Dünya
Deutsche Welle

İklim zirvesinde kader haftası

İklim anlaşmasıyla ilgili görüşmelerde sıra çevre bakanlarına geldi. Tartışma konularını kapsayan metnin sayfaları azaltıldı ancak inandırıcı uzlaşmaya giden yol henüz kısaltılamadı.

07 Aralık 2015 14:41


Paris'teki iklim zirvesinin olumlu yanlarının ne olduğu, sorusunu yanıtlamak ilk bakışta kolay gibi geliyor. Uzmanlar düzeyindeki görüşmelerde teknik heyetler kapanış bildirisinin tartışmalı konularını 2 bin 500'den 567 sayfaya indirmeyi ve alternatif çözüm önerilerini üçte iki oranında azaltmayı başardılar. Ancak masada halâ, sadece siyasi uzlaşmayla çözüme kavuşturulabilecek yüzlerce konu bulunuyor.

İklim konferansına ev sahipliği yapan Fransa müzakerelerin hızlandırılması için heyetlere oldukça baskı yaptı. Hafta sonunda da ünlüler boy gösterdi. Eski Kaliforniya valisi Arnold Schwarzenegger ve eski ABD Başkan yardımcısı Al Gore iklim felaketinin neden mutlaka önlenmesi gerektiğini delegelere anlattı, siyasi sorumlulardan cesaret ve kararlılık gösterilmesini istedi. Hatta Papa Françesko bile inanç sahiplerini iklim konferansının başarısı için dua etmeye çağırdı.

Siyasi kararlar gerekli

Alman temsilci Karsten Sach ‘bütün önemli konuların çözüm beklediğini' belirtirken Greenpeace'den Martin Kaiser, ‘çetin pazarlığın asıl şimdi başladığını', söyledi. Doğal Hayatı Koruma vakfı bu hafta bir araya gelen çevre bakanlarından acele etmelerini isterken iklim zirvesinden, ‘güçlü bir anlaşma kadar, sıfıra sıfır, elde var sıfırlık bir sonucun da çıkabileceğini' duyurdu.

900 dolayındaki sivil toplum örgütünü temsil eden Climate Action Network (CAN) şimdiye kadar kaydedilen ilerlemeyi daha olumlu değerlendiriyor. CAN sözcüsü Luz Gallagher, “Mali olanlar hariç çoğu konuda Kuzey-Güney dinamiğinin nüans kazandığını, Suudi Arabistan önerileri bloke ederken Hindistan'ın daha yapıcı davrandığını, bazı konularda uzlaşma zemini görebildiğini ve son haftanın dramatik gelişmelere sahne olacağını”, söyledi.

Finansman anlaşmazlığı

Sanayi ve kalkınma halindeki ülkelerle, dünyanın en fakir ülkeleriyle Çin ve Brezilya arasındaki anlaşmazlık konularında arpa boyu kadar yol alınamadı. Fakir kalkınma halindeki ülkelerde iklim değişikliği ile mücadele ve atmosferdeki ısınmadan en çok etkilenen ülkelerdeki zararın tazmini gibi konularda yakınlaşma sağlanamadı.

Hindistan'ın çevre bakanı ‘fakirlerin sözcüsü olduğunu ve zengin ülkelerden borçlarını ödemelerini' istedi. Bakan çevrenin kurtarılmasıyla ilgili bütün önlemlerin zengin ülkeler tarafından ödenmesinde ısrar edeceklerini söyledi. Çin de aynı telden çalıyor. Refahın hızla arttığı ve dünyanın en fazla sera gazı üretilen ülkesi durumuna gelindiği Çin Batı'nın ‘tarihi sorumluluğundan' dem vuruyor. İklim önemlerine ayrılacak kaynak da tartışma konusu olmaya devam ediyor. sanayi ülkeleri yılda 780 ila 90 milyar dolar verebileceklerini söylüyor, kalkınma halindeki ülkeler ise bu rakamın yeteceğinden kuşku duyuyor.

Isınma kaç derecede dondurulmalı?

İlerleme sağlanan konular da yok değil. Sanayi ülkeleri, iklim değişikliğinden en çok etkilenen fakir ada devletlerinin sera gazı emisyonunun azaltılmasına yardımcı olmayı taahhüt ediyor. Ada devletleri atmosferin 1,5 dereceden fazla ısınmaması için küresel karbondioksit emisyonunun şimdiye kadar öngörülenden daha fazla düşürülmesini istiyor. Paris'teki konferansta ise koruyucu önlemlerin 2 derecelik ısınmaya göre kararlaştırılması öngörülmüştü.

Konferansa sunulan planlar ise ısınmanın bu sınırı yüzde 50 oranında aşmasını önleyemeyecek. Tuvalu Başbakanı Enele Sopoaga bunun kabul edilemeyeceğini ve iklim değişikliğinin sonuçlarını şimdiden hissetmeye başladıklarını söylüyor. Sopoaga, “Şimdiden ağır bedel ödüyoruz. Pam siklonundan sonra üç adamızda ne gıda maddesi, ne su, ne de tohum kaldı. Bu uyarı yetmez mi? En küçük sıcaklık artışı bile büyük bir felakettir”, diyor.

Fakir ada devletleri kritik durumda

Almanya Çevre Bakanlığı Müsteşarı Jochen Flasbarth Tuvalu başbakanına hak veriyor. Fllasbarth, “Isınmanın iki dereceyle sınırlandırılması, söz konusu ülkelerin büyük felaketlerden korunmasını garanti edemez”, diyor. Ancak sıcaklık artışı sınırının tanımlanmasının, bağlayıcı bir şekilde kontrol edilmesine imkan tanımadığını ve 2 dereceyi silip 1,5 derece yazmanın anlamı olmadığını söyleyenler de var.

Doğal Hayatı Koruma vakfı sözcüsü Regine Günther küçük ada devletlerinin iklim konferansında yararlı katkılarının olduğunu, ve en kritik durumdaki fakir ülkelerin sonlarını getirecek bir anlaşmaya imza atmak için neden görmediklerini belirtiyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle