Politika

Ertuğrul Kürkçü: Baskı düzenine karşı, toplumsal ittifak oluşturulmalı

"İzmir emniyeti çok kötü bir sınav verdi. Gerilimi yönetemedi. Güvenlik ile siyaseti birbirine karıştırdı. Çuvalladı ve sonra da çekip gitti”

17 Ağustos 2017 15:34

HDP'nin Diyarbakır, İstanbul ve Van'dan sonra, İzmir’de devam eden Vicdan ve Adalet Nöbeti 3'üncü toplamda 22'ci gününde, HDP İzmir Milletvekilli Ertuğrul Kürkçü, nöbeti ve son günlerde siyasi partiler arasında tartışılan "ittifaklar" konusunu değerlendirdi. Kürkçü, "Bizim için şu an en önemli mesele Tayyip Erdoğan diktatörlüğü karşısında özellikle onların kültürel ve toplumsal hegemonyayı ele geçirmeye yönelik olarak kurmuş oldukları baskı düzeni ve ittifaklar konusunda mukabil ittifakı oluşturmak" dedi. 

"Nöbetin İzmir ayağına dönük beklenenden ağır bir yönelim ve baskı olduğunu" belirten Kürkçü, destekçilerin ve milletvekillerinin darp edildiğini anımsattı. İzmir'deki nöbetin özellikle 15 Ağustos tarihine denk gelmesinin hem emniyet müdürlüğü hem de valilikte tedirginlik yarattığını söyledi.

Zor kullanma girişimlerini not ettiklerini kaydeden Kürkçü, "İzmir emniyeti çok kötü bir sınav verdi. Gerilimi yönetemedi. Güvenlik ile siyaseti birbirine karıştırdı. Çuvalladı ve sonra da çekip gitti” ifadelerini kullandı. 

"İzmir deklereasyonumuza olumlu yanıt verdi"

İzmir halkının nöbete yaklaşımı ve desteğine de değinen Kürkçü, “İzmir’in iki düzeyde görülmesi gerekiyor. Birincisi örgütlü kesimler açısından ikincisi de genel olarak halk açısından.

Örgütlü kesimler açısından zaten deklarasyonumuz yayınlandığında İzmir en hızlı tepki veren kentlerden oldu. Yani olumlu bir tepki verdi. Yanımızda olacaklarına dair bir tutum aldı. Bunu deklere ettiler ve bu gelişi bekliyorlardı. Ancak halkın durumu fark etmesi için biraz daha çaba sarf etmemiz gerekecek nöbet boyunca" dedi. 

Hükümete yakın medyanın servis ettiği “Halk HDP’yi terk etti” haberlerinin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Kürkçü, “Bir test olarak kafes kaldırılsın görelim ne olacağını. Fakat kafes varken de ben örgütlü kesimlerin ve kendi kitlemizin her gün artan biçimde burada olacağını biliyorum. Bu Van’da da, İstanbul’da da, Diyarbakır’da da böyleydi.

"HDP'ye destek 1 Kasım'dan daha fazla"

Esasen şunu söyleyebilirim. Bütün kamuoyu yoklamalarının gösterdiği Halkların Demokratik Partisi’nin bugünkü siyasi destek düzeyinin 1 Kasım 2015’ten çok daha yukarda olduğudur. Ve Tayyip Erdoğan’ı herkesi cezaevine doldurmaya sevk edenin de bu olduğu apaçık ortada. O yüzden tabi ki psikolojik harp gereğince Saray medyası bunları konuşacak ama bizim için alarm verici değil tam tersine durumu daha iyimser değerlendirmemize gerekçe olacak veri gösterge katılım var” dedi.

"Seçim ittifakını tartışmıyoruz"

Bazı çevrelerde HDP’nin seçimlere dönük ittifak çabası içinde olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirten Kürkçü'nün, açıklmasının  devamı şöyle: 

“Biz şu anda bir seçim ittifakı da tartışmıyoruz. Bir seçim ittifakı perspektifimiz yok. Çünkü 2019 seçimlerinin ya da başka bir seçimin hangi koşulda yapılacağı konusu şu anda kuşkuludur. Bunun üzerinde kocaman bir soru işareti var.

