Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Redhack'in Erdoğan'ın damadı, Enerji Bakanı Berat Albayra'a ait olduğu iddiasıyla paylaştığı mailleri haberleştirdiği gerekçesiyle tutuklanan Die Welt muhabiri ve Almanya vatandaşı Deniz Yücel ile ilgili olarak, "1 ay kişi bu kişi PKK’nın temsilcisi, Alman ajanı olarak Alman Konsolosluğunda saklanmıştır" iddiasında bulundu.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin Almanya'da yapacakları miting ve toplantıların iptal edilmesi için de konuşan Erdoğan, "Adalet Bakanımızı, Ekonomi Bakanımızı konuşturmuyorlar. Ben video konferansla meydan mitingine katılacağım, anında dünyada görüşmemiş, iki saatte Anayasa Mahkemesi karar alıyor. Konuşma yapmamı engelliyor. Cemil Bayık Kandil'den konuşabiliyor. Bunlar (Almanya) teröre yardım ve yataklıktan yargılanması gerekiyor" ifadesini kullandı.
"İşgal güçleri 1920 yılında İstanbul limanına demirledikleri gemilerden gençlerimize bedava alkollü içki dağıtıyorlardı" iddiasında bulunan Erdoğan, "Gezi olaylarındaki gibi, gençlerimize bedava alkol dağıtmaktan geri durmuyorlar!" dedi.
Erdoğan milletvekili seçilme yaşının 18'e indirilmesini eleştirenler için de "Ama o gençleri 14 yaşındaki genci Kandil'e götürürken ona güveniyorsun?" diye konuştu.
Erdoğan, sigara kullanımını eleştirirken, "Birisini sigara içerken gördüğüm zaman yanına yaklaşıyorum, paketi alıyorum, üzerine tarihi yazıyorum imzayı attırıyorum. Sadece seni kurtarmıyorum. Eşini de kurtarıyorum. Çünkü sen eşine de zarar veriyorsun. Eşine zarar vermeye hakkın yok" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Bütün tehdit ve tehlikelerin vehameti karşısında dik durdular. Zor şartlar oldu ama yılmadılar. Bu mücadeleyi sürdürdüler. Bundan sonra da mevcut yöneticiler bunu sürdürecek ve böylece bu mücadeleden ben başarıyla çıkacağımıza inanıyorum. Burada şu gerçeğin altını çizmekte fayda var. Savaşlar sadece cephede olmaz. Asıl savaş manevi ve toplumsal alanda verilendir. Zira milleti çözen devleti çökerten asıl saha burasıdır. Maneviyat, kültür alanıdır. Bu değerleri kaybederseniz, çökersiniz. Uğruna mücadel edecek kutsalı kalmayan bir milleti bir kez değil her zaman mağlup edersiniz. Bunun için işgal güçleri 1920 yılında İstanbul limanına demirledikleri gemilerden gençlerimize bedava alkollü içki dağıtıyorlardı. Kendileri bir gün çekilip gitse de en kalıcı zararın manevi tahribat olduğunu biliyorlardı.
"O gün bedava içki üzerinden kimliksiz hale getirilen gençlik şimdi ideolojiler üzerinden kişiliksiz hale getiriliyor. Gezi olaylarında olduğu gibi gençlerimize bedava alkol dağıtmaktan geri durmuyorlar. Senaryo aynı senaryo. Sadece kendi çıkarını düşünüren bir nesil için ellerindeki tüm araçları kullanıyorlar. Bu sorun sadece ülkemize ait değil. Küresel düzeyde uyuşturucu kültürü özendirilerek farklı düzenlemelerle meşrularştırılarak toplumu ayakta tutan sütunlar dinamitleniyor. Türkiye güçlü aile yapısı sayesinde hamdolsun bu dalganın etkisini azaltabiliyor. Ama giderek büyüyen tehdit haline geldiğinin farkındayız. Bununla birlikte mücadeleyi yürütmemiz gerektiğine inanıyorum"
"Eyyamcı değil milli ve yerli gençlik için..."
