Özel Dosya

Eski Fatih Emniyet Müdürü'nün 17 Aralık ifadesinin tam metni

Eski Fatih Emniyet Müdürü Orhan İnce'nin TBMM Soruşturma Komisyonu'na verdiği ifadenin tam metni...

27 Kasım 2014 12:46

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ilişkin operasyon sonrasında, işadamı Reza Zarrab tarafından görevden alındırdığı iddia edilen ve meslekten ihraç edilen eski Fatih İlçe Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin TBMM Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadeye T24 ulaştı. Kendisiyle ilgili “Defterini düreceğim o pez...gin” diyen eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in sözlerinden ötürü hicap duyduğunu söyleyen İnce, “Bakanla ilgi kayıtları okuduğumda benimle ilgili sözlerinden kanım dondu. Hicap duydum. Bu işten zarar gördüm. Mağdurum” diye konuştu.

Komisyonda bir buçuk saat dinlenen Orhan İnce, bu işlerle bir ilgisinin olmadığını A.G. isimli arkadaşından dolayı bilgisinin olduğunu belirterek, Rıza Zarrab’ın isteği üzerine sürgüne gönderildiğini söyledi.

İşte Orhan İnce’nin TBMM Soruşturma Komisyonu’na verdiği ifadenin tam metni şöyle:

13 Kasım 2014 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.37

BAŞKAN: Hakkı KÖYLÜ (Kastamonu)

BAŞKAN VEKİLİ: Yılmaz TUNÇ (Bartın)

SÖZCÜ: Mustafa Kemal ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)

KÂTİP: İlknur İNCEÖZ (Aksaray)

-----0-----

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, toplantımızı açıyoruz.

Toplantı yeter sayımız vardır.

Önceki günden çağırmış olduğumuz bir tanığımız var, o tanığı dinleyeceğiz şimdi.

Orhan İnce, hoş geldin.

ORHAN İNCE – Hoş bulduk.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle beni buraya davet ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sizi tanık olarak davet ettik biz buraya, bilginize başvuracağız.

ORHAN İNCE – Ben bu olayın müştekisiyim, müşteki olarak ifademin alınmasını istiyorum, avukatım da burada, eğer alınmıyorsa bunun zapta geçirilmesini istiyorum.

BAŞKAN – Peki.

Bu olayda sen hangi suçla ilgili olarak müştekisin?

ORHAN İNCE – Olayla ilgili polisin yaptığı araştırmaya göre benim hiçbir sebep olmadan tayinim çıkartılıyor, polisin yaptığı araştırmaya göre…

BAŞKAN – Dur, ben senin bir kimliğini tespit edeyim önce de ondan sonra konuşmana geçelim.

(Kimlik bilgileri boş bırakılmıştır). Doğru mu?

ORHAN İNCE – Doğrudur.

BAŞKAN – Şu anda oturduğun tam adresi söyle bize.

ORHAN İNCE – (Adres bilgileri boş bırakılmıştır)

BAŞKAN – Şu anda ne iş yapıyorsun?

ORHAN İNCE – Şu anda hiçbir iş yapmıyorum, meslekten ihraç edildim.

BAŞKAN – Şimdi, sen diyorsun ki: “Ben bu olayda müştekiyim.” Hangi olaydan dolayı müştekisin?

ORHAN İNCE – 17 Aralıkta İstanbul polisi çağırdığı zaman benim önce Osmaniye’ye tayinim çıktı, daha sonra Zonguldak’a çıktı tayinim, bu tayinim niye çıktı diye bir türlü sonuca ulaşamadım ancak 17 Aralıkta, 18 Aralıkta İstanbul polisi beni ifadeye çağırdı, “Senin tayinin şu şu sebeplerden dolayı çıktı. Dosyada ismi geçen İranlı iş adamı denilen şahıs, Rıza Sarraf, adı geçen eski Bakanımız Muammer Güler’e para vererek senin tayinini çıkardı, seni sürdü.” Benim niye tayinim çıktı diye sorduğum zaman “İşte, senin bunun yaptığı usulsüzlüklere engel olduğunu düşündüğünden dolayı senin tayinini çıkarmış.” Yani bizim hiçbir şeyden haberimiz yok ama bizim üzerimizde bir proje geliştirmiş, bir komplo oluşturmuş.

BAŞKAN – Yani şunu söylüyorsun sen: “Haksız olarak benim tayinimi çıkardı, ondan dolayı şikâyetçiyim.” Değil mi? “Ondan dolayı şikâyetçiyim.” diyorsun değil mi Muammer Güler hakkında, bu mudur senin şikâyetin?

ORHAN İNCE – Bu dosyada kim uğraşmışsa onlarla, Muammer Güler çıkardıysa Muammer Güler’den şikâyetçiyim, Rıza Sarraf bununla ilgiliyse Rıza Sarraf’tan şikâyetçiyim.

BAŞKAN – Rıza Sarraf’ı boş ver, o bizim işimiz değil.

ORHAN İNCE – Muammer Güler’den şikâyetçiyim tabii.

BAŞKAN – Yani Muammer Güler’den sen şikâyetçi olduğunu söylüyorsun, “Benim haksız olarak, usulsüz, tayinimi çıkardı.”

ORHAN İNCE – Tabii ki, dosya içerisinde bana küfrediyor.

BAŞKAN – Tamam, bir dakika, onu anladım da şimdi, o zaman şuraya geleceğiz: Bizim Muammer Güler hakkında yaptığımız soruşturma konusu senin tayininle ilgili değil. Anladın mı?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Öyle bir şey olur mu?

BAŞKAN – Nasıl ya? Biz bununla bağlıyız. Öyle şey olur mu?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Saçmalayın ya.

BAŞKAN – Ne demek saçmalamayın? Ya, Beyefendi ciddi olalım biraz lütfen, burada hukuk konuşturuyoruz.

ORHAN İNCE – Rüşvet karşılığı çıkartılmış bu benim tayinim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Siz gayriciddisiniz.

BAŞKAN – Hayır, gayriciddi değil, bakın, elimizde soruşturma önergesi var, okuyayım önergeyi Muammer Güler’le ilgili, biz bununla bağlıyız, bunun dışında başka şey dinleyemeyiz ki, varsa başka şikâyet o zaman başka yere şikâyet eder, o konuyla ilgili de soruşturma açılırsa…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir okur musunuz?

BAŞKAN - Okuyayım: İçişleri eski Bakanı Muammer Güler

  1. Rıza Sarraf’tan sağlanan, miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler karşılığında yaptığı fiiller şu: Bir şahsın araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı vermek ve adı şahıs için koruma polisi görevlendirmek. Birinci iddia bu.
  2. Bu şahısla beraber gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağlamak, ikinci iddia bu.
  3. Bu şahıslar ilgili adli veya istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için talimat vermek.
  4. Bu şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için girişimde bulunmak.

Bizim elimizdeki soruşturma önergesi bunları içeriyor, biz bu fiillerle bağlıyız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, öyle şey olmaz.

BAŞKAN – Ne demek olmaz ya, olur mu öyle şey, ne demek olmaz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bakanla ilgili bu soruşturma bir bütündür, bu soruşturma sırasında suç teşkil eden başka olaylara rastlarsanız savcı bunları da –biz savcıyız burada- soruşturur.

BAŞKAN – Bir dakika, zapta geçsin sizin söyledikleriniz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani soruşturma sırasında o suç dışında başka suçlara rastlansa savcı onları da soruşturur.

BAŞKAN – Yani biz burada soruşturma yaparken diyorsunuz, değil mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani şimdi, bizim Muammer Güler’le ilgili yaptığımız soruşturmada burada baktık ki dosyada başka suçlar var ortada yani telefon konuşmaları var.

BAŞKAN – Yani başka iddia var şu anda, öyle diyelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani o telefon konuşmaları sonucunda bir emniyet müdürünün bir yerden başka yere tayini var ve bunun karşılığında alınan paralar var. Bu bir suç mudur değil midir? Bu, soruşturmanın dışında bırakılabilir mi, böyle bir şeye rastladığınız zaman?

BAŞKAN – Ben size bir şey söyleyeyim: Bakın, Rıza Bey, bırakın bunu, biz bu soruşturmayı yaparken bir adam öldürdüğünü tespit ettik diyelim ki hakkında soruşturma yapılan Bakanın, onu dahi burada soruşturamayız, onun için soruşturma önergesi gelmesi lazım Meclisten.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim,  tadadi değildir o sizin elinizdeki şey.

BAŞKAN – Olur mu öyle şey, nerede var sizin dediğiniz gibi bir şey, olur mu öyle şey?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, tadadi değil yani Bakanla ilgili ortaya yeni suç çıkarsa bu da bizim görev alanımız içine girer elbette.

BAŞKAN – Girmez yani bana göre girmez, arkadaşlara soracağız. Böyle bir şey var mı?

Buyurun.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, Sayın Başkanım, Orhan İnce konusunda burada Komisyon olarak bir karar aldık ve burada 10 kişiden biri olarak, çağırdığımız tanıklardan biri olarak Orhan İnce’yi belirginleştirdik. Şimdi, tabii, bununla alakalı olarak bugün Komisyonumuza geldi. Şimdi, Komisyonun huzuruna gelen bir tanıkla alakalı, bu tanığa soracağımız sorular var ve bunlarla ilgili olarak “Sizin bu dosyayla hiçbir alakanız yok.” deyip bu tanığı Komisyonun önünden göndermek doğru bir hareket olmaz. O zaman biz tanıkları çağırırken çok lüzumsuz veyahut da gerekli tercihlerde bulunmadan, gerekli araştırmayı yapmadan çağırıyoruz sonucunu doğurur. Önce bugün tanık buraya gelmiştir ve siz de Başkan olarak Komisyonun değerli üyelerinin, her bir üyesinin tanığa soru sorma hakkını da temin ederek bu tanığa burada Komisyon üyelerinin sorduğu sorulara cevap verme fırsatını sağlamak zorundasınız. Yani bununla ilgili, tanık buraya geldikten sonra “Biz seni dinlemeyeceğiz, git, senin bir alakan yok dosyayla.” deme durumumuz bence oluşamaz.

BAŞKAN – Ben şunu söylemek istiyorum Emre Bey: Bu “Ben müştekiyim, şikâyetim şudur.” diyor, ben de diyorum ki: Senin bu şikâyetini biz dinleyemeyiz, biz bu şikayetle ilgili bir işlem yapamayız. Bu şikâyeti bir başka yere yaparsın, Bakan hakkında başka bir yere bir şikâyet yaparsın, ilgili yer neresiyse o konuda, bize “Bir soruşturma yapın.” diye gelirse biz onun soruşturmasını yaparız.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Genel Kurul soruşturma önergesini kabul eder…

BAŞKAN – Ben şunun için diyorum zaten, o, müştekiden bahsediyor da ben şunun için tanık olmasını daha çok önemsiyorum…

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Ama o öyle bir beyanda bulunsun, geçsin zaten. Ondan sonra da tanık olarak…

BAŞKAN – Şimdi, ben şunu önemsiyorum: Burada bizim elimizdeki olayla ilgili ne bilgisi var, ben onu soracağım, siz de onu soracaksınız, onu soracağız.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Tamam ama tanık da “Bu, zapta geçsin.” diyorsa bırakın geçsin.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Olmaz.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) –  Ya, niye geçmesin?