Seçimden ve seçim ittifakından bahseden herkesin önce seçim güvenliği ve seçim adaletinden söz etmesi gerekiyor. Kulağımıza küpe olmalıdır 16 Nisan referandum sonuçları. Bunu yapan her şeyi yapar. Bunu mutlaka bilmemiz lazım.

İkincisi OHAL altında mı gidilecektir seçime yoksa OHAL kaldırılacak mıdır? Seçim ve partiler yasası ne olacaktır? Çünkü daraltılmış bölge sistemi ile seçimlere gitme konusunda hükümette bir hırs olduğunu biliyoruz.

O yüzden biz bir seçim ittifakını şu an gündemde tutmuyoruz. 2019 Başkanlık seçimlerini de biz şu anda gündemimize almadık. Bizim için 2019 Başkanlık seçimlerine de gidip gitmeyeceğimiz ya da nasıl gideceğimizi parlamento seçimlerine nasıl gideceğimizi gösterecek olan şey bugün toplumsal ittifaklar olarak faşizme karşı bir genel ittifak zeminini nasıl kurup kurmayacağımıza bağlıdır. Bu yüzden önceliğimiz faşizme karşı bir toplumsal ittifak geliştirmektir."

"Kurmamız gereken sosyal ittifak var"

"Bizim için şu an en önemli mesele Tayyip Erdoğan diktatörlüğü karşısında özellikle onların kültürel ve toplumsal hegemonyayı ele geçirmeye yönelik olarak kurmuş oldukları baskı düzeni ve ittifaklar konusunda mukabil ittifakı oluşturmak.

Bunun zemini esasen sosyaldir. Ben bu konuda en önemli iki dinamiğin kadın ve Kürt dinamiği olduğunu düşünüyorum. Kürdistan’da ve batıda Kürt halkının bütün kesimleri ile büyük kentlerin kadınları ve emekçileri bu ittifakın iki en önemli öğesini oluşturmaktadır.

16 Nisan tablosunu gözümüzün önüne getirelim. Nerede Tayyip Erdoğan yenildi. Kürdistan’da yenildi. 12 büyük kentte yenildi. Dolayısıyla Kürdistan ve bu 12 büyük kentler arasında kurmamız gereken bir sosyal ittifak var.

"En önemlisi CHP'nin ne olacağı"

En önemli tartışma konusu CHP'nin ile ne olacağı konusu. CHP’de iki yönlü bir eğilim ve dönemsel farklar var. Bu ‘Çöktürme Harekat Planı' uygulamaya sokulduğunda yani bu 'Hendek savaşları' denilerek Kürdistan’a harp açıldığında CHP doğrudan doğruya bu planın yanında yer aldı ve HDP’nin Meclis’ten tasfiyesine onay verdi.

Milletvekillerimizin bugün hapiste olmasının en büyük sorumluluğu CHP’nin omuzlarındadır. Bunu aklımızdan çıkartmıyoruz. Fakat biz bunun için bir hesaplaşma güdecek değiliz.

Sadece aklımızda tutuyoruzki CHP bir ucundan devlet ve militarizm yakalıyor. Öbür ucunda da aslında bizim seçmenimizden hiçbir farkı olmayan yoksul emekçi, özgür yaşama tutkun Kürt meselesindeki pozisyonunun netleşmemiş olması yüzünden CHP’ye oy vermeyi tercih eden milyonlarca insan var. Herkes muhalefetini üst seviyeye çıkarsın bunlar sosyal mücadele alanlarında buluşurlar. Biz bunları biz bulur buluştururuz.

"Nöbet aslında bir uyarı fişeği"

Nöbet aslında bir 'uyarı fişeği.' Herhangi bir eylemin yerine geçmez. Biz nöbetle bulunduğumuz yere bir 'işaret fişeği' oluşturuyoruz. Buradan bir işaret fişeği atıyoruz. ‘Bir dakika buraya bakın burada bir şey söyleniyor’ diye. Bu işitiliyor. Ben bu 'işaret fişeği'nin alındığını düşünüyorum.”