Gündem

Erdoğan: Öğrenci üniversitede alkol alıp kafa mı bulacak, ilim mi öğrenecek

Başbakan Erdoğan, üniversitelerde tütün ve alkol satışına karşı olduklarını söyledi

26 Temmuz 2012 01:59

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üniversite restoranlarının Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'ndan alkollü içki satışına yönelik izin aldıklarını ve buna karşı olduklarını belirterek "Üniversitenin içinde böyle bir şey nasıl olur? Öğrenci oraya gelip de alkolü alıp kafayı mı bulacak yoksa ilmi alıp kendini mi bulacak?" diye konuştu.

Bir televizyon kanalında soruları yanıtlayan Başbakan Erdoğan, kamuoyunda bira tartışmasının sürekli gündeme geldiğinin hatırlatılması üzerine, yaşanan son tartışmanın içinde yer alan medya mensuplarının işin gerçeğini bilmediklerini söyledi.

Müzik festivali yapılacak üniversitenin içinde bulunan restoranların Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'ndan alkollü içki satışına yönelik izin aldıklarını kaydeden Erdoğan, “Bir üniversitenin içinde, restoranlarında alkollü içki satılmasına müsaade edilebilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Biz bunu Bakanlar Kurulu'nda da görüştük. Üniversitenin içinde böyle bir şey nasıl olur? Öğrenci oraya gelip de alkolü alıp kafayı mı bulacak yoksa ilmi alıp kendini mi bulacak? Üniversitenin dışında malum yerlerde gider alkolünü alır ki biz bu noktada meyhane falan kapattığımız yok, hepsi ortada. Burada bazı uyarılar kendilerine geldi. Ben de ilgili arkadaşlarımı, oranın yönetiminde olanları aradım; 'Nedir bu hal, biz buna üzülüyoruz' dedik. Sağolsun onlar da o ana kadar işin farkında olmadığını söylediler” diye konuştu.

Anayasa'nın “Gençliğin korunması” başlıklı 58. maddesinde “Devlet, istiklal ve cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” ifadelerinin yer aldığını hatırlatan Erdoğan, bu düzenlemeyi kendilerinin yapmadığını, iktidarlarından önce bunun yapıldığını vurguladı.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu ortada dururken, ben anlamıyorum bu köşe yazarları nasıl oluyor da hala bu işi savunuyor? Bizim gençliğimizin bunlar tamamen alkolik olmasını istiyorlar. Biz de muhafazakar demokrat bir parti olarak Anayasa'nın gereği neyse bunun gereğini talep ediyoruz, yaptığımız budur. İlla içecekse onun da yerleri var ki ben onu da teşvik eden birisi değilim, ondan da rahatsızım, onu da söyleyeyim. Çünkü ben gencimin bu noktada alkolik bir genç olarak yetişmesinden yana değilim.

Sezaryen, kürtaj olayı olsun, bizim bunları sağlığın esasları neyse buna göre tedbirlerimiz var. Biz şimdi kürtajı yasaklamıyoruz ki. Kürtajı belli esaslara bağlıyoruz. Diyoruz ki 'Kürtaj şu, şu şartlar dışında yapılamaz'. Bunu getiriyoruz. Niçin? İnsanımıza olan saygımız için. Bugün ABD, Vatikan bunu yapıyorsa batı yapıyorsa bunu biz de yapacağız. Ama kalkıp da insan haklarına saygıdan bahsederken ikinci bir can olarak, annenin evladı durumunda olanı kalkacaksın, ki cenin diyoruz, onu katledeceksin. Bunu savunmak mümkün değil.”

 

‘Milleti bitirmeye çalıştılar’

 

Özel hastanelerdeki sezaryenle doğum oranının yüzde 90 olduğuna, devlet hastanelerindeki oranlar göz önüne alındığında ortalama rakamın yüzde 50'ye indiğine işaret eden Erdoğan, kolaycılık ve parasal imkanlar gibi nedenlerle sezaryenle doğumun arttığını ifade etti. Sezaryenle doğumun bir nüfus planlaması adımı olduğunu da söyleyen Erdoğan, “Uzun yıllar 'sezaryen 1-2 kez olur' diye propaganda yapıldı. Halbuki sezaryenle doğum 4 de olur, 5 de olur. Bunu hep sakladılar. Çünkü nüfus planlaması mantığının gereği de buydu. Bu milletin nüfusunu yaşlandırarak çökertmeye ve bu milleti bu şekilde bitirmeye çalıştılar” diye konuştu.