BAŞKAN – Zaten başlangıçta söylediklerini zapta geçtik, daha detayı bizi ilgilendirmez, o kadarını geçtik zapta.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) –  Böyle bir hassasiyeti varsa bırakın geçsin ya.

BAŞKAN – Şimdi şu olayla ilgili, burada saydığım olaylarla ilgili, burada sayılan fiiller, suçlar diyelim, bunlarla ilgili ne bilgisi varsa bize onu aktarsın, doğrusu bu.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) –  Soru sorsak daha kolay olmaz mı?

BAŞKAN – Bunlarla ilgili olacak ama başka bir şey sorarsanız olmaz o, bu fiillerle ilgili ne varsa sorun, amenna, baştan sona kadar.

Sırayla söz verelim.

Buyurun.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli üyeler; şimdi, biraz önce Başkanımızın da belirtmiş olduğu gibi, bizim Meclis soruşturmasında yapmamız gereken, üyeler olarak yapmamız gereken şey şu: Genel Kurulda bizlere tevdi edilen görevlerle ve tadadı olarak sayılan hususlarla biz sorumluyuz ve biz bu konuları araştırma noktasında da sınırlıyız, onun haricinde bizim başka bir yetkimiz yok. Yine, İç Tüzük’ümüzün 107’nci maddesinin (2)’nci fıkrasında, aslında biraz önce Başkanımızın saymış olduğu hususlarda da soruşturmanın nasıl yapılacağı belirli. Orada diyor ki: “Bu önergede Bakanlar Kurulunun genel siyasetinden veya bakanlıkların görevleriyle ilgili işlerden dolayı hakkında soruşturma açılması istenen Başbakan veya bakanın cezai sorumluluğunu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında işlendiğinden bahsedilmesi, hangi fiillerin hangi kanun ve nizama aykırı olduğunun gerekçe gösterilerek ve maddesi de yazılmak suretiyle belirtilmesi zorunlu.” Biz bunlarla sınırlıyız, onun haricinde bizim, Komisyon olarak, bakanların üçüncü şahıslarla ilgili, iş ve işlemleriyle ilgili o noktada soru sorma ve bu hususta araştırma ve inceleme yapma yetkimiz yok, Orhan İnce de gelir gelmez zaten oturdu oraya, diyor ki: “Efendim, Rıza Sarraf demiş ki: ‘Muammer Güler’e para vererek senin tayinini çıkarttırdım.’ Ben bundan dolayı şikâyetçiyim.” Dediği cümle bu. Bunlarla ilgili olarak Genel Kurulun bize vermiş olduğu yetkilerle ilgili bir husus burada söz konusu değil, onun için, bizim bunlarla sınırlı olduğumuzu ben belirtmek istiyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Şimdi, aslında niye direkt karşı çıkıyorsunuz bilmiyorum da yani böyle sert bir çıkış yapıp…

BAŞKAN – Biz burada sadece…

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Müsaade ederseniz, ben konuşmanıza zaten müdahil olmadım.

Şöyle bir durum var: Ne konuştuğu veya ne konuşacağı değil, biraz önce sıraladıklarınız içinde var zaten. Emniyette mevki ve makamını kullanarak bir menfaat konusu var ortada, var zaten, önergenin içerisinde var.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Yok.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Nasıl yok? Bir daha okusun Sayın Başkan, var mı yok mu bakalım. Emniyette bir mevki ve makam kullanmayla ilgili bir konu var, altında yüzlerce kişi buna tanıklık edebilir, edebilir yani bin tane adam da edebilir. Yani bunu neresine sokacaksınız o zaman? Peki, biz eğer böyle bir şeyi sorgulamıyorsak… İçeride bir emniyet görevlisi geldi, tanıklık için çağırdık bunu. “Bu konu onların içinde değil.” diyorsanız neyi araştırıyoruz biz mesela? Emniyetle ilgili konu bununla alakalı, mevki ve makamını kullanarak menfaatler elde etme veya bir başkasını menfaatlendirme, konu bununla alakalı zaten yani buradan baktığınızda.

Ayrıca şöyle bir durum vardır: Biz eğer bu dosyayla bağlıysak, bu Soruşturma Komisyonu dosyasıyla bağlıysak, burada hukuka aykırı delillerden bahsediliyorsa –diyelim ki- bunları bir incelememiz lazım. Hukuka aykırı mı değil mi bu deliller, hâkim kararları var mı veya dijital delil diyelim, bunlar bir yere, bir hukuka dayandırılarak toplanmamış mı veya yanlış şeyler mi yapmış, bu görüntülerin hepsi sahte mi veya gerçekten o hâkim bunu dememiş de bunlar öyle mi yapmış, kolluk kuvveti buna uygun davranmamış mı? Bunlar değil midir aslında bizim bir taraftan da araştırmamız gereken konulardan bir tanesi? Bunlar olması lazımdır.

BAŞKAN – Doğru, onları araştırıyoruz da şuradaki suçlarla ilgili…

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Orada, söylediklerinizin arasında emniyetteki işlerle ilgili mevki, makam kullanarak menfaatlenme olayı var. İster plaka verir, silah ruhsatı verir ister başka bir şey yapar, koruma verir, şunu yapar, bunu yapar, böyle anlaşılan bir konudur bu zaten yani. Şimdi, eğer şöyle bir durum varsa –bir iddia makamı düşündüğünde- bir plaka için konuşma geçerken “Ya, arada ben senden şöyle bir şey de rica etsem mi?” diyorsa onu araştırmayacak mısın? Ya da şunu mu iddia ediyorsunuz? Bu konuşma hukuka aykırıdır diyorsanız aykırılığının altını doldurmak lazım, eğer sahte diyorsanız altını doldurmak lazım, hani neyse bu konu onun altını doldurmak lazım. “Yok, ben bunu burada yazdım, kapsamı bu.” O kapsamı açıklayın o zaman, emniyette bu söylediğim mevki ve makamını kullanarak ya kendi ya bir başkasını menfaatlendirme olayıyla ilgili olarak başka bir konu varsa bizim anlamadığımız, bilmediğimiz…Hukukçu olmaya ihtiyaç olduğunu da düşünmüyorum bu konuyla ilgili mesela, ben düşünmüyorum mesela. Ben hukukçu değilim ama baktığım zaman bir muhakeme ediyorum konuyu, başkası benim aklıma başka şey getirir. Burada bir konu var, bu dosyaya bakıyoruz her tarafından, bu dosyanın dışındaki konuları da… Diyelim ki bunların hepsi sahte, bunların hepsi aslında hukuka uygun kullanılmadı, bizim delil toplamamız lazım bu iddialarla ilgili konuda, onu söyleyin. Nasıl delil toplayacağız? Kaç adamı siz söyleyeceksiniz de dinleyeceğiz? Bunların hepsini boş verin, geçin gitsin. Adamlar diyor ki: “Ben burada şüpheliyim veya mağdur olabilirim.” Gitti. Biz nasıl aydınlatacağız bu işi, nasıl aydınlığa kavuşturacağız bu işi? Bu adamların dışında kimse yok mu bununla ilgili bize bir şey söyleyebilme ihtimali olan? Şimdi, düşündüm, dosyaları inceledim, bazı konulara da baktım, gece geldim, sabah 4’e kadar da bazı şeylere baktım. Kimse bir şey söylemiyor zaten yani birilerinin bir şey söylemesi lazım, bir lehte, bir aleyhte bir durum diye birilerinin bir şey söylemesi lazım. Lehtekiler bir şey söylediler kendilerince, aleyhte olan konuda izin vermiyoruz. Bizim zaten bu konuda objektif olmamız gerekmiyor mu? Kimin lehte veya aleyhte ne diyeceğinin bizim için önemli olmaması gerekmiyor mu zaten?

BAŞKAN – Yani siz sonuç olarak şunu söylemek istiyorsunuz: Eğer bizim karşımıza şurada yazılanların dışında…

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Hayır, orada yazıyor diye de iddia ediyorum.

BAŞKAN – Edebilirsin tabii, iddia edebilirsin.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Lafımı bitireyim ben.

Tekrar söylüyorum: Bir: Eğer bu dosyanın içerisinde hâkim kararları yoksa, dinleme kararları yoksa, hukuka aykırıysa, deliller sahteyse, menfaat varsa, yoksa, bunlar yoksa niye bu bakanlar var burada ya? Eğer biz bunu araştırmayacaksak bunların hepsini nereden araştıracağız? Onun şeklini de söylerseniz biz de bir yola varırız yani, bunu söylemeye çalışıyorum. Adam müşteki veya değil, geçtik onu, tamam, tanık ve tanık olan konumda -ben orada bağlantısı olduğunu düşünen bir insanım- dinlenmesi çok da doğal.

BAŞKAN – Osman Bey’de şu anda sıra.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, ben başlangıçta Komisyona yeni katıldığım için Komisyon üyelerini ve sizi selamlamak istiyorum.

Rıza Bey’in söylemiş olduğu yoruma katılıyorum, onun için onu tekrarlamak istemiyorum fakat şunu söylemek istiyorum: Şimdi, bizim tanık veya müşteki olarak dinlememiz hâlinde belki kendisine sorulan soruların akışı içerisinde şu noktalarla ilgili hususlar da ortaya çıkabilecektir, görevden alınmasına giden süreç içerisinde şu noktalar da ortaya çıkabilecektir. Onun için, kendisini, kendisinin de talep ettiği şekilde müşteki olarak sorgulamamızda da bir sakınca görmüyorum, onu açıklamak istiyorum çünkü müşteki olarak da sorgulayacak olsak şikâyeti içerisinde şu sizin saymış olduğunuz 4 suçlamadan bir tanesiyle ilgili bir unsura da rastlayabileceğiz, bunun için kendisini sorgulamamız lazım diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Zaten soracağız soruyu mutlaka, bunlardan bir tanesine rastlayacak mıyız rastlamayacak mıyız, onu bilemiyorum.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Göreceğiz, sorgulama esnasında göreceğiz.

BAŞKAN – Ama bizim soracağımız sorular bunlarla ilgili, bu konularda ne biliyorsun diyeceğiz, müşteki de olsa, tanık da olsa biz bunu soracağız.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Ben şunu anlayamıyorum yani: Ben mesela soru soracağım. Soracağım soru sizin süzgecinizden mi geçecek?

BAŞKAN – Olayla ilgili değilse o soruyu sormamanız lazım.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Böyle bir usul olmaz ki.

BAŞKAN – O zaman böyle de bir soruşturma olmaz.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Soruşturma Komisyonun bir üyesi tanığa soru sorar, bu sorunun yanıtı veya cevabı konuyla alakalıdır, değildir ama bir Komisyon üyesinin iradesi, sizin süzgecinizden geçerek karar vermiş olmaz ki, Sayın Başkan yani böyle bir usul olamaz ki. Yani biz soru sormak isteyeceğiz, siz bu soru olabilir ya da olamaz diye bize cevap vereceksiniz. Ya, bunu nasıl kabul edebiliriz? Yani biz sorarız sorumuzu, en nihayetinde rapor kısmında tanığın o beyanlarının bu konuyla alakalı olup olmadığını siz değerlendirirsiniz, Komisyon üyeleri değerlendirir. Ama şimdi biz istediğimiz bir soruyu tanığa dahi soramazsak bu Komisyonun nasıl objektif biçimde hareket edebilmesini, çalışmasını sağlayabiliriz ki?

