Gündem

Erdoğan: Her şey huzura, refaha kavuşmadan OHAL'i kaldırmayacağız

TÜSİAD toplantısında konuşan Erdoğan, "OHAL konusundaki endişelerinizi ben anlamakta zorlanıyorum" dedi

18 Mayıs 2017 20:13

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önceki yıllarda sert ifadelerle eleştirdiği Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'NİN (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısındaki konuşmasına "Değerli başkan ve yönetim kurulu üyeleri, değerli iş adamları, saygıdeğer konuklar. Sizleri hasretle, muhabbetle, en kalbi duygularımla selamlıyorum" sözleriyle başladı.

Erdoğan, daha sonra kendisinden önce konuşan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik'in "10 aydır devam eden OHAL'in bir daha uzatılmamasını umuyoruz" sözlerine yönelik olarak "OHAL konusundaki endişelerinizi ben anlamakta zorlanıyorum. Eğer OHAL, bizim sanayicilerimizin, iş adamlarımızın işlerini engelliyorsa oturur konuşuruz" ifadelerini kullandı. Erdoğan, OHAL'in ekonomi üzerinde herhangi olumsuz bir etkisi olmadığını savunurken, OHAL ile "Türkiye'de daha huzurlu bir ortam olduğunu" söyledi ve "Her şey huzura, refaha kavuşmadan OHAL'i kaldırmayacağız" dedi.

Erdoğan, tüm iş adamlarının arkasında olduğunu söylerken yerli otomobil üretilmesi konusunda “Şu salondan bir babayiğit çıkaramıyorsak dükkanı kapatıp gitmemiz lazım. Özel sektörün kendi eğitim alanını kurması açısından hiçbir mani yoktur” diye konuştu.

Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Değerli başkan ve yönetim kurulu üyeleri, değerli iş adamları, saygıdeğer konuklar. Sizleri hasretle, muhabbetle, en kalbi duygularımla selamlıyorum.  Türk ekonomisinde başlı başına bir marka olan TÜSİAD'a ve tüm üyelerine çalışmalarında başarılar diliyorum. Sürdürülebilir kalkınma ve katılımcı demokrasi konusunda verdiğiniz mücadeleyi desteklediğimi belirtmek istiyorum. Biz ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimiz günden beri üretim ve özel sektöre dayalı bir büyümenin sağlanması gayreti içerisinde olduk. Geçtiğimiz 14 yılda ülkemizi üç kat büyüterek bu konuda başarılı bir performans ortaya koyduğumuza inanıyorum. Ülkemizin nereden nereye geldiğinin en yakın şahidi sizlersiniz. Türkiye üç kat büyümüşse, buradaki iş adamlarımızın çoğunun işleri 5 kat, 10 kat büyümüştür. Bugün de özel sektörün lokomotifliğini önemsiyoruz. 2013 hedeflerimize sizlerin ve diğer tüm girişimcilerimizin katkılarıyla ulaşacağız. Özel sektörümüzün önünü açabildiğimiz kadar açıyoruz. Özel sektörümüzün de devletine ve milletine sadakat için şartlarını zorlamaktan çekinmeyeceğine inanıyoruz. 

"Beim sözümle dalga geçmişlerdi"

İstikrar ve güven. Türkiye bu iki bağlamda kaldığı sürece her anlamda büyümüş, bunlardan uzaklaştığı zaman hep sıkıntıya düşmüştür. O dönemde birileri bu sözümle kendilerince dalga geçmişti. Oysa ben ülkemizin sahip olduğu değerlere bakarak bu sözü ifade etmiştim. Son birkaç yılın hepimiz için zorlu geçtiğini biliyorum. Çünkü içinde yaşıyorum. Türkiye bir dizi saldırı karşısında çok ciddi bir mücadele etmek zorunda kaldı. Suriye'deki iç savaşın bize yansımasıyla ayrı bir terör mücadelesi daha veriyoruz. Bu, ekonomik boyutu da olan bir saldırıydı. Kimse bana Gezi olaylarının amacının Taksim'deki üç beş ağaç olduğunu söyleyemez. Kimse bana bölücü terör örgütünün ve onun güdümündeki partinin başlattığı çukur eylemlerinin masum amaçlar taşıdığını söyleyemez. Kimse bana Suriye ve Irak'ta yaşanan hadiselerin odağında Türkiye'nin olmadığını söyleyemez. Hele 15 Temmuz'un bu ülkeyi işgale ve bu milleti esir almaya yönelik bir ihanet girişimi olmadığını öne süren varsa onun aklından şüphe ederim. 16 Nisan halk oylamasında işlerin nasıl şirazesinden çıkartılmaya çalışıldığını hep birlikte gördük. Bunca yükü sırtlanan Türkiye'nin bir parça yorgunluk alameti göstermesini normal karşılamak gerekir. Ancak şundan emin olunuz en kötüsü geride kaldı. Ayakları üzerinde dimdik duran Türkiye'nin inşallah önünde aydınlık bir gelecek var. 

"Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi yürümeyecektir"

İşte, LİMAK burada. Kuveyt'te 4.5 milyar dolarlık bir havalimanının temel atma törenini gittik beraber yaptık. Bu oluşturulan bir piyasanın nasıl elde edildiğinin ve nasıl oralarda Türk iş gücünün kendine bir piyasa bulduğunun alametidir. Arkasından bir Hindistan seyahatimiz oldu. Rusya seyahatimiz oldu. Çin seyahatimiz oldu. ABD seyahatimiz oldu. Şimdi ülkemizdeyiz, 3-5 gün sonra Belçika'da NATO Liderler Zirvesi'ne katılacağız. Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi yürümeyecektir. Demokraside yeni bir atılım döneminin hazırlıklarını yapıyoruz. İhtiyacımız olan altyapıyı büyük ölçüde kurduk, kuruyoruz. Yenilik peşinde olan girişimcilerimiz, yeni dönemin en muteber insanları olacaktır. TÜSİAD'ın da milli ve yapıcı bir rol oynayacağına inanıyorum. Değerli arkadaşlar, ülke ve millet olarak büyüklüğümüzün farkında olmalıyız. Bu büyüklük elbette yağmamız gereken işlerin, çözmemiz gereken sıkıntıların da büyük olduğu anlamına geliyor. Örneğin Türkiye olarak her yıl 1 milyon yeni istihdam oluşturmak mecburiyetindeyiz. O nedenle büyüme oranımızın yüzde 6'nın altına düşmemesi gerekiyor. 

İşsizlik oranlarındaki artış

Rusya ile iyice iyileşen ilişkilerimizi, mevcut kazancımızın üzerine ilave ediyoruz. Büyüme hızımızı ihtiyacımız olan oranlara çıkarmak için bir dizi önlem aldık. Cazibe merkezleri projesiyle yatırımların hızla tamamlanmasını sağlıyoruz. Proje bazlı yatırım teşvik sistemini başlatarak Türkiye'nin enerji, teknoloji geleceğini garanti altına almaya çalışıyoruz. Bilhassa yüksek katma değerli ürünlerin ülkemizde üretilmesine önem veriyoruz. Bu projenin bir diğer kazanımı da öncelik verdiğimiz sektörlerde kendi devlerimizi ortaya çıkartacak olmasıdır. Enflasyonla mücadele her zaman olduğu gibi bugün de üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konudur. İşsizlik oranlarındaki artış son dönemin en üzüntü verici olumsuzluğu olmuştur. TOBB'un 7 Şubat'taki ekonomi şurasında bir istihdam seferberliği başlatmıştım. Bu kapsamda pek çok kişi ve kurumlar sözler verdiler. Bu sözlerin takibi için valilerimizi görevlendirdim. En kısa sürede bu valilerimizde görüşüp bu sözlerin ne kadar yerine getirildiğini teker teker soracağım. 

"Bankalarla anlaşamıyoruz"

Bütçe açığını ve cari açığı kontrol altında tutma politikamızı yeni dönemde de kararlılıkla sürdüreceğiz. Şahsen önem verdiğim bir diğer mesele de, özel sektörün en kolay şekilde finansmana ulaşmasını sağlamaktır. Maalesef bu konuda bankalarla anlaşamıyoruz. Faizlerin bu kadar yükseltildiği yerde girişimcilere ulaşmak kolay olmuyor. Türkiye'yi başarıya ulaştıracak bankaların faiz kazancı değil, girişimlerin artmasıdır. Sizlerden bu konuda destek bekliyorum. Sizlerin de katkısıyla bir ortak akılda buluşacağımıza inanıyorum. Sizleri ve yatırımlarınızı klasik bankacılık sistemiyle rekabet edecek önemli bir imkan olarak görüyoruz. Ekonomimiz, yatırımlarımız ve projelerimiz için bütün imkanları değerlendirmenin mücadelesi içindeyiz. Diğer ülkelerle oluşturduğumuz ekonomik iş birliği platformlarını geliştirmek için çabalıyoruz.

