Gündem

Emeklilerden çağrı: Çalıştık, emek verdik, anamızın ak sütü gibi helal olan hakkımızı istiyoruz

28 Ocak 2024 18:44

Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER) İzmir Temsilciliği, kademeli emeklilik için İzmir'de sokağa çıktı. EMADDER İzmir Temsilcisi Nurten Demirel, “Bizden küçük ve az primi olanlar emekli oldu ve üstüne daha bir bu kadar çalışmamız isteniyor. Emekli olanlardan daha fazla primle kaybedecek bir yılımız daha yok. Bizler borçlu değil, alacaklıyız. Bu mücadelenin en sürede çözüme ulaşmasını istiyoruz. Çalıştık, emek verdik, anamızın ak sütü gibi helal olan hakkımızı istiyoruz. Çok çalışan, az çalışandan tam 17-20 yıl sonra nasıl emekli olabilir? Bu hangi vicdana, hangi adalete sığar” dedi.

Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER) İzmir Temsilciliği, kademeli emeklilik talebiyle Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması düzenledi. Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinde 9 Eylül 1999 tarihinden sonra sigortalı olanların mağdur edildiğini öne süren EMADDER üyeleri, “Mezarda emeklilik istemiyoruz”, “2000 sonrası SGK'lıya adil kademeli emeklilik haktır” pankartı arkasında bir araya geldi, “Hak hukuk adalet”, “Kademe gelecek yüzler gülecek”, “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlarını attı.

Basın açıklamasını okuyan EMADDER İzmir Temsilcisi Nurten Demirel, yetkililere seslenerek şöyle konuştu:

“3 Mart 2023 tarihinde yeniden düzenlenen EYT yasası, tüm çalışanlar için adil bir emeklilik düzenlemesi yerine, sadece 8 Eylül 1999 tarihi ve öncesinde SGK girişli çalışanları kapsayan bir düzenleme olarak hayata geçmiştir. Bu yasa ile söz konusu tarihten sadece bir gün, bir ay, birkaç yıl sonrası sisteme giren çalışanlar, bu yasadan faydalanan akranları ile benzer ve hatta daha fazla prim gününe sahip olmalarına rağmen emekliliğe ulaşmalarında kadınlarda 20 yıl, erkeklerde 17 gibi bir fark ile mağduriyet oluşmuştur. İnsan ömrünün 1/4 lük süresi olan bu fark anayasanın eşitlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır.

"Bizleri yok sayamazsınız"

2000'lerin aslında amacı ne erken emekli olmak, ne de EYT kapsamına dahil olmaktır. Bizleri yaralayan aynı ülke vatandaşı olduğumuz akranlarımızla, benzer ve hatta daha fazla primle 2. sınıf vatandaş olarak hissetmemizi sağlamıştır, bu adaletsizliktir. Daha 10 aylık bir dernek olarak 21 Ocak‘ta İstanbul Kartal'da 15 bin üzerinde katılımcı ile gerçekleştirdiğimiz 2. mitingimizin ardından tüm illerimizde basın açıklamaları ile bu adaletsizliği duyurmaya devam ediyoruz. Bu adaletsizlik son bulana kadar da çığ gibi büyümeye devam edeceğiz. Bizleri yok sayamazsınız, buradayız ve haklarımıza kavuşana kadar da burada olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize, bu vebale ortak olan tüm partilerimize sesleniyoruz; Bu adaletsizliğe sessiz kalmak, bu haksızlığa ortak olmaktır. Tüm basın, tüm vekillerimiz, bakanlarımız ve Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere bu adaletsizliğin çözülmesi gerektiğini söyleyene kadar tek bir kişi kalmadan anlatmaya devam edeceğiz.

"Bir gecede 17 sene yaşlandık"

Biz 3 Mart tarihinden sonra neler yaşadık, neler hissettik herkes duysun bilsin. Bizden küçüklerin emekli olmalarına şahit olduk. 2.sınıf vatandaş muamelesi gördük. 'Sana EYT vurmadı mı” sözlerine maruz kaldık. 'Çalışın, bize bakın' aşağılanmalarına maruz kaldık. 'Üzülmeyin, siz de emekli olursunuz' sözlerine maruz kaldık. 'Siz çalışın, primlerinizle bizim maaşlarımızı ödeyin' sözlerine maruz kaldık. O gün; bir gecede, 17 sene yaşlandık, hayatımızın 17 yılı yok sayıldı. Severek gittiğimiz işimize giderken, emeklerimizin boşa sayıldığını hissedip ayaklarımız geri gitti. Ülkemizde kendimizi yok hükmünde ve dışlanmış ve ikinci sınıf vatandaş hissettik. İş yerlerimizde çalışma barışımız, huzurumuz bozuldu.

