Gündem

Hürriyet'ten Dışişleri Bakanı'na yalanlama: Eğit-donat programı başlamadı

Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış: Başladı diyenlere sakın inanmayın

24 Mayıs 2015 16:13

Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Suriyeli muhalif gruplara Eğit-donat eğitimine başlandığı yolundaki açıklamasını yalanladı. "Suriyeli muhaliflere yönelik eğit-donat programının Türkiye ve Suudi Arabistan ayaklarını başlamadığını öne sürdü. Tanış, "Başladı diyenlere sakın inanmayın" dedi.

Mevlüt Çavuşoğlu, 16 Mayıs'ta Hürriyet'ten Verda Özer'e verdiği demeçte, eğit-donat dâhilinde ilk grubun, yani 300 muhalifin 9 Mayıs'ta Türkiye'ye vardığını ve bu hafta eğitimlerine başlandığını ve bu muhalifleri ABD ile birlikte seçtiklerini söylemişti.

Tanış'ın Hürriyet'te "Libya belgeleri" başlığıyla yayımlanan (24 Mayıs 2015) yazısı şöyle:

Libya Bingazi'deki olay oldu. Aralarında büyükelçinin de olduğu dört Amerikalı, tam 2012 Amerikan başkanlık seçimlerinden 1.5 ay önce yine bir 11 Eylül günü katledildi.

Amerikalı muhafazakâr sivil toplum örgütlerinden Judicial Watch, Amerikan Savunma Bakanlığı'na başvurdu.

Ve Bingazi saldırısı bir El Kaide işi miydi yoksa başta Obama Yönetimi'nin iddia ettiği gibi kendiliğinden gelişen bir eylem miydi öğrenmek için, o dönem hazırlanan resmi raporların açıklanmasını istedi.

Vermediler. Örgüt mahkemeye gitti. Ve en nihayet, geçen pazartesi, askeri istihbaratın hazırladığı Bingazi saldırısıyla bağlantılı 100 sayfayı aşkın belge Judicial Watch'a teslim edildi.

*

Açıklanan belgeler, Bingazi'nin planlı bir iş olduğunu kanıtlıyordu.

Buna göre saldırıya aslında 1 Eylül 2012'de karar verilmişti. Ve olayın hazırlayıcısı da 120 üyesi olan, bugün IŞİD'e yakın Ensar El Şeria örgütüyle bağlantılı Tutsak Ömer Abdulrahman Tugayı'ydı (BCOAR). Libya Eğitim Bakanlığı'ndaki Müslüman Kardeşler üyelerinin verdiği izinle kurulan Derne'deki El Tevhid okulunu merkez haline getirmiş radikal bir örgüt.

Obama Yönetimi'ni Bingazi'de eleştirenler haklı çıktı. Çünkü saldırıdan bir gün sonra hazırlanan o istihbarat raporu aslında Yönetimin Bingazi'de neler olduğunu olayın hemen sonrasında öğrendiğini kanıtlıyordu.

Ama açıklanan belgeler Irak ve Suriye bağlantılı başka bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Çünkü Bingazi'yi daha hikâyenin en başında çözen Amerikan askeri istihbaratı, ta 2012 yazında bugün Suriye ve Irak'ta yaşanan durumu da tamı tamına öngörmüştü. Zira 30 Temmuz 2012'de hazırlanmış, Beyaz Saray'a da gönderilen askeri istihbarat raporunda aynen şu analiz yapılıyordu:

*Suriye'de rejim ayakta kalacak.

*Gelişmeler bir vekalet savaşına doğru gidiyor: Rusya, Çin ve İran'ın desteğiyle rejim Tartus ve Lazkiye gibi kıyı bölgelerini kontrol ediyor. Muhalefet ise Türkiye sınırındaki bölgelere ilaveten Irak'ın Musul ve Enbar eyaletlerine komşu Hasaka ve Deyrezzor gibi doğu bölgelerini kontrol etmeye çalışıyor. Batı ve Körfez ülkeleriyle Türkiye de bu çabaları destekliyor.

