Politika

Fikirtepeli Gürsel Tekin'in hikâyesi

Akşam gazetesi yazarı Gürkan Hacır, Gürsel Tekin'in hayat hikâyesini anlattı.

14 Kasım 2010 02:00

T24 - CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, son dönemde CHP'de aldığı görevleriyle ve yaptığı konuşmalarla ön plana çıkan isim oldu. Akşam gazetesi yazarı Gürkan Hacır, Gürsel Tekin'in hayat hikâyesini anlattı.

Gürkan Hacır'ın Akşam gazetesinde "Fikirtepeli Gürsel" başlığıyla yayımlanan (14 Kasım 2010) yazısı şöyle:


Fikirtepeli Gürsel

Son birkaç yıldır CHP’yi hareketlendiren ismin farkında mısınız? CHP’nin medyada yer bulmasını ve ilgiyle izlenen bir parti haline gelmesini sağlayan hep aynı isim. Gürsel Tekin.

Hemen her gün gazetelere ve televizyonlara konuk olan hem de sokak çalışmalarında herkesin yakından tanıdığı bu ele avuca sığmayan CHP’linin öyküsünü merak ediyor musunuz? Buyurun o halde.
 
 
Pek bilinmez...

Kars, Osmanlı’dan bu yana en kozmopolit illerimizden biridir. Kars’ta hemen her etnik gruba ait nüfus yaşamıştır. Rumlar, Ermeniler, Türkler, Kürtler, Estonlar, Almanlar, İsviçreliler, Ruslar, Asuriler, Osetler, Çerkezler, Karapapaklar, Farslar, Malakanlar ve Yahudiler...
 

Kağızmanlı Bob Dylan

1897’deki nüfus sayımına göre Kars’ın sadece Kağızman İlçesi’nde  271 Yahudi’nin yaşadığını görüyoruz. Bunların içinde dünyaca ünlü bir isim de var. Ünlü rock yıldızı Bob Dylan!   Dylan Kağızmanlı bir Yahudi ailenin çocuğudur. Asıl adı Robert Allen Zimmerman’dır. Dedeleri önce Kırım’a göç etmiş ardından Amerika’nın yolunu tutmuşlardır.

Ünlü Kars gravyerini, Kars’ta yaşayan İsviçrelilerin getirdiğini biliyor muydunuz?

Neyse uzatmayalım. Kars bir imparatorluk laboratuvarıdır.

 
***

Gürsel Tekin, Kars’ın Göle İlçesi’ne bağlı Kırziyan (Krzian) köyünde dünyaya geldi.

Ama ailesinin kökleri Irak’a uzanıyor. Osmanlı İmparatorluğu günlerinde Irak’tan hayvancılık yapmak üzere göç eden aile, önce Diyarbakır Hazro’ya oradan da Ağrı Doğubayazıt’a yerleşti. Aile Doğubayazıt’ta üç kola ayrıldı. Bir kolu Ardahan’a gitti. Diğer iki kol Kars’ın içine göç etti. Gürsel Tekin’in dedeleri Göle’yi seçtiler. 
 
 
Ermeni köyünde bir Kürt


Göle’ye bağlı Kırziyan Köyü aslında bir Ermeni köyüydü. Ama daha sonra oraya yerleştirilen nüfusun tamamı Kürt’tü. 1900’lerin başında 19 hanede yaşayan 152 kişilik nüfusun hepsi Kürtlerden oluşuyordu. Cumhuriyet döneminde adı Karlıyazı olarak değiştirildi.  Köy eski bir Ermeni köyüydü ama Tekin Ailesi’nin arası Ermenilerle iyi değildi. Gürsel Tekin’in dedesi Selim Bey, 1919 olayları sırasında bir Ermeni tarafından öldürülmüştü. Selim Bey öldürüldüğünde tek çocuğu vardı. Nazım!

Nazım daha 5 yaşındayken yetim kalmıştı.

Kısa süre sonra annesi Güllü Hanım da ölünce Nazım’ı büyük halası Nuriye Hanım büyüttü. Nazım, Nuriye Hanım’ı annesi gibi bildi.

“Tekin” soyadı da Nuriye Hanım’dan kalmıştı. Aslında aileye bölgede “Kıllılar” deniliyordu.
 
Şimdi burada biraz duralım.   

Dedik ya Kars çok kültürlü bir coğrafyadır diye... Bölgede etkin olan bir nüfusta Terekemeler’dir. (veya Karapapaklar) Kısaca hatırlatayım. Terekemeler, Kuzey Kafkasya’nın büyük Terek ırmağı kenarına yerleşmiş ve ardından göçle Kars’a ve daha birçok coğrafyaya yayılmış bir Türk boyudur.

Peki, bölgedeki Kürtler arasında Türk boyu olan Terekemelere nasıl hitap edilir?

“Kıllılar”

İki küçük kışkırtıcı soruya daha müsaade ediniz lütfen.

Tekin Ailesi Kürtçeyi ne zaman öğrendi?

Diyarbakır’da öğrendiler. Öncesinde Kürtçe bilmiyorlardı. Hatta öyle ki ailenin Ardahan’a yerleşen kolu halen Kürtçe bilmiyor ve konuşmuyor.

