Gündem

Enver Ercan'ın ardından: Türkçe'nin dudaklarısın sen...

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Enver, Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi

23 Ocak 2018 16:43

Bir süredir kanser tedavisi gören Varlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Yasakmeyve Komşu Yayınları imtiyaz sahibi Enver Ercan dün (22 Ocak 2018) hayatını kaybetti. 3 dönem başkanlığını yaptığı Türkiye Yazarlar Sendikası'nın (TYS) düzenlediği tören ile Ercan, bugün Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Türkiye Yazarlar Sendikası, yaşamını yitiren şair, yazar ve yayıncı Enver Ercan için Kadıköy'deki Yeldeğirmeni Sanat Merkezi'nde tören düzenledi. Törenden sonra Ercan’ın cenazesi Altunizade Mahallesi’ndeki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’ne götürüldü. Ercan, öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığında toprağa verilecek.

60 yaşına girdikten bir gün sonra hayatını kaybeden Varlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Eski Genel Başkanı Ercan, uzun süredir yumuşak doku kanseri tedavisi görüyordu. Ercan, şair, yazar ve yayıncılığının yanı sıra yönettiği dergilerde genç şair ve yazarlara verdiği destekle de tanınıyordu.

Yazar Adnan Özyalçıner

Mehtap Meral'in sunduğu törene Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, TYS yönetim kurulu, PEN yönetim kurulu, Kor Yayınları, Ayrıntı Yayınları, Varlık dergisi ve yayınları, Yeni e dergisi, Manos Kitap yöneticileri, TÜYAP yetkilileri, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, aralarında Adnan Özyalçıner, Sezai Sarıoğlu, Filiz Nayır, Betül Dünder, Behçet Çelik, Nevzat Çelik, Nilay Özer, Abdülkadir Budak, Mahir Karayazı, Tozan Alkan, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Murat Tuncel ve C. Hakkı Zariç'in de olduğu şair ve yazarlar katılıyor. Törende Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliğinin de mesajı okundu.

Sayısız dizeyle sözcüğü, zamanı ve şiiri bir araya getiren şairin ardından edebiyatçı dostları seslendi:

Deniz Durukan:

"Mahallemizin, edebiyatın, şiirin abisi Enver Ercan’ın hepimizin üzerinde büyük emeği var. Ondan çok şey öğrendik. Hepimizde hakkı var. Onu çok özleyeceğiz. Çok üzgünüm…"

Altay Öktem:

"Enver Ercan hep genç yaşadı, genç kaldı ve ne yazık ki genç öldü. Hayatı boyunca şiiri ve gençleri çok sevdi, şiiri gençleştiren ve hep gündemde, hep diri kalmasını sağlayan yegâne kişiydi. 21 Ocak’ta geleneği bozmadık, kaldığı hastanenin kafeteryasında ailesiyle, dostlarıyla birlikte doğum günümüzü yine birlikte kutladık. Oysa o, ölmek için doğduğu günü beklemiş. Şiirimize, yayıncılığımıza, dergiciliğimize, kısacası hayatımıza kattığı her şey için ona minnettarız. Çok büyük bir görev düşüyor artık hepimize: Onun şiire adadığı hayatını, verdiği mücadeleyi boşa çıkartmamak için, her dizemizin bir öncekinden daha güçlü olması gerekiyor. Şiire inatla sarıldığımızda, Enver Ercan’a da sarılmış olacağız. Gözün arkada kalmasın ağabeyim, arkadaşım, dostum Enver."

Betül Dünder:

"Şiirin nabzı durdu. Şimdiye kadar birçok şair büyüğümüzü uğurladık, yokluklarını içimize sindiremediklerimiz de çoktu. Ama Enver Ercan’ın yokluğunu hazmetmek çok daha zor olacak. Şair olarak değil sadece, bir edebiyatçı olarak değil, bir dergi emekçisi, bir şiir düşçüsü olarak değil; o sadece bir ses olarak bile çok kıymetliydi. Onun sesinde nefesinde edebiyat tarihimiz soluklanmaktaydı çünkü. Ne vakit yan yana gelinse kendinden değil tanıklıklarından bahseder, araya kattığı fıkralarla şenlendirirdi ortamı. Hem sokağı hem aristokratlığı bilirdi. Hem benim kuşağımın hem sonrasının birçok isminde emeği büyüktür. Bundan yaklaşık 20 yıl önce Varlık Dergisi’nin kapısından içeri girdiğimde ilk kez gördüğüm Enver Ercan ile şimdi vedalaştığımız Enver Abi arasında çok anı, çok şiir, çok üretim var. Zaman geçtikçe yokluğu ve bıraktığı boşluk daha çok fark edilecek. Ölüm bir olasılıktır hayatımızda. Ama çok erkendi onun için..."