*Suriye'nin doğusunda ilan edilmiş ya da edilmemiş Selefi bir yönetim (IŞİD doğudaki Rakka'da yaptı) ortaya çıkabilir. Bu da muhalefeti destekleyen güçlerin, Irak ve İran'daki Şii yayılmacılığının stratejik derinliği olarak düşünülen Suriye Rejimi'ni izole etmek için tam olarak istedikleri şey.

*Bu da Irak El Kaidesi'ne (IŞİD) eski hücresi Musul ve Ramadi'ye dönmesi için ideal bir ortam yaratacaktır. Iraklı ve Suriyeli Sünniler ile Arap dünyasındaki geri kalan Sünniler arasında cihat için bir araya gelme konusunda bir momentum sağlayacaktır. Ayrıca Irak El Kaidesi, Irak ve Suriye'deki diğer terörist gruplarla oluşturduğu birlikle bir İslam Devleti de ilan edebilir.

*

BU belge, o dönem olayları aklıselimle yorumlamaya çalışan herkesin üç aşağı beş yukarı öngördüğü bir durumdu aslında.

Radikallerin Suriye'de kazandıkları zemin 2012'de artık pekçok kişi tarafından anlaşılmıştı.

Ancak halen detaylarını tam olarak bilmediğimiz ve ortaya çıkan her yeni belgeyle biraz daha kavradığımız, hikâyenin başka bir boyutu ise Türkiye ve Amerika'nın bu süreçte nasıl bir ilişki içinde oldukları.

Judicial Watch'un edindiği belgeler arasında önemli bir doküman daha var.

17 Mayıs 2012'de yine Amerikan askeri istihbaratı tarafından hazırlanmış bu belge.

Ve Libya'nın doğusundaki kıyı kasabası Gara açıklarında şüpheli bir geminin seyrüsefer bilgileri paylaşılmış.

Bingazi'den çıkıyor. Gece, uluslararası sularda kıyıya paralel doğuya doğru ilerliyor.

Sonra Tobruk'a yakın Gara'da kıyıya yöneliyor. Karaya 2-3 km mesafede dört saat kalıyor.

Sonra tekrar kuzeye doğru yol alıyor. Son dönem şüpheli rota izleyen benzer gemilerden biri, deniyor, yine Beyaz Saray'a da yollanan belgede.

Peki gemi ne çıkıyor?

Türkiye'den Bingazi'ye 'çimento' getirdiği söylenen bir yük gemisi.

*

TIPKI raporda söylendiği gibi. IŞİD devlet ilan etti. Geçen Pazar da Ramadi'yi aldı, Suriye'nin doğusunda Humus yolunda Palmira'ya girdi.

Kuzeyde de Nusra Idlib'den güneye, Humus'a doğru ilerlemeye başladı. Niye?

Çünkü Türkler ve Suudiler, 30 Haziran'da İran'la varılacak nükleer anlaşmadan sonra İran'ın daha güçlü bir şekilde oyuna geri gelmesinden evvel, muhalefet Suriye'de ne kadar ilerleyebilirse ilerlesin diye yardımları artırdı.

Amerikalılara da İranlılarla varılacak tarih anlaşmayı geleneksel müttefiklerine kabul ettirme ve süreci en az hasarla atlatma çabası içinde olduklarından yaşananları uzaktan izlemekten başka çare kalmadı.

Tek yapabildikleri, kendileri için hiçbir önemi olmayan, Suriyeli muhaliflere yönelik eğit-donat programının Türkiye ve Suudi Arabistan ayaklarını başlatmamak oldu.

Başladı diyenlere sakın inanmayın.

Peki ne olur?

30 Haziran'dan sonra konuşalım.

Hem Ramazan'a kadar köprünün altından daha çok sular akacak.

Ama Libya belgelerini okuyunca bir kez daha anladım.

Bence 11 Eylül 2012'de... 'Türkiye'nin yakın durduğu Müslüman Kardeşler' bağlantılı örgütün Amerikalı büyükelçiyi öldüren eyleminden sonra...

Ankara ve Washington çoktan uzak yerlere savrulmuştu.