BAŞKAN – O zaman da yani her şeyi sorarsak burada nasıl biz bu işin içinden çıkarız?

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Ya merak etmeyin bizim öyle… Yani bugüne kadar gelen tanıklarla ilgili böyle bir izlenim doğdu mu sizde?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Başkanım, izninizle şunu söylemek istiyorum: Şimdi, biz burada Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapıyoruz.

BAŞKAN – Hayır, savcılık işlemi yapıyoruz ama bakın, savcı değiliz, savcının yaptığı yetkilerinki gibi değil bizimki. Onu baştan söyleyeyim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bizim bu soruşturmamıza, bizim bu yaptığımız göreve ceza muhakemesi kuralları uygulanacaktır. Bu da…

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Başta İç Tüzük olmak üzere.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, başta Ceza Muhakemesi kuralları. Ceza muhakemesi kurallarına uygun olmayan bir İç Tüzük hükmü varsa burada tabii… Ama burada öyle bir şey de yok.

Üçüncüsü, bunu siz de biliyorsunuz ki savcı yaptığı soruşturmada başka bir suçla ilgili olaylara, vakalara rastlarsa o suçu da içine alacak şekilde soruşturmayı genişletir.

BAŞKAN – Böyle yapabiliriz…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Dördüncüsü efendim, sizin okuduğunuz metinde, görev alanı tespit eden metinde şöyle diyor: “Yukarıda sayılan ve İçişleri Bakanı Muammer Gülen tarafından işlendiği iddia edilen eylemler.” Demek ki yukarıda sayılanların dışında da aşağıdaki maddeleri giren başka eylemler olabilir. Nedir suçları? Hangi Türk Ceza Kanunu maddeleriyle ilgili bu suçlar? 252 “rüşvet” diyor. Yani demek ki bizim bu soruşturma, Türk Ceza Kanunu’nun 252’nci maddesinde düzenlenen rüşvet suçuyla ilgili bir soruşturma. Bu, bize verilen görev talimatında yazıyor “rüşvet” diye. Bu rüşvete giren, şimdi, sadece efendim, “Yukarıdaki trafik emniyet şeridi rüşvete giriyor da yok efendim, bilmem, Rıza Sarraf’tan tayin karşılığında para alınması rüşvete girmiyor.” diyemeyiz. Yani biz, dosyayı incelememiz sırasında gördük ki rüşvet suçuna giren başka bir olay daha vardır. Nedir o olay? Bir emniyet müdürünün tayininin çıkarılması olayıdır. Şimdi, bununla ilgili soru sormayacaksak zaten buradaki görevimizi de uygun olarak yapmıyoruz demektir. Yani hem Ceza Muhakemesi Kanunu’nu ihlal ediyoruz hem buradaki görev alanımızı da ihlal ediyoruz.

BAŞKAN – Ben anlatamıyorum herhâlde. Bakın, tekrar ediyorum: Biz, buradaki fiillerle bağlıyız ama bize yazılan bu sevk maddeleriyle bağlı değiliz. Onlar maddeyi yanlış değerlendirmiş olabilirler. Rüşvet de yazar, başka şey de yazar, amenna biz onu araştırırız da sonuçta deriz ki: Bu rüşvet değil de görevi kötüye kullanma veya görevi kötüye kullanma dediyse görevi kötüye kullanma değil bu rüşvet olabilir, yahut da irtikap olabilir. Bu bize kalmış bir şey, Komisyona kalmış bir şey, sevk maddesinin değiştirilmesi. Ama buradaki fiillerin dışında başka bir fiili araştıramayız biz.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Var orada.

BAŞKAN – Ne var, söyleyin ne var? Hangisi?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – “Menfaat sağlamak amacıyla” diyor.

BAŞKAN – Ya “Menfaat sağlama amacıyla şu aşağıdakileri yapmış.” diyor.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – O olmasaydı komple iddianame hazırlayıp gönderirlerdi.

BAŞKAN – Ya olur mu öyle bir şey.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Var yani.

BAŞKAN – Tamam, şöyle diyelim ya, burada anlaşamayacağız. Siz var kabul ediyorsunuz, ben yok kabul ediyorum, o şekilde devam edeceğiz şeyimize.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Görüşlerimizi açıklayalım da.

BAŞKAN – Buyurun.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkanım, şimdi, tabii ki biz de belirli kaynaklardan yararlanarak buradaki görevlerimizi ifa etmeye çalışıyoruz. Mesela, Sayın Feyzioğlu’nun bu konuyla ilgili kitabında, “Suç teşkil ettiği ileri sürülen işlemlerin oluşumuna, başbakan veya bakanla birlikte katılan diğer kişilerin, Meclis tarafından soruşturulması mümkün değildir. Bu kişiler, soruşturma komisyonu tarafından tanık sıfatıyla dinlenebileceklerdir.”

BAŞKAN – Tamam, dinledik zaten.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Devam ediyor. “Komisyon, başbakan veya bakandan başka kişilerin bir suç işlediği sonucuna ulaşırsa –şurada yaptığımız işlemler sonucu- TCK 279 uyarınca haklarında ilgili cumhuriyet başsavcılıklarında suç duyurusunda bulunabilir.” Şimdi, demek ki bizim buradaki…

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Ama…

BENGİ YILDIZ (Batman) – Onun söyleyeceği ifadeler üzerine bir suç ortaya çıkarsa, bizim görevimiz onu tespit edip ilgili cumhuriyet başsavcılığına şey yapmaktır. Ama adamları konuşturtmazsak biz burada nasıl yeni bir suçun oluşup oluşmadığını tespit edebileceğiz. Dolayısıyla, eğer sınırlarsak “Sadece şu konuyu konuşacaksınız.” derseniz buradaki açıklamaya göre yeni bir suçun ortaya çıkma ihtimali de yoktur zaten. Başka bir şeyi de soruşturamayız. Hâlbuki, buradaki anlatımdan çok açıkça anlaşılıyor ki bizim buradaki süreçte yeni suçlar, yeni kişiler ortaya çıkabilir ve bizim görevimiz evet, onu şey yapmak değildir ama ilgili cumhuriyet başsavcılığına böyle bir durumun da olduğunu, “Bu konuyu inceleyin.” diye bir görevimizin olduğu açıkça ortadadır.

Dolayısıyla da bu noktalardaki sınırlamalar Sayın Başkanım, şu anda Sayın Muammer Güler’in göndermiş olduğu üç dört sayfalık dilekçenin yarısı Sayın Orhan İnce’yle ilgilidir yani nasıl soruşturulduğunu, nasıl sürüldüğünü şey yapmış. Bizzat Muammer Güler’in kendisi, karşı tarafı zaten olayın içine çekiyor “Yani şöyle yapmış, rüşvet almış, onun için ben onu sürdüm.” şeklinde beyanları var. Şimdi, bütün bunlar ortadayken biz bunu sınırlamaya çalıştığımız zaman, işin esasına, özüne inmediğimiz zaman gerçekten de burada maddi gerçeğin ortaya çıkmasının önündeki en büyük engel hâline biz geleceğiz. Dolayısıyla, böyle sınırlamaların doğru olmadığını düşünüyoruz.

Bir de arkadaşlar belirtti, Sayın Başkanım, gerçekten yani bu hassasiyeti keşke diğer arkadaşlara da gösterseydiniz, tanıklarda da gösterseydiniz. Yani geliyorlar, ellerini kollarını sallaya sallaya burada “Biz ifade vermiyoruz.” deyip gidiyorlar. Burada 1-2 tane arkadaş çıkıyor ifade vermek üzere geliyor ama onu da sınırlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla da doğrusunu isterseniz –tabirimi caiz görün- böyle bir oyunun figüranı olmak istemem.

BAŞKAN – Yok, estağfurullah.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Ben baştan itibaren de söyledim, bu komisyonun oluşum aşamasında eğer arkadaşlarla iyi istişare etseydik, benim gibi düşünen arkadaşlarla, ben bu sürece kadar gelmezdim. Çünkü, o zaman da hassasiyetimi ortaya koydum. Ne kimseyi baştan mahkum etme, ne de kimseyi baştan aklama gibi bir görevim yoktur benim. Burada, bu gerçekliği oluşturmaya çalışmamız lazım. Şu anda, Orhan İnce bu davanın, özellikle Muammer Güler’le ilişkin, Sayın Bakan’la ilişkin ki biz o bakanı soruşturuyoruz şu anda, kilit ismidir. O rüşvet alma olayının yani iddia edilen, Rıza Sarraf’tan rüşvet alma olayının kilit ismi Orhan İnce’dir ama burada sorularda bile daha soru sorma noktasında bile biz savcılık makamı rolünü üstlenen arkadaşlara sınırlama getirmeye çalışıyoruz, bırakın tanığın anlatımlarını, bizim sorularımızı bile dizayn etmeye çalışıyorsunuz. Buradan bir şey çıkmaz böyle Sayın Başkan, kusura bakmayın.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

Yalnız, söylediklerinizin bir tarafına katılıyorum da bu cumhuriyet savcılığına bildirir meselesi var ya yani bakanlar hakkında cumhuriyet savcısının işlem yapma yetkisi olmadığı için, yani hiç işlem yapma yetkisi yok. Bu nereye bildirilir? Meclise bildirilir veya buradakilerden birisi yazar bir dilekçe, Meclis Başkanlığına yazar.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Yeni soruşturma çıkarsa anlamında, sadece bakanlarla ilgili değil, bir başka şahısla ilgili de suç çıkarsa ortaya…

BAŞKAN – Tabii ki, o elbette ki tabii canım.

BENGİ YILDIZ (Batman) –…onu yine tespit edip ilgili savcılığa da bildireceğiz.

BAŞKAN – Tabii ki canım ona bir şey demiyoruz zaten. Bakanlarla ilgili yeni bir suç ortaya çıkarsa cumhuriyet savcılığına bildirmenin bir şeyi yok yani cumhuriyet savcısı orada bir şey yapamaz.

Mesut Bey, buyurun sizi dinliyoruz.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, gelen arkadaşımız, ifade vermekle ilgili gelen arkadaşımız, ister müşteki olsun isterse de tanık sıfatıyla olsun bu dosyanın aydınlanması noktasında bilgiler vereceğine inanmaktayız. Yani ister vermiş olduğu bilgiler, görevi kötüye kullanmayla ilgili olabilir, rüşvetle, yolsuzluklarla ilgili olabilir ve buna da bütün arkadaşlarımızın her türlü soruyu yani dosyayla ilgili, konuyla ilgili diyeyim…

BAŞKAN – Tamam, konuyla ilgili.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Konuyla ilgili ama bu dosyanın ismi de rüşvet ve yolsuzluk dosyası. Bu konuyla ilgili her türlü soruyu sormaya hepimiz muktediriz, yetkiliyiz diye düşünüyoruz. Ve daha tanık olarak gelen arkadaşımıza daha soruları soramadık, yaklaşık yarım saatimiz…

BAŞKAN – Boşa gitti.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Ben diyemiyorum onu da dediniz siz.

BAŞKAN – Peki.

