Politika

Erdoğan'ın '10. yıl' konuşması

Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da 2 gün sürecek olan 19. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuştu

03 Kasım 2012 15:10

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''3 Kasım tarihi, sadece AK Parti için değil, Türkiye için, bütün milletimiz için bir milat oldu, yeni bir başlangıç oldu. Türkiye, adeta karanlık bir tünelden aydınlığa çıktı, büyük bir bunalım ve krizden istikrar sahiline ayakbastı'' dedi.

Erdoğan, AKP 19. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, bugünkü toplantının farklı bir anlamı olduğunu, AKP'nin 10 yıl önce bugün girdiği ilk seçimleri kazanarak iktidara geldiğini anımsattı.

Bugünkü konuşmasının detaylı olacağını, AKP'nin 10 yıllık iktidarında yapılanları anlatacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, bugünkü toplantı sonucunda yeni neticeler çıkacağını, bugün geleceği nasıl planlayacakları üzerinde çalışma yapmak üzere temel taşların oluşacağını söyledi.    
 

'Türkiye, büyük bir bunalım ve krizden istikrar sahiline ayak bastı'    
    

AKP'nin 14 Ağustos 2011'de çıktığı millete hizmet yolculuğunda 11 yılı geride bıraktığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Türk siyasi hayatında önemli bir kilometre taşı olan 3 Kasım 2002 seçimlerinin de 10. yıl dönümü idrak ediyoruz. 3 Kasım tarihi, sadece AK Parti için değil, Türkiye için, bütün milletimiz için bir milat oldu, yeni bir başlangıç oldu. Türkiye, adeta karanlık bir tünelden aydınlığa çıktı, büyük bir bunalım ve krizden istikrar sahiline ayakbastı. Hamdolsun geride bıraktığımız bu 10 yıllık sürede milletimize hiç mahçup olmadık, verdiğimiz sözleri aynen yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz. Hep alnımız dik yolumuza devam ettik. Bu dönemde milletimiz de bizi asla yalnız bırakmadı, hep bizimle beraber yürüdü, 'biz arkanızdayız' dedi. Milletimiz her seçimde artan desteğiyle gerçekleştirdiğimiz hizmetleri tasvip ettiğini gösterdi. İstişare ve değerlendirme toplantılarımızın nereden nereye geldiğimizi görmemiz, rotamızı belirlememiz açısından fevkalade önemli olduğuna inanıyorum.

''Türk siyasi hayatında bizimki kadar istikrarlı, geniş katılımlı, zengin içerikli istişare geleneği olan bir başka parti bulunmuyor'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

''AK Parti, bir ekip hareketi, bir gönül hareketi, bir ortak akıl hareketi olarak ortaya çıktı. Bugüne kadar ilk günkü aşk ve heyecanla faaliyet gösterdik, bundan sonra da aynı ruh, aynı heyecanla, aynı coşkuyla milletimizin çizdiği rotada yolumuza devam edeceğiz. Büyük AK Parti ailesinin en önemli özelliği gönül bağıyla birbirine bağlı olmalarıdır, birlik ve bütünlüğünü her şeyin üzerinde tutmasıdır. Bu büyük ailenin her ferdi dava bilinciyle hareket eder, inanç ve azimle mücadelesini sürdürür. Bu mücadelede kişisel hesaplara, senlik, benlik çekişmesine yer yoktur. Her bir arkadaşımız milletimizin, omuzlarımıza yüklediği kutsal emanetin aynı derecede sahibi, sorumlusu takipçisidir. Köy, mahalle temsilcilerimizden başlayarak, belde teşkilatlarımıza, ilçe, il teşkilatlarımıza, genel merkez organlarımıza, belediye ve il genel meclislerimize, TBMM grubumuza kadar AK Parti'nin hücrelerini oluşturan birimlerde görev alan her arkadaşım bu ekibin vazgeçilmez bir parçasıdır.''

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, ''hücre yenilenmesi'' olarak nitelendirdiği görev değişimlerinin elbette olacağını ve olmaya devam edeceğini vurgulayarak, ''81 vilayette 75 milyon vatandaşımıza ulaşmamızı sağlayan teşkilatlarımız, onları ayakta tutan arkadaşlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız AK Parti'nin asli unsurlarıdır, AK Parti'yi ayakta tutan asli omurgadır'' diye konuştu.    
 

'AK Parti asla nevzuhur bir parti değildir'


Erdoğan, ''Nasıl seçimlerde (biz hepimiz Türkiye'yiz) diye haykırdıysak, burada da göğsümüzü gererek (biz, hepimiz AK Partiyiz) diyoruz. Nasıl seçimlerde, (aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz, yazımız bir kışımız bir aynı dağın yeliyiz biz) diye meydanları inlettiysek, burada da bugüne kadar AK Parti'ye emek vermiş, gönül vermiş bütün arkadaşlarımızla aynı yolda, durmadan, usanmadan yürüdüğümüzü, yürüyeceğimiz yine iftiarla, kıvançla, inançla ifade ediyoruz'' dedi.

