Gündem

Erdoğan yazısı yasağına Mehmet Altan'dan itiraz

Erdoğan, yazıda kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle yayından kaldırma talebinde bulunmuştu

21 Ağustos 2015 19:50

Prof. Mehmet Altan, T24’ün de aralarında bulunduğu sitelerde yayımlanan “Ülkeyi yakıp yıkarak başkan olunabilir mi?” başlıklı yazısına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talebi üzerine erişim engeli getirilmesine itiraz etti.

Kararın gerçek muhatabının Mehmet Altan olduğu belirtilen itiraz dilekçesinde, mahkemenin karşı tarafların savunmasını almamasının da hak ihlali olduğu belirtildi. Dilekçede, “Her ne kadar hükmün karardaki 'görünen muhatabı' müvekkil olmayıp, müvekkilin yazısını  yayımlayan internet siteleri olsa da gerek anayasanın 26. ve AİHS’nin 10. Maddelerinde yer  alan ifade hürriyeti ve gerekse Anayasa’nın 36/1. Ve AİHS’nin 6. Maddesinin bir unsuru olan ‘Mahkemeye erişim hakkı’ ihlal edilmiştir” denildi.

Abdullah Öcalan’ın kitabının toplatılmasını hak ihlali sayan Anayasa Mahkemesi kararına atıf yapılan itiraz dilekçesinde ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hak ve yükümlülüğüne vurgu yapıldı.

 

Yazıyı erişim yasağı kararı
veren mahkeme ne demişti?

Erdoğan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi ve Gazete 360’ın yazarı Mehmet Altan’ın 27 Temmuz 2015 tarihli ve “Erdoğan’ın kendi ikbal hesapları için Türkiye’yi yakıp yıktığını” savunduğu yazısının “kişilik haklarını ihlal edici nitelikte” olduğunu ileri sürdü. Erdoğan, avukatı Ahmet Özel aracılığıyla yazının yayımlandığı Gazete 360, T24, Van Bülten ve Son Gündem’deki ilgili linklere erişimin engellenmesini talep etti. 

Talebi inceleyen İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği, “İçeriklerin, basın özgürlüğü, düşünce açıklama özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkı sınırlarında değerlendirilemeyecek, talepte bulunanın kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olduğu” kararına vardı ve erişim engeli talebini kabul etti. Kararın gönderildiği Erişim Sağlayıcıları Birliği, dava edilen sitelerdeAltan'ın yazısına erişimi engelledi.

 

Mehmet Altan’ın avukatı Ergin Cinmen’in İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’ne sunulmak üzere Bodrum Sulh Ceza Hakimliği’ne sunduğu itiraz dilekçesi şöyle:

 

İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’ne

Sunulmak Üzere

Bodrum Sulh Ceza Hakimliği’ne

 

İlgi Dosya No: İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/2064 D.İş nolu kararı

 

İtiraz Eden                             : Mehmet Hasan ALTAN 

                                                  İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi.

 

Vekili                                       : Av. İ.A. Ergin CİNMEN

 

Karşı Taraf                             : Recep Tayyip ERDOĞAN

 

Vekili                                       : Av. Ahmet ÖZEL

                                                 General Ali Rıza Gürcan Cad. No: 29 Alparslan İş Merkezi

                                                          Merter –Güngören-İstanbul

 

Öğrenme Tarihi                                 : CMK 331/4. Maddenin de gözönüne alınmasıyla 18.08.2015

                                                           tarihinde öğrenilmiştir.

 

Açıklama                                 :

 

 

I-Müvekkilim Mehmet ALTAN‘ın “Ülkeyi yakıp yıkarak başkan olunabilir mi?” başlıklı yazısı; wwwgazete 360.com, www.t24.com.tr, www.vanbulten.com, www.songündem.com adlı internet sitelerinde yayımlanmasından sonra, Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan başvuru üzerine İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 04.08.2015 tarihli “erişimin engellenmesi” kararı verilmiş (Ek:2) ve infaz edilmiştir.

 

Söz konusu kararın infazı nedeniyle dilekçemizin birinci ekinde (Ek:1) sunmuş olduğumuz yazı yayından kaldırılmıştır.

 

II-Oysa gerçek muhatap yazının müellifi olan Mehmet ALTAN’dır. Ve söz konusu karar Müvekkile tebliğ edilmemiş, haricen muttali olunmuştur. Muttali olunduğu tarih yukarıda yazılı bulunmaktadır.

