Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) eski yargıçlarından Rıza Türmen, yüksek mahkemenin, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili verdiği "Serbest bırakılmalı" kararının ilkleri barındırdığını ve mahkeme açısından da büyük önem taşıdığını vurguladı. Türmen, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, karara yönelik yaptığı, “Bizi bağlamaz” yorumu için de “Bağlar. Türkiye, sözleşmeye imza atmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre kararların bağlayıcılığını kabul etmiştir. Karara uymamanın hukuki ve siyasi sonuçları olur” dedi.
AİHM’de uzun süre görev yapan Türmen, Demirtaş kararının birçok açıdan önem taşıdığını vurguladı.
Matbu gerekçeler
Türmen, kararda öncelikle Demirtaş’ın tutukluluk halinin devamına karar verilirken ortaya konulan gerekçelerin hak ihlali sayıldığına işaret etti. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinin tutuklama koşullarını belirlediğini vurgulayan Türmen, "Burada, matbu gerekçelerle, kanıt bildirmeden, neden tutuklu kalmasının gerekli olduğu vurgulanmadan tutukluluk halinin devamına karar verilmesi durumu olduğunu belirtiyor mahkeme. Bunu hüküm altına alıyor. Bu başlı başına çok önemli” dediâı
18. madde ilk kez
Türkiye’nin kararla birlikte ilk kez AİHS’nin 18. maddesinden mahkûm olduğuna işaret eden Türmen, “Bu çok önemli. Mahkeme, Demirtaş’ın tutukluluk halinin devamının siyasi nedenlerden kaynaklı olduğunu karar altına alıyor. Sadece Demirtaş açısından değil hem mahkeme hem de Türkiye açısından önemli. Zira kararda bunun Türkiye demokrasisi açısından da bir tehdit oluşturduğu vurgulanıyor, çoğulculuk ilkesine aykırı bir davranış olduğu vurgulanıyor ve dolaylı olarak yargı bağımsızlığına atıf yaparak, kararın siyasi baskılardan kaynaklı alındığı vurgulanıyor. Tutukluluğun referandum ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde sürmesi buna bağlanıyor ve burada Cumhurbaşkanı’nın yaptığı ‘hesap verecekler’ tarzındaki açıklamalara işaret ediliyor” diye konuştu.
"Mahkemenin önemli kararlarından biri"
AİHM’in Türkiye demokrasisi ile ilgili yorum yaptığını kaydeden Türmen, “Kararın bir diğer önemli yönü, tutuklamanın sürmesinin hem Demirtaş’ın seçilme hakkı hem de yurttaşların seçme hakkı yönünden bir kısıtlama yarattığı yönündeki tespit. Bu tespit, mahkeme açısından da yine ayrıca önem taşıyor. Mahkeme, bu alandaki önemli kararlardan birine imza atmış oldu” yorumunu yaptı.
"Karar bağlayıcı, uymamanın sonuçları olur"
Türmen, Erdoğan’ın kararla ilgili yaptığı, “AİHM kararları bizi bağlamaz. Bugüne kadar örgütle ilgili çoğu kararlar hepsi aleyhe. Karşılığında yapabilecek çok şeyler var. Karşı hamlemizi yaparız. Terör devam ediyor” açıklaması için de “Bağlamaz olur mu? Türkiye, 46. maddeye imza atarak AİHM kararlarının bağlayıcılığını kabul etmiştir. Anayasanın 90. maddesinde bunu açıkça düzenlemiştir. Karar bağlayıcıdır” dedi.
"Hem hukuki hem de siyasi sonuçları olur"
Yerel mahkemenin karara uymaması gibi bir seçeneğin düşünülemeyeceğini belirten Türmen, “Böyle bir şey olamaz. Bu açık hukuksuzluk olur, anayasaya aykırıdır, Türkiye’nin imza attığı sözleşmelere aykırıdır. Hem Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi hem de Parlamenterler Asamblesi açısından sonuçları olur. Hem hukuki yaptırım söz konusu olur hem de üye ülkelerin Türkiye ile ilişkileri açısından siyasi sonuçları olur” değerlendirmesini yaptı.
"Tahliye edilip başka suçtan tutuklanırsa..."
Türmen, Demirtaş’ın AİHM kararınca tahliye edilip, bir başka suçtan tutuklanması gibi yöntemler uygulanması durumunda ise AİHM’ye yeni başvuru yapılabileceğini, tutuklu kalması için bu yöntemin izlendiğinin tespiti halinde daha ağır ihlal kararlarının söz konusu olabileceğini kaydetti.