Yaşam

Yeni en yakın arkadaşınızla tanışın: Gelecekteki siz nasıl biri olacak?

Gelecekte, en sonunda mutlu olacağımızı düşündüğümüz, sonlu bir varış noktasına odaklandığımızda, yol boyunca geçirdiğimiz yolculuğu kaçırırız. Hal Hershfield "Bugünü özlüyoruz" diyor ve bir dizi önerisi arasında şunu söylüyor: Gelecekteki halinize bir mektup yazıp, ona cevap göndererek benlikleriniz arasında bir konuşma başlatın...

17 Temmuz 2023 19:00

T24 Yaşam

Biz insanların, ortalama olarak 4 bin haftalık bir yaşam süresine sahip olduğumuzu düşündüğümüzde, yazar Oliver Burkeman, başarmayı hayal ettiğimiz her şeyin, yaşadığımız tüm sevinçlerin ve gönül yaralarımızın, hayatta var olmayı deneyimlediğimiz her kısacık anın aslında bu 4 bin haftalık ürkütücü derecede kısa zaman içinde gerçekleştiğini hatırlatıyor. 

Bir sonu olduğunun farkında olmamıza rağmen, zamanla aramızdaki ilişki genelde minnettar olmaktan çok uzaktadır. Örneğin, gelecekteki biz kavramını ele aldığımızda, bundan beş ay veya beş yıl sonra dönüşeceğimiz kişiye karşı ne hissediyoruz? Bu sorunun yanıtını bulmak için araştırmacılar, insanların gelecekteki benlikleri için anlık rahatlıklarından ne kadar ödün vermeye gönüllü oldukları üzerinde çalıştılar. Örneğin, emeklilik için para biriktirmek veya lezzetli bir cheesecake yerine bir elmayı tercih etmek. 

Gelecekteki biz şimdiki bize o kadar uzak görünüyor ki, yarının biz'i başkasının sorunuymuş gibi hayatlarımızı sürdürmeye devam etme eğilimindeyiz. 

Kendimize iyilik etmediğimizi bilsek de o parayı şimdi harcamayı ve genelde o tatlının ikinci porsiyonunu da yemeyi tercih ederiz. Bugünkü eylemlerimiz, "Gelecek yalnızca buraya geldiğinde endişeleneceğiz" diyor. Araştırmacılar bu durumu, "gelecekteki miyopi pahasına şimdiki zamana aşırı odaklanma" olarak yorumluyor. 

Aynı zamanda, söz konusu mutluluk olduğunda, şimdiki benliğimiz kendini mutluluktan mahrum etmeye oldukça alışkın. Ne sıklıkla mutluluklarımızı geleceğe ertelediğimizi düşündüğümüzde, yoğun bir günün tam ortasında, bu işi bitirdiğimizde mutlu olacağımızı düşünürüz. Bittiğinde ise, tatile çıktığımızda mutlu olacağımızı düşünürüz. Tam da gelecekte mutluluğu bulacağımızdan emin olduğumuz o kumsalda uzanırken de akşam yemeğinde mutlu olacağımızı düşünürüz. 

Sanki gerçek mutluluk vaadini, koşulların gerçekleşmesi için tam olarak uygun olacağı bir gelecekte bize gönderilen bir pakette saklamışız gibi. Fakat paket sürekli kaybolmaya devam ediyor. 

Sonuç olarak, önümüzdeki andan tüm kalbimizle alabileceğimiz keyiften mahrum kalırız. Araştırmacılar bu durumu da, "mevcut hipermetrop pahasına geleceğe sabitlenme" olarak adlandırıyor. 

Gelecekte, en sonunda mutlu olacağımızı düşündüğümüz, sonlu bir varış noktasına odaklandığımızda, yol boyunca geçirdiğimiz yolculuğu kaçırırız. İnsanların zaman algılarının karar verme süreçlerinde ne kadar etkileyici rol oynadığını inceleyen Hal Hershfield "Bugünü özlüyoruz" diyor. 

Yeni en yakın arkadaşınızla tanışın: Gelecekteki siz

Hershfield'ın yeni kitabı Your Future Self: How to Make Tomorrow Better Today'de (2023) araştırdığı üzere, gelecekteki kendimizin bugünkü bize yabancı gibi görünüyor olmasının nedeni yarının belirsizliğinden kaynaklanıyor. Hershfield'ın araştırmasının başlıca sorusu, bugünkü ve gelecekteki bizler arasındaki duygusal bağlantının nasıl yaratılacağıdır. Bu ilişkiyi güçlendirmek hem şimdiki hem de gelecekteki bizlerin hayatına fayda sağlayabilmek açısından önemlidir. 

