Dünya

Erdoğan'dan Peres'e: Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz

Başbakan Erdoğan, Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e "Suçlusun sesin yüksek çıkıyor' dedi. Oturum başkanı sözünü kesince Erdoğan paneli terk etti.

31 Ocak 2009 02:00

Tempo24

Davos’ta, Başbakan Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun ve Arap Birliği Başkanı Amr Musa’nın katıldığı "Gazze: Ortadoğu'da Barış" panelinde büyük bir krizin ayak sesleri duyuldu. 

Yahudi lobisi: Erdoğan'ın yaptığı kepazelik

İşte Erdoğan'ın krize neden olan konuşması - VİDEO
Erdoğan'dan Davos'ta Gazze çıkışı - FOTOGALERİ
Erdoğan kahraman gibi karşılandı - FOTOGALERİ

Başbakan Erdoğan, kendisinden sonra söz alan ve başta Hamas olmak üzere bazen kendisine de yüklenen 85 yaşındaki Peres'in ardından moderatörden son bir söz hakkı daha istedi. Moderatör söz hakkı vermeyince Erdoğan sert şekilde söze girdi. Diplomaside çok ender rastlanacak bir dille İsrail Cumhurbaşkanı'na 'sen' diye hitap etti.

Emine Erdoğan ağladı

Konuşması boyunca Hamas'a yüklenen ve uluslararası hassasiyeti gözardı edercesine konuşan Peres'e, Erdoğan şunları söyledi: "Sayın Peres sen benden yaşlısın. Sesin de çok çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisidir. Benim sesim bu kadar yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesin. Ama öldürmeye gelince onu çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl vurduğunuzu çok iyi biliriz. Tankların üzerinde Filistin'e girmekten çok mutlu olduğunu söyleyen başbakanlarınız vardır. Gerekirse isim de verebilirim..."

Bu sözlerin ardından moderatör Erdoğan'ın konuşmasını bitirmek istedi. Erdoğan ise "Peres 25 dakika boyunca konuştu. Ben 12 dakika konuşabildim. Benim için Davos bitmiştir" diyerek sinirli bir şekilde salonu terk etti. Bu arada salondan alkış sesleri duyuldu.

Erdoğan'ın ilk konuşması


Erdoğan, bu büyük tartışmanın yaşanmasından önce şunları söylemişti: Öncelikle ne yapılması gerektiğine dair sorunun cevabını vermeden durum tespiti yapmalıyız. Durum tespitine ben 40 yıl öncesinden başlamıyorum, bu tespite Haziran 2008 sürecinden başlıyorum. Bu dönemde bir sözlü ateşkes ortada. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değildi. Fakat bu ateşkesin süresi bitince herhangi bir roket atışı olmadı. Ancak İsrail’in bu aşamada ambargoyu kaldırması gerekiyordu ama bu olmadı.

Gazze, Filistin adeta bir açıkhava hapishanesidir. Herhangi bir kapısından Filistin’e bir sandık domates sokulamaz. Ben İsrail’i ziyarete gittim. Oradan Filistin’e geçerken TC Başbakanı olarak yarım saat sınır kapısında bekletildim. Ama biz Türkiye olarak İsrail’den gelen diplomatlara böyle bir şey uygulamadık.

Bu olaylar anlatılırken Sayın Olmert’e soruyorum: “Madem bu füzeler atıldı, ölüm var mı?” “Hayır yok” dendi. Bunlar nasıl füzedir. Ancak altı ayın sonunda Filistinliler öldürüldü. Biz daha operasyonlar başlamadan önce insani yardım göndermeye başladık.

Hepimiz insan olarak düşünelim. Ben anti-semitizmi insanlık suçu olarak gören bir başbakanım. İslamofobiyi insanlık suçu olarak gören bir başbakanım. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi olması benim için önemli değil. Gönderdiğimiz yardımlar 15 gün kapılarda bekletildi. Bu sıkıntıları yaşadık. Bunları Sayın Peres biliyor mu, bilmiyor mu, onu bilmiyorum.

