Kültür-Sanat

Erdoğan Zümrütoğlu sergisi Plato Sanat'ta açılıyor

Küratörlüğünü Marcus Graf'ın üstlendiği sergi 25 Haziran'a kadar görülebilecek

11 Mayıs 2017 19:50

Türkiye'de "resmin aykırı ismi olarak" da değerlendirilen ressam Erdoğan Zümrütoğlu'nun "Portfolyo Serisi 5" isimli sergisi, Plato Sanat'ta açılıyor.

Küratörlüğünü, Plato Sanat'ın daimi küratörlüğünü de yapan Marcus Graf'ın üstlendiği sergi, 16 Mayıs-25 Haziran tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak.

Erdoğan Zümrütoğlu kimdir?

Erdoğan Zümrütoğlu, 1970'de Konya’da doğdu. 1990 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’ne girdi. Öğrenimine ara vererek Fransa, Belçika ve Hollanda’da iki yıl süre ile mesleki araştırmalarda bulundu. 1996 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu.

Zümrütoğlu, çalışmalarına İstanbul'daki atölyesinde sürdürüyor.

Kişisel sergiler

2009 Pi Artworks
2006 ‘Yeryüzü Ayetleri’ C.A.M., İstanbul
2005 ‘Diklenme’ Karşı Sanat Galerisi, Art-Forum, Ankara
2004 ‘Ben İçin Balballar’ Antik Sanat Galerisi, Artist 14. İstanbul Sanat Fuarı
2002 ‘Bir Şair, Bir Ressam’ Antonin Artaud Bağlamında, Bir Kültür Merkezi, İstanbul
2001 ‘Antonin Artaud Anısına’ İzmir Resim Heykel Müzesi

Karma sergiler

2007 ‘Karşı Sanat Çalışmaları’ Artist 16. İstanbul Sanat Fuarı TÜYAP
2005 ‘Karşı Sanat Çalışmaları’ Artist 15. İstanbul Sanat Fuarı TÜYAP
2005 ‘Günümüz Türk Sanatında Genç Açılım’ Pera Müzesi, İstanbul
2003 ‘Eksik Olan?’ Karşı Sanat Çalışmaları, İstanbul
2002 ‘Kesişme’ Artist 12. İstanbul Sanat Fuar

Graf'ın kaleminden Zümrütoğlu resmi

Serginin küratörlüğünü üstlenen Marcus Graf, Zümrütoğlu'nun resim çalışmaları için artfulliving.com.tr'de yayımlanan yazısında şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Erdoğan Zümrütoğlu külliyatının biçimsel ve kavramsal olarak yeniden evrimleşmesini sağlayaraktan başarıya ulaşmıştır. Elbette kişisel el yazısını geliştirmeyi başardığı geçmiş yıllardaki serileri ile halen güçlü bir bağı bulunmaktadır.  Sanatçı, Pi-Artworks'de 2009 yılında gerçekleşen "Ya da" gibi daha önceki çalışmaları ve sergilerinde güncel facialara eleştirel bir yorum getirirken soyutlama ve figür arasındaki olağanüstü dengeyi gösteren geniş boyutlu resimleriyle ün kazandı.
2011 yılında Berlin’de bulunan Gallery Tammen & Partner’de gerçekleşen "Grammar of the other (Ötekinin Grameri)" adlı sergideki çalışmaları, daha önceki resimlerine kıyasla daha güçlü biçimsel bir yapıya sahipti. Bu, kafes örgüsünü kullanışı, siyah dış kontur ve neredeyse her zaman koyu renkte monokrom fon uygulamasıyla vurgulanmıştır. Bu çalışmalar, daha öncekilerden daha basit görünmektedirler.
"Ya da" serisindeki figürler kendilerini çatı katına benzeyen bir iç mekânda bulmuşlardır. Karanlık ve korkutucuydular. Bu figürler, Berlin'deki sergide soyut dış mekanlarda ve genelde kırsal alanlara benzeyen mekanlardadırlar. Yalnız başlarınadırlar ve kaybolmuş gibi görünmektedirler. Daha önceki çalışmalarında ise figürler, diğer figürler ile eylem ya da faaliyet halindedirler. Burada kendi var oluşlarının kaosu içinde kendi yollarını bulmak için tek başlarına çaba göstermektedirler. Empire'da 2012'deki ilk kişisel sergisinde sanatçı, daha kasvetli ve daha soyut olan resimleri Kozmetik Şiddet  başlığında sergiledi. Buradaki çalışmaları ayrıca, daha önceki işlerine kıyasla daha gizemli ve öze yöneliktir.  Sanatçının dış konulara olan ilgisi bu resimlerde daha yıkıcıdır; öyle ki herhangi bir dış kavrama ta da çevredense, ressama ya da resmin kendisine atıfta bulunur gibi görünürler.
Empire'da sergilenen şu anki seride ise soyutlama derecesi düşerken biçimsel karakter daha kuvvetli bir hale gelmektedir. İç mekanlara benzer yerde betimlenen çoğunlukla tek figürler vardır. Burada kahramanlar daha net bir biçimde formüle edilirler ve alanın her bir parçası (duvar, yer, tavan) somut olarak sunulduğu daha grafik ve ilüstratif fona üzerinde dikkat çekmektedir. Bazen sadece mekanın bazı geometrik ve grafik eskizleri dikkati çeker.
Aynı Francis Bacon'da olduğu gibi, Zümrütoğlu da bir odayı tasvir etmek için sadece birkaç çizgi ve darbe kullanır. Mekânın gerçek yapısı ya da görüntüsü izleyicinin zihninde oluşur. Hâlbuki ki mekan aslında gayet basitken figürler karmaşık, parçalanmış ve dışavurumsaldır. Her ne kadar Zümrütoğlu'nun hızlı fırça darbelerinden doğan güçlü bir dinamizm, hareket ve hız duygusu olsa da, figürler ağır bir harekette donmuşçasına hareketsiz görünmektedirler. Betimlenen canavar benzeri kahramanlar açıkça insanı andırmaktadır. Bu deforme olmuş mutantlar, bir karşı ütopya dünyasında  hayatta kalmanın acısını taşırlar ve fiziksel görüntüleri, çevrelerindeki şiddet temeline oturmuştur. Acılarını saklamamaktadırlar ve iyiymiş gibi davranmazlar. Figürler ayrıca, görünüşlerinden dolayı utangaç ya da utanç dolu değildirler; çünkü onlar, bizlerin de içinde yaşadığı çeşitli krizlere etkisi ve ilintisi de olan kendi var oluşlarının trajedisi ile izleyiciyi yüzleştirebilmek için onlarla yüz yüze gelmektedirler.

