Gündem

Gazeteci ve yazarlar 'Ortak Akıl' toplantısında buluştu: Özgürlüğü birlikte savunalım

Özgür medya temsilcileri, duayen gazeteci ve yazarların katıldığı Ortak Akıl Toplantısı'nda medyanın durumu ve sorunları tartışıldı

30 Kasım 2015 18:37

Gazeteci ve yazarların katıldığı Ortak Akıl Toplantısı'nda medyanın durumu ve sorunları tartışıldı. Yaklaşık üç saat süren toplantının sonunda medya üzerindeki baskıların nasıl kaldırılacağına yönelik somut çözüm önerileri dile getirildi. Bu kapsamda, yazarların İstiklal Caddesi'nde gazete dağıtması, farklı yayın kuruluşlarının birbirlerinin yayın toplantılarına katılması, gazetelerin ortak manşetlerle çıkması, okur inisiyatiflerinin oluşturulması, baskıya uğrayan gazete ve televizyonların desteklenmesi, Türkiye'nin değişik şehirlerinde halk buluşmaları yapılması gibi fikirler ortaya çıktı. Bu fikirlerin hayata geçirilmesi için de gazeteciler arasında bir icra heyeti oluşturulması teklif edildi.

İşte Ortak Akıl Toplantısı'nda dile getirilen 10 maddelik somut öneriler:

Hukuk ve basın kuruluşlarının olaylara müdahil olması sağlanabilir. AB, AİHM ve uluslararası hukuk kurumlarını doğru bilgilendirmek için ziyaret ve kulisler yapılabilir.

- Halk buluşmaları yapılıp, halka basın özgürlüğünün önemi anlatılabilir. Okur inisiyatifleri geliştirilebilir. İletişim fakültelerindeki öğrenci kulüpleriyle basın özgürlüğü konusunda iletişime geçilebilir. Farkındalık oluşturmak için kısa bir film çekilip şarkı bestelenebilir.

- Yeniçağ, Evrensel, Hürriyet, T24 gibi farklı medya kuruluşlarından yazarların yazabildiği, 10 günde bir yayınlanan Silivri Gazetesi çıkartılabilir. Ya da haberiyle ilgili soruşturma açılan bir gazetecinin o haberini ve yorumunu diğer gazeteler de basabilir.

Köşe yazarları İstiklal Caddesi'nde Zaman, Cumhuriyet, Yeniçağ gibi farklı gazeteleri dağıtabilir.

- Gazete yayın yönetmenleri birbirlerinin yayın toplantılarına katılabilir. Yazı işleri ve editör kadroları tanışarak temasa geçebilir. Gazeteler, farklı görüşlerdeki yazarlara köşelerini açabilir.

- Gazeteler, zaman zaman ortak manşet veya sürmanşetle çıkabilir. Aynı anda karartma yapılabilir, ortak bir mesaj 10 gazetede yayımlanabilir.  

- Medya özgürlüğü ile ilgili internet siteleri ve platformlar kurulabilir. Makul yazarlar cesaretlendirilip ve onlarla göz göze temas kurulabilir.

- Twitter'da manipülatif tweet ve yorumlar yapılmamalı. Ortak saatlerde ortak etiketlerle kampanyalar düzenlenebilir.

- Gazeteciler arasında bir icra heyeti oluşturulabilir. Duayen gazetecilerin katılımıyla ortak deklarasyonlar yayınlanabilir. Paralel, havuz, cemaat, Doğan medyası gibi ayrıştırıcı dil kullanılmayıp, sınıfsal etiketleme yapılmamalı.

- Baskıya uğrayan gazete ve televizyonların, varlığını sürdürmesi için formül bulunup reklam varlığı geliştirilebilir.

Türkiye'nin önde gelen gazetecileri ve basın meslek kuruluşları "Medya Özgürlüğünü Nasıl Savunabiliriz?" başlıklı Ortak Akıl Toplantısı'nda bir araya geldi. Zaman gazetesinin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda gazetecilere ve medya kuruluşlarına yönelik tutuklama, gözaltı, karartma, el koyma, akreditasyon ve sansür uygulamaları kınandı. Bunlara yönelik çözüm önerileri masaya yatırıldı.