İkinci soru.

Kürtlerimizde hiç Nazım ismi var mı? Nizam çok kullanılıyor ama Nazım’ı ben bulamadım, belki vardır. Ancak şu kadarını net olarak söyleyebilirim. Nazım ismi Kürtlerde sık kullanılan bir isim değildir.

Konumuzdan uzaklaşmadan devam edelim...

Nazım Tekin küçük yaşta evlendirildi. 16 yaşında eş, 17 yaşında baba oldu. Ve tam 8 çocuğu dünyaya geldi.

Nazım Bey, 27 Mayıs ihtilalinin lideri Cemal Gürsel Paşa’yı çok seviyordu. 1964 yılında dünyaya gelen 5. çocuğuna isim olarak onun “soyadını” koydu.

Gürsel !

 “Cemal Ağa” aynı zamanda hemşerileri sayılırdı. Erzurumluydu. (Gürsel Tekin’in Genelkurmay Başkanlarıyla olan birlikteliği bununla da bitmedi. Askerliğini Kuleli Askeri Lisesi’nde yaparken o zaman albay olan eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın emir eri oldu.)
 
 
Karslı ve Dev-Yol'cu

Gürsel Tekin, ailenin diğer bireyleri gibi Kars Alparslan Lisesi’ne gitti. Ailesinin de etkisiyle CHP’li ve solcuydu. Ama devrimci fikirlerle Alparslan Lisesi’nde tanıştı. O yıllarda esen “Devrimci Yol” rüzgârına o da kapıldı. Örgütün gençlik kanadının birçok eylemine katıldı. Yazılama, pullama...
Üniversite sınavlarında Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nü kazandı. Kaydını yaptırdı ama Erzurum Atatürk Üniversitesi ülkücülerin kontrolündeydi. “Karslı” ve “Dev-Yolcu” Gürsel Tekin’e orada yer yoktu. Birinci sınıftan ayrılmak zorunda kaldı. Babası Nazım Bey, zaten İstanbul’a gelmiş, toptan un ticareti yapıyor bu dev şehre tutunmaya çalışıyordu. Babalarını yalnız bırakmadılar. Ailece İstanbul’a geldiler. Her siyasi lider kendine “yoksul ve zor günler masalı” yaratır. Gençliğimde simitçilik yaptım veya hem okudum hem boyacılık yaptım gibi. Bunların çoğu PR amaçlıdır. Yani halkın yanında gözükmek, onlar gibi sokaktan geldiğini anlatabilmek için uydurulmuş hikâyelerdir. (Solun en halkçı lideri  Bülent Ecevit’in annesi ressam, babası profesördü. Yalıda doğmuş,   Robert Koleji’nde okumuştu.)

Oysa Gürsel Tekin, gerçek anlamda kentin “kenarı”ndan geliyordu. Varoş mahallesi sayılan Fikirtepe, onu hem siyaseten hem de ticareten pişiren bir ocak oldu. 
 
 
Karpuz da sattı çay da


Fikirtepe’nin girişinde ve Acıbadem’in E-5 yol ayrımında kavun karpuz sergisi açtı. Naylon imalathanesi kurdu, kahvecilik, çay ocağı işletmeciliği ve lastikçilik yaptı.

Onu var eden ve siyaseten en üst noktalara taşıyan Fikirtepe’yi hiç bırakmadı. Tayyip Erdoğan nasıl Kasımpaşa ile var olduysa Gürsel Tekin’de Fikirtepe’yle var oldu. Zaten Başbakan, onun bu özelliklerini gördüğü için “Benim gençliğime benziyor” demişti. 
 
 
Kadıköy Belediyesi


1989 seçimlerinde bu kez Kadıköy’den hem belediye meclis üyesi seçildi, hem de Belediye Başkan Yardımcılığı kazandı. Selami Öztürk’ün yardımcısı oldu.  İşte o yıllarda Kadıköy’le ve İstanbul elitiyle tanıştı kaynaştı.

Baykal’ın aksine, Önder Sav ve CHP’nin elit bürokrasisi onu bir türlü kabullenemedi. Ama aslında o, esaslı ilk elit sıçramasını “Büyük Kulüp’e üye olduğu zaman yapmıştı. Türkiye’yi yöneten sınıfın bu ayrıcalıklı kulübü ona kapılarını ardına kadar açmıştı. Orada sağlam bir çevre edindi. Baykal’a yakınlığı ona İstanbul İl Başkanlığı’nı getirecekti. Ama onun için de biraz beklemesi gerekti. Artık İstanbul’da herkes onu CHP’nin İl Başkanı olarak görürken o, İstanbul’un en güzel denizinin kıyısına ilişmiş, Ankara’daki “Deniz”den gelecek haberi bekliyordu. Her çalan telefonu bu kez Ankara’dır diye kaldırıyordu ama boşuna.
 
 
Alınan ilk siyasi risk


Uzun bekleyişin sonunda Ankara’ya davet edildi. Teklif şaşırtıcıydı. İşadamı Başaran Ulusoy’la beraber eşbaşkan olur musun?