Bu yüzden Erdoğan Zümrütoğlu'nun çalışmaları güncel resmin seçkin örnekleridir ve yine bu yüzden önemli bir sanatçı olarak ün kazanmayı hak etmektedir. O, festival ve görünüşü eleştirel içerik ve alternatif estetiğe tercih eden pazarlamaya yönelik parıltılı sanat dünyasının tuzaklarına düşmüyor.  Andy Warhol, her şeyin pop ve popun da her şey olduğunu ortaya çıkardığında, bu tarz bir eğilimi elli yıl öncesinden görmüştü.  Guy Debord 1967 yayınlanan The Society of the Spectacle (Gösteri Toplumu) yazısında, bir zamanlar doğrudan yaşanan her şeyin gerçek deneyimden uzaklaşarak sadece bir sunum haline geldiğini zaten iddia etmişti. Bu dolaylı, ikinci gerçekliğe ait genelde popülist deneyimlerinin bizim görsel gerçekliğimiz üzerindeki etkileri büyüktür. Günümüzde imgeleri görme ve anlama yöntemimiz, sanat ve kültür endüstrisinin görsel bombardımanının etkisinden dolayı sert bir biçimde değişim geçirmiştir. Bu bağlamda görsel sanatçılar, toplumun görsel kültürüne her daim katkıda bulunduklarından kendi uygulamalarını sorgulamalıdırlar.

Erdoğan Zümrütoğlu'nun işlerinin dikkate değer olmasının nedeni, çağdaş sanat dünyasının kayıtsızlığının çok ötesine geçerek izleyicinin üzerinde muazzam bir etki yaratıyor olmasıdır. Figür ve soyutlamalarının birleşimi ile içinde bulunulan zamanın konularının eleştirel yorumlarına olan ilgisine günümüzde ender rastlanmaktadır. Zümrütoğlu'nun özgün gücü, resimlerinin hiçbir zaman göze batan, didaktik ya da polemik olmasına izin vermemeside yatar. Bu resimlerde formun mükemmelliği ve estetiğin çekiciliği, zeki içeriklerle birleşmektedir. Resimlerin ikonografik ve düzensel parçalanmışlığından dolayı klasik resimsel içerik, ressam tarafından bilinçli bir biçimde reddedilmektedir. Zümrütoğlu'nun imgeler dünyasının biçimlendirilmesine dahil olmak bu sayede mümkün olur. Dolayısıyla izleyici ektin hale gelir ve edilgen alıcı rolünü bırakması için cezbedilir.
Sanatçı, son dönem modernizminin başarılarından yararlanırken saf post modern eklektisizminin ötesine geçen çağdaş bir külliyatı yaratmakta başarılı olmaktadır. Kendine has formları ve sosyo-politik sorumlulukları ile çalışmalar, resim alanındaki yenilenmeye katkıda bulunmaktadırlar. Bu yenilenmeye ihtiyaç vardır: çünkü resim sanatı bir krizdedir; lakin ölmemiştir!"