AKP olarak 11 yıldır faaliyet gösterdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

''AK Parti asla nevzuhur bir parti değildir. Bu hareketin temelinde milletimizin binlerce yıllık şanlı tarihinden süzülüp gelen bir cihanşümul anlayış vardır. AK Parti, Selçuklu coğrafyasının, 4 kıtaya yayılmış 600 yıllık Osmanlı Devleti'nin, 89 yıllık Cumhuriyetimizin birikimi üzerine yükselmiş bir siyasi harekettir. Biz, 1920'de Büyük Millet Meclisi'ni yegane meşruiyet kaynağı olarak kabul ederek, Kurtuluş mücadelesini başlatan Gazi Mustafa Kemal'in, 1950'de (yeter söz milletindir) diyerek demokrasi bayrağını açan Menderes'in, 1983'de milletin desteğiyle kalkınma hamlesi başlatan Özal'ın, 1996 yılında vesayet yönetimine karşı milletin tercihiyle iktidara gelmeyi başaran Erbakan'ın takip ettikleri yolu izleyerek bugünlere gelmiş bir siyasi partiyiz.

Bu hakaret içinde her siyasi partiden, her siyasi görüşten, her toplumsal gruptan gelen, ama AK Parti'nin millete hizmet davasına inanmış AK Parti'nin siyaset ilkelerini benimsemiş arkadaşlarımız var. AK Parti bizatihi bu milletin ta kendisidir, AK Parti bu coğrafyanın ta kendisidir. AK Parti bu ülkede her bir vatandaşımızın içinde kendi hayallerini, hedeflerini bulduğu, kendine yer bulabildiği, kendini evinde hissettiği dev bir çatıdır. Bu çatının altında asla istismarı bulamazsınız, yalanı, kandırmacayı bulamazsınız, ayrımcılığı ötekileştirmeyi, haksızlığı göremezsiniz. Bu çatının altında sadece hizmet, huzur, refah var, kardeşlik var. Çünkü biz, adam odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde gör ki yeller eser' sözünde ifade edildiği gibi sadece eserlerimizle bu dünyaya damgamızı vurmayı hedefliyoruz. Bu ülke için, bu millet için hizmet, eser üretenlerin kalplerde unutulmaz yerler edindiğini biliyoruz. Bu ülke için, bu millet için eser üretemeyenlerin yerlerinde yeller estiğini de biliyoruz. Biz, Yunus Emre gibi 'dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik' diyoruz. Gönüller yaparak, hizmet üreterek, bunun için ülkemizi, dünyayı karış karşı dolaşarak partimizin 11. yılını, iktidarımızın 10 yılını geride bırakıyoruz. İnşallah gönüller yapmak hizmet üretmek için yolumuza deam edeceğiz.''    
 

'3 Kasım'da büyük bir zihniyet devrimi gerçekleşti'
    

Başbakan Erdoğan, yıl dönümlerinin geçmişe dönük muhasebe yapmaya, hedefleri gözden geçirmeye vesile olması bakımından önemli olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin tam 10 yıl önce 3 Kasım 2002 Pazar günü çok kritik bir seçim yaparak, demokrasiden ekonomiye kadar her alanda tarihi önemde bir değişim sürecine girdiğini söyledi.

Türkiye'nin 2 Kasım 2002 gününü, siyasi çekişmelerin, ardı arkası kesilmeyen ekonomik çöküntülerin, sürekli yeni çatlaklara sebep olan sosyal gerilimlerin iç karartıcı havası içinde tamamladığını, 3 Kasım gecesi ise AK Parti iktidarının iş başına geldiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''3 Kasım 2002'de yepyeni bir ümitle, heyecanla dinamizimle artık onlar geride kalıyor ve aydınlık bir gelecek başlıyordu. 3 Kasım'da ortaya çıkan sonuç sadece AK Parti'nin bir başarısı zaferi değildir. 3 Kasım, bu aziz milletin siyasete, yönetime el koyması, kötü gidişe dur demesiydi. 3 Kasım'da sadece bazı partiler iktidardan düşüp, yeni bir parti iktidara gelmedi. Esasında büyük bir zihniyet devrimi gerçekleşti. Milli iradeyi değil, kendi grup çıkarlarını esas alarak Türkiye'yi krizler ülkesi haline getiren bir anlayış devrildi. Milletin iradesini yücelterek güven ve istikrarı tesis eden anlayış yönetime geldi. Onlarca yıldır Türk siyaseti üzerine karabasan gibi çöken darbeci, vesayetçi, elitist zihniyet gitti, ileri demokrasiye hak ve özgürlüklere inanan bir anlayış geldi. Millete efendilik taslayanlar gitti, millete hizmetkar olanlar geldi. Cumhuru hor gören, cumhuriyet istismarcıları gitti, cumhuru kucaklayan, onu bağrına basan gerçek cumhuriyetçiler geldi. 3 Kasım, AK Parti iktidarı için değil, Türk demokrasisi için bir milattır, tarihi bir başlangıçtır.''


'Tavsiye ediyorum gözlerini açsınlar'


Erdoğan, AKP'nin laf üreten, hayal tüccarlığı yapan, konuşmayı siyaset sanan bir hareket olmadığını vurgulayarak, ''AK Parti, hizmet siyaseti yapar, hizmeti, yatırımı projeyi konuşur, konuşmakla da kalmaz ne söylediyse yapar, hayata geçirir. 11 yıldır yapamayacaklarımızı söylemedik. Söylediklerimizi de Allah'a hamdolsun hayata geçirdik'' diye konuştu.