"Geleceğimizin teminatı olan gençlere yönelik hizmetleri çok değerli buluyorum. Onların ilgisini çekecek çalışmaların sayısını artırmalıyız. Çok daha fazla insana ulaşmamız, onların derdine derman olmamız gerekiyor. Eyyamcı değil milli ve yerli gençlik için herkesin gayret göstermesi şarttır. Sigara, puro şu bu vesaire aklınıza sadece gelmesin. Zihinleri bundan kurtaramazsak geleceğimiz elden gider. En basitini yapıyorum. Birisini sigara içerken gördüğümde yanına yaklaşıyorum, paketin üzerine tarihi yazıp imza attırıyorum. Sadece seni kurtarmıyorum. Eşini de kurtarıyorum. Çünkü sen eşine de zarar veriyorsun. Eşine zarar vermeye hakkın yok. Bu vücut Allah'ın emanetidir, ihanet etmeye hakkın yoktur. Bazıları uymuyor olabilir ama sözü alıyorum, paketi de alıyorum."
"Toplumu kutuplaştırmanın peşine düştüler"
"Türkiye'deki belli kesimler sürekli sorunu başka taraflara çekmeye gayret etti. Alkol düzenlemesi gibi son derece masum bir meselede iftiralarla yalanlarla ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Hiç alakası olmadığı halde konuyu hayat tarzı tartışmalarına çekerek kendilerince yeni cepheler açmak istediler. Yaşam biçimimize müdahale ediliyor diye haftalarca gündemi meşgul ettiler. Hangi alkol satan yeri yasalara uygun olduğu halde kapattık? Böyle bir şey var mı? Biz sadece burada tebliğ görevimizi yaptık. Vatandaşımızın can, mal, akıl, nesil güvenliğini korumak için bu adımları attık. Bu tartışma üzerinden toplumu kutuplaştırmanın peşine düştüler. Milletimiz sağ duyusuyla bu kesimlerin ucuz politikalarına prim vermedi."
"Çamurlar kendi suratlarına yapışmıştır"
"Bunlar çamur at, tutmasa da izi kalır mantığı ile hareket ediyorlar. O çamurlar kendi paçalarına, kendi suratlarına yapışmıştır. Sadece bu hadisenin dahi ülkemizdeki muhalefetin seviyesini göstermesi açısından ibretlik. Ülke ve milletin geleceği için attığımız adımlarda aynı söyleme çarpıtmalara şahit olduk. Bu ülkenin gazetelerinde televizyonlarında köşe başlarını tutanların bir kısmını hakikat güneşini yalanla perdeleyebileceklerini sanıyor. Makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam olarak gördükleri bu yiğit milleti hafife alıyorlar. Onlar bilmez, her şeyi biz biliriz mantığıyla hareket etmişlerdir. Milleti kendine düşman gören, milletin değerlerine düşmanlık eden zihniyetin temsilcileridir."
"Bu ülkede dikili ağaçları yok"
"Cumhurbaşkanlığı sistemine neden karşı çıktıklarını açıklayamadıkları için eski usullere başvuruyorlar. Yönetim sistemi değişikliğini rejim değişikliği olarak göstermeye çalışıyorlar. Yahu ne alakası var? İlk kez karşısında ben olurum. Bugünün işi değil 200 yıllık iştir. Biz yönetim sistemini değiştirmek suretiyle geleceğe farklı bir adım atıyoruz. Parlamentoda sürekli patinaj yapan bir sistemi değiştirmek suretiyle adeta uçmamız lazım. Bunun önünü açmamız lazım. Biz damdan düştük. Fakat bunu engellemek isteyenlerin bu ülkede sorumluluk diye bir şeyi olmadı. Olacağı da yok. Dikili ağaçları yok bu ülkede. Biz bu millete, ülkeye aşığız. Biz dertliyiz. Muasır medeniyler seviyesine lafla çıkılmaz, icraatla çıkılır"
"14 yaşındaki genci Kandil'e götürürken güveniyorsun"
"Bu ülkeyi terörizme ve teröristlere teslim etmeyeceğiz bundan hiç endişeniz olmasın. Devletin rejimi olan cumhuriyet konusunda geri adım yoktur. Yürütmeyi doğrudan milletin emrine veriyoruz. Milletin vekalet verdiği kişiler parlamentoda akıllarına estikçe gensoru veriyor. Biliyor ki geçmez. Ama yine de veriyor. Dert hükümeti çalıştırmamak. Şimdi aslolan millet. Dolayısıyla 5 yılda bir millete gelecek. Millet memnunsa devam diyecek. Aslolan budur. En geniş manada oylama bu. Yargının bağımsızlığının yanına biz tarafsızlığını getirdik. Hem bağımsız hem tarafsız olacak. Kim, niçin karşı çıkar bunu da bilmiyorum. Çocuklara mı bırakacağız parlamentoyu diyorlar. Kendi gençliğine güvenmeyen zihniyet. Ama o gençleri 14 yaşındaki genci Kandil'e götürürken ona güveniyorsun?"