“Lütfen, dikkat edelim…”

AB ile sıkıntılı giden siyasi ilişkilerimizden farklı olarak Gümrük Birliği’ni güçlendireceğiz. TÜSİAD Başkanımızın AB'ye yönelik ortaya koyduğu ifadeleri açmam lazım. Bazı gerçekleri sizler dışarıdan gözlemliyorsunuz. Biz yaşıyoruz. Bu gerçekleri yaşayalım, bilelim, ona göre değerlendirmesini yapalım. Yani AB dediğimiz zaman, AB Türkiye'ye gönlünü, kapısını açmış da Türkiye'ye mi girmiyor. Dikkat edelim lütfen. 

Türkiye-AB ilişkisi

Bunlar herkesi aldılar. Türkiye'yi neden almadılar? Bizden çok çok sonra müracaat edenler Türkiye'den çok çok daha mı üstün? Hiçbiri bizden daha iyi değil. Ama hepsini aldılar. Hala alıyorlar. Buyurun Bulgaristan, buyurun Yunanistan. Yunanistan'ın şu an 400 milyar Euro borcu var. Ama el bebek, gül bebek her türlü desteği vermek suretiyle onu ayakta tutmaya çalışıyorlar. Lütfen bu gerçekleri görelim. Şu referandum olayında yaptıklarını gördünüz. Türkiye sıradan bir ülke değil arkadaşlar. Biz kapı kulu değiliz. Bizim bir onurumuz var. Bizim onurumuzla oynanmasına biz müsaade edemeyiz. Bizi alacaklarsa eyvallah girelim. Bakın ben başbakan olduğum zaman Türkiye'nin görüşmekte olduğu toplam fasılların sayısı 15'ti. Ben o zamanlar başbakan olarak zirvelere katılabiliyordum. Daha sonra Fransa'da Sarkozy, Almanya'da Merkel geldi. Bunlar sonra bir karar aldılar, artık liderler bu zirvelere katılmayacak. Halbuki biz katılıyorduk, almadılar. Daha çirkini 15 faslı 35'e çıkardılar. O zamanlar aç kapa yapılıyordu. Sadece birinci fasılda aç kapa yaptılar. Sadece açılış yapılabilir, kapanış olmayacak dediler. Bu kadar haince, Türkiye'ye karşı, Türkiye'ye özgü bir kararın alınması karşısında bir ne yapacaktık?

"Fransız bakan, 'Sizi AB'ye almayacaklar, boşuna uğraşıyorsunuz' dedi"

Hala bunlara yalvarıp, yakarıp "Ne olun bizi alın" mı diyeceğiz? Geldiğimiz fasıl 14. Toplamda 35 fası var arkadaşlar. Fransa'nın adını vermek istemediğim bir dışişleri bakanı, "Boşuna uğraşıyorsunuz sizi almayacaklar" dedi. Biz bazı şeyleri biliyoruz. Ama buna rağmen Avrupa Birliği Bakanlığı yokken bunu kurduk. Fasıllarla ilgili tüm gayretlerimizi sürdürüyoruz. İşte konseyin aldığı karar. Bu kararı alsan ne olacak? Rusya için de bu kararı aldın. Bak Rusya'ya. Bu mantıklı, bu yaklaşım tarzıyla bir yere varmak mümkün değil. 

"Ülkenin izzetini ayaklar altına aldırmam"

 

Her türlü saldırılar yapılacak. Dışişleri Bakanıma uçuş izni verilmeyecek. Aile bakanım arabanın içine mahkum edilecek, biz hala "Ya ne olur yapmayın, bizi alın" diyeceğiz öyle mi? Arkadaşlar yapmayın. Siz ekonominin içinde bir güçsünüz. Sizi kapınızda bekletenlere bir yerden sonra "Güle güle" dersiniz. Ben bu ülkenin izzetini ayaklar altına aldırmam. 

