Gündem

Eski bakan danışmanının kitabından: E-muhtıra sonrası polise "Asker gelirse, Erdoğan'ı koruyun" talimatı verildi

"Polis darbe ihtimaline karşı Erdoğan'ın mahallesini ablukaya almıştı"

28 Nisan 2016 14:17

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in eski danışmanı Muhammet Seçkin Ergün, kamuoyuna "e-muhtıra" olarak geçen, Genelkurmay'ın 27 Nisan 2007 tarihli bildirisinin ardından polise, "Darbe olursa Erdoğan'ı ne koşulda olursa olsun koruyun" talimatı verildiğini iddia etti.

Taraf gazetesinin bugünkü “E-muhtırada 9 yıllık sır” başlığıyla manşetinden verdiği haberinde, Gıda ve Tarım Bakanı Faruk Çelik’in eski danışmanı Muhammet Seçkin Ergün’ün "Gez, Göz Çankaya: Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Ordunun Rolü" adlı yeni kitabındaki iddialara yer verildi. Eski danışman Ergün’ün kitabında, bildirinin arka planına dair şu ifadeler yer alıyor:

“O gece Ankara'nın en uzun gecelerinden biriydi. AKP kurmaylarından Cemil Çiçek, Ömer Çelik, Hüseyin Çelik, Kürşat Tüzmen, gece yarısı Gül'ün ikametgâhı olan Dışişleri Konutu'nda toplandılar. AKP kurmayları fazla dikkat çekmemek ve toplumdaki tansiyonu yükseltmemek için sivil arabalarla gelmişlerdi. Erdoğan ise geceyi Subayevlerindeki evinde geçirdi. Dışişleri konutu ile Erdoğan arasında birkaç kere kriptolu telefonla bağlantı kuruldu. Erdoğan telefonda ‘Bedeli ne olursa olsun sonuna kadar gidecek ve milletin emanetine sahip çıkmak için çok sağlam bir duruş sergileyeceğiz’ diyordu. Ne yapacaklarını düşünüyorlardı. Darbe olasılığı hiç de uzak değildi. Polis darbe ihtimaline karşı gece yarısı harekete geçmiş ve Erdoğan'ın mahallesi Subayevlerini adeta ablukaya almıştı. Asker gelirse Erdoğan'ı teslim etmeyecek ve karşı koyacaklardı.

 

"Ailem sana emanet"

 

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, o gece yakın bir dostunu arayarak ‘Bana bir şey olursa ailem sana emanet’ diyordu...28 Nisan Cumartesi sabahında da Ankara'ya derin bir sessizlik ve endişe hâkimdi. Bir gün önce kendisini bir hayli güçlü hisseden iktidar gece yarısı bildirisinin hemen ardından birden bire yalnızlaşmıştı. Yaşar Büyükanıt'ın ‘Komuta kademesinde tartışılmadan bizzat kendim yazdım’ dediği bildiriyi, hükümet bir muhtıra olarak algılamıştı."