Bugün Televizyonu Eski Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros'un moderatörlüğünü yaptığı Ortak Akıl Toplantısı'na, Cumhuriyet, Zaman, Yeniçağ, Yeni Asya, Evrensel, Özgür Düşünce, Meydan, Todays Zaman gazeteleri, Aksiyon ve Nokta Dergisi, Rotahaber, Haberdar.com internet siteleri, Samanyolu Haber TV gibi farklı yayın organlarından genel yayın yönetmeni, yazar, yönetici düzeyinde katılım gerçekleşti. Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Pak Medya Sendikası, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın temsilcileri de medya özgürlüğünü savunmak için önerilerini dile getirdi. Görüşler özetle şöyle:

 

Fikirlerimizin farklı olması başkasının özgürlüğünü savunmaya engel değil

 

Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici: Çok farklı düşüncedeki yayın yöneticileri ve yazarların bu toplantıda bir araya gelmesi, ilk adım olarak çok önemli. Fikirlerimizin farklı olması demokrasiyi, medya özgürlüğünü, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmamıza engel değil. İki tane ilkemiz var. Birincisi herkes için demokrasi, herkes için adalet. İkincisi de kaliteli gazetecilik. Bundan bir ay önce Bugün Televizyonu'na yapılan baskın çok vahimdi. Ancak, orada gördüğüm bir fotoğraf, kapkara bir gökyüzünde büyük bir umut ışığı, bir kardelen gibiydi. O fotoğrafın, yeni Türkiye'nin müjdesi olabileceğini düşünüyorum. MHP'li, HDP'li, CHP'li, liberal ve AK Parti'nin kurucusu Nevzat Yalçıntaş Hoca gibi fikirleri çok farklı insanlar bir aradaydı o fotoğrafta. O fotoğraftaki umudun gerçeğe dönüşmesi için ‘Ne yapabiliriz?' sorusuna hepimizin muhatap olduğunu düşünüyorum. Derdimiz, medyanın düşmüş olduğu durumu, özgür medyanın tamamen kalkmasını önlemeye dönük neler yapabiliriz. Bu birlikteliğimizi her yerde sürdürmeye hazır olacağız.

 

Gazetelerin yayın yönetmenleri birbiriyle destek içinde olmalı

 

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Aydın Engin:Çok sıkıyönetim yaşamış arkadaşınızım ben. Bu kadar tuhaflığı, bu kadar çağ dışı olanını yaşamadık o dönemde. Basın özgürlüğünün üzerine çullanan bir iktidarın, çullanma yöntemlerinin bu kadar hoyrat olabileceğini bundan 5-6 yıl önce bana söyleseydiniz inanmazdım. Bu kadar da olmaz artık derdim. Oluyormuş meğer. Basın özgürlüğünü savunmanın çok zorlaştığı bir dönemde aramızdaki ideolojik farklılıkların altını çizerek muhalefet göstermenin anlamı yok. Şu anda ideolojimiz ne olursa olsun, siyasi tercihlerimiz ne olursa olsun özgürce okura halka iletilmesinin önündeki engellerden nasıl kurtuluruz sorusuna cevap arıyoruz. Birlikteliğin somutlaştığı, farklı görüşlerden insanlar, asla görüşlerinden ödün vermeden bir araya gelebilir. Pratikte gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin de birbirleriyle destek içinde olmaları gerekir. Niye Abdülhamit Bilici bir gün Cumhuriyet'te yazmasın?

 

TIR'ı haber yapan herkes korkutuluyor

 

Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Tekin: Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması sarayda oturan kişinin belli kesime karşı yürüttüğü mücadeleyle ve büyük bir kinle belli bir kesimin üzerine gitmesi ile ilgili. Çünkü o TIR'ların durdurulmasını belli kesime bağlamıştı ve onları nasıl dara düşürürüm hesabına girmişti. Ve çevresinde bu işlerle uğraşmış veya bu konularla ilgili konuşmuş kim varsa hepsini çökertmek, korkutmak, saf dışı etme ve yalnız bırakma fikri taşıyor.

 

Yaşananlar bizi farklı kesimlerle tanıştırdı

 

Samanyolu Haber Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar: Hidayet Karaca Bey, 14 Aralık'tan bu yana neredeyse 1 yıldır Silivri'de tutuluyor. Büyük baskılar yaşıyoruz, ancak toplumun farklı kesimlerinin tanıştığı açılımlar da yaşıyoruz. Hidayet Bey olayından sonra ilk arayanlardan bir tanesi bir Alevi derneğinin başındaki kişiydi. Sokakta gördüğümüz pek çok insan, farklı görüşlerde olsun çok sıcak kanlı karşıladı. Bu birlikteliği artırmalıyız.

