Batman’ın Kozluk İlçesi Gümüşgörü Jandarma Karakolu’nda askerlik yaparken, 24 Nisan 2011’de Jandarma Er Kıvanç A.’nın silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiren Jandarma Er Sevag Şahin Balıkçı davasına, önceki gün Diyarbakır 8’inci Ana Jet Üs Komutanlığı’ndaki askeri mahkemede devam edildi. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda Sevag’ın üzerindeki elbiselerden 41 delik çıktığı bilgisi yer aldı.
Duruşmaya anne Ani, baba Garabet Balıkçı ile müdahil ve sanık avukatları katıldı. “Tedbirsizlik, dikkatsizlikle bir kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan tutuksuz yargılanan sanık Jandarma Er Kıvanç A. ile Astsubay Sadrettin E. duruşmaya katılmadı.
Habertürk’ün haberine göre, duruşmada, Sevag Şahin Balıkçı vurulduğu sırada üzerindeki elbiseler, bilirkişi tarafından incelendi. Askeri savcılık emanetinden karton bir kutuda getirilen elbiseler, adli tıp uzmanı tarafından tek tek açılarak kayda geçirildi. Bilirkişi, elbiselerin küflendiğini ve nemli olduğunu tutanağa geçirerek, üzerindeki delikleri tek tek saydı. Sevag Şahin Balıkçı’nın öldürüldüğü sırada üzerinde bulunan siyah kollu tişörtteki kan izlerini ve delikleri gören anne ve babası, gözyaşlarına hâkim olamadı.
Jandarma kriminal raporuna göre elbiselerde sadece 2 delikten bahsedilirken, bilirkişi siyah tişörtte ön ve arka tarafta olmak üzere toplam 6, beyaz atlette 7, kısa kollu haki renkli fanilada 10 adet delik olduğunu tespit etti. Rapora göre delik bulunmadığı belirtilen iç çamaşırında 8, gri renkli pijamadaysa 10 adet delik olduğu tutanağa geçirildi.
Balıkçı Ailesi’nin avukatı Cem Halavurt, daha önceki uzman raporunda sadece atlet ve fanilada birer deliğin olduğunu, bilirkişinin ise 41 delik tespit ettiğini belirterek çelişkiye dikkat çekti.
Bilirkişi, “elbiseleri çıplak gözle inceleyerek kurşun giriş ya da çıkış deliği olduğu tespitinin yapılamayacağı, bunun ancak kriminal laboratuvarda yapılacağı”nı bildirdi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.
‘Bu zorluğa gerçek ortaya çıksın diye katlandık’
Anne Ani Balıkçı oğlunun kanlı kıyafetlerini görmenin dayanılmaz olduğunu ifade ederek, bu zorluğa gerçeğin ortaya çıkması için katlandıklarını söyledi.
Ani Balıkçı, “Hangisinin barut deliği, ateşli silah deliği olduğunu tespit edemiyorlar çünkü bilirkişi adli tıpçı. Buna kriminal inceleme gerekiyor. O incelemeyi de isteyeceğiz. Doğruya ulaşabilmek için dayanıyoruz. Daha ne kadar dayanacağız onu da bilemiyorum” dedi.
‘Elbiselere bakmak zorundaydım’
"Elbiselere bakamıyordum ama bakmak zorunda olduğumu biliyorum. Elbiseler çıkarılınca ben de bir ara dışarı çıkmak istedim. Oğlumu bir kutuya sığdırmışlardı. Her şeyini o kutudan çıkardılar. Kan izleri gösteriyorlar, üzerindeki delikleri sayıyorlardı. O deliklerin bir kısmı aşınma, çürüme nedeniyle de oluşmuş olabilir. O kadar ateş edilmedi herhalde, çünkü biz de otopsi yaptırdık. Ama olanlar ortada işte. Bir de o deliklerin üst üste sıralı bir şekilde olması gerekiyor. Üst üste gelince uyumlu mu? Mesela beyaz atlet asla onun değil. O atleti tampon görevi görsün diye koymuşlar. Sevag’a kurallara uygun olsun diye zaten beyaz atlet koymamıştık. İyimser düşünmeye çalışıyorum ve belki yapılanları anlarlar. Kamuoyu bilsin ki deliller karartılıyor ve gerçek ortaya çıkmıyor. Bu bilinsin bize yeter."
‘Tarihimle yüzleştim’
Taraf’tan Bahar Kılıçgedik’in sorularını yanıtlayan Ani Balıkçı, eskiden yurtdışında bulunan tanıdık, akraba ve arkadaşlarının “Türkiye’de rahat mısınız” sorusuna şimdilerde aynı cevabı veremediğini ifade etti.
Bunun normal bir cinayet olmadığını söyleyen anne Ani Balıkçı, “Benim oğlum önce insandı, Türk vatandaşıydı, Ermeni’ydi. Hiçbir siyasi kimliğimiz yoktu. Oğlumun ölümünden sonra tarihimi araştırıp, öğrendim.” diyerek oğlunun özellikle 24 Nisan’da öldürülmesinin tesadüf olmadığını, bunun bir mesaj olduğunu belirtti.