Çevre

Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’nın özelleştirilmesi Danıştay’a taşındı

"Deniz alanında ekolojik denge bozularak yosunlaşma artacak, doğal su akımları ortadan kalkacak, denizdeki oksijenin azalacak, doğal yaşam tehlikeye girecek"

14 Aralık 2017 21:22

Kadıköy Kent Konseyi, 2011 yılında alınan özelleştirme kararı 2013’te Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’na yönelik son değişikliklerin ardından özelleştirmeyle ilgili itirazlarını Danıştay’a taşıdı. İlk olarak 435.128 metrekare olarak belirlenen özelleştirme alanının, 10 Kasım 2017’de 478.507 metrekareye çıkarılmasının ardından, 11 Aralık’ta Danıştay’a başvuran Kadıköy Kent Konseyi, Fenerbahçe-Kalamış ile ilgili hemşehri davalarının ilkini açtı.

Kadıköy Kent Konseyi’nin organizasyonuyla Danıştay’a başvuran 14 Kadıköylü, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı ile ilgili kararının yürütmesinin durdurulması ve iptaline ilişkin açtığı davada, “Bölgenin özelleştirilmesi ve özel bir işletmenin uhdesi ve tasarrufu altına girmesi nedeniyle Anayasal düzeyde koruma altına alınmış olan yaşama hakları, maddi ve manevi varlıklarını koruma hakları, sağlıklı bir çevrede yaşama haklarıyla, kıyılardan herkesin yararlanma haklarının ihlal edileceğini" belirtti.

"Doğal yaşam tehlikeye girecek"

Konuyu Danıştay’a taşıyan Kadıköylülerden biri olan Avukat Doğuşcan Aydın Aygün, "Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararında ifade edilen yeni planlarla ve yat limanı alanının büyütülmesiyle deniz alanında ekolojik denge bozularak yosunlaşma artacak, doğal su akımları ortadan kalkacak, denizdeki oksijenin azalacak, doğal yaşam tehlikeye girecek, yelken sporunun yoğun olarak yapıldığı alan küçülecek ve hava koridoru kesilecek” yorumunda bulundu. 

Mevcut planı kapsamında gerçekleştirilecek özelleştirmenin Kadıköy ve çevre ilçelerde yaşayan hemşehrilerin sosyal çevre alanlarının yok olmasına sebebiyet vereceğini belirten Aygün, "davaya konu düzenleme ile park alanlarının yok olduğu, bölge trafiğinin arttığı, bölge ekolojisinin tahrip olduğu, 3. Derece Arkeolojik Sit Alanının yok olduğu, 1.ve 2. Derece Doğal Sit Alanları yok olacağına" da dikkat çekti. Aygün, şunları söyledi: 

"İptali istenen düzenleme ile halkın kıyı kullanımının azaltılması, kıyıya erişilebilirliğin engellenmesi, bölgenin karakteristik dokusunun bozulması, kıyı silüetinin olumsuz etkilenmesi, yat limanı alanının büyütülmesi ile deniz alanında ekolojik dengenin bozulması ve doğal yaşamın tehlikeye girmesi, ÇED raporunun olmaması ve hava koridorunun kesilmesi nedeniyle şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve hukuka aykırıdır."