Gündem

İhsan Eliaçık: Paraya tapan, tecavüzcüyü koruyan, hırsızı aklayan mevcut din anlayışının ateistiyim!

“Diyanet’in kökten kaldırılmasından yanayım”

08 Kasım 2016 19:20

Yazar İhsan Eliaçık, daha önceden söylediği “Bugün yaşananlara bakıp ateist olduysanız caizdir, ben de bu dinin ateistiyim” sözlerine açıklık getirdi. Eliaçık, "Söylediğim söz aşağı yukarı şu çerçevedeydi. Hurafeye batmış, paraya tapan, tecavüzcüyü koruyan, hırsızı aklayan mevcut din anlayışının ateisti ama gerçek İslam'ın müminiyim demek istedim. Çünkü bugün baktığınız zaman tecavüzcülere, hırsızlara, tekbirle kafa kesenlere ‘Böyle din olmaz, ben bu dinden uzağım. Böyle bir dinin Allah'ı varsa kardeşim onu da kabul etmiyorum' diyen kişinin mağdur sayılacağını, ona bir şey diyemeyeceğimizi söylemeye çalıştım” dedi.

Eliaçık, Diyanet’in verdiği fetvaların 800 sene öncesinin cevapları olduğunu savunurken  “Diyanet’in kökten kaldırılmasından yanayım” ifadesini kullandı.

Eliaçık, Ramazan ayında ekranlarda yaptığı programlarla gündeme gelen Nihat Hatipoğlu için “Kazandığı paraların hesabını vermek zorunda. Ben ona da dedim, madem konuşup bu kadar para alıyorsun, Sultanahmet Meydanı'nda vatandaşlara konuşarak aldığın o 600 milyarı yine Sultanahmet'te vatandaşlara dağıt da görelim dedim” diye konuştu.

RS FM’den Enver Aysever’e konuşan Eliaçık’ın sözleri şöyle:

"Orada ben bugün din adına yaşanan şeylerin insanı ateist yapma noktasına getireceğini, aklı başında, vicdanı çalışan, insanlığın temel değerlerini bilen, dinlerinin de az çok özünü bilen insanları isyan ettireceğini söylemeye çalıştım" diyen İhsan Eliaçık, "Söylediğim söz aşağı yukarı şu çerçevedeydi. Hurafeye batmış, paraya tapan, tecavüzcüyü koruyan, hırsızı aklayan mevcut din anlayışının ateisti ama gerçek İslam'ın müminiyim demek istedim. Çünkü bugün baktığınız zaman tecavüzcülere, hırsızlara, tekbirle kafa kesenlere ‘Böyle din olmaz, ben bu dinden uzağım. Böyle bir dinin Allah'ı varsa kardeşim onu da kabul etmiyorum' diyen kişinin mağdur sayılacağını, ona bir şey diyemeyeceğimizi söylemeye çalıştım.

“Daha berbat bir durum var”

Eliaçık, “Bir devlet dini mi oluştu?” sorusu üzerine ”Tabii. Türkiye'de maalesef düzen değişmiyor. Biz 28 Şubat'ta mahkemeye çıktık ve hakim ‘sanıkların tutuklanmasına ve delillerin bilahare toplanmasına' diyerek bizi içeri attı. Şimdi daha berbat bir durum var. Şimdi deniyor ki ‘Sanıkların gözaltına alınmasına, delil sunanların tutuklanmasına' diye daha berbat bir noktaya geldik. Biz memlekette bir dini aydınlanma gerçekleştirmeye çalışıyoruz, bu yayılacağına dinin en gerici yorumları, en berbat halleri benimseniyor” yanıtını verdi.

“Diyanet’in verdiği fetvalar 800 sene öncesinin cevapları”

Buradan hareketle "Dinin en gerici yorumu nedir?" sorusunu da yanıtlayan Eliaçık, şöyle konuştu:

"Diyanet'in internet sitesine girdiğiniz zaman orada vatandaşların sorduğu sorulara yanıt verildiğini göreceksiniz. Oradaki cevaplara bir bakın, hepsi 700 sene önce, 800 sene önce verilmiş cevaplar. Mesela Alevi ile Sünni evlenemez, evlenmesi için Alevilerin Müslüman olması gerektiği şeklinde fetvalar veriyorlar. Din hakkında bilgisi olmayan insanlar oturmuşlar orada vatandaşa cevap veriyor."