Bağlantıyı güçlendirmenin 5 yolu 

* Gelecekteki halinize bir mektup yazıp, ona cevap göndererek benlikleriniz arasında bir konuşma başlatın. Bu iletişim bize gelecekteki bizlerin ihtiyaçları hakkında önemli adımlar atmaya sevk edecek öngörüler sağlayabilir. 

* Bugünkü ve gelecekteki benliklerimiz hakkında aynı kalması muhtemel iki şeyi düşünmek faydalı olabilir. Yapılan araştırmalar, zamanla benlik duygumuzun istikrarını algıladıkça, geleceğin belirsizliklerine karşı olan kaygılarımızı bir miktar da olsa azaltıp hayatımızdaki anlamı arttırabileceğimizi söylüyor.

* Hershfield'a göre, kendimizin en iyi versiyonunu görselleştirmek günümüzde gelecek için yaptığımız fedakârlıkların değerini artırır. Sonrasında o ideal geleceğe ulaşmanın önünde duran bugünkü aşılabilir engelleri tanımak ve onlar üzerinde çalışmak daha kolaydır. 

* Yaşlılığınızı hayal edin. Geriye dönüp baktığınızda neyi daha farklı yapmış olmayı dilerdiniz? Gelecekteki kendiniz size ne için teşekkür edecek? 

* Son yıllarda kişiliğinizin nasıl değiştiğini düşünün. Daha dışa dönük ya da içe kapalı, daha çok empati yapan ya da daha az güvenen... Ahlak bazında temel kişilik özelliklerinizi ve bu bağlamda başkalarına nasıl davrandığınızı düşünün. 

Hershfield'ın belirttiği gibi, kişilik etkileyebileceğimiz bir şey olduğuna göre, yarın kim olacağımız hakkında şu an ne kadar bilgi sahibi olabiliriz? Hershfield, "Nispeten istikrarlı olan, kişiliklerimizin sıralama düzenidir" diyor ve ekliyor. 

"Örneğin, vicdan seviyenizin henüz yarısındaysanız, zamanla vicdanınızda dalgalanmalar yaşansa da akranlarınız arasında aşağı yukarı aynı sıralamada kalırsınız. Bununla birlikte, 10 yılı aşkın süre içinde, 5 büyük kişilik özelliğimizden en az birinde değişiklikler beklenir. Bu durum aynı zamanda (kişilik özelliklerinizin) yüzde 80'inin aynı kalmasını beklediğimiz anlamına geliyor." 

Geçmiş, şimdiki ve gelecekteki benliğimizden geçen altın iplik 

Kimliklerimiz, zamanla gelişen farklı benliklerin bir antolojisini kapsar. Kendi kendine süreklilik ipliği ve geçiciliğin keskinliği hakkında düşünmenin bir yolu kintsugi antolojisidir. kintsugi, Japon estetiğinde, kırık seramikleri toz altın serpilmiş cila kullanarak onarmak, kusurdan güzelliği meydana getirmek, değişimin uyumsuzluğu arasındaki uyumu vurgulamak anlamına gelir. 

Hayatın kendisine bir övgü

Christy Barrtlet, "Varoluşun zamanla tüm insanların deneyimlediği iniş çıkışları, seramik eşyaların da maruz kaldığı kırılmalar ve parçalanmalardan daha açıklayıcı olamazdı" diye yazıyor. 

"Kırılmalar" ve "parçalanmalar" ile birlikte zaman, hayatımızın başka koordinatlarındaki kendimizle bugünkü biz arasına bir mesafe koyabilir. Bu tuhaf yabancılık duygusuyla birlikte, geçmiş alışkanlıklarımızdan saç stillerimize kadar bu yabancılık duygusunu hissedebiliriz. Çoğu zaman, çocukluk fotoğraflarımızla karşılaşmak içimizdeki şefkat duygusunu uyandırır. Kendimizi, bulanık dahi olsa eski yıllarımızda tasavvur edebilmek gibi. 

En nihayetinde, insan ömründe sahip olduğumuz "birkaç bin haftanın şaşırtıcı armağanı"nı deneyimlemenin altın ipliği. Bu altın iplik, bizlerin parçalanmış parçalarından geçerek, 10 yıl önce kim olduğumuz ve bu kelimeleri şu an okuyan kişiyle 10 yıl sonrasında kim olacağımız arasında bir buluşma sağlıyor. 

Mary Oliver'ın ölümsüz sözleriyle, "Hoyrat ve değerli hayatınızla ne yapmayı planlıyorsunuz?"

Her ne ise, düşüncelerinizin, duygularınızın ve eylemlerinizin gelecekteki yararlanıcısı olarak neden kendinize bugün bir iyilik hediye etmiyorsunuz?