Gündem

Hürriyet yazarı: Düz liseliler FETÖ'yü imam hatiplilerden önce fark etti

"Bu süreçte onlara 'ne istedilerse veren' kişi bir 'düz lise' mezunu değildi"

08 Ağustos 2017 12:09

Hürriyet yazar Mehmet Y. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'FETÖ' ile mücadele konusunda Dinayet İşleri Başkanlığı'nın "çok geç kaldığı" sözlerini değerlendirdi. 'FETÖ'nün milletin dini bilgilerinin eksikliğinden değil, tam tersine dini bilgilerinin çok iyi olduğunu düşünenlerden yararlandığını belirten Yılmaz, "Ve ben “düz lise” mezunu Mehmet, bu işi imam hatiplilerden önce fark ettim" diyerek Diyanet’in bir kabahatinin olmadığına dikkat çekti.

Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz'ın "Düz liseli imam hatipliden önce fark etti" başlığıyla (8 Ağustos 2017) yayımlanan yazısının tamamı şöyle:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ ile mücadele konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “çok geç kaldığını” söyledi.

Başkanlığı, FETÖ’nün “dini eksikliklerden” yararlandığını görmemekle suçladı.

Cumhurbaşkanı’nın bu yaklaşımı oldukça ilginç.

Her fırsatta imam hatiplerin ne kadar önemli olduğundan, buralarda gerçek dini bilginin verildiğinden söz ediyor.

Bakanların önemli bölümü imam hatipli, hatta sırf bu özelliklerinden dolayı bakan olmuş olma ihtimalleri bile var.

Ama gelin görün ki bunca imam hatipliye rağmen, Fetullahçı çete, “dini eksikliklerden yararlanıp” devlet içinde devlet olmayı da başarabilmiş

Bu süreçte onlara “ne istedilerse veren” kişi bir “düz lise” mezunu değildi.

Ben senelerce her pazartesi günü bıkıp usanmadan sordum, KPSS sorularını çalanlar ne oldu diye?

Sordum, çünkü bu çetenin bu soruları çaldığı, sadece o sınavla da sınırlı kalmadığı, adamlarını devlete sokuşturmak için bu yolu kullandığı, daha soruların çalındığı hafta belli olmuştu.

Ve ben “düz lise” mezunu Mehmet, bu işi imam hatiplilerden önce fark ettim!

Fetullah Gülen cemaatinin bir gizli örgüt gibi çalıştığını, gelir kaynaklarının şeffaf olmadığını bu köşede yazıp NTV’deki ‘Basın Odası’nda söylediğimde de üzerime gelenler imam hatipliydi.

Yani diyeceğim şu ki Fetullahçılar milletin dini bilgilerinin eksikliğinden değil, tam tersine dini bilgilerinin çok iyi olduğunu düşünenlerin, onları Müslüman zannetmesinden yararlandılar.

“Alnı secdeye değiyor” denilerek güçlendirildiler, palazlandırıldılar. Diyanet’in pek bir kabahati yok aslında.

Vatandaş korsanın insafına emanet

Merve Erdil’in pazar günü Hürriyet’te yayımlanan haberi, bir Türkiye gerçeğinin altını kalınca çiziyordu.

“Fatura ödeme merkezi” adı verilen ancak fatura bedellerini tahsil yetkisi olmayan “korsan” tahsilat merkezlerinin sayısı 950’yi bulmuş.

CK Boğaziçi Elektrik Genel Müdürü’nün verdiği bilgiye göre İstanbul’da 700 bin kişi faturalarını bu korsan merkezler üzerinden ödüyor.

Yıllık 20 milyon lirayı bulan bir gelirden söz ediliyor ki bunun bir tek sonucu olabilir, korsanların sayısı hızla artacak.

Vatandaşlar, bu merkezlerin “korsan” olduğunu da bilmiyorlar doğal olarak.

Ama ödediklerini sandıkları faturaların ödenmediğini ya da geç ödenerek cezaya girdiğini iş işten geçtikten sonra elektrikleri kesilme durumuna gelince öğrenebiliyorlar tabii!

Hürriyet’in haberinde böyle bir “korsan” merkezin fotoğrafı da var: “Fatura Ödeme Merkezi” yazısı okunuyor, dükkânın kapısının üstündeki dev tabelada. Cama da hangi faturaların ödenebileceğinin listesi yazılmış: Elektrik faturaları, gecikmiş elektrik faturaları, ADSL ödemeleri, hesaba para gönderme (tüm bankalar), üniversite harçları, parça kontör, SSK ödemeleri, su faturaları, telefon faturaları, cep telefonu faturaları!

Şimdi sıradan bir vatandaş, böyle bir “merkez” gördüğünde bunun “korsan” olup olmadığını nasıl anlayacak?

Dolandırılabileceğini ona kim anlatacak, uyaracak?

Yanıt belli “kamu yöneticileri”!

Ama onlar işlerini doğru dürüst ve eksiksiz yapmadıkları için korsanlar cirit atabiliyorlar. Elbette bu tür merkezlerin hepsinin dolandırıcı olduğunu iddia etmiyorum. Ama “namuslu” olsalar bile “yetkisiz” olduklarını biliyoruz. Vatandaşın cebindeki üç kuruş paranın akıbeti, oralarda çalışan insanların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmasına mı bağlı olacak?

Bu kentte valisinden tutun, Emniyet müdürü ve kaymakamlara kadar onlarca kamu görevlisi var ama vatandaşın işi de sadece şansa kalmış durumda.

Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi?

Fenerbahçe'ye transfer şart

Hayır, Fenerbahçe’nin santrfora ihtiyacı var, bir de orta sahaya yaratıcı oyuncu lazım filan gibi her spor sayfasında defalarca tekrarlanan bir şey söylemiyorum.

Fenerbahçe’nin transfere ihtiyacı var, ihtiyaç olan mevki de sahanın içine değil, hemen kenarındaki tribünlerde.

Fenerbahçe daha sezonun başında, dişine göre bir rakip bulmuş, Avrupa Kupası ön eleme maçı oynuyor ve tribünler takımın en çalışkan oyuncusu Hasan Ali Kaldırım ve en çok ümit vaat eden genç oyuncusu Ozan Tufan ile uğraşıyor.

Islıklamalar, yuhalamalar filan!

E hani “Yenilsen de yensen de taraftarın senle”ydi?

İki genç oyuncuyu daha sezonun ilk maçında moral olarak çökertmek mi taraftarlık?

YENİ SPOR YAZARLARI GELİRKEN

HÜRRİYET’in yeni online servisi www.sporarena.com ilginç bir projeyi hayata sokuyor.

Spor arena sitesinde, tuttuğunuz takımın yazarı olabilirsiniz.

Bu özellikle, spor sayfalarında kendine geniş yer bulamayan Süper Lig, 1. ve 2. Lig takımlarındaki gelişmeleri, oyuncuları bizlerin de kolayca takip edebilmesini sağlayacak bir uygulama.

Ve sadece futbol ile sınırlı değil, voleybol ve basketbol yorumlarınızı da bu siteye yazabilirsiniz.

Biz Hürriyet’te Spor servisinde bir jüri kuracağız ve gönderilen deneme yazılarını değerlendirip, Spor Arena taraftar yazarlarını seçeceğiz.

Bu seçime katılmanızı öneririm, çünkü bana zaman zaman gelen e-postalarda okuduğum kalitede futbol ve basketbol yorumunu başka bir yerde bulamıyorum.

Belli ki ciddi bir potansiyel var ve bu potansiyelin ortaya çıkarılması, geleceğin spor yazarları kuşağının de belirlenmesini sağlayacak.