 

CMK 268/1. Maddeye göre itiraza yetkili olan ilgililer yalnızca kararda adı ve kimliği olan kişiler değildir. “… ‘İlgili’ ile kastedilen; “Cumhuriyet savcısı, Şüpheli, Sanık, Katılan yanında; katılma istemi karara bağlanmamış olan, katılma sıfatını alabilecek derecede suçtan zarar görmüş olanlar(…) Bunlar dışında kendileri ile ilgili durumlarda tanık, bilirkişi ve üçüncü kişiler de itiraz yoluna başvurabilir. İtiraz fiili veya hukuki nedenlere dayanabilir…” (Ali PARLAR-Muzaffer HATİPOĞLU. Cmk Sh. 1729 Ankara Kasım 2008)           

 

Aşağıda açıklayacağımız gibi her ne kadar erişimi engelleme kararı ilgili internet siteleri hakkında verilmiş ise de bu kararın asıl tarafının yazının müellifi olan Prof. Dr. Mehmet ALTAN olduğu açıktır. Dolayısıyla itiraz hakkımız bulunmaktadır.

 

III-Karar hukuka aykırı bulunmaktadır:

 

1-Anayasamızın 26. Ve AİHS’nin 10. Maddeleri Düşünceyi açıklama ve İfade özgürlüğünün niteliği  ile bu özgürlüğün çerçevesini göstermektedir.

 

Ayrıca gerek AİHM ve Anayasa Mahkememiz bu iki maddenin uygulama koşullarını gösteren kararları bulunmaktadır.                   

 

Abdullah Öcalan’ın toplatılan bir kitabı ile ilgili olarak yapılan başvuruda Anayasa Mahkememiz oldukça önemli bir karar vermiştir. Söz konusu kararlarda ifade ve basın özgürlüğünün mahiyeti ile çerçevesi detaylarıyla açıklanmıştır. Aşağıdaki alıntılar hatırlatma kabilinde sunulmaktadır:     

 

“…& 93- Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatları uyarınca demokrasiler temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamalar demokratik toplum düzenine  uyum sağlayamaz. Bu nedenle temel hak ve özgürlükler istisnai olarak ve özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak yasayla sınırlandırılabilir. (AYM E. 2006/142, K. 2008/148, K.t. 24.09.2008) Başka bir ifade ile yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak kullanılmasını durduruyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa, etkisiz hale getiriyorsa veya ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlama aracı ile amacı arasındaki denge bozuluyorsa demokratik toplum düzenine aykırı olacaktır. (Bkz. AYM, E. 200n9/59, K. 2011/69, T.t. 28. 04.201; AYM, E. 2006/142, K. 2g008/148, Kt 17.04.2008)

& 95- Buna göre demokratik toplumun ana temellerinden oluşan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile bu kapsamda basın özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen ‘düşünceler’ için değil ayrıca devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Çünkü bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açıkfikirliliğin gerekleridir.(Bkz. Handyside/Birleşik Krallık & 49).

& 107-Bu itibarla kitapta yer alan ve demokratik çözümün gerçekleşmemesi halinde nihai bir savaş aşamasına geçilebileceği yönünde ifadeler, kitabın yazıldığı bağlam ile birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun şiddeti teşvik ve terör eylemlerinin yapılmasına çağrıda bulunduğu anlamına gelmemektedir. Başvurucunun bu sözlerinin demokratik çözümün gerçekleşmemesi halinde Güneydoğu Anadolu’daki şiddetin yeniden canlanabileceği öngörüsü niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir…” ( AYM. B. No: 2013/409- RG No: 29052-RGT No: 06.07.2014)

“ …& 58- AİHM, bir çok sefer demokratik bir toplumda basının oynadığı temel rolün altını çizmiştir. Her ne kadar, özellikle de başkalarının şöhret ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak bazı sınırları aşmaması gerekse de basının görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak kamu yararını ilgilendiren her konuyu iletme görevi vardır. Onun böyle konularda fikir ve bilgi yaymadan ibaret olan görevine kamunun bu fikir ve bilgileri alma hakkı eklenir. AİHM’ye göre bu görevi olmasaydı basın vazgeçilmez bekçi köpeği rolünü oynayamazdı…” (AYM. B.No: 2013/5574)

Dilekçemizin ekinde sunmuş olduğumuz başvuru konusu yazıyı okuduğumuzda, gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanlığının Anayasada yazılı yetkilerini aşmak suretiyle adeta bir Başbakan gibi davranması ile hükümetin yanlış politikalar sonucu Ülkeyi bir kaosa sürüklediği yazılmakta ve eleştiri konusu yapılmaktadır.