"Borçlu değil, alacaklıyız"

Hayatımızın 17-20 senesi 8 Eylül 1999'dan önce işe girenlerden daha değersiz değildir. Kimse bizi EYT’nin 23 yıllık mücadelesi ile kıyaslamasın. Onların mücadelesinde yasa tarihinde hiçbir çalışanın daha çalışma yılları ve primleri dolmamıştı. İleri vade için, bunun için mücadele veriyorlardı. Bizler, bizlerden istenen primleri çoktan doldurduk. Bizden küçük ve az primi olanlar emekli oldu ve üstüne daha bir bu kadar çalışmamız isteniyor. Emekli olanlardan daha fazla primle kaybedecek bir yılımız daha yok. Bizler borçlu değil, alacaklıyız. Bu mücadelenin en sürede çözüme ulaşmasını istiyoruz.

"Sadaka istemiyoruz"

Emeklilik için 17-20 yıl beklemenin bedeli ne ile ölçülebilir? 17 yıl 20 yıl ne demek? Bir insanın doğup askerlik çağına gelmesi demek, üniversite çağına ve evlilik çağına gelmesi demek. Bizler sadaka, lütuf istemiyoruz. Çalıştık, emek verdik, anamızın ak sütü gibi helal olan hakkımızı istiyoruz. Çok çalışan, az çalışandan tam 17-20 yıl sonra nasıl emekli olabilir? Bu hangi vicdana, hangi adalete sığar? 3 Mart 2023 tarihi bir kesime bayram iken, aynı yaştaki hatta daha çok çalışan ve yaşça büyük kesime cenaze olmuştur.

"Primlerimizi fazlasıyla ödedik"

Çok iyi bildiğiniz ama bilmezden geldiğiniz konu çok basit. Nasıl bir yasa, nasıl bir adalet ki bu; 43-45 yaşındaki delikanlıların maaşını 50 yaşındaki anneler, kadınlar ödemeye mahkum ediliyor. Yurt dışı şartlarında emeklilik yaşı isteyip yurt dışı çalışma şartlarının çok aksine şartlarda çalıştırmak adil mi? Yurt dışında akranlar arasında 17-20 yıl fark mı var? Maaş için değil, adalet için buradayız. Bize bütçe, ekonomi, enflasyon, bunlarla gelmeyin. Bizler 5 bin gün primli değiliz. Primlerimizi fazlası ile ödedik. Geç gelen adalet, adalet değildir.

"Kademeli emeklilik düzenlemesi gelmeli"

Bu mağduriyet sadece akranlar arası iş barışını huzurunu bozmakla kalmayıp, kardeşi kardeşe de düşürmüştür. Dernek üyelerimizden ikiz kardeşlerden birisi bu yasa ile emekli olurken diğeri 17 yıl daha çalışmak zorunda bırakılmıştır. Bu nasıl bir tarihtir ki 1 gün sonrasında işe giren 17-20 yıl ceza gibi bir çalışmaya mecbur bıraktırılıyor. Dünyada eşi benzeri olmayan neresinden baksanız hiç tutar tarafı olmayan, bir kesime piyango, bir kesime ise ceza gibi olan bu yasanın tek çözümü olarak ilk günden bugüne belirttiğimiz 'kademeli emeklilik' düzenlemesi acilen getirilmelidir. Her geçen gün yaşanan bu adaletsizlik ve maruz kaldığımız mobbing ile psikolojimiz bozulmakta, ve çalışanlar arası huzursuzluk giderilmeyecek seviyede derinleşmektedir.

"2000'liler söz değil, yasa istiyor"

Yasa yapıcı yetkililere buradan çağrımız; 4,5 milyon çalışanın, çalışmaya mahkum bırakılan bir kesimin sesine kulak vererek bu haksız, adaletten uzak uygulamanın giderilmesi adına gerekli yasal düzenlemeleri yaparak, tüm kesimlerin de uzlaşacağı kademeli emeklilik sistemini bir an önce hayata geçirmeleridir. 2000'liler artık söz değil, yasa istiyor”