Gürsel Tekin, ilk büyük siyasi riskini işte o gün aldı.

“Teşekkür ederim efendim. Başaran Bey’e hayırlı olsun ...!”

Ceketini alıp gitmeye hazırlanırken yeni bir telefon geldi. İstanbul İl Başkanlığı ataması yapılmıştı. Heyecanla Baykal’ın yanına koştu. Baykal tebrik etti başarılar diledi. Odadan çıkarken de kolunu tuttu ve kulağına eğilip esprili bir şekilde fısıldadı: “Gürsel’ciğim aman...! İstanbul’a hep Karslıları doldurma.” Baykal siyasette hemşericiliğin önemini biliyordu.


***

Cumhuriyetin köşeye sıkıştığı şu günlerde; Fikirtepe’den bir “halk efsanesi” rüzgârı esiyor.  İçi dolu mu, boş mu tartışmalarının gölgesinde esen bir rüzgâr.  Gürsel Tekin, bir eliyle Cumhuriyet Halk Evleri projesi için Nişantaşı’ndaki ‘Beyaz Türk’ kadınları harekete geçiriyor, öbür eliyle Kâğıthane’deki çarşaflı kadının koluna girip CHP’ye üye yapabiliyor. AKP’nin oy deposu olan varoşlara, cemaat evlerine çekinmeden dalıyor. Okuduğu son kitap, liseli devrimci günlerinde kalsa da o halkın dilini iyi konuşuyor. Türkiye’nin yanı sıra Karslılar onu daha bir heyecanla izliyorlar. Mayıs 1920’de sadece 5 gün yaşatabildikleri kızıl devrimleri, 1919’da 53 gün süren cumhuriyetleri gibi bu “Kars Rüyası”nın da kısa bitmemesini diliyorlar. 

Biz ise “Son Fikirtepeli”nin önlenemez yükselişini ve maceralarını ilgiyle izlemeye devam ediyoruz. Filmin finalini de merakla bekliyoruz. Gürsel Tekin İl Başkanı oldu. Gürsel Tekin MYK üyesi oldu. Gürsel Tekin Genel Başkan Yardımcısı oldu. Gürsel Tekin...?
 
 
***

NOT: Göle’nin artık Kars’tan ayrılarak il olan Ardahan’ın bir ilçesi olduğunu bilmekteyiz. Lakin, Tekin üzerinde Karslılığın hâlâ geçerli olduğunu da unutmamak gerekir. Zira, Kılıçdaroğlu ve Tekin’in güçlü muhaliflerinin çevrelerine, “Partiyi Karslılara, Kürtlere mi bırakacağız” dediği kulislerde konuşuluyor.   
 

Baykal'la nasıl tanıştı?

Gürsel Tekin İstanbul’u sokak sokak bilmesinin ilk ödülünü Deniz Baykal’la tanışırken aldı. Baykal’ı karşılamaya giden 2-3 kişilik grup içinde en iyi direksiyon sallayan ve sokakları karış karış bilen Gürsel Tekin’di. “Deniz Bey”i karşılayacak havaalanı ekibinin değişmez adamı oldu. Baykal o yıllarda henüz gözde değildi. Onları tanıştıran isim Zafer Nuhoğlu olmuştu.

SHP saflarında katıldığı ilk seçimde belediye meclis üyeliğine seçildi. Ama bir başka partilinin yaşının küçük olmasına itirazı üzerine üyeliği düştü. İtiraz için gittiği mahkemeden eli boş döndü. Meclis üyeliğinin düştüğü haberini veren hâkimin tavrı bugüne işaret eder gibiydi:
“Üzülme, yaşın daha çok genç. Sakın siyaseti bırakma, mutlaka daha iyi yerlere geleceksin.”

Bu sözler üzerine  gözyaşlarını tutamadı. Bunlar hırslı genç bir siyasetçinin ayak sesleriydi. (Gürsel Tekin’in SHP günlerinden beri yanından ayrılmadığı Deniz Baykal’a bağlılığı, son günlerde sekteye uğrasa da istifa ettiği zaman ekranlarda döktüğü gözyaşları da sahiciydi. Baykal’a inanıyordu.)
 

Sadece siyasete yatırım yaptı

Gürsel Tekin’in İl başkanlığını ve Baykal sonrası günlerini hep birlikte izledik. Önder Sav hâkimiyetine nasıl direndiğini ve risk aldığını hep birlikte gördük. Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiği güven duygusu ve bağlılığıyla ikinci adam koltuğuna oturmasına tanık olduk. İkili sohbetlerinde genel başkanına “abi” diye hitap eden bu samimi adamın sırrını birçok CHP’li çözemedi. Belediyecilik günlerinde akçeli işlerden neden uzak durması gerektiğini iyi öğrenmişti. Karslı hemşerilerinin desteğiyle kurduğu petrol şirketini siyasette ilerlediği günlerde kardeşlerine devretti. Ve bir de şart koştu.  Asla CHP’li belediyelere mal satmayacaksınız!

Sadece siyasete yatırım yaptı.