 

Yazarlar, İstiklal'de gazete dağıtabilir

 

Nokta Dergisi yazarı Perihan Mağden:Hepimiz mevcut durumu biliyoruz. Bunu konuşarak hiçbir yere varamayız. Bütün köşe yazarlarına çağrıda bulunsak; mesela köşe yazarları İstiklal Caddesi'nin bir başından öbür başına kadar gazete dağıtsa, Zaman, Cumhuriyet, Yeniçağ… Her gazete olabilir. Ayrım yapmadan. Görsel bir şekilde şu mesajı vermiş olacağız: Bütün gazeteler eşit, bütün medya tehdit altında… 500 köşe yazarı dağıtsa, bu bütün dünyada yayınlanacak bir haber olur. Toplumun dikkatini çeker.

 

Olumlu fikirleri desteklemeliyiz

 

Meydan Gazetesi yazarı Turgay Oğur: Havuz medyasının içinde, veryansın eden çok insan var. İnsanlar, orada bu kadar şey içine batmış olmaktan mutsuz. Arada güzel şeyler yazmaya çalışan ama bir daha hiçbir zaman buralara, bu toplantılara gelemeyeceğini düşünenler var. 'Gemi batıyor diye terk etmeye çalışıyorsunuz' demeden onların olumlu fikirlerini tenkit etmeden destekleyebilmeliyiz. Buradaki birlikteliği devam ettirip de diğer taraftan insanların vicdanlarına hitap etmek çok hayati ve güzel bir şey. Halk nefretten ve negatiflikten sıkılmış durumda. O nedenle vereceğimiz mesaj pozitif olmalı.

 

Dünden karanlık bir dönemdeyiz

 

Rota Haber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık: Türkiye dünden bugünden daha karanlık bir dönem yaşıyor. Yani tablonun ne olduğunu bilip ona göre hareket ederek moralinizi ona göre yüksek tutmamız lazım, değilse söylenen pozitif şeyler bir sonraki adımda veya iki sonraki adımda karanlığa uğruyor. Türkiye, Orta vadede çok daha sağlam ve kuralları uygulanabilir bir laiklik çizgisine oturacak. Ortak paydanın demokrat çizgi olması lazım. Eğer demokrat çizgi, demokrat kavram olmazsa demokrat paydada buluşulmazsa bugün çok daha fazla aranacak.

 

Kutuplaşmaya son verilip, insanî ilişkiler geliştirilmeli

 

Zaman Gazetesi yazarı Nuriye Akman:Sadece yasalar, yargıçlar, yöneticiler yüzünden biz bu durumda değiliz. Biraz da bakış açımızın vaktiyle darlığı ve usulün esastan önce geldiğine inanmadığımız için bu durumdayız. Bir türlü o tokmaklar kafamıza ininceye kadar farkında olmadığımız için bu durumdayız. Büyük bir kutuplaşma içindeyiz; cemaat medyası, Doğan medyası, havuz medyası diyerek. Bu kutuplaşmayı daha da pekiştiriyoruz farkına varmadan, bir savunma içgüdüsüyle. Hâlbuki bizi değerli yapan kendi ilke ve ahlaki değerlerimiz. İşe, kutuplaşmanın öteki tarafındaki, şu anda birbirine düşmanca davranan insanlarla birebir insani ilişkileri geliştirmekle başlanılabilir.

 

AKP tabanına da anlatmalıyız

 

Haberdar.com Genel Yayın Yönetmeni Said Sefa: İktidarın makul isimleriyle ilişkiler asla koparılmamalı. Çünkü karşı tarafta korku ve baskı içinde olan insanlar da var. Bunlara kapıların kapatılmasının doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu kişiler ile göz teması kurmalıyız. İnsancıl olduklarını düşünüyorum. Gazetecilikte, ideolojilerin ve farklılıkların dile getirilmemesi lazım. Duayen gazetecilerin burada devreye girmesi ve ne olması gerektiği konusunda önemli kavramların ve fikirlerin üretilmesi gerekiyor. Biz AKP'nin tabanına, bu topluma bir şey anlatmak zorundayız.

 

Batı kamuoyu harekete geçirilmeli

 

Özgür Düşünce Gazetesi yazarı Ergun Babahan: Halkın yüzde 50'sinin hükümetin eleştirilmemesini desteklediği bir ülkede yaşıyoruz. Avrupa'yı sadece kınama ile bıraktırmamak lazım. Batı kamuoylarını ve batı siyaset kurumlarını rahatsız etmeliyiz. Yurtdışında organizasyonların altyapısını atmak gerekiyor. Avrupa Birliği'yle muhatap olup, bu hükümetin rezilliklerini görmezden geldiklerinde ve bu hükümetle işbirliği yaptıkları için ileride bu ayıbı taşıyacaklarını bugünden söylemek lazım. AİHM'de çok ciddi kulisler yapmak lazım. Sadece kaygı belirtmekten öteye gitmiyor Avrupa ve Amerika.

