmesi lazım” deniyor. Bu rapor benden gizlendi, bu rapordan sonra Hrant Dink vuruldu, ben daire başkanıyım o tarihte? mahkeme başkanı çağırıp bana “sen bu raporu niye gizledin? diye sormuyor” şeklindeki beyanı hatırlatarak, rapor içeriği ile ilgili Trabzon Emniyet Müdürü olarak İstihbarat Daire Başkanı Sabri UZUN ile bir görüşme yaptınız mı?
Ben o tarihte İstihbarat Daire Başkanı Sabri UZUN ile bir görüşme yapıp yapmadığımı hatırlamıyorum.
SORULDU: Kendisine Trabzon il emniyet müdürlüğü tarafından EGM İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen 17.02.2006 tarih ve 027246 sayılı yazı ve F4 raporu gösterildi.
Kendisine İstanbul Şub Müdürlüğüne gereği için gönderilen yazının içeriğinde Hrant Dink’e karşı“ses getirecek bir eylem yapılacağı” yazılı iken İstihbarat Şube Müdürlüğüne gönderilen yazının ekinde yer alan F4 raporunda “Hrant Dink’in ne pahasına olursa olsun, öldürüleceği yönünde bir bilgi paylaşımı yapılacağı” hususları hatırlatılarak iki yazı arasında büyük farklılıklar olduğu, İstanbul’a neden Hrant DİNK’in öldürüleceği yönünde bilgi sunulmadığı SORULDU;
Bu soruya en sağlıklı cevabı o dönemde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan ve bu dönemde de İstihbarat Daire Başkanı olan Engin DİNÇ verebilir, ancak İstihbarat Şube Müdürlüğü döneminde Engin beyden aldığım bilgi yazdığı yazıdan sonra İstanbul İstihbarat Müdürlüğü ile de konunun ciddiyetini paylaştığını ifade etmiştir.
SORULDU: Bu olayda gözlenen konu Muhittin Zenit’in hazırladığı F:4 Haber raporudur. Asıl sorumluluğu doğuran belgede budur? Bu belgenin içeriği neden İstanbul’a bildirilmedi ve belge neden İstanbul’a gönderilmedi?
Bu konunun da yukarıda belirttiğim gibi Engin beyden sorulmasını istiyorum.
SORULDU: Sizce Hrant Dink cinayetini gerçekleştirenler ve bu cinayeti öncesinde eylemin gerçekleştirilmemesi, bu cinayeti işleyecek kişilerin bilinmesine rağmen gerekli tedbirlerin alınmamasının amacı neydi, bir istihbaratçı olarak değerlendirir misiniz?
Ben bu cinayetin işlenmesinde ilgililerin kastı olduğunu düşünmüyorum, yerel makamların bu konuda sahip olduğu bilgileri kanıksamış olduklarını düşünüyorum.
SORULDU: Kendisine soruşturma dosyasında örneği bulunan belirli oluşumlara ilişkin olduğu intiba-ı yaratan şemalar gösterildi ne anlama geldiği soruldu?
Hrant DİNK cinayetinden sonra arkadaşlar teknik bir çalışma yaptılar, ancak bana göstermiş olduğunuz bu şemaların hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda bilgi sahibi değilim.
SORULDU: Şema kim tarafından hazırlandı kim tarafından niçin hazırlandı? bu şema size soruldumu? bu şema size sunuldu ise soruşma dosyasında Hrant Dink cinayetine ilişkin dava dosyasına neden gönderilmedi? Şemada ismi geçen şahıslara ilişkin istihbari çalışma yapıldımı? Bu kişilerin bağlantıları incelendimi? buna ilişkin herhangi bir rapor düzenlendimi?
Ben İstihbaraT Daire Başkanlığında cinayetten hemen sonra çalışma yapıldığını biliyorum zaten cinayetten 2 saat sonra uçak ile İstanbul’a geldim, İstanbul emniyet Müdürlüğü’nde yapılan çalışmalara yönelik toplantılara katıldı, İstanbul’un da teknik bir çalışması vardı, İstanbul, Trabzon ve İstihbarat Daire Başkanlığı ortak teknik çalışması sonucu bazı raporlar çıkartmıştır, ancak bu gördüğüm şemaları hatırlamıyorum. Ben o zaman gördüm, bu çalışmamı olduğunu farklı çalışmamı olduğunu hatırlamıyorum.