Kadir Aydemir:

"Enver Ercan deyince aklıma o gülen yüzüyle anlattığı fıkralar geliyor. Bir ortamda Enver Abi’ye ne zaman rastlasam; birden, heyecanla, gerçekten de hissederek üst üste fıkralar anlatırdı. Ortamı hep neşelendirirdi. Onun masasında kimse surat asmazdı. Bu fıkraların çoğu yazar ve şairlerle ilgili olurdu. Ağız dolusu güler, güldürür ve hemen 'Durun, bakın bakın şu da çok komik,' der, herkesi keyiflendirecek başka bir hikâyeye geçerdi. O gerçek bir edebiyat işçisiydi. Şiirimize, dergiciliğimize, yayın hayatına katkıları büyüktür. Zamanla, emeğinin daha iyi anlaşılacağı ve yerinin doldurulamayacağı kanısındayım. Geçtiği her şeyi öpen zaman, onu da aramızdan aldı ne yazık ki..."

Şeref Bilsel:

“Her şeyden önce bir şair değil, her şeyden önce bir insandı Enver Ercan. Bir kültür-sanat ortamımızın demokratik bir zemin kazanması için cesur davranmayı bilmiş, kentte var olanlarla kırdan gelenler arasındaki ‘imkân bakımından mesafeyi’ ortadan kaldırmak için azami çaba sarfetmiştir. Sürekli üreten, dinamik, yeniliklere açık biriydi. Şiir odaklı Türk Edebiyatının son 30 yılı -gerek yayımladığı dergiler gerekse okurla buluşturduğu kitaplar, yeni şair ve yazarlar dikkate alınmadan- Enver Ercan hesaba katılmadan yeterince anlaşılamaz kanısındayım.”

Bülent Usta:

"Enver Ercan’la 2005-2012 yılları arasında yoğun mesaimiz olmuştu, Komşu Yayınları’nın yeni kurulduğu zamanlardı. Yasakmeyve dergisinin 15. sayısından 55. sayısına kadar birlikte çalıştık. Komşu Yayınları, ilk zamanlarda Sirkeci’de, Ankara Caddesi’ndeki Ankara Han’ın en üst katındaki bir odadaydı. Yazın inanılmaz derecede sıcak, kışın da çok soğuk oluyordu. Aynı zamanda yayımlanan kitap ve dergilerin bulunduğu bir depoydu yayınevi, adım atacak yer yoktu. İş arıyordum ve Siyahi dergisini çıkaran ekibin içinde olduğumdan Enver Ercan’la tanışmış ve ayrılan editörün yerine işe başlamıştım. Bize yardım eden genç edebiyatçılar ve arkadaşlarımız dışında, her şeyle biz ilgileniyorduk, sırtımızda dergi ve kitaplarla kitapçı kitapçı dolaşıyor, çoğu zaman kır pidesiyle karnımızı doyurarak çıkan dergi ve kitapların daha çok satacağı günleri hayal ediyor, planlar yapıyorduk. Lafı dolaştırmayı ve dolaştıranları sevmez, en az sözcükle en çarpıcı bir şekilde kendini ifade ederdi. Fıkra anlatmayı ve yaşamayı seven biriydi. Edebiyat dünyamızda doldurulamayacak bir boşluk bıraktı."

Orhan Alkaya:

"Enver’in ilk ( Sürçüyor Zaman -ikinci gibi dursa da ilk-) kitabı hakkında ilk yazıyı ben yazdım. Ondaki, geçmişinden kopmadan, sükûnetli bir bilgeliğe evriliş, etkileyiciydi. Editörlüğü kuvvetli bir imzaya dönüştü. Türkiye’nin en soluklu ve en iyi dergisi olan Varlık’ta, kendi hikâyesindeki gibi, geçmişin izlerine sadık kalarak büyük bir dönüşüm gerçekleştirdi. Kendi yayınevinde (Komşu) parlak dergiler ve yeni jenerasyonlara dönük “SOS” kitap yayıncılığı yaptı. Enver’in bir sırrı da, hep doğru insanlarla çalışmayı seçmesiydi. Güzel insanı, güzel kalemi, güzel saati severdi. En çok da kızını... Güzel adamdı, vesselam."

Mahir Karayazı:

"Yeldeğirmeni'nden, kahvede çay içtiğim abim, şiir'den yol göstericim, edebiyatın deniz feneri, kıymetli büyüğüm, dostum... seni hep kalbimin en kıymetli yerinde, saygı ve çok sevgiyle anacağım, anacağız. Işıklar içinde uyu..."


Enver Ercan kimdir?

21 Ocak 1958'de İstanbul 'da doğan Ali Enver Ercan, Güneş, Sabah, Yeni Düşün, Varlık gibi gazete ve dergilerde edebiyat sayfaları hazırladı, yayın yönetmenliği yaptı. Broy, Gösteri, Milliyet Sanat, Yeni Düşün, Yeni Olgu, Varlık gibi dergilerde şiirleri yayımlandı.

Eksik Yaşam (1977), Sürçüyor Zaman (1988), Geçtiği Her Şeyi Öpüyor Zaman (1997) adlı şiir kitaplarını yayımladı, Yunus Nadi ve Cemal Süreya şiir ödüllerini aldı. Ercan, Kültürlerarası Şiir ve Çeviri Akademisi kurucusuydu.

Varlık Dergisi'nin yayın yönetmenliğini uzun yıllardır sürdüren Enver Ercan, şiir kitapları yayımlayan bir yayınevinin de sahibiydi.

Fabrika işçiliğinden yazı işçiliğine geçen Enver Ercan, Türkiye Yazarlar Sendikasında (TYS) 3 dönem başkanlık yaptı.