 

Gerçek bir demokratik hukuk devletindeymiş gibi yaşayalım!

 

Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş: Sürecin atlatılmasından ziyade sürecin yaşanması gerektiğini düşünenlerdenim. Kısa süren cezaevi giriş ve çıkışlarında ısrarla üzerinde durduğum şey şuydu: Ben Türkiye sanki gerçek bir özgürlükçü, demokratik hukuk devletiymiş gibi davranmaya devam edeceğim. Bu süreci atlatmanın yolu da buradan geçiyor, uyum göstermemekten geçiyor, mevcut şartlara boyun eğmemekten geçiyor. Evrensel anlamda özgürlükçü, demokratik bir hukuk devletinde yaşıyormuşuz Sonuçları ne olursa olsun kitlesel olarak böyle bir tavır almanın sonuçları umduğumuzdan daha iyi olabilir.

 

Başbakan'a, verdiği sözler hatırlatılmalı

 

Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz: Demokrasi, hak ve özgürlüklerin tümünün tehdit altında olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Tehditlere rağmen bunun farkına varılması için daha çok gayret göstermeliyiz. Mesela, “Basın özgürlüğünün teminatı benim.” diyen gazetecileri koruma sözü veren Başbakan'a o sözünü hatırlatıp pozitif anlamda bir icraat göstermeye davet edebiliriz. Her kesimle bir birliktelik oluşturmaya çalışmak, iktidar partisinin yöneticileriyle, milletvekilleriyle en azından vicdanları harekete geçirmek için bir çalışma içerisine girmek lazım.

 

Silivri'deki gazeteciler daha özgür

 

Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu: Korku duvarlarını muktedirler örmüyor. Korku duvarlarını kafamızda inşa ediyoruz ve o duvarları yıkma girişiminde bulunmadığımız her saniye o duvarlar yükselmeye devam ediyor. Bir formülünü bulup, bu duvarları yıkmaya çalışmak zorundayız. O duvarlar içerisine hapsolduğumuzda, Silivri'de ya da Ortaçağ hapishanelerinde tek kişilik hücrelerde hapsolmaya gerek kalmıyor. Silivri'ye düşen arkadaşlarımız dışarıda özgür gibi dolaşanlardan daha özgür ve cesurlar.

 

Sen ben değil, biz olma vakti

 

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Erkam Tufan Aytav: Bir araya gelmiş olmamız büyük bir kazanım. Bunun organize edilmesi gerekiyor. Küçük hesapları bir yere bırakıp sen, ben, o yok biz olma vakti geldi. Böyle istişare toplantılarının devamını yapmalıyız. Bir sonraki Ortak Akıl Toplantısı belki Evrensel'de, Cumhuriyet'te. Farklı katmanları temsil eden duayenlerin öncülüğünde bir direnç hattının, bir platformun kurulması ve ortak eylemlere girişilmesi gerekiyor.

 

Mesele, Cemaat-AKP kavgası değil

 

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Kuleli: Hâlâ birçok insan meselenin Cemaat-AK Parti kavgası olduğunu düşünüyor. Ama öyle değil. Gazeteciler arasında da sıranın Birgün'e, Sözcü'ye veya Hürriyet'e gelmeyeceğini düşünenler var. Bunu nasıl kırabiliriz? Bunun üzerine biraz düşünmemiz lazım. İkincisi, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması çok ağır bir darbe. ‘Gazetecilik tutuklanıyor' lafı boş bir laf değil. Bundan sonra kimse bu kadar belge yayınlamaya, haber yapmaya kolay kolay cesaret edemeyecek. Umarım, bu gelişmeler şimdiye kadar beceremediğimiz basın kuruluşlarını birleştirme rolü oynar.

 

Özgürlükler konusunda halk aydınlatılmalı

 

Basın Konseyi Genel Sekreteri Sevda Kalkan: ‘Medya özgürlüğünü nasıl savunuruz?' sorusunun birinci cevabı; hâlâ yeterince örgütlü değiliz. Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, yeterince yan yana gelemiyoruz. Halen medyayı Doğan medyası, Cemaat medyası, Havuz medyası diye ayırıyoruz. Daha fazla görüşme, toplantılar yapılmalı, daha fazla bir araya gelmeliyiz. İkincisi de halkın haber alma hakkı konusunda toplumun yeterince bilgi sahibi olmadığını düşünüyorum. Halk bir şekilde bu konuda aydınlatılmalı. Yerel gazeteler, belediyecilik haberlerinden ziyade, demokrasi ve özgürlükler adına haber yapmalı, onlar desteklenmeli.