Türkiye'nin nereden nereye geldiğini unutanlara hatırlatmak için hafıza tazelemesi yapmakta fayda gördüğünü dile getiren Erdoğan, ''Bazı gözleri olup görmeyenler, kulakları olup duymayanlar, dilleri olup söylemeyenler var. Onlara yapacak bir şey yok, onları kendi karanlıklarıyla baş başa bırakıyoruz. Çünkü gözlerini kapayanlar için dünya hep karanlıktır. Tavsiye ediyorum gözlerini açsınlar'' dedi.

Muhataplarının millet olduğunu, her zaman olduğu gibi bugün de aziz milleti ile hasbıhal edeceğini, dertleşeceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, AK Parti iktidarı döneminde yapılanları anlatmak için saatlerin yetmeyeceğini, günler, haftalar boyunca yapılanların anlatılabileceğini, bu yüzden yapılanları özet halinde anlatacağını söyledi.

Türkiye'nin her alanda nereden nereye geldiği görüp heyecanlanmamanın mümkün olmadığını ifade eden AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, yola çıkarken ''Türkiye'yi 4 temel taş üzerinde yükselteceğiz'' dediklerini, bu ana temel taşların eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olduğunu anlattı.    
 

Eğitim alanındaki yatırımlar

    
Erdoğan, eğitim alanında yapılanları şöyle anlattı:

''Eğitim alanında 16 yılda 6 bin 326 eğitim kurumu açarak, ülkemize 181 bin 316 yeni derslik kazandırarak yeni bir dönem başlattık. Derslik sayısını 346 bin 660'dan 492 bine çıkartarak güçlü bir altyapı kurduk. Bütçeden eğitime ayrılan pay biz geldiğimizde 7.5 milyar seviyesindeydi, 2012'de biz 39 milyar seviyesine çıkartık. Bütün öğrencilerimize kitapları ücretsiz olarak verdik, veriyoruz. İlköğretime ve ortaöğretimde ortak kullanılan laboratuvar sayısını 19 binden, 33 bine çıkardık. İlköğretim ve ortaöğretim için 893 adet pansiyon ve yurdu hizmete açtık. Okullarımıza 1 milyon bilgisayar gönderdik. 30 bin bilişim sınıfı kurduk.

Eğitim sistemimizi '444 kod' adıyla ifade ettiğimiz 4+4+4 ile 4 yıl ilkokul, 4 yıl orta, 4 yıl lise olacak şekilde yeniden düzenledik. Bu düzenlemeyle zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık. 12 yıl zorunlu eğitim olayı aslında bizim dönemimizin bir adı değil. 12 yıl zorunlu eğitim olayı, 28 Şubat'ın ardından aslında gündeme oturmuş, yapılması gereken bir adımdı, bu ertelenmişti. Bu ertelemeyi biz yerine getirdik. Fakat o gün bunu savunanlar biz bunu yapınca çılgına döndüler, çünkü yapan kim AK Parti. Bunu onlar yapsaydı çok büyük bir başarı olacaktı. Biz yapınca çılgına döndüler.''

Erdoğan, isteyen öğrencilerin artık okullarda Kur'an-ı Kerim eğitimi, Siyer-i Nebi eğitimi alabileceğini anlatarak, Kur'an eğitimi için 470 bin, Siyer-i Nebi için de 250 binin üzerinde başvuru yapıldığını söyledi.

Erdoğan, ''Zorlama yok, kendi arzusuyla, isteğiyle talep edenler. Nelerin engellendiğini göstermesi bakımından bu da çok önemli. Ülkemizin her yerinde bütün evlatlarımızın eğitim imkanlarından faydalanabilmesi için gerekli her türlü tedbiri aldık'' diye konuştu.

İktidarda bulundukları 10 yılda 358 bin öğretmen atayarak, öğretmenlerin özlük haklarını iyileştirerek, bu anlamdaki sorunları da büyük ölçüde çözdüklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Zaman zaman bazı televizyon kanallarında veya oluşturulan bazı dernekler vasıtasıyla 'ben öğretmen oldum, atanmıyorum' şekliyle hareket edenler var. Herkes öğretmen olabilir, fakat bütün bunların atanabilmesi için de şüphesiz devletin gerek bütçe noktasına gerekse bunları atama noktasında diğer kamu kurumlarıyla ilgili planlamasına müsaade etmek lazım. Biz, devlet yönetiyoruz, o zaman bundan önceki iktidarlara böyle bir hesap sorulabildi mi- Bizim şu andaki yaptığımız atama oranlamalarına baktığımız zaman geçmiş dönemle mukayese edilemeyecek kadar fazla. Biz, bunu Allah'ın izniyle sıfırlayacağız. Tamamıyla artık öğretmen noktasındaki atamaları sonuca erdireceğiz. Bizler bodrum katlarında beden eğitimi dersi aldık, artık spor salonlarına geçiyoruz. Van'da açılışını yaptığımız okullardan bir tanesinde baktım arka tarafta çok amaçlı kapalı spor salonu var. 32 derslikli ilk ve ortaokul, arasında kapalı spor salonu görünce 'hamdolsun Yarabbi bu günleri gördük' dedim.''    

 

‘Yargı, yürütme ve yasama kendini bir değişime tabii tutmalı’

 

Erdoğan, ''Artık lütfen bu millet için zihni bir değişimi milletçe hep beraber gerçekleştirelim diyoruz. Yargı da kendisini bir değişime tabi tutmalı, yürütme de yasama da kendini bir değişime, zihni noktada, tabi tutmalıdır'' dedi.

