Gündem

Gezi'de gözünü kaybetti, ameliyat olacağı günü beklerken gözaltına alındı

TTB: Çağdaş Küçükbattal örneğinde olduğu gibi, gözünü yitirenlerin isimlerini istemenizin nedeni onları gözaltına almak, tutuklatmak ve tedavi süreçlerini engellemek midir

05 Kasım 2013 17:11

Gezi eylemleri sırasında gözünü kaybeden Çağdaş Küçükbattal, tedavisi devam ederken, ameliyat gününün belirleneceği hafta gözaltına alındı.

İstanbul Tabib Odası, Küçükbattal’ın gözaltına alınmasıyla ilgili olarak “Son dört ayını hastane, ameliyat, pansuman ve kontrollerle geçiren Çağdaş Küçükbattal’ın tedavi sürecinin aksatılmamasını, üçüncü ameliyatının ivedilikle yapılmasına olanak verilmesini ve hasta hakkı ihlaline son verilmesini istiyoruz” dedi. Tabib Odası’nın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “26 yaşındaki Çağdaş Küçükbattal 31 Mayıs günü demokratik hakkını kullanarak Gezi Parkına sahip çıkmış ve eylemlerin ilk günü doğrudan yüzüne isabet eden polis gaz fişeğinin yarattığı travma sonucunda sağ gözünü kaybetmiştir. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Kliniğinde tedavi altına alınan, iki kez ameliyat edilen ve çok kısmi bir ilerleme umuduyla bu hafta yeniden 3. Ameliyatı planlanacak olan Çağdaş Küçükbattal henüz tedavisi tamamlanmadan ve hiçbir gerekçe gösterilmeden dün evinden gözaltına alınmış durumdadır.”

 

Gözünü kaybedenler gözaltına mı alınacak?

 

Açıklamada geçen ay Emniyet Genel Müdürlüğü ’nün Türk Tabipleri Birliği’nden Gezi sürecinde gözünü kaybedenlerin listesini istediği vurgulanarak, “TTB’nin ‘hastaların güvenliklerini tehlikeye sokacağı, tedavi süreçlerini engelleyebileceği ve etik olmayacağı” gerekçesiyle isimleri vermeyeceğini açıklaması malum medya çevrelerince TTB’ye karşı bir “güvensizlik yaratma ve itibarsızlaştırma” kampanyasına dönüştürülmüştü. Şimdi Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ve malum medya organlarına soruyoruz: Çağdaş Küçükbattal örneğinde olduğu gibi, gözünü yitirenlerin isimlerini istemenizin nedeni onları gözaltına almak, tutuklatmak ve tedavi süreçlerini engellemek midir? Hasta haklarını, hukuku, etik değerleri bir yana bırakalım… Bu ülkede “vicdan” diye bir şey de mi kalmadı?” denildi.