Zenginliğin genç nüfusta olduğunu vurgulayan Erdoğan, çoğalmanın bugünkü gibi devam etmesi halinde 2037-2038'de nüfusun yüzde 60-65'inin 60 yaşın üzerinde olacağını söyledi. Erdoğan, emeklilik yaşının 40'a indirilmesinin de büyük bir yanlış olduğunu dile getirdi.

 

‘Türkiye'nin demokrası tarihinde olan bir şey miydi’

 

Başbakan Erdoğan, “2014 cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili yeni ittifak arayışına girdiği” yönündeki yorumların hatırlatılması üzerine de, en büyük ittifakı milletle yaptıklarını kaydetti.

Osman Gazi gibi beylikleri toplayarak hareketlerini çok daha büyük bir güç haline getirebileceklerini bildiklerini söyleyen Erdoğan, kamuoyu araştırmalarında Ak Parti'nin konumunun yüzde 50-55 arasında değiştiğini, muhalefet partilerinin durumlarının da seçim neticelerinin aynısı gibi göründüğünü belirtti.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

“AK Parti hizmetleriyle, teşkilatıyla, halkıyla iç içe. Ama bizim muhafazakar demokrat anlayışı paylaşabilecek kim olursa olsun hepsiyle beraber yola devam etmeye ahdimiz var, gayretliyiz. Çünkü bölmek veya bölünmek, bunlar bizim ilkelerimizin arasında yer almıyor. Biz isteriz ki sağın da solun da merkeze yakın olanlar bizimle yola devam edebilir. Bu konuda kapımız herkese açık, kimseye kapımızı kapamadık.

Fakat bizim, cumhurbaşkanlığı, 2014 Ağustosu... Buna yönelik bir hesabımız asla söz konusu değildir. Kaldı ki daha süre ortada. Geldiğinde zaten şartlar bellidir, bu şartlar içerisinde partiler artık adaylarını çıkaracağına göre, bizim partimiz de kendi adayını çıkaracaktır. Bu, şu olur, bu olur, bunlar önemli değil. Düşünün Abdullah Bey Dışişleri Bakanımızdı, ben de Başbakandım. Ne oldu? Dışişleri Bakanımızı biz kalktık, cumhurbaşkanı adayı olarak ileri sürdük. Bu Türkiye'nin demokrasi tarihinde olan bir şey miydi? Biz bunu yapmış bir partiyiz. Bazı partilerin bundan ders alması lazım. Burada kalkıp da ana muhalefetin 'Şu olmalı veya olmamalı'... Sen bizimkini belirleyemezsin ki bunu partimiz belirler. Senin adayın varsa sen de adayını çıkartırsın. Bayan olacakmış, o senin sorunun, Ak Parti'nin sorunu değil. Biz bütün adaylara saygı duyarız, Ak Parti de adayıyla çıkar ortaya, yarışır, halkın teveccühü kimeyse ona da saygı duyarız. Şu anda yaklaşım tarzımız bu.

Bunlar daha demokrasiyi öğrenemediler, bunlar bir seçim sistemi içerisinde nasıl yaklaşılır bunu öğrenemediler. Bir taraftan demokratik haklardan bahsediyorlar, şahsımla ilgili olduğu için söylemek zor ama söylemek zorundayım; “Tayyip Erdoğan aday olmasın' diyorlar. Sen kimsin ki Tayyip Erdoğan aday olsun veya olmasın diye kanaat belirtiyorsun. Olur veya olmaz. Sen daha siyasette yokken biz siyasetin içindeydik. Dur bakalım, dün bir, bugün iki. Şimdi kalkıyorsun demokrasiyle ilgili süreç belirliyorsun.”