Erdoğan, yüksek öğrenimi imtiyaz olmaktan çıkardıklarını, tüm çocukların ulaşabileceği bir hak haline getirecek adımlar attıklarını söyledi.

50 devlet 42 de yeni vakıf üniversitesi kurduklarını anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Üniversite sayısını 76'dan 168'e çıkardık. Ülkemizde üniversite bulunmayan il kalmamasını sağladık. Fakat birileri çıkıyor ne diyor, 'ne gerek vardı bu kadar illere üniversite kurmaya.' Bunun altındaki espriyi kavrayamıyor. Çünkü hayatında böyle bir dert yok, biz dertliyiz. Biz bu adımları atarken, bu ülkede fakir fukaranın, garip gurebanın ayağına eğitim öğretim anlayışını götürebilelim, yüksek öğrenim için Hakkari'den kalkıp belki İstanbul'a gelemeyebilir, Ankara'ya, İzmir'e gelemeyebilir ama Hakkari'de bir üniversite olursa orada tahsilini alabilir düşüncesiyle bu adımı attık, bu bir. İkinci boyutu, göçü engellemek. Göç noktasında bunu minimize edelim. Üçüncü bir adım, artık üniversiteli öğrencilerin orada olmasıyla farklı illerden de o illere öğrencilerin az da olsa gelmesiyle oradaki gençlikle, gençliğin buluşmasını sağlayalım. Bizim değerler silsilesi içerisinde ortak kültürü oluşturmanın gayreti içerisinde olalım.''

Osmanlı'dan beri süren 142 yıldır öğrencilerden alınan harç uygulamasına son verdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, barınma sorunun giderilmesine ilişkin de önemli adımlar attıklarını söyledi.

Son olarak dün 41 ilde 40 bin yatak kapasiteli 53 yurdun açılışını Beşevler Spor Salonu'nda öğrencilerin huzurunda yaptıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, açılan yurtlardan uydu aracılığıyla görüntüler izlediklerini dile getirdi.

Ankara'daki öğrencilerin ''Biz de isteriz'' dediklerini aktaran Başbakan Erdoğan, yeni yurtların Ankara'dakilerin önüne geçtiğini ifade etti. Yeni yurtların bütün modern imkanlara sahip olduğunu, ranza sistemi yerine baza sistemi uygulandığını anlatan Başbakan Erdoğan, yurtlarda buzdolabı dahil olmak üzere her odada tuvalet ve banyo bulunduğunu söyledi.

Erdoğan, internet kullanımının tüm yurtlarda ücretsiz olma sürecini de dün akşam imzalanan anlaşmayla başlattıklarını kaydetti.

Göreve geldiklerinde kredi miktarının 45 lira olduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, şu anda kredi ve burs miktarının 260 liraya yükseldiğini bunun yanında da 180 lira beslenme yardımı yapıldığını ifade etti. Yılbaşında yeni bir düzenleme daha yapacaklarını bildiren Erdoğan, bu rakamların biraz daha artacağını söyledi.

Lisans üstü eğitim öğretimde olanlara 520 lira verdiklerini onun da artacağını belirten Erdoğan, doktora öğrencilerine de asgari ücretin üzerinde, 780 lira ödediklerini bildirdi.

Başbakan Erdoğan, ''Bizden önceki iktidarların aklı neredeydi, bunların eğitim öğretim diye bir derdi var mıydı- Hepsi ortada. Hangisine bakarsanız bakın onların böyle bir derdi olmadı'' dedi.

Gençlerin zihinlerinin yanında bedenlerinin de gelişmesi için gençlik ve spor hizmetlerine ayrılan kaynağı 62 milyon liradan 625 milyon liraya çıkardıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz 10 yılda Türkiye'ye uluslararası standartlarda 169 yeni spor tesisi kazandırdıklarını, tüm illerde 405 yeni spor tesisinin yapımının da sürdüğünü kaydetti.

Yapımı devam eden 30 yüzme havuzuyla bu imkana sahip olmayan il kalmayacağını bildiren Erdoğan, 125 sentetik çim yüzeyli futbol sahasını da hizmete sunacaklarını bildirdi.    
 

'Madalya sayımız 621'e yükseldi'


Türkiye'nin son 10 yılda 657 uluslararası spor organizasyonuna ev sahipliği yaptığını bildiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bütün bu çalışmalar sonucu Türkiye 2002 yılında dünya ve Avrupa şampiyonalarında toplam 277 madalya kazanabilmişken, 2012'de bu yıl için söylüyorum madalya sayımız 621'e yükseldi. Demek ki yatırım neticesini vermeye başladı. Şimdi yeni bir adım atacağız inşallah, tüm okullar arasında olması gereken branşlar hangileri ise ilk, orta, lise, üniversite. Hepsinin arasında spor yarışmalarını yaygınlaştırmak suretiyle bu işi tamamıyla okullara indireceğiz. Çünkü dünyadaki başarının arkasında bunun olduğunu son olimpiyatlarda yakından çok daha iyi gördük. Türkiye'nin 2020 Olimpiyatları'na ev sahipliği yapması için bir yandan altyapımızı güçlendirirken bir yandan da diplomatik olarak her türlü gayreti gösteriyoruz.''

    
'Sağlık hizmetlerinin altyapısında devrim niteliğinde adımlar attık'


Sağlık hizmetlerinin de önem verdikleri bir diğer alan olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, kamu hastanelerini tek çatı altında topladıklarını anımsattı.