“Diyanet’in kökten kaldırılmasından yanayım”

“Diyanet'in kökten kaldırılmasından yanayım. Çünkü İslamiyet bir devletin tekeline verilemez. Çünkü demokratik bir cumhuriyette böyle bir kurumun olmaması gerekir. İslamiyet'in de buna ihtiyacı yok zaten. Mevcut camiler yeterlidir, İslam'ın doğruluk, dürüstlük, merhamet, iyilik, güzellik, paylaşım, bölüşüm gibi temel değerleri vardır. Bunlar zaten insanlık değerleriyle paraleldir. Bunlar esas alındığında zaten bir din adamları sınıfına ihtiyaç duyulması İslam'ın temel mesajlarına da terstir. Diyanet oluşunca alttan alta bir din sınıfı oluşuyor. Din bizden sorulur hesabına giriliyor. Dini çoğulculuk Diyanet yoluyla yok edilmek isteniyor. Bir tek devlet dini var, bu haktır, geri kalan bütün dini yorumlar da batıldır gibi bir durum oluşuyor. Vatandaş sağda solda bir dini yorum duyunca bunu bir de Diyanet'e sorma ihtiyacı hissediyor. Benim bir yorumumu devletin bir kurumuna onaylatmak gerektiğini düşünüyor. Halbuki böyle bir makam yok ki İslam'da, ruhban sınıfı yok ki. Zaten İslam, dinlerin sonuncusu olduğu için bir reform yaparak din adamları sınıfını, din sınıflarını, hepsini ortadan kaldırmıştır."

“Din söyleminden zengin olmak caiz değildir”

“Bir kişinin İslam alimi olabilmesi için din namına söylediklerinden ücret almaması gerekiyor. Ben 30 yıldır din adına konuşmalar yapıyorum, bundan dolayı da herhangi bir ücret almıyorum" dedi. Bunun bir kamu hizmeti olduğunu söyleyen Eliaçık, "İlan ediyorum, ben dini aydınlanmaya katkı sağlamak istiyorum, bildiklerimi toplumla paylaşıyorum. Din söyleminden zengin olmak caiz değildir. Peygamberimiz peygamberliğinden dolayı herhangi bir almamıştır. Ama din adamı olduğunu söyleyen insanlar vardı ve onlar ücret alıyordu, para istiyordu ve kendine bağladığı insanları din namına sömürüyordu. Peygamberimiz bunu yapmadı. Vefat ettiğinde geriye miras olarak bıraktığı herhangi bir mülkiyeti yoktu.

"Kişinin geçimini neyle sağladığı, şahsi hayatında harcadığı paraların nereden geldiği önemli" diye konuşan Eliaçık, "Bu size kendi emeğinizle kazandığınızdan mı geliyor yoksa vatandaşın verdiği zekat, dini bağış gibi paraları biriktire biriktire kendinizi zengin mi ediyorsunuz? Eğer ikincisini yapıyorsanız, o Kuran'a göre insanın karnına ateş doldurması gibidir ve kesinlikle yasaklanmıştır" yorumunu yaptı.

"Sömürüye alet edemezsiniz"

"Size de bağışta bulunanlar var mı?" sorusuna yanıt veren İhsan Eliaçık "Yok canım yok. Etrafınızda bulunan insanları din namına sömürmüş oluyorsun öyle. Bizim de karşı çıktığımız şey bu. Bunu televizyon programları üzerinden yapanlar var, tarikat şeyhi olarak yapanlar var, ‘Dini yükseltiyorum, ümmeti kurtaracağım' diye ortaya çıkmış siyasetçiler yoluyla yapanlar var. Ama bunlar düşünmüyorlar ki uğraştıkları şey dindir, ağızlarına aldıkları söz Allah kelamıdır. Bunu sömürüye alet edemezsiniz" dedi. Eliaçık şunları kaydetti:

"Acımadan o insanları sömürüyorlar"

"Halkın büyük çoğunluğu evine ekmek bile götüremiyorken siz din namına televizyonlarda konuşup bir Ramazan'da 600 milyar para alıyorsunuz. Acımadan o insanları sömürüyorlar. İşte ben bunların ateistiyim dedim. Ateistiyim derken, bunları reddediyorum, kabul etmiyorum, bunların inkarcısıyım. Bir tanesi Nihat Hatipoğlu. Kazandığı paraların hesabını vermek zorunda. Ben ona da dedim, madem konuşup bu kadar para alıyorsun, Sultanahmet Meydanı'nda vatandaşlara konuşarak aldığın o 600 milyarı yine Sultanahmet'te vatandaşlara dağıt da görelim dedim. Başka bir yerden geliri vardır. Burada yaptığı ise bir kamu hizmetidir." Nihat Hatipoğlu'ndan sonra eleştirilerini kamuoyunda ‘Cübbeli Ahmet' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'ye yönelten İhsan Eliaçık "Öbür tarafta da Cübbeli var mesela. O da yakmayan kefen satıyor. Size 270 liraya kefen satıyor. Mezara girdiğinizde ona sarınırsanız o kefen sizi yakmıyor. Cübbeli Ahmet ürünleri diye internette site var, girdiğinizde orada görebilirsiniz. İşte tam da bu dinin ateistiyim. Aklı başında bir adam bunları görüp de nasıl ateist olmasın?" dedi.