Müşteki olarak alacağız ifadesini de, yapacağımız şey belli.

ORHAN İNCE – O zaman müşteki olarak ifade vereceksem avukatımın burada olması lazım. CMK hükümlerine göre burada ifade alınıyorsa veya bir soruşturma yürütülüyorsa avukatımın burada olmasını istiyorum.

BAŞKAN – Bizim orada yazdığımız nedir, tanık diye mi çağırmışız?

Tanık olarak biz seni alıyoruz, sen esasında olayın öbür tarafında şikâyetçisisin.

ORHAN İNCE – Onu zabta geçin, eğer avukatım burada olmayacaksa onun da zabta geçilmesini istiyorum.

BAŞKAN – Sen söyledin, o zabta geçiyor zaten, ayrıca yazmaya gerek yok.

Biz seni tanık olarak çağırdık buraya. Soracağımız sorular var, onlara cevap vereceksin, arkadaşlarımız da sorular soracak, bildiklerine cevap vereceksin, tamam mı?

ORHAN İNCE – Ayrıyeten, bu soruşturmayla ilgili…

BAŞKAN – Onu bırak şimdi, dur.

(Orhan İnce ayağa kalkarak yemin etti)

BAŞKAN – Peki, ben şimdi şuradan başlıyorum sana sormaya. Bu olaylarla ilgili önce ne biliyorsunuz?

ORHAN İNCE – Neyi?

BAŞKAN – Soracağım ya acele etme. Bir sorayım, sen niye böyle acele ediyorsun. “Neyi” ne demek yani.

ORHAN İNCE – Pardon.

BAŞKAN - Şimdi, Rıza Sarraf’ın araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazını vermek ve adı geçen için koruma polisi görevlendirmek. İddianın birisi bu. Para karşılığı diyor. Bununla ilgili ne biliyorsun?

ORHAN İNCE – Bu soru beni ilgilendirmiyor, bu sorunun muhatapları başka. Onun bu olayıyla ilgili görevli kimler varsa…

BAŞKAN – Ya sen şimdi, bırak şimdi, olayla ilgili…

ORHAN İNCE – Bununla ilgili bilgim yok.

BAŞKAN – Ha onu söyle bana, muhatabının, başkasının kim olduğu önemli değil. Sen benim sorduğuma cevap ver. Yani bu konuda bir şey bilmiyorsun?

ORHAN İNCE – Bununla ilgili bilgim yok.

BAŞKAN – Peki, bir şey daha var burada, devam ediyorum: Gene bununla ilgili gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirmesini sağlamak.

ORHAN İNCE – Bununla da ilgili bilgim yok.

BAŞKAN – “Bununla da ilgili bilgim yok.” dedin.

Devam ediyoruz: Bu şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için talimat vermek.

ORHAN İNCE – Bununla da ilgili bilgim yok.

BAŞKAN – Bununla da ilgili bilgin yok.

Bu şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için girişimde bulunma.

ORHAN İNCE – Bununla da ilgili bilgim yok.

BAŞKAN – Bununla da ilgili bilgin yok.

Peki, neyle ilgili bilgin var senin bu kişiyle ilgili?

ORHAN İNCE – Benim, bununla ilgili…

BAŞKAN – Daha doğrusu şöyle diyelim yani benim sorduğum sorular bunlar, ben bununla bağlı olduğumu hissediyorum, ona göre sordum sana. Şimdi arkadaşlarım, kim ne soracaksa sorsun bakalım, onu dinleyeceğiz.

Bengi Bey, buyurun.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Evet Sayın Başkan.

Orhan Bey, hoş geldiniz.

Şimdi, bu kayıtlarda size ilişkin, gerek sizinle “x” şahıs denilen gerekse Sayın Bakan ile Rıza Sarraf arasında belli konuşmalar var. Hepsinde sizin isminiz geçiyor. Öncelikle, birkaç hususu aydınlatmanızı isteyeceğim. Rıza Sarraf’ın rüşvet, yolsuzluk yaptığına ilişkin ellerinizde belge var mıydı? Bunu Bugün gazetesine ve Şafak gazetesindeki belirli kişilere yayınlanması üzerine verip vermediğiniz hususu önemli.

ORHAN İNCE – Şimdi, benim tayinim önce sebepsiz bir şekilde Osmaniye’ye çıktı. Tayinimin sebebini araştırdım. Daha sonra Osmaniye’den geri çevirdiler, Zonguldak’a tayinim çıktı. “Benim tayinim niye çıktı?” diyorum yani ben Fatih’te şerefimle on sekiz sene görev yapmışım, görev yapıyorum. Sonra, Rıza Sarraf’ın kuryesi, Adem Gelgeç yani Adem Karahan yeni soy ismiyle, bu şahsın üzerinden 25-30 milyar dolar ülkemizden para çıkışı olmuş. Adem Gelgeç, benim arkadaşım Mustafa Öz’e diyor ki: “Orhan Müdürün tayinin Rıza Sarraf çıkardı.” Niye çıkardı benim tayinimi, Rıza Sarraf’la benim ne problemim var? Adem Gelgeç, Rıza Sarraf’ın yanında 2.000 dolarla çalışan bir kurye ama Rıza Sarraf onun üzerine paravan şirketler kurmuş, ülkemizden 25-30 milyar dolar, onun üzerinden paralar çıkmış. “Adem, niye bunlar böyle oldu?” dedim. Dedi ki: “Benim üzerime şirketler kurdu, biz hayalî para getiriyorduk ülkeye, gerçek para çıkarıyorduk.” “Neden böyle?” “İşte böyle, ben de bilmiyorum neden olduğunu. Şirketler benim üzerime kurulu, üzerime vergi şeyi gelecek. Ben bununla ilgili kendimi ihbar ettim, Rıza Sarraf bunu öğrendi, ondan sonra Rıza Sarraf çağırdı ‘Ben sana maaş veriyordum, sen niye böyle yaptın gittin şikâyet ettin?’ Ya ben işte pişmanım bunu yaptığıma, bana olayın ihbarcısı, resmî olarak ihbarcısı olarak gözüken Şerif Derici kim?” diye soruyor Rıza Sarraf, o diyor ki: “Orhan Müdürün arkadaşı, Mustafa Öz’ün arkadaşı.” “Ha bu aklı Orhan Müdür mü size verdi, benim ihbar edilmemle ilgili veya kendi kendini ihbar etmenle ilgili?” Yani Adem Gelgeç de kendi kendini ihbar ederek vergiden veya belli kanunlardan faydalanmak istiyor. Bunun üzerine Rıza Sarraf, bizim hiçbir şeyden haberimiz yok, bizim tayinimizi basına, işte polisin yaptığı tespitlerde anamıza avradımıza küfür ediyor, ilgili bakan da küfür ediyor ve böylece benim tayinim çıkıyor oradan oraya. Benim tedavi olan bir çocuğum var, benim çocuğumu düşünmeden on sekiz sene ülkeme hizmet ediyorum, ondan sonra anama avradıma küfür ediliyor ve benim tayinim çıkartılıp en sonunda ihraç ediliyorum. Var mı böyle bir şey? Böyle bir adalet var mı?

BAŞKAN – Dur şimdi, o tarafını karıştırma. Soruya cevap ver de.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Yani sizin tabii belli hassasiyetleriniz var ama benim sorduğum soruya ilişkin değil. Böyle bilgi ve belgeler sizde var mıydı? Bunlar, burada sizin de ifade ettiğiniz konuşmalar var. Bu gazetelere…

ORHAN İNCE – Bugün gazetesine gittiğiyle ilgili benim hiçbir bilgim yok. Mustafa Öz’ün tanıdıkları vasıtasıyla, Mustafa Öz ile Adem Gelgeç yani Adem Karahan, birbirleriyle yakın dosttular. O Adem Gelgeç, tüm bilgi ve belgeleri topluyor, Mustafa Öz tanıdığı gazetecilere gidiyor. Yeni Şafak’la ilgili olayın ihbarcısı Şeref Derici var, Yeni Şafak’ın sahiplerinden Kazım Albayrak’ı tanıyor, ona gidiyor, o da haber yapıyor 13 Ekimde. 13 Ekimde haber yapılıyor ama 13 Ekimdeki haberde Rıza’nın ismi geçmiyor, o haberin kaynağı da sanki benmişim gibi bununla ilgili “tape”lere yansıyan görüşmeler var yani. Ama ben bunlarla ilgili bilgi, 18 Aralıkta Mali Şubede ifade verdim, o zaman gördüm şok oldum yani. Yani bizim hiçbir konuda bir şeyimiz olmadan bizim üzerimizde oyunlar, komplolar dönmüş, projeler dönmüş. Bu olayın en mağduru da benim.

BAŞKAN – Adem Gelgeç mi söyledi sana bunu? “Bunlar kara para aklıyorlar.” diye?

ORHAN İNCE – Adem Gelgeç, evet. Adem Gelgeç bununla ilgili ihbarda bulunuyor, kendi kendini ihbar ettiriyor. Gidiyorlar bir mali müşavire kendi üzerine dört daire, bir tane özel banka…

BAŞKAN – Bunu sana söylemedi değil mi, onu soruyorum? Adem Gelgeç “Bu, yurt dışına para kaçırıyor.” diye…

ORHAN İNCE – Bunu bana, Adem Gelgeç zaman zaman bana geldi, “Bu durumlar var, gel gidelim ihbar et. “Ben şikâyet ettim, bununla ilgili, bu Rıza Sarraf’ın üst düzeyde bakan tanıdıkları var, engelliyor. Kaç defa şikâyet ettim, gizli bir şekilde yürütülüyor ve beni öldürmekle tehdit ediyor.” diyor. Adem, Rıza’nın onu öldürmekle tehdit ettiğini söylediğinden dolayı, korktuğundan dolayı bir şey yapamadığını söyledi. “Yani götürelim seni şubeye, oraya buraya.” Bir şekilde Adem… Ama Adem’in kendi beyanına göre kendisinin ihbar ettiğini ve bununla ilgili bir sürecin devam ettiğini söyledi Adem Gelgeç.

BAŞKAN – Peki, sen o zaman görevliydin resmen yani bu kişinin, bu söylemeleri üzerine bir işlem yaptın mı veya yapmaya kalksan bu adam bu ifadeyi verir mi vermez mi?

ORHAN İNCE – Hayır, kabul etmiyor, gelmiyor. Ben neye göre şey edeceğim yani. “Ben şikâyet ettim, bununla ilgili bir gizli soruşturma yürütülüyor, bununla ilgili tamam.” diyor yani. Bunu söyleyince ben ne yapayım dedim yani.