AKP iktidarlarından önce SSK'nın ayrı, Emekli Sandığı'nın ayrı olduğunu, PTT'nin, Milli Eğitim'in kendisine ait hastanesi bulunduğunu bildiren Başbakan Erdoğan, bunun hem israfa hem de hizmetlerin verilişinde başarısızlığa neden olduğunu söyledi.

Bunları tek çatı altında toplayarak, kolektif yönetim anlayışı getireceklerini söylediklerinde buna özellikle sendikaların isyan ettiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Biz de dedik ki 'yapacağız.' Şu anda kanunu Meclis'e gönderiyoruz ve bu kanunu da çıkartacağız. Çünkü ne SSK ne Emekli Sandığı, şu anda bunlar verimli değil ve biz bunlarla da kalmayacağız. Özel hastanelerden de isteyenler, SGK'dan anlaşma yaparlarsa oralardan da benim köydeki çiftçi kardeşim, köylü kardeşim gelip istifade edebilecek'' dedi.

Ankara'da bir özel hastaneyi ziyareti sırasında, kalp ameliyatı geçirmiş yaşlı bir amcanın kendilerini gördüğünde dua ettiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, ''Buna benzer duaları hamdolsun her yerde alıyoruz. Niye, çünkü niyet hayır olunca akıbette hayır oluyor'' dedi.

Aile hekimliği sistemini getirdiklerini de anımsatan Başbakan Erdoğan, doğumundan itibaren her vatandaşın sağlığından sorumlu bir hekim olmasını temin ettiklerini kaydetti.

Sağlık hizmetlerinin altyapısında da devrim niteliğinde adımlar attıklarını ifade eden Erdoğan, 2002'de ülke genelinde 617 olan ambulans sayısını 2 bin 862'ye çıkardıklarını bildirdi. Sayının yanında çeşide de önem verdiklerini belirten Erdoğan, 19 helikopter, 2 jet ambulans, 4 deniz ambulansı, 224 kar paletli ambulansı da hizmete soktuklarını anlattı.

    
'Ne yakışıyorsa bu millete onu yapacağız'


''Ne yakışıyorsa bu millete onu yapacağız'' dediklerini aktaran Başbakan Erdoğan, hastanelerdeki nitelikli yatak sayısını da artırdıklarını söyledi.

Erdoğan, geçmişte ihmal edilen ağız diş sağlığı merkezlerinin sayısını da 14'ten 123'e çıkardıklarını bildirdi.

Geçtiğimiz yıl ülke genelinde 124 bin kişinin yararlandığı evde sağlık hizmeti uygulamasını hayata geçirdiklerini belirten Erdoğan, şimdi de ''dev şehir hastanelerini'' kurduklarını dile getirdi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Maalesef burada da önümüze yine yargı çıktı. Yapılacak olan hastane, varsa burada düzeltilmesi gereken şeyler ikaz edin onları düzeltelim. Ama bizim zamana ihtiyacımız var, biz zamanla yarışıyoruz. Bu yargı bu ülkenin, bu milletin yargısı. Biz bu milletin yürütmesiyiz, yasama da bu milletin yasaması. Biz her şeyi bu millet için yapmaya mecburuz, bu ülke için yapmaya mecburuz. İnanın ben bunları anlamakta zorlanıyorum. Her ret, her olumsuz karar bu ülkeye, bu millete kaybettiriyor. Ben burada da çağrımı, artık lütfen bu millet için zihni bir değişimi milletçe hep beraber gerçekleştirelim diyoruz. Yargı da kendisini bir değişime tabi tutmalı, yürütme de yasama da kendini bir değişime zihni noktada tabi tutmalıdır. 'Ben yaptım oldu.' Hayır. Ben yaptım oldu ile bu iş olmaz. 'Acaba biz yaptık oldu mu' sorusunu kendimize soralım. Bunu sormaya mecburuz. Aynı şekilde adalet hizmetlerinin sağlıklı şartlarda sunulabilmesini temin etmek için bugüne kadar 157 adalet sarayı inşa ettik. Merdiven altında adliye vardı bunlardan kurtardık. Kimse bunlara el atmadı, biz attık. İl merkezlerindeki özellikle adalet sarayı, adını da biz bulmadık vatandaş buldu, 'bunlar saray, adliye değil' dedi. Süratle, yoğun bir şekilde bunları tamamlamaya devam ediyoruz.''    
 

'Artık benim vatandaşım kalkıp buradan Strazburg'a gitmeyecek'


Yardımcı personel sayısını da 20 binden 46 bine çıkardıklarını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

''Adalet teşkilatımızı güçlü bir bilgisayar ve internet altyapısına kavuşturduk. Yargılama sürecini hızlandırmak için Meclis'ten 3 yargı paketi geçirdik. Dördüncüsünün hazırlıklarını yapıyoruz. Yargıtay ve Danıştay da yeni daireler kurarak yüksek yargının iş yükünü azalttık. Yine bu amaçla bölge adliye mahkemelerini kurduk. Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gibi temel kanunları yenileyerek, günümüz şartlarına uygun hale getirdik. Alternatif ceza uygulamalarını içeren uygulamaları, denetimli serbestlik sistemiyle ceza infaz sistemini modernleştirdik. Vatandaşlarımıza insan hakları ihlallerinden dolayı Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı getirdik. Artık benim vatandaşım kalkıp buradan Strazburg'a gitmeyecek.''

