Gündem

'Meis Davası'nda hakimden basına sansür

Küçükçekmece Adliyesi hakimlerinden Zeynep Sağlam Özcan, basın mensuplarını duruşma salonundan polis eşliğinde çıkarttı

22 Ekim 2014 19:59

Küçükçekmece Adliyesi 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dördüncü duruşması görülen “Meis Davası”nda hakim Zeynep Sağlam Özcan duruşmayı “güvenlik gerekçesiyle” basına ve sivil toplum örgütlerine kapattı.

Duruşmayı izleyen basın mensuplarının polis zoruyla duruşma salonundan çıkartılmasını istedi. Duruşma boyunca salonun içinde ve dışında polisin beklemesi dikkat çekti.

 

ÖDAV tepki gösterdi

 

Duruşmayı takip eden ve trans kadınların müdafiliğini yapan Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu (ÖDAV) üyeleri hakimin bu kararına ve tavrına itiraz etti ve güvenlik gerekçesinin tanımlanmasını talep etti. Ancak Hakim Özcan, avukatların bu talebini ret etti. Avukat Rozerin Seda Kip, “Burada ne kamu güvenliği ne de genel ahlak kurallarına haykırı bir tutum yoktur. Zira biz müşteki vekiliyiz yani şikâyet edeniz. Kamu güvenliğini tehdit eden bir durum varsa bu bizim talebimizle olmalıydı” dedi.

 

"Cübbesiz giremezsin"

 

Duruşmayı sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine de kapatan hakim Zeynep Sağlam Özcan, Spod LGBTİ Derneği’nin Hukuk Alan Koordinatörü Avukat Ezgi Şeref'in duruşmaya katılmasına cübbesinin giymesi üzerine izin verdi.

Mahkeme, sanıklarından Ercan Fındık hakkında verilen yakalama emrinin devamına hükmederek duruşmayı 13 Şubat 2015 saat 10:30’a erteledi.

 

Ne olmuştu

Kamuoyunda “Meis Davası” olarak bilinen ve Avcılar Kaymakamlığı’nın inisiyatifinde fuhuş iddiasıyla sitede yaşayan trans kadınların evleri 3 ay süreyle mühürlenmişti. LGBTİ derneklerinin, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu ve feminist avukatların katılımıyla dava süreci başlatılmıştı.

 

ÖDAV Avukatları:  Hakim keyfiyetliğinin en üst düzeyde yaşandığı bir duruşma

 

Ramazan Demir: “Hakimin bu kararı almasını gerektiren koşullar yok. Tamamen keyfi bir karar. Güvenlik gerekçesinin tespitinin yapılmasını talep ettik ama mahkeme tarafından ret edildi. Tamamen hakimin keyfiliğinden kaynaklanan bir karar. Burada saldırıya uğrayan müşteki vekiller yani trans kadınlar ve biz savunma avukatları olarak hakimin kimi kimden koruduğunu anlayamadık. Hakim keyfiyetliğinin en üst düzeyde yaşandığı duruşmalardan birisine tanıklık ettik. Hakim CMK hükümlerini kötüye yorumlayarak ve alaniyet ilkesini çiğneyerek adil yargılama hakkının ihlaline karar veriyor. Bu tür davalarda alınan bu tarz kararlar birazda kamuoyu desteğinin azalmasına imkan sağlıyor. Eğer basın duruşma salonunda olsaydı hakimin o keyfiyetliğini çok net görebilirdi.”

 

“Bu karar hukuka aykırıdır”

 