Standartların sürekli yükseldiği bir dönemde yerinde saymak, gerilemek demektir. Türkiye bugün yüksek teknolojide söz sahibi olmanın mücadelesini veriyoruz. Dün yurt dışında parasıyla bile alamadığımız savunma sanayi ürünlerini bugün kendimiz üretir hale geldik. Dev projelere bugün ardı ardına başlıyor, bitiriyor, hizmete alıyoruz. Bugün alt yapı anlamda dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle kendimizi yan yana koyalım, biz onlara yetiştik.

"Yerli otomobil konusunda istediğimiz yere varamadık"


Bakın hala yerli otomobil konusunda istediğimiz yere varamadık. Dünya çapında bilinen markalara ihtiyacımız var. Ben tüm iş adamlarımızın arkasındayım. Şu salondan bir babayiğit çıkaramıyorsak dükkanı kapatıp gitmemiz lazım. Özel sektörün kendi eğitim alanını kurması açısından hiçbir mani yoktur. Eğitim bir gönül işidir. 

Terör örgütleriyle, siyasi oyunlarla bizi coğrafyamızdan kazımak istiyorlar. Maalesef sözün bittiği yere gelmiş durumdayız. Bundan sonra gelişmeler, hangi adımları atmamızı gerektiriyorsa atmak durumundayız. Bu adımların Türkiye'nin zayıflatmayacağına emin olunuz. 

ABD'de "Terör örgütleriyle birlikte olmayız. Size hayırlı olsun" dedik. Angajman kuralları bell, kimseyi dinlemeyiz, yaparız. Operasyon yapmaktan çekinmeyeceğiz. Suriye ve Irak'ı birileri yürüttükleri güç savaşının sahası olarak görebilirler. Buradaki insanlar kardeşlerimizdir. Buralar bizim beka meselemizdir. Artık 20 yıl öncesinin Türkiye'si yok, 10 yıl öncesinin Türkiye'si yok. 15 Temmuz ve 16 Nisan bizim tarihi dönüm noktalarımızdır. Dostlarımız bizim yanımızda, karşımızda olanlar da onlarla yakında aynı çizgiye gelecektir. Hep söylediğim gibi bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Demokrasiden, insan haklarından taviz vermeden önümüze gelen tüm engelleri aşacağız. 

OHAL açıklaması

OHAL konusundaki endişelerinizi ben anlamakta zorlanıyorum. Şu ana kadar bizim sanayicilerimizin, iş adamlarımızın neyini engelledi OHAL. Eğer OHAL, bizim sanayicilerimizin, iş adamlarımızın işlerini engelliyorsa oturur konuşuruz. Biz göreve geldiğimizde Güneydoğu'da yine OHAL vardı, ama orada sıkıntı vardı. Oradaki vatandaşlarımız "OHAL'i kaldırın" dediklerinde haklı olduklarını gördüm ve kaldırdık. Ancak şu anki OHAL, Türkiye'deki işlerin sağlıklı yürütülmesi konusunda atılmış bir adımdır. 

Değerli dostlar, burayı iyi düşünelim. Ülkemizin yıkılmasına, milletimizin yok edilmesine yönelik bir operasyon yapıldı. 249 şehidimiz var, 2193 gazimiz var. Biz hala diyoruz ki OHAL'i kaldıralım. Her şey huzura, refaha kavuşmadan OHAL'i kaldırmayacağız. İşte şu anda Güneydoğu'da, Doğu'da yerlerin altına şehirler kurulmuş. Bu şehirlerde istemediğiniz kadar mühimmat var. Bu insanlar oraları nasıl ele geçirmişler, anlamak mümkün değil. 

Bize bazı şeyler rahat geliyor, "OHAL'i kaldıralım". Kusura bakmayın. Herhangi bir iş adamımızın yapacağı işleri engelliyorsa bunu bize söyleyin. Gereken adımı atarız. Ama böyle bir engelleme yok. Geçmişte yaşananları biliyorsunuz. Gece belli saatlerden sonra Güneydoğu'da dışarı çıkamazdınız. Şu anda hala atacağımız adımlar var. Bu adımları atacağız ki, ondan sonra OHAL'i ortadan kaldıralım. 

İlgili Haberler