 

'Taksim Meydanı'na çıkabilmesinin adımını atıyoruz'

 

Erdoğan, Taksim Medyanı'nda başlatılan yayalaştırma çalışmasına ''istemezük'' diye yaklaşanların olduğunu belirterek, ''Cumhurbaşkanımızın eşine, eşime ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın eşine çağrı yapıyorlarmış. 'Kadınlar bu konularda çok daha hassastır, lütfen bu işe müdahale edin' diye. Biz de tam aksine bu ülkede çocuğuyla kadınıyla herkesin çok daha huzurlu Taksim Meydanı'na çıkabilmesinin adımını atıyoruz. Be hey gafiller, biraz kendinize gelin'' dedi.

Erdoğan, emniyet müdürlüklerini artık korkulan yerler olmaktan çıkardıklarını söyledi.

''Doğrusu eskiden karakola gittiğimizde biraz ürperirdik, korkardık'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Çünkü malum oturtulan yerlerden tut da oradaki işlemlere varıncaya kadar hepsi insani olmayan bir yapıdaydı. Ama şimdi bizler geldiğimizden bu yana ısrarla şunu söyledik, 'İşkenceye sıfır tolerans' dedik. Çok açık net söylüyoruz, eğer bu konuda en ufak bir ihbar varsa, ilgili birimlerimize anında haber verin, Başbakanlık sitesine girin, hemen buraya bilgilerinizi verin. Biz bu noktada atılan adımların, işkenceye yönelik adımların sonuna kadar takipçisi oluruz. Bu konuda da almaları gereken cezayı, onlara biz bir taraftan yargı da bir taraftan verir diye inanıyorum.''

Ulaştırma alanında bölünmüş yollar, otoyollar, hızlı tren hatları, havayolları, metrolarla Türkiye'nin çehresini değiştirdiklerini vurgulayan Erdoğan, iktidara geldikleri 3 Kasım 2002'de Türkiye'de sadece 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol olduğunu, bunun üzerine 10 yılda 15 bin 800 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını bildirdi. Erdoğan, ''Türkiye'de milletimizin literatüründe ulaşımda duble yol, diye bölünmüş yol diye bir şey yoktu. Bunu halkın bu noktada literatürüne AK Parti iktidarı koydu'' diye konuştu.

Daha önce 6 ilin bölünmüş yolla birbirine bağlı olduğuna, şimdi ise bunu 74 ile yaygınlaştırdıklarına işaret eden Erdoğan, yenileme çalışmaları kapsamında 167 bin kilometreden fazla yolu modernize ettiklerini bildirdi.

Erdoğan, bütün bu çalışmalarla karayollarındaki trafik kazası oranını 2003 yılına göre, geçen sene yüzde 41 oranında azaltmayı başardıklarını vurguladı.

    
'Özgürlük birilerinin özgürlük alanına girmek değildir'

    
Otoyol çalışmalarını da yaygınlaştırdıklarını anlatan Erdoğan, Gebze-İzmir otoyolunun ön çalışmalarının sürdüğünü, İstanbul üçüncü boğaz köprüsünü ve bağlantılı 95 kilometrelik otoyolu 2015 yılında hizmete açacaklarını belirtti.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Ama Ana Muhalefet zihniyeti, yandaşları, hani o 'cumhuriyetçiyiz' diye yürüyenler var ya onlar buna da karşı çıktılar, 'üçüncü köprü nedir' dediler. Bu sabah bir gazete okudum, aman yarabbim. Taksim'de bir dernek kurmuşlar, hayırlı olsun. Nedir, Taksim Meydanı'ndaki şu anda yayalaştırma çalışması yapıyoruz ya trafiği alta alıyoruz ya 'istemezük' diyorlar. Cumhurbaşkanımızın eşine, eşime ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın eşine çağrı yapıyorlarmış. 'Kadınlar bu konularda çok daha hassastır, lütfen bu işe müdahale edin' diye. Biz de tam aksine bu ülkede çocuğuyla kadınıyla herkesin çok daha huzurlu Taksim Meydanı'na çıkabilmesinin adımını atıyoruz. Be hey gafiller, biraz kendinize gelin.

Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım, o Taksim'in çilesini bilirim, o Taksim'de nelerin olduğunu bilirim. Biz bunu düzeltmenin gayreti içindeyiz. Bu aşk, sevda işi. Ama bunların böyle bir derdi yok. Dünyada gelişmiş ülkeler büyük meydanlarıyla övünürler. İstanbul gibi bir şehrin bana söyleyebilir misiniz bir büyük meydanı var mı- Yok. Kadıköy'de, Kadıköy İskelesi'nin orada miting yaparlar. Orada miting yapılır mı- Neden- Elde bir şey yok onun için. Biz geçmişte Taksim Meydanı'nda mitinglerimizi yapardık, Sultanahmet Meydanı'nda yapardık. Ama biz oralarda mitinglerimizi yaptığımız zaman böyle bir insan sirkülasyonu, araç sirkülasyonu yoktu. Sultanahmet'te yoktu. Ama şimdi sen kalk, Sultanahmet'te hadi bakalım git orada sen miting yap. Buna nedir, bir, dünya turizmine Sultanahmet'i kapamaktır. Bütün trafik sistemini alt üst etmektir. Ondan sonra da biz burada özgürlük uğruna her şeyi yaparız. Yok böyle özgürlük olmaz. Çünkü özgürlük birilerinin özgürlük alanına girmek değildir. Devlete düşen de bu özgürlük davetlerini yapabilecekleri imkanları hazırlamaktır. Biz şimdi ne dedik. Kazlıçeşme. Orası bizim değil. Orası özele ait mülk, fakat orası çok büyük işler gördü. Pınarhisar'a giderken veda toplantımızı orada yaptık. Ama ondan sonra AK Parti'nin de bütün mitinglerini biz Kazlıçeşme'de yaptık ve 100 binleri orada toparladık. Diyoruz ki gelin Kazlıçeşme'de yapın, oraya gelmiyorlar, niye- Oraya gelecekleri anda kaybolacaklarını biliyorlar.''