SORULDU: Dink’in öldüreceği konusunda F4 raporu hazırlandığı ve İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na gönderildiği anda kendisinin (Ramazan AKYÜREK) Trabzon emniyet Müdürü, yardımcı İstihbarat elemanı Erhan TUNCEL’in de kendi döneminde ve kendi imzası ile Mehmet KURT adı ile görevlendirildiği, yine Dink cinayeti işlendiğini yanı 19/01/2007 tarihinde de kendisinin (Ramazan Akyürek) EGM İstihbarat Daire Başkanı olduğu, aynı zamanda Erhan TUNCEL’in İstihbarat elemanlığından çıkarılma yazısında da imzası olduğu,
Bu nedenle kendisinin olaylardan başından sonuna kadar bilgi sahibi olduğu Trabzon da düzenlenen 15/02/2006 tarihli F4 raporu ile İstanbul’a gönderilen 17/02/2006 tarih ve 027248 sayılı tahkikat yazası arasında büyük fark olduğu, İstanbul Emniyetine gönderilen 17/02/2006 tarihli yazıda “Hrant DİNK’e yönelik ses getirecek bir eylem yapılacağı” yazılı idi, oysa ki istihbarat daire başkanlığına gönderilen 15/02 2006 tarih ve 09 sayılı F4 raporu içeriğinde “Yasin HAYAL ne pahasına olursa olsun Hrant DİNK’i öldürecek” ibaresi açı açık yazıyordu, yine aynı raporun değerlendirme bölümünde Yasin HAYAL’in 2004 yılında McDonalds isimli işyerini bombalayan şahıs olduğunu bu nedenle tutuklanıp cezaevine konulduğunu, bu şahsın etrafındaki kişilere Hrant DİNK’in öldüreceğini ve şahsın “düşündüğü eylemi yapabilecek bir kapasiteye sahip olduğu” değerlendirildiği, raporu hazırlayan polis memuru Muhittin Zenit tarafından belirtildiği, İstihbarat Daire Başkanı olduktan sonra Hrant DİNK’in açık bir hedef olduğu, öldürüleceği, bu kişi için açık ve yakın tehlikeden dolayı İstanbul’dan gerekli tedbirlerin alınmanı sağlanabileceği ve bu yolla cinayetin önlenebileceği hatırlatılarak SORULDU:
Doğrudur, DİNK cinayeti öncesi İstihbarat Daire Başkanlığı’na F3-F4 raporunu İstanbul’a da DİNK’e yönelik ses getirici eylem raporun gönderildiği ve eylemi yapacak şahsın özelliklerini içerir yazı gönderildiğinde ben Trabzon İl Emniyet Müdürü idim, aynı zamanda MC DONALDS bombalamasını aydınlatan ve Erhan TUNCEL’i eleman yapan şubenin müdürü de bugün İstihbarat Dairesi Başkanı olan Engin DİNÇ’tir, ayrıca ermeni vatandaşlarımız ve azınlıklar ile ilgili artan tehditlere karşı tedbir alınması için 81 ile gönderilen tamimi imzalayan istihbarat daire başkanı idim, ben bu görevleri bihakkın yerine getirirken diğer ilgili makamlarda başka sorumlu kişiler bulunmakta idi.
Ben Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak Mayıs 2006 tarihinde atandım ve 16 ekim 2009 tarihine kadar da İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptım.
SORULDU: İstihbarat Daire Başkanlığı C. Şube Müdürlüğü nezdinde C5 bürosunun kuruluşu ve bu büro hakkında bilginiz varmı?
Ulusalcılık faaliyetleri benim döneminde çok fazla arttı, bununla ilgili olarak eskiye nazaran arkadaşların çalışmaları da arttı, bu bana arz edildi, bu çerçeveden ne kadar personel ihtiyacı varsa tahsil ettim, ne istedilerse yaptım böyle bir büro kurulmuş olabilir, Ali Fuat YILMAZER o dönemde böyle bir büro kuralım diye teklif getirdiyse mevzuata göre büro kurulmuştur, C Şubesi o dönemde ve halen de irtica azınlıklar, sağ terör örgütleri gibi işlere bakıyor, yani o günde bu günde suç grafiği yükselen bir bölüm varsa bir iş varsa ona yükleme yapılır.
Kendisine Hrant DİNL cinayeti, Ergenekon, Balyoz, Kafes eylem Malatya Zirve Yayınevi cinayeti vb. Önemli olayların bu C5 bürosu tarafından yürütüldüğünün iddia edildiği hatırlatılarak SORULDU:
Yukarıda belirttiğim gibi benim dönemimde ulusalcılık faaliyetleri artmıştır, C Bürosu da bu konulara bakıyordu, bundan dolayı böyle bir büro da kurulmuş olabilir, böyle bir büroya onay verip vermediğimi hatırlamıyorum, ancak ihtiyaç varsa onay vermişimdir. Ben gelemden kurulmuş olup olmadığını da bilmiyorum, ama benim dönemimde dairenin ve C Şubesinin ne ihtiyacı varsa yerine getirilmiştir.
SAVUNMA AVUKATINDAN SORULDU:
Bizim ifadeye bir diyeceğimiz yoktu, ekleyecek bir husus yoktur, ancak soruşturma ile bağlantılı olarak Hrant DİNK cinayeti ile ilgili kamu görevlilerinin ihmalinin olup olmadığına dair daha önce Başbakanlık Teftiş Kurlu ve Devlet Denetleme kurulunca düzenlenen raporlar vardır, bu raporların ekleriyle birlikte dosyaya celp edilmesinde fayda vardır, yine bu konuda Ankarada yürütülen adli soruşturma yapıldığına dair bir bilgi vardır, Ankara ya da bu soruşturmanın sorulmasını da istiyoruz, müvekkilin lehine olan delillerin de toplamasını istiyoruz, konjektürel olarak dosyaya gerçek dışı bilgiler de yansımaktadır, bunlar hakkında da gerekli yasal yollara başvurduk, başvuracağız, dedi
Ceza Mahkemesi Kanununun 147’nci maddesinde yazılı hususların yerine getirilmesinden sonra tutanak okunup, ifade veren ile hazır bulunanlar tarafından imza altına alınmıştır. 02/10/2014 tarih başlayış saati 11,30-bitiş saati15,25
YUSUF HAKKIDA DOĞAN – Cumhuriyet Savcısı
Samet GÖKDUMAN – Zabıt Katibi
RAMAZAN AKYÜREK – Şüpheli
Av. ADNAN ŞEKER
© Tüm hakları saklıdır.