Bu eleştiriler yalnızca Müvekkilin yazısıyla yapılmamaktadır. Türkiye’nin gündemini yazıdaki eleştiriler oluşturmaktadır.

Aynı zamanda bir iktisat profesörü olan Müvekkilimin Ülkenin bu sorunlarına kayıtsız kalması veya O’nun düşüncelerinin topluma aktarılmasının olayımızda olduğu gibi engellenmesi yalnızca O’nun ifade özgürlüğünü değil, halkın haber alma hak ve “yükümlülüğünün de” ihlali olacaktır. Bu anlamda aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan başvurucunun kişilik haklarının ihlal edildiğini söylemek mümkün bulunmamaktadır.

2- Hakimlik kararının; “karşı tarafların” savunmasının alınmaksızın verilmesi Müvekkili dolaylı ve aynı zamanda doğrudan etkileyen bir husus olmuştur. Bu anlamda CMK 268/1., AİHS’nin 6. Maddesi de ihlal edilmiştir:

Kararın ikinci sayfası okunduğunda benzeri az rastlanan bir hususu görmekteyiz. Talep kabul edilip de “erişimin engellenmesi kararı” kararı verilirken “talepte bulunan vekiline” vekalet ücreti tahakkuk edilmemesinin gerekçesi aynen şöyle ifade edilmiştir:

“…Talepte bulunanca 5651 sayılı kanunun 9/A maddesi hükmüne göre Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’na başvurma imkanı varken doğrudan hakimliğimize başvurulmuş olması ve kararın muhatabı olan içerik sağlayıcının talepten haberdar edilmeden ve savunma hakkı tanınmadan doğrudan başvuru üzerine hakimliğimizce karar verilmiş olması göz önüne alınarak, talepte bulunan yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına…”

Görüldüğü gibi Sulh Ceza Hakimliği karşı tarafın savunmasının alınmamasını bir ihlal olarak görmesine rağmen yine de “erişimin engellenmesi kararı verebilmiştir. Oysa böyle bir durumda yapılması gereken açıktır. Mahkeme ya istemi reddedecektir ya da savunma alınması gereğinin yerine getirilmesi için talepte bulunanın dilekçesini muhataplarına ve Müvekkile tebliğ ederek savunma alındıktan sonra gereken kararı verecektir.

Bu bariz hukuka aykırılığın nedeninin talepte bulunanın Cumhurbaşkanı olmasından kaynaklandığı kanısını taşımaktayız. Salt bu nedenle dahi Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olarak davranıldığı kanısını taşıyoruz.

3-Her ne kadar hükmün karardaki ”görünen muhatabı” Müvekkil olmayıp, Müvekkilin yazısını yayımlayan internet siteleri olsa da gerek Anayasanın 26. ve AİHS’nin 10. Maddelerinde yer alan ifade hürriyeti ve gerekse Anayasa’nın 36/1. Ve AİHS’nin 6. Maddesinin bir unsuru olan “Mahkemeye erişim hakkı” ihlal edilmiştir.

Anayasanın 26. ve AİHS’nin 10. Maddelerinde yazılı olan ifade özgürlüğünün ihlali durumu yukarıda açıklanmıştır. Bunun üzerinde bir kez daha durulmasını gereksiz buluyoruz.

Ancak “mahkemeye erişim hakkının” ayrıca izah edilmesine gerek bulunmaktadır.

Şunu belirtelim ki söz konusu erişimin engellenmesi kararı doğrudan internet siteleri hakkında verilmiş ve bu siteler itiraz haklarını kullanmaksızın bu karara uymuşlardır.

Bu karar, kararın asıl muhatabı olan Müvekkile tebliğ edilmemiştir. Yani Müvekkil kararın muhatabı olarak kabul edilmemiştir.

Talebimiz reddedildiğinde yukarıda belirtilen “mahkemeye erişim hakkına” da aykırılık da söz konusu olacaktır.

Sonuç ve İstem                      : Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazımızın kabulüyle mevcut iletişimin engellenmesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini saygıyla dilerim. 20.08.2015

Mehmet Hasan ALTAN

Vekili

Av. İ.A. Ergin CİNMEN