İstanbul'da hem Avrupa hem Anadolu yakasında iki büyük meydan yaptıklarını dile getiren Erdoğan, Yenikapı ve Küçükyalı'da yapımı süren meydanların 500 bin ila 1 milyon insanı alabilecek kapasitede olacağını söyledi.

''Derdimiz, insanları rahatsız etmeyecek şekilde ulaşımın ve alanların gayet güzel olabildiği yerler'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bir de enteresan, Taksim ile ilgili bu beyefendiler diyorlar ki 'Daha önce Taksim Kışlası'nın olduğu yer şimdi artık Taksim'in tek yeşil alanı' diyorlar. Tamam da bunu yeşil alana dönüştürürken orada bir kültür yok edildi. Niye onun hesabını sormuyorsun onu yapanlara- Sorsan, o Taksim Kışlası'nın mimari olarak güzelliğini, bunu yazanlar görmemiştir, görmeden sadece yazıyor, çiziyor, konuşuyorlar ve bağırıp çağırıyorlar. Oranın yıllarca top sahası olarak kullanıldığından da belki haberi yoktur. Meşhur Taksim Stadı orasıydı. Şimdi aslı neyse bütün onların rölövelerini çıkartıp, o projeler üzerinden Taksim'e yakışır şekilde tekrar onu yapacağız. Artık bir kışla olarak değil ama bu mimari eser, orada çok daha farklı özelliklerle inşallah halkımıza ve tüm insanlığa hizmet verecek. Çünkü bu meydana gelenler, gelecekler onun önünde resimlerini çektirecekler, dünyanın değişik yerlerinden, ülkemden, hepsi. O kadar güzel. Ama işte bu muhalefet içinde bulunanların bunu da kabul etmeleri mümkün değil. Çünkü bu ülkede yeni bir şey yapılmasın veya tarih yeniden ayağa kaldırılmasın.''
    

'Kuyuyu görmedikleri için kimse hayır temennisinde bulunmuyor'

    
Marmaray ve Avrasya tünellerinden oluşan iki ayrı projeyle Avrupa ve Asya'yı denizin altından birbirine bağlayacaklarını dile getiren Erdoğan, Marmaray'ı yaklaşık bir yıl sonra, Avrasya Tüneli'ni de 2015 yılında hizmete almayı planladıklarını bildirdi.

Erdoğan, ''Bunlar hep yerin altında. Yerin altında olduğu için vatandaş bunların farkında olmuyor. Onun için de dikkat ederseniz herkes minare yapar, kuyu yapmazlar. Çünkü kuyuyu kimse görmüyor. Ama minare yaptığı zaman 'filanca efendi bak minare yaptırmış, ne kadar güzel' diyorlar. Kuyu, onu görmedikleri için kimse ona hayır temennisinde bulunmuyor. İnşallah Marmaray, tüm bunlara rağmen sadece Türkiye'de değil dünyada ses getirecek'' diye konuştu.

Rize'yi Erzurum'a bağlayacak, yaklaşık 15 kilometre uzunluğundaki Türkiye'nin en uzun tüneli Ovit'i 2015'te tamamlayacaklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'de bugüne kadar olmayan hızlı tren hatlarını da kendilerinin inşa ettiğini vurguladı. 2009'da Ankara-Eskişehir hattını, geçen yıl ise Ankara-Konya hattını tamamlayarak hizmete açtıklarını dile getiren Erdoğan, Eskişehir-İstanbul, Ankara-Sivas hızlı tren hatlarının çalışmalarının da sürdüğünü belirtti.

 

'Sayın Kılıçdaroğlu, bunları iyi takip et'

    
Ankara-İzmir hızlı tren hattının bir bölümünde inşaatın başladığını, bir bölümünün proje çalışmalarının devam ettiğini bildiren Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu bunları iyi takip et. Bak gel neler yapılıyor neler ediliyor, bunları gör, bunlarda fayda var. Senin de heyecanın artabilir. Bunu özellikle istirham ediyorum, gel bunları takip et'' dedi.

Diğer hızlı tren çalışmaları hakkında da bilgi veren Erdoğan, ''Türkiye'nin en büyük banliyö işletmesi olan, milleti hep böyle maalesef aldatıyorlar, İzmir'deki İZBAN'ı Ulaştırma Bakanlığımızın ele alışıyla hizmete aldık, 2010'da. Ama çıkıp da Ulaştırma Bakanlığı'na bir teşekkürleri yok, tam aksine 'Biz yaptık' diye de doğru konuşmuyorlar'' ifadelerini kullandı.

Hızlı trenleri ve bunlarla ilgili malzemeleri Türkiye'de üretmeye başladıklarını anlatan Erdoğan, ''Ankara'da metro ve banliyö bağlantıları da olan modern bir hızlı tren garı inşa ediyoruz. Şu andaki garımızın çok çok fevkinde olan bir modern garı inşa ediyoruz'' dedi.