 

Vicdanlı insanları kazanmalıyız

 

Zaman Gazetesi yazarı Nurullah Öztürk:Hâlâ vicdanlarını kaybetmemiş ama cesaretini kaybetmiş insanları toplamak lazım. Bu organizasyonun içine katmak lazım. Bir iş insanı gözüyle de şunu söylemek istiyorum. Şirketlerde toplantılar çok yapılır. Bir bakarsınız her toplantıda hep aynı şeyler konuşulmuş ve tekrarlarla hiç çözüm bulunamamış. Şimdi medya, topluma yanıt veren bir organizasyon olarak buradaki konuşmaları hızlı bir şekilde harekete geçirmek lazım. Bunu yapmazsak bir sonraki toplantıda yine aynı şeyleri konuşacağız, aynı şeyleri söyleyeceğiz.

 

Dokunmadığımız insan kalmasın

 

Pak Medya Genel Başkanı İsmail Topçuoğlu: Gelin hep birlikte ötekileştirmeden, birlik ve beraberlik içinde olalım. Medya özgürlüğü için imza kampanyası yapalım. Halk yürüyüşü ve halk buluşmaları yapalım. Her cumartesi İstiklal Caddesi'nde, Anadolu'da il meydanlarında, Avrupa'da buluşalım. Bunu yaygın hale getirelim. Gazeteci, yazar, meslek örgütlerinde duayen isimlerle beraber olalım. ‘Cumartesi Anneleri' etkinliğinde olduğu gibi halk buluşmaları yapalım. Dokunmadığımız insan kalmasın. Medyanın özgür olmadığını herkese anlatalım.

 

Tutuklamalar baskının göstergesi

 

Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne:Can Dündar'ın casuslukla suçlanıp tutuklanmasında bir tuhaflık var doğrusu. Ben bu tuhaflığın açığa çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Anladığım kadarıyla bir iktidar mücadelesi var ve basın üzerine kurulan baskının göstergesi de tutuklamalar oluyor. Göstere göstere, doğrudan doğruya cumhurbaşkanı tehdit etmiş tutuklananları. Mesele, basın özgürlüğü ama basın özgürlüğü için de bir iktidar mücadelesi var. Hem de kirli bir iktidar mücadelesi. Bunu teşhir etmek, açığa çıkartmak lazım.

 

Demokrasiyle diktatörlük
arasında mücadele yaşanıyor

 

Zaman Gazetesi yazarı Şahin Alpay: Burada yaşadığımız, demokrasiyle diktatörlük arasında bir mücadeledir. Artık bunun bir cemaat-hükümet kavgası olduğunun iddia edilmesi gerçekten bu demokratikleşme mücadelesinin karşısındaki en önemli engellerden biri haline gelmiştir. Bizim, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesini isteyenler olarak yapacağımız esas iş, işimizi iyi ve doğru yapmak. Haberleri en doğru ve yorumsuz şekilde vermek; bunun yanında da olayları, haberleri yorumlayanların da ellerini serbest bırakmak. Hiçbir şekilde sansür ve oto sansüre yol açmamak.  

 

‘Ne yapalım?' sorusunun cevabı sinmemektir

 

Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat: ‘Bundan sonra ne yapılmalı?' sorusunun cevabı gazeteciliğin ilk gerçekliğine sadık kalmaktır, sinmemektir. Sınıflandırıcı söylemler kullanılmamalı. Sayfalarınızı, ekranlarınızı bütün basın ihlallerine açmak bence önemli bir şey. Okur inisiyatifleri de önemli. Gazetecilerle devlet arasındaki bir mesele değildir basın özgürlüğü. Sendikalar, konfederasyonlar ve kitle örgütleri basın özgürlüğü konusunda ses çıkartmalı.

 

Özgürlüğü elinden alınan medya desteklenmeli

 

Özgür Düşünce Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz: Yaklaşık bir ay önce hem gazetemize (Bugün) hem de binamıza kayyım atandı. Bundan sonra özgür basın nasıl sağlanabilir? Bence varlık göstererek sağlanabilir. Hiç duraksamadan bir gazeteye el konulursa, bir kanal basılırsa, uydudan çıkartılırsa, kepenkleri kapanırsa bütün meslektaşlarımız o müessesenin varlığını devam ettirebilmesi için birbirine destek olmalı. Bu yıldırma politikasına karşı verilebilecek en önemli direniş noktası gazetelerin ve televizyonların varlıklarını bir şekilde devam ettirmesini sağlamaktır.