BAŞKAN – Peki.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Peki, bir başka soru Sayın Başkan: Rıza Sarraf, sizinle yedi yıldır tanışık olduğunu ve belirli zamanlarda 100 bin, 50 bin, 20 bin, 40 bin şeklinde ondan para talep ettiğinizi, en sonunda 1 milyon dolar gibi bir taleple ona gittiğinizi söylüyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

BENGİ YILDIZ (Batman) – Rıza Sarraf’ın dediği tarihlerde ben Heybeliada Polis Merkezi Amiriyim. Beyazıt Karakolunu bile tanımıyorum, sözde o, iş yerini tamir ederken ben ondan para istemişim. Rıza Sarraf benim yanıma randevu alarak geldi, 2-3 defa geldi. Baktım ki magazin sayfalarında ve devamlı beni arayıp “Gel, yemeğe…” Çekindim yani meslek ahlakı açısından kendisi ne kadar zengin bir adam da olsa benim açımdan süfli bir şahıstı yani önemli olan benim meslek ahlak ve terbiyemdi. Kendisiyle görüşmüyorum, telefonuna çıkmıyorum, bunları isteyeceğim. Artı, onun dediği tarihte, benim görev kâğıdımla birlikte Heybeliada Polis Merkezi Amiriyim, Beyazıt Karakolu’yla da ilgim yok yani. Ondan sonra onları söylüyor. Daha sonraki ifadelerinde o iş yeriyle de ilgisinin olmadığını söylüyor yani Rıza Sarraf diyor ki: “Evet, Orhan Müdür bana 5-6 tane adam gönderdi. Hiçbirinin ismini hatırlamıyorum. Benden para istedi ama birisini hatırlıyorum yanımda çaycı olarak çalışan Adem Gelgeç’i hatırlıyorum.” Yani, bu kurguyu kendisi yapıyor. Eğer böyle bir şey varsa niye… O iş yerinin içinde kameralar yok mu, çekiyor mu? Bakanla beraber oturuyor, kalkıyor. Bakan o zaman bana soruşturma açsaydı böyle bir şey varsa ama olay başka. Bakan diyor ki: “Git, çöktü, rüşvet istedi.’ de. Ben de ona aynı gün gereğini yapayım.” Daha afaki konular.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Peki, Sayın Başkan, tabii, bundan bir başka sonuç çıkıyor. Sizin anlatımlarınızdan sizin de Rıza Sarraf…

ORHAN İNCE – Yani, anekdot olarak, pardon, bunu da söylemek lazım.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Yok, yok, onun dışında yani Rıza Sarraf’la aranızdaki bu husumetin kaynağı ne?

ORHAN İNCE – Rıza Sarraf’la benim bir husumetim yok.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Ama yani niye sizi sürmek istiyor?

ORHAN İNCE – Adem Gelgeç’i ihbar edince bu Şeref Derici kim ihbarda gözüken? Bu Şeref Derici, Orhan Müdürün arkadaşı var Mustafa Öz, onun arkadaşı. “Ha, Orhan Müdür mü bu aklı verdi?” diye oradan bizi hedef alıyor yani bizim hiçbir şeyden haberimiz yok. Artı, ben bu Adem Gelgeç’le 24 Şubat 2014’te Vatan Caddesi’nde karşılaştım tesadüf. “Ben senin aleyhine müfettişlere ifade verdim. Rıza Sarraf’ın adamları geldi, beni tehdit etti. Ben senin aleyhine ifade verdim, kusura bakma. Yapacağım bir şey yok. Yoksa beni öldürteceğini söyledi. O seninle ilgili verilen paralar da senin öldürülmenle ilgiliydi.” Yani afaki… “Gel, gidelim savcılığa.” “Gelmem.” dedi yani. Bu durumlar da var yani sadece bizim atılmamızla değil, daha farklı durumlar da gelişmiş. Burada herhâlde devletin ilgili birimlerinde kayıtlıdır eminim ki.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Başkanım, benim söyleyeceklerim bunlar.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Bunları savcılıktaki ifadende belirttin mi?

ORHAN İNCE – Var, şu anda savcılıkta verdiğimiz şey var, avukatımın da itiraz dilekçesi var. Bunu da savunma hakkım olarak da yarın dosyaya…

BAŞKAN - Ya savunma değil ya, biz seni savunman için çağırmadık.

ORHAN İNCE – Yok, bunun da soruşturma dosyasına konu edilmesini istiyorum, zapta alınsın.

BAŞKAN – Buyurun.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hoş geldiniz Orhan Bey.

ORHAN İNCE – Hoş bulduk, sağ olun.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, ne olup ne bittiğini anlamak için önce Rıza Sarraf’la Bakan Muammer Güler arasındaki ilişkiyi bir gözden geçirmek lazım. Bu ilişki, görülüyor ki böyle son derece sıkı fıkı, epeyce cıvık cıvık bir ilişki. Mesela şöyle konuşmalar var 31/07/2013 tarihli dinleme kaydında, Muammer Güler diyor ki Rıza Sarraf’a: “Canım benim, Allah güç kuvvet versin. Canım benim, Allah kolaylık versin.” Bir yerinde diyor ki: “Sana bir şey gelmesin diye ben kendimi ortaya atarım. Sen benim kardeşimsin.” Ondan sonra… Ve böyle pek çok konuşma var. “Sen hiç merak etme böyle şeyleri. Ben bunun icabına bakacağım.” diyor.

Sizinle ilgili, Muammer Güler’in yaptığı bazı teşhisler ve nitelemeler var. Sizin için diyor ki yani özür dileyerek okuyorum: “O pezevengin sana yaptığını, çektirdiğini ben onun katbekat burnundan fitil fitil getiririm. İtoğluitin kafasını keseceğim, defterini düreceğim.” diyor. Başka bir yerde diyor ki: “O şerefsiz orada, onu sürdürdüğümüz için.” Bunun gibi pek çok… “Kafasını koparırım. Yok, bilmem ne yaparım.” filan gibi, sizinle ilgili gayet böyle iltifatkâr lafları var.

ORHAN İNCE – Bunları ben duyunca mali şubede, kanım dondu yani. Bir bakanın bunları söylemesi beni şok etti yani.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir kere birinci sorum: Bakan bunları niye söylüyor? Bir de Rıza Sarraf’ta dehşetli bir Orhan Komiser, Orhan İnce tutkusu var. Her yerde, işte efendim, ne diyor burada mesela: 6/10/2013 tarihli kayıt: “Tabii Orhan yaptırmış. Zaten onu yaptırmak istiyor.” Neresini açsanız “Orhan gönderiyor, kim gönderecek? Bu Orhan bizim başımızı belaya sokuyor.” Bilmem ne, falan, devamlı, 11/10/2013 tarihli kayıt, “Her şey Orhan İnce’nin başının altından çıkıyor.” Yani, Rıza Sarraf’ta da böyle, Bakanda da size karşı böyle büyük bir öfke ve kin var. Rıza Sarraf’ta da size karşı büyük bir husumet ve tutku var. Yani, her şey Orhan İnce’nin başından çıkmış. Çünkü, bir mali denetim olmuş orada, Maliye müfettişleri gitmiş anlaşılan. Bundan çok büyük rahatsızlık duyuluyor ve bu sizden biliniyor.

ORHAN İNCE – Beni takıntı olarak yapmış. Bakın, 25 Ekimde polisin fezlekelerine göre, adı geçen Muammer Güler’in oğluna ve yakınlarına 3 milyon dolar para teslimi yapıldığı söyleniyor. 25 Ekimde de benim bir soruşturmam var. Ben en ağır cezayı aldım, on altı ay. Ondan sonra Rıza Sarraf aldığı zaman, ya bu daha niye atılmadı diye düşünüyorum yani. Bunlar benim meslek hayatıma son veriyorlar. Adem Gelgeç daha afaki konuları anlatıyordu yani. Bu adamın uyuşturucu paralarını akladığını söyledi yani.

BAŞKAN - On altı aylık cezayı nereden aldın? Ne cezası yani uzaklaştırma mı onu soruyorum.

ORHAN İNCE – On altı ay kıdem tenzili aldım. En sonunda ihraç aldım, yetkimi ve nüfuzumu başkalarının zararına kullanmaktan. Rıza Sarraf’ın ihbar edilmesi olarak Yeni Şafakta çıkan haberi, bunu Rıza Sarraf gerekçe gösterdi, kendi yanında çalışanları tanık olarak gösterdi. Müfettişler bununla ilgili benim ihracımı istedi. Hangi yetkimi kullanmışım, anlamış değilim yani.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Orhan Bey, sizin bir idari davanız var, açılmış. Bu tayinin iptalini isteyen ve görev yerinize iadeyi talep eden…

ORHAN İNCE – Kazandım ben onu.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ne oldu onun sonucu?

ORHAN İNCE – İdare mahkemesinden kazandım, geldim İstanbul’a. Tekrar bölge idareden bozuldu. Tekrar idare mahkemesinden kazandım. Bir gün sonra da ihracımı verdiler.

BAŞKAN – Osmaniye’den…

BENGİ YILDIZ (Batman) – Osmaniye’den geri dönüş yaptım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani, davayı kazandığınız hâlde…

ORHAN İNCE – Kazandım, bir gün sonra da ihracımı verdiler.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sizi meslekten ihraç ettiler.

ORHAN İNCE – Mesleğimden ihraç ettiler. Yetkimi ve nüfuzumu başkalarının zararına kullanmak, saygın iş adamının zararına kullanmışız, bu ihbarın arkasında bizim olduğumuz düşünülmüş.

BAŞKAN – Rıza Bey, başka soru var mı?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir de şu var tabii: Şimdi, bütün bunlar olup bittikten sonra yani Orhan İnce sürüldükten sonra -“sürülmek” benim lafım değil, Muammer Güler’le Rıza Sarraf’ın kullandığı bir terim, Barış Güler de bunu söylüyor- buradaki şeyde, hemen bu işlemlerin akabinde Muammer Güler’in yönlendirmesiyle Barış Güler iyi haberi vermek üzere Rıza Sarraf’la 07/09/2013 günü buluşuyor ve hemen akabinde, üç gün sonra 10/09/2013’te Rıza Sarraf’ın Abdullah Happani’ye Barış Güler tarafından gönderilen Özgür Özdemir’e 200 bin dolar vermesini telkin ediyor ve para veriliyor. Yani, sizin tayininiz, sizin sürülme işlemi gerçekleştikten üç gün sonra 200 bin dolar veriliyor ve arkasından tabii, daha büyük miktarlar geliyor, birkaç milyon dolar geliyor arkasından. Yani, bu para devriyle, bu para verilmesiyle sizin tayininiz arasında bir ilişki olduğunu düşünüyor musunuz?

ORHAN İNCE – Tabii ki yani polisin tespitlerinde o var. Rıza Sarraf niye diyor: “Ya, hâlâ niye atılmadı, anlamış değilim yani.” Rıza Sarraf’ın ifadesinde var “Ben gittim, Bakana söyledim.” diyor yani. Adem’in ifadeleri var, “tape” konuşma kayıtları var, kendi ifadesi var. “Benim üzerinden 25-30 milyar dolar para geçirdi.” Bu ihbarın arkasında sanki ben varmışım gibi değerlendirip bizi bir öcü olarak görmüşler -artık ne ise- takıntı yapmışlar. Benim tayinimi çıkarıp meslek hayatıma da son verdiler yani. Böyle de bir adaletsiz durumla karşı karşıyayım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, çok teşekkürler.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum.

Orhan Bey, hoş geldiniz diyorum öncelikle. Şu soruyu sormak istiyorum: Tabii, özellikle dosya incelendiği zaman görülüyor. Her olay size bağlanıyor Rıza Sarraf tarafından. Şunu söyleyeceğim: Sizin hiç cevapsız numaralardan ya da bilinmeyen numaralardan sizin tarafınızdan ya da sizin yönlendirmenizle Rıza Sarraf’ı tehdit ettiğiniz hiç gerçekleşmiş midir, böyle bir olay vuku bulmuş mudur?