Demiryolu konusunda yapılan çalışmalara da değinen Erdoğan, bugüne kadar 6 bin 838 kilometre demiryolunu yenilediklerini dile getirdi.


    
'Lufthansa ile THY'yi ortak işletmeciliğe sokalım'' teklifi

    
Hava ulaştırması alanında çok önemli ilerlemeler kaydettiklerini ifade eden Erdoğan, ''Almanya seyahatimizde Merkel bana şunu teklif etti, 'Lufthansa ile Türk Hava Yolları'nı ortak işletmeciliğe sokalım'. 'Tamam' dedim. Zaten bizim de şu anda projelerimizin içinde var ve Türk Hava Yollarımız ile Lufthansa böyle bir müşterek adım inşallah atabiliriz, atacağız'' diye konuştu.

İstanbul'a üçüncü hava meydanını yaptıklarını belirten Erdoğan, ''Bu da yıllık kapasitesi 100 milyon olan bir havalimanı. Şu anda proje uygulamasının yapılacağı alan bizce malum ve bunu da inşallah Avrupa- Asya yakasında oluşturacağımız iki şehirle bütünleştireceğimiz gibi Kanal İstanbul projesiyle de adeta birbirinin mütemmimi olarak gerçekleştireceğiz'' dedi.

Mevcut havalimanlarının ihtiyacı karşılayamadığını anlatan Erdoğan, denizde inşa edilen ilk havalimanı Ordu-Giresun Havalimanı'nı 2014 yılında açacaklarını, Mersin-Adana arasındaki Çukurova Havalimanı'nı da süratle bitirip hizmete sunacaklarını dile getirdi.

  
Kentsel dönüşüm çalışmaları

    
TOKİ aracılığıyla Türkiye'de toplu konut alanında yeni bir dönem yaşandığına işaret eden Erdoğan, bugüne kadar TOKİ aracılığıyla 81 il ve 800 ilçede yaklaşık 560 bin konut üretilmesine yönelik çalışmayı başlattıklarını, yaklaşık 476 bini sosyal nitelikli olan bu konutlardan 438 binini çevre düzenlemesi ve sosyal tesisleriyle birlikte tamamlayıp sahiplerine teslim ettiklerini kaydetti.

Kentsel yenileme projeleri kapsamında da 261 bin konutluk gecekondu dönüşüm çalışmalarını şu anda yürüttüklerini belirten Erdoğan, TOKİ projeleri aracılığıyla doğrudan ya da dolaylı olarak 800 bin kişilik istihdamın ortaya çıktığını dile getirdi.

Erdoğan, 5 Ekim'de önemli bir adımı attıklarını, afet riski taşıyan binaları yıkarak güvenli, sağlıklı ve şehirdeki o moderniteyi ortaya koyabilecek binaların inşasını getirmek için harekete geçtiklerini, bu projeyle 20 yıllık sürede Türkiye'deki 6,5 milyon konutun dönüşümünü planladıklarını anlattı.

    
'Niye bugüne kadar memurlara toplu sözleşme hakkını vermediniz'


Sosyal güvenlik alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Erdoğan, sosyal güvenlik sistemini vatandaşın lehine olacak şekilde baştan sona yenilediklerini ifade etti.

Türkiye'de 2002 yılında sigortalı olarak çalışan sayısının 12 milyon olduğunu belirten Erdoğan, geçen yıl bu rakamın 17 milyon 375'e yükseldiğini, bu yıl bu rakamı 18 milyon 430 bine ulaştırdıklarını, bunların takipler neticesinde yapıldığını bildirdi.

Memurlara toplu sözleşme imkanı getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, ''İşçiden yana olanlar, emekçiden yana olanlar, sizlere sesleniyorum. Niye bugüne kadar memurlara toplu sözleşme hakkını vermediniz- Bu hakkı da biz verdik. Çalışmasını biz yaptık. Yasayı da biz çıkardık'' diye konuştu.


 

Notlar


Erdoğan, konuşmasını üzerinde ''10 yıl önce bugün, milletin partisi iş başına geldi'' yazılı afişin olduğu platformda yaptı. Platformda ayrıca 2002'den 2012'ye kronolojik bir sıralamayla AKP'nin önemli icraatlarına yer verildi.

Platformun arkasına ise 2002'de 58. Hükümet'in Abdullah Gül, 2003'te 59. Hükümet'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulduğu, 2004'te yerel kalkınmanın başladığı, 2005'te Türk Lirası'ndan 6 sıfırın atıldığı, 2006'da milletvekili seçilme yaşının 25'e düşürüldüğü, 2007'de 21 Ekim halk oylamasında ''evet'' oylarıyla anayasa değişikliğinin yapıldığı, 2008'de Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun Türkiye ayağının temelinin atıldığı, 2009'da yerel seçimler, 2010'da halk oylamasıyla anayasa değişikliğinin yapıldığı, 2011'de AKP'nin tekrar iktidara geldiği, 2012'de de eğitimde 4+4+4 eğitim sistemine geçildiğinin yazıldığı görüldü.

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı AKP Kızılcahamam kampında, basın mensupları Başbakan Erdoğan'ın konuşma yapacağı salona alınmadan önce üst aramasından geçerken, gazetecilerin malzemeleri de bomba arama köpeklerince incelendi.