27 Aralık’tan 4 gün önce Başbakan Olmert’le bir görüşme yaptım. Bir arabuluculuk görevimiz vardı. 5. raundu Sayın Olmert’le Ankara’da yaptık. Hedefimiz neydi: “Doğrudan görüşmelere nasıl geçeceğiz” onu yapmaya çalışıyoruz. Tüm bu görüşmelerin ardından iş bir iki kelimeye kadar düştü.

Artık bunu açıklamak durumundayım

Bu arada ben Sayın Olmert’e şunu sordum: "Bakın şu anda Hamas’ın elinde esir bulunan askeri kurtarabiliriz. Ama sizden bir ricam var. Reform ve Değişim Partisi Filistin’de seçim kazandı. Bu kararı saygıyla karşılamak zorundayız. Bu seçimde kazananlardan meclis başkanı, milletvekilleri sizin elinizde esir. Gelin bir paket yapalım. Sayın Abbas’a gösterdiğiniz jesti gösterin. Bir esir değişimi yapın.” Olmert bunu yaparsam “Abbas kriz geçirir” dedi.

Daha sonra bombaların Gazze’ye indiğini gördük. Ne oldu 1200 sivil öldü.İsrail’in elindeki silah gücü, kitle imha silahları dahil acaba zerresi Filistin’in elinde var mı. Bir şey biliyorsam kesinlikle yok. BM toplanıp karar aldı. İsrail tanımıyorum dedi. BM’nin binaları, okulları bile vuruldu.

Bütün bunlar yapılırken insanlık ne yaptı, seyretti.
Bu fatura çok ağır bir fatura. Burası hiçbir ekonomik kalkınma imkanı olmayan Gazzelilerin üzerine yıkılmıştır. Hep Hamas dendi ama Gazze’de sadece Hamas oturmuyor ki.

Ablukaların kaldırılması lazım. İsrail kapıları insanlığa açacak mı. Eğer biz Cenevre Sözleşmesini, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul ediyorsak bu kapıların açılması lazım.

Deniyor ki silah girmesin. Eğer bu tünellerin ucu Mısır’daysa Mısır bu tünellerden silah sokmasın. Bir başka konu uzlaşma. Hamas ve El Fetih arasındaki süreci hızlandırmak. Sayın Olmert’e bunu söyledim. Sadece El Fetih’le bu süreci sürdürdüğünüz sürece bunu çözemezsiniz. Hamas’ın da o masaya davet etmelisiniz.

Temennim odur ki BM bu konuya ağırlığını koyar. Veya ABD Başkanı Obama’nın sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olmasını diliyorum. Ancak Livni ve Rice arasındaki anlaşma uyarınca değil. Yoksa bu danışıklı dövüş devam eder.

Dünya barışı için Ortadoğu barışı şart. Kurulacak hükümette Reform ve Değişim Partisinin yer alması şart. Sonra seçime gidilerek seçimlerden sonra kurulacak hükümetin Filistin halkının tercihini yansıtması gerekir.


Peres: Hamas'ın demokrasi görüşü farklı


Erdoğan'dan sonra konuşan İsrail Cumhurbaşkanı Peres ise şunları söyledi: Saygıdeğer konuşmacıları dinledim. İsrail hakkında konuştular ve bildikleri ülkenin resmini gösterdiler. Demokratik bir ülkede bir terör örgütüne karşı mücadele etmek çok zor. Kimse bunu görmüyor.

İsrail’de bir yere roket atıldığında kimse bunu görmüyor. Bunu tam olarak yansıtamıyoruz.

Sayın Erdoğan’ın dediği gibi demokrasiden yana konuşuyoruz. Kim seçilmişti, sayın Abbas seçilmişti. Hamas seçimlere katıldı. Ancak demokrasiye ilişkin farklı görüşleri var. Seçimlere gidiyorsunuz ancak seçimlerden sonra öldürmeye başlıyorlar.

Size bu noktada katılamayacağım. Hamas bizi endişelendiriyor. Hamas bir anlaşma ortaya koydu, buradan bir şey okumak istiyorum:
“Yargı günü, Müslümanlar Yahudileri öldürene kadar geçekleşmeyecekti. Barış insiyatifleri anlaşmalar işe yaramayacaktır” 

'Neden bize roket attılar?' 