Rozerin Seda Kip: “Hakimlerin duruşmalarda takdir yetkileri var ama bu somut dava dosyasında hakim takdir yetkisini kötüye kullanıyor. Kendi kendine kararlar alıyor. Burada müşteki katılan vekili olmamızın bir önemi var ne de beyanlarımızın bir önemi var. CMK/182 çok açık bir maddedir. Burada ne kamu güvenliğine ne de genel ahlak kurallarına haykırı bir tutum yoktur. Zira biz müşteki vekiliyiz yani şikâyet edeniz kamu güvenliğini tehdit eden bir durum varsa bu bizim talebimizle olmalıydı. Biz sanıklarla salon dışında yaklaşık 1 buçuk saat duruşmanın başlamasını birlikte bekledik. Bundan önceki celselerde de sanıklar ile müştekiler arasında bir olumsuz durum yaşanmamıştır. Hakim olayı büyütüp kendince bir kamu güvenliği kavramının içine sokup bir karar vermiştir. Bu karar hukuka haykırıdır. Biz 18 Aralık 2013 tarihinde başlayan bu davaya sivil toplum örgütleri ve LGBTİ derneklerinin katılımıyla takip etmek istedik ancak bu talebimiz ret edildi. Güvenlik gerekçesi kararıyla duruşmalar kapalı yapılınca bu davaya katılımın ve takibin azaldığını da gördük. SPOD LGBTİ ve ÖDAV olarak bu davaya katıldık. Hakimin bu keyfi kararını da gerekli en üst mercilere taşıyacağız.”

 

“Mahkeme tarafını belli etti”

 

Levent Pişkin: “Hakimin “genel ahlak” gibi bir gerekçe göstermesi zaten mahkemenin tarafını belli etmesi demektir. Suçun ifşa edilmesini engellemek yani suça iştirak etmek ve suçun üzerini örtmek demektir. Biz ÖDAV olarak bu tip toplumsal davaların takipçisi olacağız . Toplumsal haksızlıklara karşı bunun avukatlığını yapacağız ve mahkeme salonlarında bulunacağız. Buradaki duruşmada da hakim davanın kamuoyu oluşturmasını engellemeye çalışıyor. Hakim, bir yandan da sanıkları koruyor. Transfobik bir durum olduğunu düşünüyorum. Burada kamu güvenliği dedikleri mesele bir yandan da ön yargıyı taşıyor. “Trans kadınların saldırganlığı” ya da “travesti terörü” diye sunulan medya meselesi yani o algı üzerinden şekillenmiş bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu karar tam olarak bu durumu ifade ediyor. Biz ÖDAV olarak, LGBTİ bireylerden işçilere kadın cinayetlerinden kürtlere ve alevilere yani bütün kesimlerin, ezilenlerin,  ötekilerin ve ayrımcılığa maruz kalan bütün grupların avukatlığını hak savunuculuğunu yapmaya devam edeceğiz.”

 

“Hakimin önyargılarından kaynaklı alınmış bir karardır”

 

Fırat Söyle: CMK/182 maddesince hangi hallerde duruşmaların kapalı olacağı açıkça belirtilmiştir. Hakim kendi önyargılarından kaynaklı olarak böyle bir karar verdi. Bu kararında da diretmesinin neticesinde davayı takip etmek isteyen gerek şahıslar gerekse basın açısından büyük bir sıkıntıdır. Bu kamuoyunun oluşmasını engellemeye çalışmaktır. Bu kararın muhtemelen itiraz sonrası kaldırılacağını düşünüyorum. Eğer güvenlik gerekçesini gerektiren koşullar var ise önceden mahkeme Cumhuriyet Savcılığı’na talepte bulunması gerekiyor. Ama burada bu yönde bir durum yok. Bu tamamen hakimin kendi önyargılarından kaynaklı alınmış bir karardır.

 

“Mahkemelerde sıkça gördüğümüz genel bir tavır”

 

Ezgi Duman: Bu bizim mahkemelerde sıkça gördüğümüz genel bir tavırdır. Kadın katilleri veya translara yönelik nefret şiddeti faaliyetleri gösterenler mahkemeler tarafından ciddi şekilde korunmaya çalışılıyor. Bu korumanın şekli de medyaya karşı koruma olarak tanımlanıyor. Bu tür nefret içerikli şiddet eylemlerini  meşrulaştırmak adına genelde eylemlerin faillerini korumaya çalışıyorlar. Basına kapalı olmasının yanında transfobik bir yanı da olduğunu çok net söyleyebiliriz. Bugün tam tersine teşvik edilen bir durumda basına kapalı gerçekleştirildi.