"Gecenin hükmü sabaha kadar"
"Diyarbakır Belediyesi'nin önünde günlerce ağlayan annelerin ahı hepsini tutacaktır. Seçmek mi zordur, seçilmek mi? Aslolan seçmek zordur. Bir zamanlar bir siyasetçi 'Ben Taksim meydanına dört ayaklı merkep koysam seçtiririm' diyordu. Biz 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açan Fatih'in torunlarıyız. Yapılamaz diye bir şey yok. 24-25 yaşında dev firmaların CEO'larını tanıyorum. Onlar yapıyor da benim Ahmet'in, Mehmet'im neden yapamayacak? Hiç endişe etmeyin yapacak. Yürütmedeki çift başlılığın sonlandırılmasından istikrar ve güven ortamının garantiye alınmasından neden rahatsız oluyorsunuz? Gecenin hükmü, sabaha kadardır. Olay bu"
"Deniz Yücel bir PKK'nın temsilcisi olarak, Alman ajanı olarak konsoloslukta saklanmıştır"
"İstikbal ve istiklal için, tek millet için, tek bayrak için, tek vatan için, tek devlet için 'Evet' diyorum. Allah'ın izniyle necip milletimizin desteği ile bu ülkeyi büyütmeye devam edeceğiz. Birçok yalanlar uyduruyorlar. Almanya'daki son gelişmeleri görüyorsunuz değil mi? Bunlar yok bilmem temsilcisi içeri alınmış, ondan değil. 1 ay bu kişi PKK'nın temsilcisi olarak Alman ajanı olarak bu kişi Alman Konsolosluğu'nda saklanmıştır. Ve bunu bize teslim edin yargılansın dediğimizde vermediler. Bunu bana Merkel söylediğinde 'Sizdeki teröristler tarafımızdan isteniyor, bize ne diyorsunuz? Yargı bağımsızdır. Biz şu anda bağımsız ve tarafsız yargımıza güveniyoruz verin yargılansın'. Önce vermediler. Sonra nasıl olduysa verdiler ve yargı görevini yaptı, tutukladı.
"Almanya'nın teröre yardım ve yataklıktan yargılanması gerekiyor"
Şu anda yüzlerce terörist Almanya'da terör estiriyor. Benim Adalet Bakanım resmi görüşme yapacak, vatandaşlara şu kampanyayı anlatacak. Orası parka müsait değil diyor. Adalet Bakanımızı, Ekonomi Bakanımızı konuşturmuyorlar. Ben video konferansla meydan mitingine katılacağım, anında dünyada görüşmemiş, iki saatte Anayasa Mahkemesi karar alıyor. Konuşma yapmamı engelliyor. Cemil Bayık Kandil'den konuşabiliyor. Bunlar (Almanya) teröre yardım ve yataklıktan yargılanması gerekiyor. Sizin bütün bu yaptıklarınızı meydana dökeceğiz. Artık o eski Türkiye yok. Ayaklarının üzerinde duran bir Türkiye var"
"Venedik Komisyonu raporlarını tanımıyoruz"
"Ne yaparsanız yapın avucunuzu yalarsınız. Hiçbir şey tutturamayacaksınız. Onlar bu kararı alıyor. 18 Mart Çanakkale Köprüsü ihale ediliyor. 10 milyar doların üzerinde bedelle yüzde 50'si yabancı, yüzde 50'si yerli ihale tamamlandı. Senin raporlarını tanımıyoruz, tanımayacağız da. Bu raporlar karşısında el pençe divan duran bir iktidar var sanıyorlar. Bizim tek gücümüz millet. Değerli kardeşlerim bu duygularla herkesi Yeşilay'a destek olmaya çağırıyorum"