ORHAN İNCE – Asla, asla öyle bir şey olmamıştır, bunu da kendileri kurmuşlardır. Ahmet Aydın diye birisi sözde onu arıyor, tehdit ediyor, bunun da sebebi olarak Rıza Sarraf gidip ifade veriyor asayiş şubesinde. Diyor ki: “Bu tehdit olayını Ahmet Aydın diye birisi yaptı, bu tehdidin arkasında benim yanımda çalışan çaycı Ağrılı Adem Gelgeç’tir.” Adem Gelgeç Erzurumlu, onun Erzurumlu olduğunu biliyor, niye Ağrılı diyor? “Orhan İnce vardır.” diye böyle bir kurguyu kuruyorlar. Bakan ne diyor? “Git, benden rüşvet istedi; ben aynı gün gereğini yapayım.” diyor yani. Bunlar da onların projesi ve onları kurgusu yani. Ben o adamla görüşmeyeceğim, ondan uzak duracağım ve böyle bir şey, akıl ve mantık dışı.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Bunu şu açıdan sordum: “Tape” kayıtlarında da bu yolla Rıza Sarraf’a koruma polisi atanması vuku gerçekleşiyor yani tehdit hadisesiyle. Bunu şu manada söylüyorum: Orhan İnce’nin dinlenmesiyle koruma polisi görevlendirmesi arasında da bir irtibat olduğu noktasında bunu söyledim.

BAŞKAN – Yani, koruma polisi atanabilmesi için bir yol olarak mı bu görevlendirilmiş diyorsun?

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Evet, tabii, tabii. Yani, Orhan İnce tarafından tehdit edildiğini, onun tarafından bu şekilde ölümle tehdit edildiğini savcılığa dilekçeyle bildiriyor ve bu yolla da kendisine koruma polisi verilmesini sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla, Orhan İnce’nin zaten dosyamızla alakası bu bağlamda da var, bu açıdan da var.

Onun devamında bir şey daha soracağım sadece. Dosyalarda geçen Polis Ertan isminde bir şahıs var, tanır mısınız, bilir misiniz?

ORHAN İNCE – Asayiş Şube Müdürü, ona soruyorlar, bir bağlantı yok da oranın tüm telefonlarına baktık, çevresine baktık…

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Şunu soracağım, bir dakika, dinlerseniz: Polis Ertan isminde bir şahıs var. Bu şahıs Rıza Sarraf’tan yüklü bir miktar para alıyor kendi inşaat işinin devamı noktasında.

ORHAN İNCE – Bilgim yok.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Bu konuyla ilgili bir bilginiz var mı?

ORHAN İNCE – Hiçbir bilgim yok.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ediyorum, başka bir sorum yok.

BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum.

Osman Bey, buyurun.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Orhan Bey, hoş geldiniz.

ORHAN İNCE – Hoş bulduk.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Orhan Bey, Muammer Güler’i tanıyor musunuz?

ORHAN İNCE – Muammer Güler’i, ben görev yaptığım zaman, zaman zaman Fatih’e geldiği zaman, karşılama törenlerinde kendisiyle tokalaştığım zaman… Çevik Kuvvette de çalıştım ben üç sene, Sayın Cumhurbaşkanının üç sene yakın takip ve güzergâh büro amirliğini yaptım. O zamanda gelirdi Çevik Kuvvete, kendisiyle tokalaştım ve kendisinden de onlarca takdir aldım.

BAŞKAN – Valiyken mi anlatıyorsunuz bunu? Vali olduğu zaman…

ORHAN İNCE – Vali olduğu zaman.

BAŞKAN – Ha, onu anlatıyorsun, tamam.

ORHAN İNCE – Tayinim çıktığı zamanda benim çocuğum rahatsızdı, onun tedavisi için ben buraya kadar geldim “Benim tayinimi bir şey edin…” Bakana kadar da geldim ben buraya kadar yani, diğer milletvekili arkadaşımızın…

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Şunun için soruyorum tanıyor musunuz derken: Şimdi, Muammer Güler’in Rıza Sarraf’la iyi tanıştığı belli, konuşmalarından belli, aralarında laubali konuşmalar geçiyor, birtakım çirkin sözler falan.

ORHAN İNCE – Ben 18 Aralığa kadar bilmiyordum.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Hayır, onlar kendileri tanışıyor, siz onu bilemezsiniz. Ama, benim size sormak istediğim, siz Muammer Güler’i vali olduğu sırada görev dolayısıyla karşılaşmadan karşılaşmaya…

ORHAN İNCE – Karşılaşma, başka bir şey yok.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – …ve yaptığınız görevden dolayı takdir göstermesinin dışında başka bir tanışıklığım yok diyorsunuz.

ORHAN İNCE – Yok, hiçbir şey yok.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Ben şunu sormak istiyorum: Muammer Güler’in Rıza Sarraf dışında size husumet beslemesine, sizi tayin ettirmesine, sizin hakkında ileri geri bu şekilde ifadeler sarf etmesine sebep olacak bir anlaşmazlığınız, ihtilafınız oldu mu aranızda?

ORHAN İNCE – Hayır, asla yani böyle bir şey de olamaz zaten.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Dolayısıyla, bunun tamamen sebebi, Rıza Sarraf’ın kendisini bu yola yönlendirmiş olması. Ne karşılığında olduğunu bilemiyorsunuz ama bir şey karşılığında herhâlde bu yola yönlendirmiş, o anlam çıkıyor, öyle mi?

ORHAN İNCE – Polisin yaptığı tespitlere göre menfaat karşılığı yani.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Peki, teşekkür ederim.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Mesut Bey, sizde.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkürler Başkanım.

Orhan Bey, hoş geldiniz.

Şimdi, İstanbul’da sizin gibi görev yapan, Emniyette çalışan birçok arkadaşlarımız var, belki sizin rütbenizde her ilçede çok fazla da…

ORHAN İNCE – Ben Fatih Terörle Güvenlikten Sorumlu İlçe Müdür Yardımcısıydım.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Ben diğer ilçelerden de bahsediyorum, birçok arkadaşımız var diyorum sizin gibi görev yapan. Niye onlardan biri değil de siz bu “tape”lerin içerisindesiniz, siz Rıza Sarraf’la ilgili konuların içerisindesiniz veyahut da Bakan neden sizin tayininizle…

ORHAN İNCE – Biraz önce…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Bir dakika, bitireyim.

ORHAN İNCE – Tamam.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – …ilgili böyle kararlar alıyor? Sonunda da meslekten ihraç kararı veriyor. O kadar arkadaş varken neden siz?

ORHAN İNCE – Nedenini söyledik biraz önce. Bu Adem Gelgeç kendisini ihbar ettiriyor Şeref Dereci vasıtasıyla. Bu Şeref Dereci’nin ihbar ettiği de Rıza Sarraf’a bilgi geliyor, Adem Gelgeç’i çağırıyor, diyor ki: “Bu Şeref Dereci kim beni ihbar etti?” Maliyeye, MASAK’a, Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakanımıza kadar yazıyor. “Bu Şeref Dereci Orhan Müdürün arkadaşı, Mustafa Öz’ün arkadaşı.” “Ha, bu aklı Orhan Müdür mü verdi?” diyor. Ondan sonra bize husumet besliyor ama bizim hiçbir haberimiz yok yani.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Peki, bir sorum daha var. “Bunlar benim hak etmediğim olaylardı, bunlar benim başıma geldi.” diyorsunuz, doğru mu?

ORHAN İNCE – Tabii ki.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Peki. Sizin dışınızda bir duyum olarak            -sadece duyum diyorum ben buna- olaylarla bire bir ilgili olan arkadaşlarınız oldu mu? Ve bununla beraber de meslekten men edilenler oldu mu? Biz bunu basından…

ORHAN İNCE – Ben o konuyla ilgili…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Bir dakika, bir dakika, bitireyim lütfen.

Biz basından takip ediyoruz bunları da, bir de sizden duymak istedim ben bunu.

ORHAN İNCE – Benim diğer meslektaşlarımın bu konuyla ilgili bir çalışma yaptıklarına dair hiçbir bilgim yok. Ben bunlarla ilgili çalışma yapıldığını 18 Aralıkta ifade verdiğim zaman öğrendim yani. Bunların onunla ilgili bir çalışma yaptığını veya onunla ilgili bir araştırma içine girdiğini bilmiyorum. Ben Adem’i söylediğim zaman “Gel, eğer böyle bir şey varsa…” Adem “Biz hayali para getiriyoruz, gerçek para çıkartıyoruz, bunun uyuşturucu parası olma ihtimali var.” deyince “Gel gidelim, şikâyete edelim…” “Ben şikâyet ettim, bununla ilgili bir gizli soruşturma yürütülüyor.”, bu kadar dedi. Ama, bu meslektaşlarımın o ihracıyla hiçbir ilgim yok yani bilgim de yok bu konuyla ilgili.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Duyumunuz var mı dedim ben.

ORHAN İNCE – Hayır, hiçbir duyumumda yok.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – “Duyumunuz var mı?” dedim sadece. Peki.

ORHAN İNCE – Mustafa Öz arkadaşımın…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Şu son soruma da cevap verirseniz…

Sizin gibi meslekten ihraç edilen 8 bin polisin tayin olduğunu biliyorum da basından görüyoruz, takip ediyoruz onları. Sizin gibi meslekten ihraç edilen -hani birbirinizi daha yakın bilirsiniz meslektaş olduğunuz için- kaç kişi var duyduğunuz, bildiğiniz bu dosyalarla ilgili?

ORHAN İNCE – Bu dosyalarla ilgili bir bilgim yok yani kaç kişinin ihraç edildiğini bilmiyorum.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Peki.

ORHAN İNCE – Bir ara 68 kişinin ihraç edildiğini ama hangi suçlardan ihraç edildiğini bilmiyorum yani.

BAŞKAN – Tamam, peki.

Mustafa Bey, buyurun.

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Orhan Bey, Adem Gelgeç kim, nerede tanıştınız, samimi görüşür müsünüz? Mustafa Öz kim, nasıl tanıştınız, görüşür müsünüz, bahsettiğiniz bu şikâyetçi Şeref isimli vatandaş kim, tanıyor musunuz?

ORHAN İNCE – Ben Beyazıt Karakol Amiri olarak atandığım zaman, kendim Erzurumlu olmamdan dolayı Adem Gelgeç de oradaki polislere soruyor, diyor ki: “Bir tane Erzurumlu Emniyet Amiri geldi Beyazıt Karakol Amiri olarak…” O da geldi, ziyaret etti. “Ben Erzurumluyum, Kapalıçarşı’da Durak Döviz var, onun ortağıyım, hemşehrin olarak geldim, tanışmak istiyorum.” dedi. Toplum-polis ilişkisi içerisinde, hemşehrim olarak çay ikram ettim, sonra gitti. Daha sonraki günlerde Rıza’yla geldi yanıma, “İşte bu da benim ortağım.” dedi. Ondan sonra Rıza bir daha geldi, baktım, samimi oluyoruz, uzak durdum, telefonlarına cevap vermedim. Adem Gelgeç Rıza Sarraf’ın kuryesidir, buna 2.000 dolar maaş verir. Adem Gelgeç’in beyanına göre, Dubai’de 3 milyar dolarlık şirket kurmuş, kendisinin köle olarak çalıştırıldığını ve yurt dışına buradan para çıkardıklarını, yurt içine gelirken hayali para söyleyip deklare ettiklerini ama giren bir para olmadığını, çıkan bir para olduğunu söyledi.