İsrail yüzbinlerce hayat kaybetti terör saldırıları sonucu. Her zaman zorluk altındaydık. Hamas Gazze’ye geldiğinden beri beş bin roket, 400 havan saldırısı yapıldığını gördük. Nereye attıklarını bilmeden attılar.

Biz başlatmadık saldırıyı. Hava saldırıları başlamadan 4 gün önce sizinle birlikteyken sayın Başbakan biz karar almamıştık saldırıyla ilgili.

Hislerinizi anlayabiliyoruz. Ancak İsrail tamamen çekildi. 15 bin kişi çekildi buradan, kimse bizi zorlamadı, kendimiz çekildik.

Şunu anlamak istiyorum neden bize roket saldırıları düzenlediler. Tüm geçişler açıktı, aynı zamanda Gazze’ye para yardımında bulunuyor, 20 milyon dolar gönderiyorduk.

Yalnızca tek bir kişinin 5 milyon dolar gönderdiğini biliyorum. İsrail, Gazze’ye günlük olarak su, gaz tedarik ediyordu. İran’dan roketler getirdiler ve tüneller açtılar.

Hergün yüzden fazla roket atıldı bize. Binlerce insan bombalar altında kaldı. İnsanlar gelip “Biz güvenlik altında yaşayamayacak mıyız” diye sordu.

Barış deniyor, Mısır’la, Ürdün’le barış yaptık, üzerimize düşen her şeyi yaptık. Filistinlilerle görüşmeye başladık.
Sayın Erdoğan ne zaman beklediniz. O dönemde dinamitler vardı. Ben de görüyordum o dönemde.

'Tercihimiz barıştı ama...'

İsrail 60 yıllık bir ülke ve 60 yılda bu kadar savaşan bir ülke biliyor musunuz. Tüm bunlara  rağmen biz bekledik. Mısır için bekledik. Sayın Mübarek, sayın Abbas durumu biliyor.

Ama Hamas’ı suçlamıyor.
Ne oldu burada, 1 milyon kişi kendisini barınaklara saklamak zorunda kaldı. Kimse bu füzelere karşı gösteri yapmadı.

Sayın Mun’a da saygı duyuyorum ancak bir sorun var, İran’ın Ortadoğu'da egemenlik kurmak istediğini görüyoruz. Hamas’a silah veriyorlar.

Ne yapmamızı bekliyordunuz. Eğer İstanbul’a roket saldırıları olsa siz ne yapardınız? Yapmak istediğimiz bu değildi elbette, tercihimiz barıştı.

Biz barış yaptık, 1 kez, 2 kez, şimdi farklı isimlerle deniyoruz. Filistinliler birleşsin mi, birleşmesin mi biz karar veremeyiz.
Hamas, El Fetih’e karşı çıkmaya çalıştı. Biz buna karışmayız. Fetih ne diyor Hamas için. Bunu gözden geçirelim.

Fetih yöneticisi, “Hamas Gazze’de okulları, üniversiteleri şiddet merkezi haline getirmiştir. Gazzeliler şiddete maruz kalmıştır. Kemikleri kırılmıştır. Hamas yardım malzemesi getirenleri de engellemiştir” dedi.

İsrail herhangi bir kişiyi öldürmek istemiyor. Bize göre tüm çocuklar çok önemlidir. Bizim topladığımız tüm paralar çocuk merkezlerine gidiyordu.

Mesajımı net olarak vermek istiyorum. İsrail’in bir ateşkese ihtiyacı yok, çünkü saldırıları biz başlatmadık. İnsanları öldürmekle ilgilenmiyoruz. Arap Ligi insiyatifinin başlamasını çok önemli bir adım olarak görüyorum.

Kudüs sorunu var önümüzde. Üç din için de önemli bir şehir. Biz Filistinlilere “Batı Şeria’yı size vermeye hazırız” dedik. Ateşkes bizim için sorun değil, çünkü ateşi biz başlatmadık.

Tek bir gün bile yoktu bizim Gazze’ye su iletmeyelim. Gazze trajedisini başlatan İsrail değil diktatörlüğünü Gazze’de kuran Hamas’tır.