Mustafa Öz benim Polis Akademisinden arkadaşımdı. İki sene görev yaptıktan sonra ayrıldı, Adem Gelgeç’le de tanıştılar, beraber kanka oldular. Ondan sonra, Şeref Dereci de Mustafa Öz’ün arkadaşı.

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – “Mustafa Öz Emniyetten ayrıldı.” dediniz.

ORHAN İNCE – Emniyetten ayrıldı 2000’li yıllarında.

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Şeref ne iş yapıyor?

ORHAN İNCE – Şeref Dereci’nin ne iş yaptığını bilmiyorum.

BAŞKAN – Erdal Bey, buyurun.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Erdal Aksünger ben, İzmir Milletvekili.

Hoş geldiniz.

Şimdi, edindiğiniz izlenimlerle ilgili Muammer Güler, Barış Güler ve Rıza Sarraf arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz ve neler biliyorsunuz o konuda?

Tek tek mi sorayım, çok sorum var. Bunu cevaplayın, tek tek gidelim isterseniz.

ORHAN İNCE – İlişkileri ortada zaten dosya kabilinde. Ben bunları duyduğum zaman kanım dondu yani nasıl olabilir bir Bakan emniyet müdürüne ana avrat küfrediyor ve menfaat karşılığında beni oraya sürüyor, benim sorunlarımı bilmiyor ve çocuğumun rahatsızlığıyla ilgili de Genel Müdürlüğe dilekçe yazdığım hâlde bunları yaşadım. Yani, hicap duydum bunlardan, ne yapabilirim yani?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Geçmiş ilişki bütünlüğünün nereden kaynaklandığı size herhangi bir şeyden geldi mi?

ORHAN İNCE – Hayır, ben araştırıyorum, “Benim tayinim niye çıktı?” diye araştırıyorum yani.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Ama o ilişkiyi bilmiyordunuz yani Muammer Güler, Rıza Sarraf ilişkisini bilmiyorsunuz.

ORHAN İNCE – Bilmiyorum, hayır, asla.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Rıza Sarraf size herhangi bir konuyla ilgili gelip rüşvet teklif etti mi, öyle bir konuyla ilgili olarak?

ORHAN İNCE – Hayır, asla yani ne diye…

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Öyle bir girişimi olmadı yani sonuçta, ilişki bütünlüğünü çözmek açısından soruyorum bunu. Bir şeyi kapatmanız veya bir konuyla ilgili üstünü örtmeniz veya bu konuda hiç basına veya başka mevkilere bir şey söylememeniz açısından telkinde bulundu mu?

ORHAN İNCE – Hayır, bana gelen bir konu yok ki, bana gelen bir konu olsa böyle bir değerlendirmede bulunurum ama öyle bir şey yok. Asla böyle bir şey olmaz, ben şerefimle görevimi yapıyordum.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Peki, bu 17 Aralık soruşturması veya başka bir soruşturmayla ilgili olarak olabilir, herhangi bir istihbari veya adli takiplerden herhangi birisinde sizin şahitliğinize başvurulan bir konu oldu mu? Bu 17 Aralık olur veya Rıza Sarraf ilişkisi olan bir konu adli takip veya istihbari takipten birisi olabilir, böyle bir şey oldu mu?

ORHAN İNCE – Sadece 18 Aralıkta Mali Şubede ifade verdim. Bununla ilgili de memur suçlarına gittim, ifade verdim, başka hiçbir yerde bununla ilgili bana bir soru sorulmadı.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Orada mı öğrendiniz bu olayların ne olduğunu, 18 Aralıkta?

ORHAN İNCE – Tabii, 18 Aralıkta Mali Şubede ifade verdim.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Sizi müşteki olarak mı çağırdılar oraya? Tanık olarak mı çağırdılar, müşteki olarak mı yani 18 Aralıkta?

ORHAN İNCE – 147’ye göre çağırdılar, müşteki olarak çağırıldım yani.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Hepsi anlatıldı size, öyle mi, neler yaşanıldı?

ORHAN İNCE – Anlatıldı, “Bundan dolayı senin tayinin çıkmıştır…” Ben de gördüm, şok oldum.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Peki, bir şey soracağım. Şimdi, Adem Gelgeç hani size gelip gidiyorsa veya o diyaloğu kurmaya çalışıyorsa herhangi bir yerinde bu paraları nasıl getirip, nasıl götürdüğünü anlattı mı size hiç?

ORHAN İNCE – Adem Gelgeç o zaman yani bu Çarşı’nın genelinde olan bir konu. Bunlar havalimanından normal bir şekilde valizlere doldurup belirledikleri uçaklara binip gidiyorlarmış. Buradan, Türkiye’den altın veya para, dolar ve euro ama gelirken hayali para getirdiklerini ve bu paraları gümrüğe deklare ettiklerini, daha sonra “Geçen de getirdiğimiz para var ya, işte 100 milyon, biz bunların karşılığında altın aldık, çıkartıyoruz veya para getirdik, altın getirdik… Bunları anlattı, bunların doğruluğunu ben yorumlayamıyorum. Bunlar Adem Gelgeç’in anlattıkları. Ha, 24 Şubatta Adem Gelgeç’le ben karşılaştığım zaman tüm suçu üzerine aldığını, Rıza’nın tüm suçlarını üzerine aldığını, Rıza’nın adamlarının kendisini gelip tehdit ettiğini vesaire; benimle ilgili de müfettişlere aleyhimde ifade verdiğini ve “Orhan Ağabey, dikkat et. Bak, bu paralar verildi, işte senin tayinin var ama öncelikle senin hayatın önemli, bu paralar senin hayatına kastedilmek üzere verildi.” Bunlar da söylendi. “Gel gidelim…” “Gelmem.” dedi.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Şöyle anladığımız kadarını özetlersek: Yani, oradan hayali paraları getirip gümrükte deklare ediyorlar, öyle mi?

ORHAN İNCE – Onun anlattığı o.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Parayı bavullarla getirip buradan giderken de altın alıp götürüyorlar.

ORHAN İNCE – Hayali para getiriyor, onun anlattığı, ben bunu bilemem.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Ya, bunu anlatıyor, öyle mi?

ORHAN İNCE – Bunu anlatıyor.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Peki, bu konularla ilgili, duyduğunuz zaman kendi üstlerinizden herhangi biriyle bu konuyu paylaştınız mı hiç?

ORHAN İNCE – Bununla ilgili Adem Gelgeç kendisinin şikâyette bulunduğunu, gizli bir soruşturma yürütüldüğünü, bununla ilgili savcıya da gidip ifade verdiğini, bu olayla ilgili soruşturmanın yürüdüğünü söyledi. Daha önceki şikâyetleriyle ilgili Rıza Sarraf’ın haberi olup müdahale ettiğini ama şu anda şikâyet ettiğini ve soruşturmanın yürüdüğünü söyledi.

BAŞKAN – Siz ondan dolayı bir işlem yapmayı gerek görmediniz, öyle mi?

ORHAN İNCE – Evet yani gizli bir soruşturma… Yani, gelmezse ben ne yapayım, tutanağa imza atmadıktan sonra ne yapabilirim?

BAŞKAN – Peki.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Tabii, bu Adem Gelgeç veya Rıza Sarraf Bakanla ilgili konularda onların aralarında konuştukları meseleyi size aktardığı hiç konu oldu mu?

ORHAN İNCE – Yok, hayır, onlarla ilgili bilmiyorum.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Adli veya mali herhangi bir ceza çıkmış mı bu Adem Gelgeç’e? Yani, bu yapılan yolsuzluklar iddiası var ya, kendi üzerinde sıkıntılar olduğunu iddia ettiği konularla ilgili…

ORHAN İNCE – “Tape”lere yansıyan konuşmalarda, Rıza Sarraf’ın ve adamlarının yansıyan konuşmalarında, vergi dairesinde ilgili memurlarla irtibata geçip bunu nasıl düşürebiliriz, nasıl halledebiliriz veya işte adı geçen Bakanın tanıdıkları varmış, Adem’in şirketlerinin üzerindeki bu olumsuzlukları nasıl daha hafife indirebiliriz, bununla ilgili görüşmeler var.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Muammer Güler’in tanıdıkları üzerinden yapılan bir konu.

ORHAN İNCE – Tabii, “tape”lere de yansıyor, burada da konuşmalar var.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Peki, teşekkür ederim.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Bir saniye, şeye de söz vereyim de…

Buyurun.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Sayın Başkanım, ben birkaç not almıştım, birçoğu soruldu ancak burada biraz önce Orhan Bey dedi ki: “Rıza bana birkaç sefer geldi.”

ORHAN İNCE – Evet.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Hangi tarihlerde geldi? Nereye, sizin çalıştığınız mekâna mı veya başka bir yerde mi buluştunuz? Neler konuştunuz?

ORHAN İNCE – 2008 yılında benim Heybeliada Polis Merkezinden Beyazıt Polis Merkezine atamam yapıldığı zaman, önce Adem geldi, daha sonra Rıza Sarraf geldi dayısıyla ilgili karakola.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Yani, Adem vasıtasıyla mı tanıdınız Rıza Sarraf’ı?

ORHAN İNCE – Adem vasıtasıyla, ben Rıza’yı tanımıyorum ki, Adem, Durak Döviz’in ortağı.

BİLAL UÇAR (Denizli) – 2008’den beri tanışıyorsunuz o zaman Rıza’yla?

ORHAN İNCE – 2008’de birkaç defa geldi, ondan sonra görüşmedim. Baktım, magazin sayfalarına çıkıyor, bu adamla benim aynı karede fotoğraflanmam benim mesleki terbiyem ve ahlak açısından uygun olmaz.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Yani, bu olaylar, 2010, 2011, o yıllarda hiç görüşmedin?

ORHAN İNCE – Hayır, 2009’da benim Çevik Kuvvete tayinim çıktı, Sayın Başbakanın güzergâh amirliğine baktım, ben onunla görüşmedim bile yani. 2012’de tekrardan Fatih İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı olarak atamam yapıldı. Bu Adem yine benim yanıma geldi. “Hoş geldin, ne var ne yok, şudur, budur…” Hatta, Rıza Bey bir çiçek göndermiş, “Teşekkür ederim.” dedim, bu kadar yani bir şey yok ki. Ondan sonra, benim yanımda Mustafa Öz’le daha önceden tanışıyorlardı, Mustafa Öz’le muhabbetlerini devam ettiriyorlar. Mustafa Öz’e diyor ki…

BİLAL UÇAR (Denizli) – Siz o tarihte birlikte mi çalışıyordunuz Mustafa Öz’le?

ORHAN İNCE – Mustafa Öz’le çalışmıyorum, Mustafa Öz benim arkadaşım, yanıma gidip gelen bir arkadaşımdı. Mustafa Öz’le de orada tanışınca ikisi birlikte benden daha çok samimiyetleri ilerledi, dışarıda görüşmeye, konuşmaya başlamışlar. Ondan sonra, Adem Mustafa’ya durumlarını anlatıyor, bu Rıza’nın kendi üzerine kurduğu şirketlerde sorunlar yaşadığını, bunlarla ilgili sıkıntılar olduğunu, bunlarla ilgili hayati tehlikesinin olduğunu. Zaten Adem’in “tape”lerine de bakarsanız bununla ilgili kendi beyanları da var.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Peki, Barış Güler’i ne zamandan beri tanıyorsunuz?

ORHAN İNCE – Tanımıyorum ki ben Barış Güler’i.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Bakanın oğlunu bilmiyorsunuz?

ORHAN İNCE – Hayır yani Bakanın oğlunu bilmiyorum, ben sadece Bakanı biliyorum.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Tamam.

Tamam Sayın Başkanım, bu kadar.

BAŞKAN – Peki.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Başkanım, bu şeyle ilgili bir merakımı gidermek için müsaadeniz varsa sorayım Orhan Bey’e.

Şimdi, Rıza Sarraf hakkındaki dosyanın içeriği hakkında bu şeyler ortaya çıkmadan önceden bilgi sahibi olduğunuz anlaşılıyor konuşmalarınızdan. Mesela, diyorsunuz ki: “Tayinimizi de zengin iş adamı çıkarmış, onu öğrendik, onu anlattık, olaylarını anlattık, konularını anlattık. Bugünlerde de basına yansıyacak, o konu öyle.” X şahıs da diyor ki: “Basına yansıyacak bir konu var diyorsun.” Siz de cevaben: “Basına o adamla ilgili, basına yansıyacak yani. O adamla ilgili, devleti nasıl dolandırdığına dair şeyler yansıyacak.” diyorsunuz. En sonunda da Yeni Şafak’ta kısmi olarak haber çıkınca… Sizin yine dediğim o dosyanın içeriğinden haberdar olduğunuzu düşündüğüm için söylüyorum. Diyor ki: “Yeni Şafak gazetesini okuyorum.” X şahıs: “Ciddi misin, var mı bir şey?” Siz diyorsunuz ki: “Ne bileyim bir şeyler yazmışlar, eksik bir şeyler işte.” X şahıs: “Patlamaya başladı yani.” Siz de diyorsunuz ki: “Patlayacak. Bize geçirdikten sonra patlasa ne olur ki, üstünkörü geçmişler, bahsetmemişler, isim falan bahsetmemişler.” Yani, o gazetede çıkandan daha fazla bilgi sahibi olduğunuz anlaşılıyor bu şeyden.

ORHAN İNCE – Benim Zonguldak’a tayinim çıktığı zaman…

BİLAL UÇAR (Denizli) – Hangi tarih Zonguldak’a tayinin?

ORHAN İNCE – Zonguldak’a haziran ayıydı.

Benim tayinim çıkınca, benim tayinimi sorgulayınca, Adem, Mustafa benim tayinimi bu adamın, Rıza’nın çıkardığını söylüyor, bununla ilgili de şikâyetler de bulunduklarını söylüyorlar yani MASAK’a, Cumhurbaşkanına, Başbakana kadar yazdıklarını söylüyorlar. Bununla ilgili de Mustafa’nın tanıdığı basından vesaire, onlara bunlarla ilgili haber yapılacağını söylüyor yani benim tayinim çıkmıştır, bununla ilgili… Rıza Sarraf da kendisiyle ilgili vergi incelemelerini önlemek için bunu yapabilir, bunlar basına gidiyorlar bununla ilgili engelleme olmasın diye. Yani, bu sebepten dolayı gitmişler, bunu da bana beyan ettiler.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Hayır, içeriğe ilişkin bilgileriniz var ki memnun değilsiniz şu ortaya çıkanlardan.

ORHAN İNCE – Tamam, zaten benim “tape” konuşmalarım da var. Bakın, yanımda Adem ile benim görüşmem var temmuz ayında. Diyorum ki: “Ya, benim tayinim çıkıyor. Biz ne yaptık da benim tayinim çıktı.” “Ağabey, seninle ilgisi yok ki ben ihbar ettim, ben yaptım.” diyor. Burada, yanımda “tape”ler, tamam mı? “Ya, ben ne yaptım?” diyorum yani bu adam -onun söylemesiyle- vergi kaçırdıysa, devlete 5-6 milyar dolar vergi ödemesi gerek… Ben ne yapıyorum ki yani niye bunu ben…

BENGİ YILDIZ (Batman) – Yani, o bilgiler sizde var o zaman.

ORHAN İNCE – Var yani söylüyorum, “Gel, şikâyet et.” diyorum. “Ben bununla ilgili şikâyetlerimi yaptım.” diyor Adem.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Anladım.

BAŞKAN – Bu Adem Delgeç denen adam kim, nerede şimdi biliyor musunuz?

ORHAN İNCE – Adem Delgeç Rıza’nın sağladığı menfaatlerden sonra -veya işte kendi söyledi- şu anda Körfez’de Facebook’dan da bakarsanız görürsünüz, krallar gibi hayatını yaşayan bir adam şu anda.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Yurt dışında mı?

ORHAN İNCE – Türkiye’de ya, Adem Karahan, soyismini değiştirdi, Karahan yaptı.

BAŞKAN – Şurada bir Karahan gördüm de…

ORHAN İNCE – Adem Karahan, soyismini değiştirdi, Karahan yaptı.

BAŞKAN – …onun için, burada niye acaba niye yok diye merak etmiştim.

ORHAN İNCE – Adem Delgeç o zamandı, bu soruşturmalardan sonra soyismini Karahan diye değiştirmiş.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Peki, şu anda Rıza’nın adamı mıdır yani, öyle mi görünüyor?

ORHAN İNCE – Rıza’nın adamıdır tabii çünkü Facebook’una bakarsan, orada yani normalde, hâlâ bu Habban ailesi var, Habban ailesiyle Rıza beraber iş birliği yapıyordu ve onlarla hâlâ da dostluğu devam eden birisi ve 24 Şubatta da bunu bana bizzat söyledi. “Ben senin aleyhine ifade verdim, çocuklar…”

BAŞKAN – Adem bu olaydan dolayı o da şüpheli durumunda, onun hakkında da işlem yapılmış. Bu Karahan o o zaman. Hasan oğlu Erzurum Çat ilinden, bu değil mi?

ORHAN İNCE – Evet, evet, Adem Karahan yani sonradan bu soyismini değiştirdi.

BİLAL UÇAR (Denizli) – Başkanım, şüpheli diye mi geçiyor orada?

BAŞKAN – Şüpheli geçiyor.

BAŞKAN – Peki, tamam, teşekkür ederim.

Bir şey daha mı soracaksınız?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Ben bir şey soracaktım.

Yani, bence, hani çok da korkunç olduğunu iddia ettiğim bu uyuşturucu meselesi, uyuşturucu paraları konusu. Nedir orada bilginiz? Yani, ne kadar bilginiz var?

Bir de şunu da eklemek istiyorum: Şimdi, Bengi Bey aslında söylerken şeyi demek istedi, bilgi var da belge de var mı sizde bazı konularla ilgili?

ORHAN İNCE – Ben de öyle bir belge yok.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Ama bilgi var yani.

ORHAN İNCE – Bilgi var.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Peki, bu konuyla o konu ayrı yani ikisi de ayrı ama onlarla ilgili olarak da -ikisini ayrı düşünün, uyuşturucu işini ve o bilgi işini, diğer konularda fazlalık bilgisini- nedir bildiğiniz konular, bir anlatabilir misiniz?

ORHAN İNCE – Adem’in anlattığına göre, Rıza Sarraf’ın özel uçağı dünyada değişik yerlere gidiyor. Bu, Suudi Arabistan’a gidiyor, oradan Yemen’e geçiyor, Yemen’de de en güzel uyuşturucunun üretildiğini, kokain üretildiğini ve benzeri şeyler olduğunu, bunlarla ilgili afaki şeyler konuşuyordu yani. Hatta yani bunlar…

BAŞKAN – Kim bunu konuşan?

ORHAN İNCE – Adem Karahan.

BAŞKAN – Adem konuşuyordu.

ORHAN İNCE – Yani, bunun sorgulamasını, doğruluğunu devletin ilgili güvenlik birimleri araştırsın, yapsın, ortaya koysun, soruşturmanın başlangıcı da bununla ilgili başlıyor zaten. Bunlar Adem’in beyanları yani.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Böyle kabiliyetleri var ama; onu getir, bunu götür kabiliyetinde olduğunu… Bavulda götürülüp getirilen her türlü uyuşturucu faaliyetini de yapabiliyorlar yani.

ORHAN İNCE – Tabii ki.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Her türlü bilgi, belgeyi uydurabiliyorlar.

ORHAN İNCE – Bilgi, belge kısmını bilemem ama böyle bir…

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Yani, sonuçta bu beyan yapıldığı…

ORHAN İNCE – O gümrük yetkilileriyle ilgili görüşmelerine bağlı orası.

BAŞKAN – Peki, tamam, teşekkür ederiz.

ORHAN İNCE – Ben de teşekkür ederim. Bu soruşturmada, savcılığa verdiğim itiraz dilekçesinin de bu soruşturmaya dâhil edilmesini istiyorum, Mali Şubeye verdiğim ifademin de ona eklenmesini istiyorum.

BAŞKAN – Dilekçeyi koy dosyana, bakalım, bizimle ilgisi varsa bakarız, yoksa bakmayız.

ORHAN İNCE – Tamam, olur.

Ben teşekkür ediyorum hepinize.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Teşekkür ederiz, kolay gelsin.

ORHAN İNCE – Devletime inanıyorum, güveniyorum; tekrar görevime iade edileceğime inanıyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İnşallah.

BAŞKAN – İnşallah da o bizim işimiz değil yalnız onu…

ORHAN İNCE – Zonguldak İdare Mahkemesinde açtığım davam devam ediyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şu an davan devam ediyor, böyle bir yargı talebi de…

ORHAN İNCE – Evet.

BAŞKAN – Şu Adem Karahan’ı bir dinlesek, bakalım, ne söyleyecek bu adam?

BİLAL UÇAR (Denizli) – Dinlemekte fayda var ağabey.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Dinleyemezsin, dinlenecek adam…

BAŞKAN – Daha ifade vermez bu. Burada zaten yargılanmış, ondan dolayı onu da hesaba katar, vermez ifade, bize faydası olmaz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bizim tanıklarla ilgili yeni bir listemiz olacak yani İstanbul’da dinlenmeyen fakat olayla ilgili olan tanıklarla ilgili. Mesela, burada şeyler var, Bugün gazetesi sahibi Nuri Elibol, bütün bu şeyleri gazeteye veren… Yani, onların bir dinlenmesinde yarar olacağını düşünüyoruz. Bu gazetecilerin…

BAŞKAN – Nuri Elibol…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Birkaç kişi daha var böyle. Ya, 2-3 kişi var gazeteyle ilgili olan, onları çağıracağız.

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Birkaç liste hazırlayıp verelim.

BAŞKAN – Birkaç liste dediğin…

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Yani, birkaç tane derken, 3 parti olduğu için…

BAŞKAN – Tamam, onları bir getirin, bakalım.

Toplantımızı kapatıyoruz şimdi burada.

Kapanma Saati: 15.56

 

Tam metni okumak için tıklayınız...